Evlilik Bir İllizyon Mu
Evlilik bir illüzyon mu?
Geçmişleri, deneyimleri kültürleri ve cinsiyetleri farklı iki insanın maddi ve manevi neredeyse ‘herşeylerini’ paylaştıkları, ya da paylaşmaları gerektiği düşünülen bir kurum evlilik. Kimilerine göre vazgeçilmez, alternatifsiz ve evlilik olmazsa dünya bir kaosa sürüklenir. Daha marjinal kabul edilen diğerlerine göre ise evlilik sadece din adamları ve politikacıları memnun ediyor, kişisel mutluluğu, gelişimi ve özgürlüğü engelliyor ve insanlar kötü düzene teslim oluyor.
Sizce kim haklı?, sizin ya da çevrenizdekilerin evlilikleri nasıl gidiyor? siz bu sorulara yanıt vermeden önce bazı bilgiler ve istatistikler vermek istiyorum. Boşanma oranları Amerika’da yüzde elli, Avrupa’da yüzde otuzbeşler civarında seyrediyor. Bazı eski doğu bloğu ülkelerinde yaklaşık yüzde yetmişlere ulaşıyor. İşin daha da kötüsü boşanmayanlara sorduğunuzda yaklaşık yüzde yetmişbeşi mutsuz olduklarını ve ekonomik ve sosyokültürel bazı faktörler nedeniyle evliliği sürdürdüklerini ifade ediyorlar. Ülkemizde boşanma oranları her ne kadar düşük görünsede sürekli bir artış eğiliminde ve evliliklerdeki mutsuzluklar direkt ya da dolaylı bir biçimde (fiziksel ve ruhsal belirtilerle) yansımakta.
Boşananları incelediğinizde ilginç bir biçimde neredeyse hiç evlenmemişlere yakın bir yüzdeyle tekrar evlendiklerini görüyoruz. Ancak 3. evlilikten sonra boşanma denemeleri son buluyor. Özetlersek, insanlar istatistiklere, çevrelerindeki evlilik bilgilerine ve hatta kendi deneyimlerine rağmen ısrarla evlenmek istiyor. Peki yanlış nerede? Evlilik dışarıdan bakıldığında cazip, içine girildiğinde sorunlarla dolu bir kurum mu?
Bu sorulara net yanıtlar bulmak pek de kolay olmasa da bazı yorumlar yapmak mümkün. Öncelikle ait olma, güvenlik, paylaşım ve çocuk sahibi olma insanı doğal ve varoluşsal olarak çeken kavramlar. Ve tüm bunların zıttı ya da kutbu; özgürlük, bağımsızlık, farklı ve tek olduğunu hissetme ihtiyacı da kutbun diğer ucu kadar çekici ve gerekli. Belkide evlilik kurumundaki sorunların temelinde insan için doğal olan farklı kutupların evlilik zemininde birlikte barındırmaktaki güçlük yatıyor. Örneğin bir çok evlilik güvenli ancak ilişkiler çok yakın yaşandığından çok durağan, sıkıcı ya da bireysel sınırları zorlamakta. Diğer bazı evliliklerde yaşanan ise birbirinden izole ve ilgisiz bir biçimde olan birliktelikler. Boşanma ya da hiç evlenmeme ise gene başka bir kutup. İyi giden evliliklere bakıldığında bu çelişkilerin dengelendiği, her kutbun yaşatıldığı ilişki tarzlarının kullanıldığını görmekteyiz. Çiftler ihtiyaç duyduklarında yakınlaşmakta, gerektiğinde uzaklaşmaktadır. Bireysel seçim ve sınırlara saygı ve çiftlerin evlilik içinde sahip oldukları özgür boşluklar iyi giden evliliklerin ortak özellikleri olarak özetlenebilir.
Özetle, evlilik halen oldukça güçlü bir biçimde mevcudiyetini koruyor ancak son yıllarda giderek artan bir biçimde zorlanıyor, dağılıyor tekrar toparlanıyor ve tekrar dağılıyor, dıştan bakıldığında karşı konulamaz bir çekimi var ancak içine girildiğinde güven, huzur, aidiyet, geçmişten yansıyan acılar ve yanlışlar, durağanlık, sıkıntı hepsi yan yana.
Hepinize mutlu bir yaşam dileğiyle hoşçakalın.
Geçmişleri, deneyimleri kültürleri ve cinsiyetleri farklı iki insanın maddi ve manevi neredeyse ‘herşeylerini’ paylaştıkları, ya da paylaşmaları gerektiği düşünülen bir kurum evlilik. Kimilerine göre vazgeçilmez, alternatifsiz ve evlilik olmazsa dünya bir kaosa sürüklenir. Daha marjinal kabul edilen diğerlerine göre ise evlilik sadece din adamları ve politikacıları memnun ediyor, kişisel mutluluğu, gelişimi ve özgürlüğü engelliyor ve insanlar kötü düzene teslim oluyor.
Sizce kim haklı?, sizin ya da çevrenizdekilerin evlilikleri nasıl gidiyor? siz bu sorulara yanıt vermeden önce bazı bilgiler ve istatistikler vermek istiyorum. Boşanma oranları Amerika’da yüzde elli, Avrupa’da yüzde otuzbeşler civarında seyrediyor. Bazı eski doğu bloğu ülkelerinde yaklaşık yüzde yetmişlere ulaşıyor. İşin daha da kötüsü boşanmayanlara sorduğunuzda yaklaşık yüzde yetmişbeşi mutsuz olduklarını ve ekonomik ve sosyokültürel bazı faktörler nedeniyle evliliği sürdürdüklerini ifade ediyorlar. Ülkemizde boşanma oranları her ne kadar düşük görünsede sürekli bir artış eğiliminde ve evliliklerdeki mutsuzluklar direkt ya da dolaylı bir biçimde (fiziksel ve ruhsal belirtilerle) yansımakta.
Boşananları incelediğinizde ilginç bir biçimde neredeyse hiç evlenmemişlere yakın bir yüzdeyle tekrar evlendiklerini görüyoruz. Ancak 3. evlilikten sonra boşanma denemeleri son buluyor. Özetlersek, insanlar istatistiklere, çevrelerindeki evlilik bilgilerine ve hatta kendi deneyimlerine rağmen ısrarla evlenmek istiyor. Peki yanlış nerede? Evlilik dışarıdan bakıldığında cazip, içine girildiğinde sorunlarla dolu bir kurum mu?
Bu sorulara net yanıtlar bulmak pek de kolay olmasa da bazı yorumlar yapmak mümkün. Öncelikle ait olma, güvenlik, paylaşım ve çocuk sahibi olma insanı doğal ve varoluşsal olarak çeken kavramlar. Ve tüm bunların zıttı ya da kutbu; özgürlük, bağımsızlık, farklı ve tek olduğunu hissetme ihtiyacı da kutbun diğer ucu kadar çekici ve gerekli. Belkide evlilik kurumundaki sorunların temelinde insan için doğal olan farklı kutupların evlilik zemininde birlikte barındırmaktaki güçlük yatıyor. Örneğin bir çok evlilik güvenli ancak ilişkiler çok yakın yaşandığından çok durağan, sıkıcı ya da bireysel sınırları zorlamakta. Diğer bazı evliliklerde yaşanan ise birbirinden izole ve ilgisiz bir biçimde olan birliktelikler. Boşanma ya da hiç evlenmeme ise gene başka bir kutup. İyi giden evliliklere bakıldığında bu çelişkilerin dengelendiği, her kutbun yaşatıldığı ilişki tarzlarının kullanıldığını görmekteyiz. Çiftler ihtiyaç duyduklarında yakınlaşmakta, gerektiğinde uzaklaşmaktadır. Bireysel seçim ve sınırlara saygı ve çiftlerin evlilik içinde sahip oldukları özgür boşluklar iyi giden evliliklerin ortak özellikleri olarak özetlenebilir.
Özetle, evlilik halen oldukça güçlü bir biçimde mevcudiyetini koruyor ancak son yıllarda giderek artan bir biçimde zorlanıyor, dağılıyor tekrar toparlanıyor ve tekrar dağılıyor, dıştan bakıldığında karşı konulamaz bir çekimi var ancak içine girildiğinde güven, huzur, aidiyet, geçmişten yansıyan acılar ve yanlışlar, durağanlık, sıkıntı hepsi yan yana.
Hepinize mutlu bir yaşam dileğiyle hoşçakalın.
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden |
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.