Dün uçak Atatürk Hava Limanı’ndan havalandıktan üç dört dakika sonra bir göl gördüm, sanırım Küçükçekmece gölüydü diye düşünürken bomboş bir arazi şaşırdım İstanbul'da bu kadar büyük boş alan kalmış mı diye düşünüyordum ki, bir göl daha gördüm, muhteşemdi, o nasıl bir yeşil anlatamam cennet gibi. Ana o da ne ilerde bir tane daha, yakınında bir tane daha. Yağmur birikintisi mi acaba diye düşünürken ya aşağısı cennet. Neresi ya burası diye anlamaya çalışıyorum, onlarca göl derken deniz; ama tüm manzaraların içinde ev yok şaşkınım el değmemiş yerler gibi. Deniz bildiğin Marmara'ya hiç benzemiyor, filmlerde adaların pırıl pırıl yeşilimsi turkuaz denizleri olur ya ondan. Kıyılar turuncumsu sarımsı belli ki farklı bir toprak. Acccayip merak ettim, inerken pilota sormak geldi aklıma, çaldım kapısını açtı. Hadiiii doğru soruyu bul da sor, aklım karıştı nasıl sorayım derken saçmaladım:

-İstanbul'dan hangi rotayı takip ederek geldik? deyiverdim tabi pilot şaşkın

-Yani demek istiyorum ki güzergah, deyince pilot epey şaşaladı:) kabul ediyorum adamı ben dumur ettim ama sadede gelemiyorum. Nasıl sorulur ki bu soru havadan bir yön tarifi mevki almaya çalışıyorum.

-Sağ pencereden gördüm dediğimde içimden iyice saçmaladın be kızım diye kendime kızıyordum ki, pilot bu soruyu ciddiye aldı, sağda göl görünemeyeceğini iddia etti. Solda var ama sağda yok dedi. Hayır sanki ben ne gördüğümü bilmiyorum.

Birden tüm uçak personeli meraklandı ve etrafımızı sardı, konuyu anlamaya çalışır gibi bir halleri vardı, bana sorular sormaya başladılar. Herkes seferber belli bulacaklar o gölü.

-Ya dedim hava alanından havalandık üç beş dakika içinde bir sürü göl ve okyanusa benzeyen bir deniz gördüm orası neresi biz hangi yoldan gittik nerede o göller?

Pilotumuz Abant ve çevresindeki yedi göllerdir deyince, değiller diyorum, biz daha İstanbul'dan çıkmamıştık diyorum ama o ısrarlı ve İstanbul’da görebileceğimiz tek gölün Küçükçekmece olabileceği başka göl olmadığıydı. Tüm personel pilota hak verdi ve bana yukarıdan bakınca uzak mesafelerin bile yakın göründüklerinden falan bahsedip onların Yedigöller olduğuna beni ikna etmeye çalıştılar. Yani ben derdimi anlatamadan teşekkür edip indim uçaktan. Ama biliyorum ki onlar Yedigöller değildi, çünkü biz daha Marmara denizini yeni görmüştük denize yakın bu göller dağda değildiler ki.

Tabi dünden beri bende bir merak oralar nereler, İstanbul’da da İstanbul’un neresinde. Bir rota yani şu yolu takip ediyoruz bile demediler ki bulayım. Başladım araştırmaya internette. Rota yazıyorum uçak firmaları ya da bilet siteleri geliyor, bir sürü kelimeyle taradım ıııhhhh bir sonuç yok. Sonunda bir site buldum uçakları radardan takip eden ve tüm dünya üzerinde sefere çıkan uçakları hareketli şekilde gösteren. Tek istediğim Ankara yönüne giden bir uçağa tıklayıp Marmara Denizi’ne nereden giriş yaptığını bulmak, tabi bulamadım.Derken Google earth geldi aklıma tüm Marmara kıyılarını dolaştım

Şu an kendimi Arşimet gibi hissediyorum buldum buldum buldum diye bağırmak istiyorum. Tüm bu göller Ağaçlı, Akpınar, Yeniköy, İhsaniye, Arnavutköy üçgeninde yer alıyor. Beş semtin dördü kıyıda, sadece Arnavutköy içeride. Ve oraları görmek istiyorum, bir ara Google earth’ten bakın, ne kadar çok göl olduğunu göreceksiniz. Çok güzel yerlerdi, sağol Google earth.