Daha önce yerel düzeyde bastırdığım, kendi imkanlarımla yaklaşık bin kadar kişiye ulaştırdığım, ilimiz valiliğince açılan büyük çaplı bir kitap okuma kampanyası için seçilen 20 eser arasına da giren, ayrıca şehrimizdeki bir okulun ebeveynleri içeriğinden sınava aldığı ve dereceye girenlere ödüller verdiği, yine ilimiz emniyet müdürlüğünce özel olarak basılarak tüm teşkilat mensuplarına hediye edilen eserim ilk defa ulusal düzeyde ve büyük bir yayınevi tarafından basıldı.
Muhtemelen de siz bu yazıyı okurken bulunduğunuz şehirlerdeki belli başlı kitapçılara ulaşmış olacaktır.

Site üzerinden yayınladığım yazılarımı okuyarak amatör bir kitap çalışmamın olduğunu öğrenen, okumak için bu çalışmamı benden talep eden, sonra şahsıma dönerek, "İzzet bey bu eser yayınlanmalı, ne dersiniz" diyerek teveccüh gösteren, büyük bir yayıneviyle adıma görüşerek değerlendirilmesine vesile olan kıymetli insan Sema Maraşlı hanıma ne kadar teşekkür etsem azdır.

Düşünün, ta İstanbul'dan, on binlerce profesyonel kitabın içinden yerel nitelikli bir çalışmaya ilgi duyuyor (yerel bir çalışma diyerek küçümsemiyor, burun kıvırmıyor), okuduğunda ise, "Bana ne" demiyor, onca işi gücü arasında ön ayak oluyor, ilgili yayınevine tavsiye ederek incelenmesini sağlıyor. Yoksa elinizle kuş tutsanız taşradan sesinizi duyurabilmek, yayınevlerinin inceleme listesine girebilmek adeta imkansızlık derecesinde güç bir olay!

Gerçekten de ülkemizde benzer tarzda birçok eserin bulunduğu ve büyük ölçüde ticari kaygıların ön planda tutulduğu, bu nedenle tanınmış olma gibi pek çok şartın çok önemli hale geldiği bir sektörde kitap yayınlamak, hele hele de ilk defa kitap yayınlatmak gerçekten de imkansızlık derecesinde zor bir olay! Dediğim gibi kıymetli insan Sema hanıma ne kadar teşekkür etsem azdır.

Hemen belirteyim ki bu eserim yayınlanmasında olduğu gibi yazılma süreci bakımından da farklılıklar içeriyor.

En başta bir kitap yazayım da yayınlayayım, yazar olayım düşüncesiyle kaleme alınmadı. Yani niyet kitap yazmak değildi; sadece kliniğimizde insanlara daha fazla faydalı olmaktı. Muhtemelen de şuan ki sonuçla Allah bu halis niyetimi mükafatlandırdı.

Evet bu çalışmam bahsettiğim üzere klinikte karşılaştığım ve pratik bilgiler, somut öneriler ihtiva eden bir çalışma ihtiyacından doğdu. Çünkü devlet hastanesi şartları son derece kısıtlıydı. Ayrıca söz uçuyordu, yazı ise daha kalıcıydı.

İlk başlarda gözlemlediğim ihtiyaçları baz alarak yazdığım ve on - on beş sayfalık fotokopiler halinde danışanlara verdiğim bu mütevazi çalışma zamanla (yine karşılaştığım ihtiyaca göre) gelişti, derken kitapçığa dönüştü.

Kendi maaşımı vererek bastırdığım bu çalışmam şehrimizde ücretsiz olarak üç - beş bin aileye daha ulaştırıldı. Ve son bir hamleyle yıllar sonra kitaba dönüştü.

Görüldüğü üzere bu eserim masa başı ateşinde pişmedi. Altına başka kitaplardan esinlenme kömürleri atılmadı. Tamamen klinik deneyim odunları ile yanan, ihtiyaç yelpazesiyle körüklenen klinik gözlem közünde pişti. Malum odun ateşinde pişen yemekler daha lezzetli olur. Umarım ve dilerim ki bu düşünsel yemek de öyle olur!

İçerikle ilgili temel gayem bu eseri okuyanlar evlerinde otururken dahi sapla samanı ayırabilsinler, sorunlarına uzmana başvurmadan birinci elden çözüm bulabilsinler düşüncesi oldu. Bir bakıma psikologun klinikte verdiğini - vereceğini bu eserimle vermeye çalıştım. Çünkü taşrada klinik yardım alabilmenin önünde "deli" damgası yeme kaygısından tutun daha pek çok maniler vardır. Bize ulaşamayanlara bu kitabı ulaştırmak, böylece bize ulaşmışlar ve yüz yüze görüşmüşler gibi sonuç almalarını sağlamak istedim.

Bu çalışmamla eteğimdeki tüm taşları yere döktüm. Yani bildiğim hiç bir şeyi esirgemedim. Bol bol sorunları tanımlayan, sonunda ise sadece "uzmana başvurun" diyen benzer çalışmalara benzememesine özellikle gayret ettim. Sorunları anlatmadım, uzmanın ne yaptığını anlatmaya çalıştım.

Mesela çocuk yetiştirme sürecinin olmazsa olmazlarından olan ödül ve ceza uygulamasını sayfalarca işledim, tüm ayrıntılarını ve mühim kodlarını tek tek paylaştım. Somut ödül ve cezalar önerdim, üstelik bunların nasıl uygulanacağını karşımda danışan varmışçasına bir üslupla anlattım.

Bu serinin ilk eseri olan ve teveccüh görmesi halinde ikinci bölümünü de yayınlayacağım, eksisiyle artısıyla tamamen kendime ait olan, artısının şahsi birikimimi, eksisinin de tamamen benim mesleki eksiğimi yansıttığını düşündüğüm bu mesleki çalışmamı ilginize sunmanın kıvancı içindeyim.

Sonuç olarak iki isteğim var:

Hayat yayınlarından çıkan bu eserimi okuma imkanı bulursanız eleştirilerinizle beni geri beslemeye tabi kılmanız...

İkinci olarak da şayet beğenir ve faydalı olduğunu düşünürseniz başkalarının da istifadesi için tavsiye etmeniz...

İzzet Güllü
Psikolog