2007'den Bugüne 92,312 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,978 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Engelle Yaşamanın 5 Yönü
YAZI #1836 © Yazan Uzm.Psk.İrem BRAY | Yayın Eylül 2013
Bu ay Kas Hastalıkları Derneği’nin Online Psikolojik Destek Projesi kapsamında 16 senedir omurilik felçlisi olarak tekerlekli sandalyede yaşayan Çetin Korkut ile bir söyleşi gerçekleştirdim. Söyleşi o kadar ilham vericiydi ki Çetin Korkut’un mesajlarını okuyucularla, farklı platformlarda da paylaşmak istedim. Kendisi sadece bir parmağını ve bileklerini kullanabilmesine rağmen yatçılık sektöründe kendi kurduğu işinde birçok insan çalıştırıyor, blogu dışında mesleki ve edebi kitaplar yazıyor; evli ve hayatla barışık olma, kendini gerçekleştirme, geride insanlığa olumlu bir iz bırakma yolunda sürekli ileri bakmaya devam ediyor. Bu söyleşide hastalık, görsellik, günlük aktiviteler, sosyal hayat ve başarı konularında deneyimlerini ve bakış açılarını bizlerle paylaşıyor. Videoyu youtube sayfamdan izleyebilirsiniz, ancak izlemeye vakti olmayanlar için Çetin Korkut’un mesajını özet olarak aktarmaya çalıştım.

Görüntü ve Görsellik
Engellilik durumu ortaya ilk çıktığında öncelikle tedaviye yöneliyoruz. Göğüs kasları zayıflıyor, nefes almak ta bile zorlanıyor insan. Daha sonra sınırlı bir bedene ve bu bedenle yaşamaya, sosyalleşmeye, üretmeye alışmak geliyor. Önceleri herkes sanki bize acıyarak bakıyor gibi hissediyoruz ve dışarı çıkma arzumuzu kaybedebiliyoruz. Vücudumuzu kamufle etmeye çalışıyoruz.
Engel ne zaman sorun olmaktan çıkıyor?
Bir engelle yaşarken en çok ihtiyacınız olan becerilerden biri insanların ne düşündüğünü önemsememek olacak.
‘Aslında insanların ne düşündüğünün pek önemi yok bunu anlayınca aldırmamaya başladım ve ne istiyorsam onu giymeye başladım. Hatta insanların dikkatini çekenin benim bu konuyu önemsemem olduğunu anladım. Ben bu konuyu düşünmeyince karşımdaki kişilerin benim tekerlekli sandalyede olduğumu bile unuttuklarını gördüm.’
Kas hastalarının dış görünüşün önemli olmadığını görmelerini sağlayacak faaliyetlerde bulunmaya ihtiyaçları var. Günlerini kendilerini diğer insanlarla kıyaslayarak geçirmekten kurtulmaları gerekiyor. Bu da ancak planlanarak değil de, kendi doğallığında toplum içinde var olarak gerçekleşiyor. Kişi işe yararlılığını doğallığı ile hissettiğinde vücut deformasyonu önemini kaybediyor.
Sağlığı da ihmal etmemek gerek. Spor gibi görüp günlük fizyoterapi aktivitelerinin yanında zorlansanız da kendi işinizi olabildiğince kendiniz yapmalısınız. Örneğin Çetin Bey bir parmağı ve bileklerini kullanabiliyor. Eşinin refleks olarak müdahale etmesine rağmen kendi yemeğini zor ve uzun sürse de kendisi yemeyi tercih ediyor. Bu gerçekten ona zevk veriyor; aynı zamanda kaslarının zayıflamasını da geciktiriyor.
Şekil değil sonuç önemli. Yapabiliyorsam kendim yapmalıyım. Klavyeyi nasıl kullandığımız değil, suyu nasıl içtiğimiz değil, klavyeyi kullanmamız ve suyumuzu bir şekilde içebilmemiz önemli.
Yardım istemekten kaçınmamak gerek. Çetin Bey sokakta yardım istediğinde, ‘bana ne’ diyenler olduğundan söz etti: ‘Ama bu benim sorunum değil, sorumsuz olan o kişiler. Bir başkasından rica ettim. Benden rahatsız olan kimse ben bununla yüzleşeyim, başarı istemeden, çaba göstermeden olmuyor, kaçarak hiçbir yere varılmıyor.’

Günlük Aktiviteler
Kişi rahatsızsa evde yatırılmalı düşüncesi hakim; ‘yediğin önünde yemediğin arkanda’ diyorlar. Kişi evde rahat ettirilerek bakılmaz; rahatsız edilmeli biraz, bu evcil bir kedi değil ki. İyi niyetle, farkında olmadan yapılan aşırı koruyuculuk herkesin yaşamını kısıtlıyor.
Her insanın dışarı çıkmaya, bir şeylerle meşgul olmaya ve işe yaramaya ihtiyacı var. Engeli olan bir kişi için bu daha da önemli oluyor. Engelli kişiyle konuşarak değil yararlı olma duygusunu hissedebileceği ortamlar yaratarak bunu destekleyebiliriz. Bedensel enstrümanını maksimumda zorlayarak hayatın içinde olmalı. Bedensel deformasyonu arkada bırakıp hayattan zevk alan hayatın içinde bir birey olmasını o kişiden bekleyip onun sorumluluğu olarak görmeliyiz. Özellikle çocuklar için bu daha da anlamlı bir çaba oluyor.
Engelli kişinin rahatsızlığın boyutu ne olursa olsun ona ne fazla ne de az bir ilgi göstermek gerek. Sağlıklı bir çocuk veya yetişkine nasıl davranıyorsak ona da öyle yaklaşmalıyız, gerekirse kızılacak. Ancak o zaman kişi normal hissedip hayata katılabiliyor.

Rutinler Önemli
Çetin Bey hastalığının ilk zamanlarında sadece gözleriyle iletişim kurabiliyormuş, kollarını ve bacaklarını hiç kullanamıyormuş. Buna rağmen gözlerini kullanarak, inatla her sabah 7.30’da uyanıp, pijamalarını değiştirtip, dişlerini fırçalatıp, traşını olarak kahvaltısını yaparak güne başlıyormuş.
Kolları ve ayakları olmayan müthiş sevilen bir dj, burnuyla açıp kapatarak harika bir müzik yapıyor. İnsan bedeniyle yaşamaz, beyniyle yaşar. Sokakta annesinin utanç duyduğu çocuklar görüyoruz. Bu annelere mutlaka yardım edilmeli, çocuklarına nasıl zarar verdiklerini bilseler farklı davranırlar.
İnsanların dışarıdan,bilinçsizce beynini deforme etmeleri nedeniyle bedenini kullanamamasından söz ediyoruz.

Sosyal Yaşam
Enerjimizi sosyal hayattan alırız, arabanın benzini gibidir sosyalleşmek. Sosyalliği ayrıştırılmış organizasyonlarla değil hayatın doğal akışında, komşuya gitmek, parka gitmek vb. yaşamak, planlamak gerek. Engelli kişiyi kendi hayatımıza, aktivitelerimize entegre edebileceğimiz gibi bunu onun yaşamına ve tercihlerine katılarak ta yapabiliriz. Sosyalleşme kişiye inanılmaz bir haz ve enerji verir. Kas hastası dediğimizde aklımıza ilk gelen güçsüzlük ve aktivitelerin kısıtlanması, tutsaklık boyutu oluyor. Oysa insan enerjisini kaslarından almaz zihninden, ruhundan alır. Öyle insanlar var ki atletik bir koltuktan kalkıp kumandayı almaya üşenen insanlar. Zihnimiz ruhumuz güçlü olunca enerjimiz tükenmez.
Çetin bey hicivli tarzını da kullanarak İtalya’da bir tatilde yaşadığı deneyimi anlatıyor. ‘Tepeye çıkamazsın teleferiği kullanamazsın’ demelerine rağmen önüne engeller koyulmasına rağmen kendi çözümünü nasıl ürettiğini, yaşadığı hazzı anlatıyor. (4. videonun 6.dakikasında, mutlaka onun ağzından dinlemelisiniz)

Başarı
İnsanın önce kendine herhangi bir şeyi başardığını göstermesi en çok haz veren şey. Önce o başarıyı belki sağlıklı bir bedene sahip kişi kolaylaştıracak ama eğer ona mal edersek o hazzı yaşayabilir. Ve sabırla devam ederek daha çok kendisi yapabilir hale gelir.
‘Sağlıklı insanların bile yapamayacağı o kadar çok şey başardım ki kendim bile şaşırdım ve bu bana her zaman büyük bir haz vermiştir.’
Başarı için önce bedenim iyi olsun, sosyalleşeyim diye düşünmüyoruz, harekete geçiyoruz, hem de hemen şimdi. Çetin Bey Marmaris’ten İstanbul’da arkadaşının resim sergisinin açılışına aynı gün içinde uçakla tek başına nasıl gidip geldiğini anlatıyor. (6. videonun 3.dakikasında, mutlaka dinlemelisiniz)
Bir insan bir şeyi başarmak istiyorsa herkesle aynı olmayan kendi yöntemlerini kullanarak başarır. Yetenek geliştirilebilir, şekle takılmazsak, toplumun önyargısının getirdiği utanma duygusunu çöpe atarsak her şey yapılabilir, tek koşul zihin sağlığının yerinde olması.
Başarının verdiği haz başka hiçbir şeyde yoktur.
En büyük başarı ayakta durmaktır, bu fiziksel bir durum değil ancak donanımla olur. Okuyarak, merak ederek, empati kurarak, sosyalleşerek, deneyimleyerek, riskler alarak birçok şey başarılabilir (6. video,10.dakika)

Nasıl Başardı?
‘Merak etmek çok değerli, merak edince okudum. Okuyunca hayal gücüm gelişti, hayal gücü üretmeye, üretim de başarıya götürdü. Okumadığım gün yoktur. Bu birinci etken. Engelimin bir düşüş olmadığını, başarıma engel olmayacağını kendime ispat etmeye karar verdim. Başkaları zaten kendiliğinden anladılar. Bunu ispat edince engelin problem olmadığını kanıtladığınız için engeliniz önemini kaybediyor, başka şeylerin peşine düşünüyorsunuz.
Başkaları gibi olmak, görünmek, onların yaptığını yapmak, genele uymaya çalışmaktansa kendim olmayı ön plana koydum. Başkaları gibi olup kendinizden uzaklaşacağınıza kendiniz olun varsın başkaları sizden uzaklaşsın. Görün bakalım kim dost kim düşman. Kendiniz olmak önemlidir. Kendinizden uzaklaşırsanız başarısız olursunuz. Kendin olmak zordur, olduktan sonra onu korumak ta zordur. Bu konuda sebat ettim. Zorlandığımda psikolojik destek aldım.

Psikolojik Destek, Hayat Koçluğu
‘Benim psikolojik destek ile ilgili tanımım farklı. Ben deli miyim diyenler var, o düpedüz cahillik. Bir de psikolojik bozukluk varsa destek alınır diye düşünüyorlar. Psikolojik destek almak yaşam kalitemizi yükseltmekle ilgilidir, hastalıkla değil. Ben bozukluk yaşandığı için değil, daha doğru şeylerin peşine düşmek için bir kılavuzluk olarak görüyorum. Halk arasında yaşam koçluğu diyorlar, herkesin ihtiyacı var. Ne kadar okusak ta hiçbirimiz uzmanı değiliz bu işin. Her şey hızla değişiyor, yanlış sapmaların olması olağan. Kişi kendini sorgulamayıp yardım almak için psikolojik bozukluk yaşamayı ön koşul olarak görünce bildiği hayatı yaşıyor ama geriye dönüp bakınca 10 yıl mutsuz yaşamış oluyor, geri dönüşü yok o yılların, geçmiş olsun artık. Kişinin kendini iyi tanıması gerek. Bunu okuyarak araştırarak ve biraz profesyonel destek alarak yapabilir. Böylece hayatın her detayı mutluluk getirir. Sosyalleşmek hayatın içinde olmak ve o enerjiden beslenmek çok önemli. Enerjinizi diri tutmanız gerek. Yoksa ister engelli olun ister sağlıklı hep düşük modda yaşarsınız.
İnsan bedeniyle değil beyniyle yaşar. Bilmeden beyne zarar verince bedenin becerilerini kullanamıyoruz.

Bu söyleşide bir parça tanıklık ettiğimiz, Çetin Korkut’un hayata, olaylara bakışı ve samimi örnekleriyle hepimiz üzerinde iz bırakacağına inanıyorum. Çetin Korkut’un ilk şiir kitabı 'Sen Hiç Deniz Gördün mü?' 1 Eylül 2013'te Ihlamur Kitabevi'nden çıktı. İdeefix ve D&R’dan alınabiliyor. Söyleşi videosuna buradan ulaşabilirsiniz: http://www.youtube.com/watch?v=WYinj69BMYo
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İrem BRAY Fotoğraf
Uzm.Psk.İrem BRAY
Muğla (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi40 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.İrem BRAY'ın Makaleleri
► Ergenle Yaşamanın 7 İpuçu Psk.Fatima KESKİN
► Mutlu Yaşamanın Yolları Psk.Namık ACAR
► Sevginin Psikolojik Yönü Psk.Murat BİLİM
► Evlilik ve Boşanmanın Adli Psikiyatrik Yönü Psk.Sinem ÇİBAŞ KARLIKLI
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,978 uzman makalesi arasında 'Engelle Yaşamanın 5 Yönü' başlığıyla benzeşen toplam 15 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


11:13
Top