Aşk Acısı Nasıl Tedavi Edilir?
Belki her şeyden önce aşık olmanın bir hastalık olup olmadığını ifade etmek gerekir. Kısaca aşk bir hastalık değildir. Fakat kişilerce pekala hastalık haline getirilebilir. Sevginin muhteşem güzelliğine ve adanmışlığına ve bağlılığına karşılık, hastalıklı (patolojik) aşkta, belirgin bir bağımlılık söz konusudur. Hatta burada sevginin varlığını bile tartışabiliriz. Özellikle, kişi kendisi için değil de aşkı için yaşamaya başladığında, kendisinin varlığından öte onun varlığını içselleştirmeye başladığında tehlike çanları çalıyor demektir.
Hep bazı kavramları karıştırırız. Sevgi, aşk, tutku, seks… hepsi kendi içinde tanımlanması gereken özerk olgulardır. Sevmeyen bir kişi aşık olur mu? Evet, olur! Ama bu patolojik bir aşktır. Eğer kişi kendi kimliğinden uzaklaşırsa, bir bağlılıktan daha çok bağımlılık yaşıyor olursa karşılaşacak olduğumuz hazin tablo; ulaşamamak, acı çekmek ve yok olmaktır.
Mitolojiye bakarsanız aşıkların hiç birinin sevgililerine ulaşamadıklarını görürsünüz. Çünkü, ulaşılan sevgilide efsuniyet kaybolur ve o özlemle, dramla yaşanan imajinatif dünya bir anda yok olur gider. Gerçek, hayal dünyasının o kendine has gizemini yok eder. “Sevdiği için intihar etti” şeklindeki gazete haberlerini okumuşsunuzdur. Eğer bu gerçekse, patolojik aşktan söz etmek gerekir. Kendini yok sayan, sevdiği için yaşayan birinin, o olmadığında kendine kıyması doğal bir süreçtir.
Tüm bu anlatılanların kültürümüzde birebir karşılıkları çok hoş sonuçlar vermeyebilir. Belki de sevgisizlikle, aşka değer vermemekle suçlanabilirim. Aşıklar zaman zaman kendilerini test ederler. Sınanma daima zorlu uygulamaları içerir. Öyle ki, aşktaki düzey, sınanmanın tehlike derecesiyle orantılanır. Tüm bunlar anlamsız ve gereksiz yaklaşım ve istençlerdir. Sevgi, bireyin yaşamına acı verdiğinde süreklilik getirmeyecek ve patolojik bir hal alacaktır. Gerçek aşkın içinde, hiçbir karşılığın beklenmediği ve talep edilmediği sevginin asil duruşunu hissedersiniz.
Ayrılık acısının sizi daha az rahatsız etmesi için ne yapılabilir? Biraz da ondan bahsedelim.
• Bir çok şeyi paylaştığınız kişi artık yanınızda değilse, tüm çabalarınıza rağmen beraberliğiniz mümkün gibi görünmüyorsa bu gerçeği kabul etme zamanınız gelmiş demektir. Artık bu fikre alışmalısınız. Ona ve elbette kendinize yeni yaşamınızda mutluluklar dilemeniz sizi rahatlatacaktır. Bu konuda destek alacağınız terapistiniz sizi yönlendirecektir.
• Bu arada bir uğraş terapisine başlayabilirsiniz. Kısa vadede yardımcı olan bu yöntem gelecek için de size güç verir. Ama eğer gerçeği yadsıyıp da bunu yapmaya kalkışırsanız elde edeceğiniz sonuç beklediğiniz gibi olmayabilir.
• Kimi zaman (ve belki de her zaman) o eski günleri ve hatıraları anımsayacaksınız. Bu doğal bir süreçtir. Ayrılıklar beraberinde yas doğururlar. Yas yaşanmadığında depresyon öncülü yeni bir forma geçer. Bu durumda, yaşanacak travmanın düzeyi daha da yüksek olacaktır.
• Ayrılık daima bir felaket değildir. Belki de gerçek sevgiyi ve aşkı bu ayrılık sonunda yakalayabileceksiniz. Bu kez bir ayrılık oldu diye bunu gelecekteki tüm birlikteliklerinize genelleyemezsiniz. Genelleme en çok tuzağına düştüğümüz yanlış düşünce kalıplarından biridir. Her olay ve her birey kendine özgü değerleriyle bir bütündür. Danışanlarımdan sevgili H. evlilik öncesi 6. ciddi birlikteliğinden de ayrılınca, yukarıdakilere benzer söylemlerim sonrasında, cesaretini toplayarak yaşamına yeni bir renk katabilmişti. Bunu siz de yapabilirsiniz.
• Stres bizim algıladığımız ölçülerde vardır. Sadece ayrılığa ve acıya odaklanırsanız sadece bunu yaşarsınız. Oysa bunun yerine geleceğe ait hayallerinizi düşünürseniz bu konuda kendinize en büyük yatırımı yapmış olursunuz.
• Danışanlarımdan sevgili Y. gibi aşk tutsağı ve bağımlısı olmayın. Böyle bir zorunluluğunuz yok. Mutlaka biri ile beraber olmalıyım mantığı sizi yanlış kişilerin tuzağına çekebilir.
• Özellikle sanal dünyanın yanılsamalarını ciddiye alın. Ve bu yalancı dünyaya kendinizi kaptırmayın.
Hep bazı kavramları karıştırırız. Sevgi, aşk, tutku, seks… hepsi kendi içinde tanımlanması gereken özerk olgulardır. Sevmeyen bir kişi aşık olur mu? Evet, olur! Ama bu patolojik bir aşktır. Eğer kişi kendi kimliğinden uzaklaşırsa, bir bağlılıktan daha çok bağımlılık yaşıyor olursa karşılaşacak olduğumuz hazin tablo; ulaşamamak, acı çekmek ve yok olmaktır.
Mitolojiye bakarsanız aşıkların hiç birinin sevgililerine ulaşamadıklarını görürsünüz. Çünkü, ulaşılan sevgilide efsuniyet kaybolur ve o özlemle, dramla yaşanan imajinatif dünya bir anda yok olur gider. Gerçek, hayal dünyasının o kendine has gizemini yok eder. “Sevdiği için intihar etti” şeklindeki gazete haberlerini okumuşsunuzdur. Eğer bu gerçekse, patolojik aşktan söz etmek gerekir. Kendini yok sayan, sevdiği için yaşayan birinin, o olmadığında kendine kıyması doğal bir süreçtir.
Tüm bu anlatılanların kültürümüzde birebir karşılıkları çok hoş sonuçlar vermeyebilir. Belki de sevgisizlikle, aşka değer vermemekle suçlanabilirim. Aşıklar zaman zaman kendilerini test ederler. Sınanma daima zorlu uygulamaları içerir. Öyle ki, aşktaki düzey, sınanmanın tehlike derecesiyle orantılanır. Tüm bunlar anlamsız ve gereksiz yaklaşım ve istençlerdir. Sevgi, bireyin yaşamına acı verdiğinde süreklilik getirmeyecek ve patolojik bir hal alacaktır. Gerçek aşkın içinde, hiçbir karşılığın beklenmediği ve talep edilmediği sevginin asil duruşunu hissedersiniz.
Ayrılık acısının sizi daha az rahatsız etmesi için ne yapılabilir? Biraz da ondan bahsedelim.
• Bir çok şeyi paylaştığınız kişi artık yanınızda değilse, tüm çabalarınıza rağmen beraberliğiniz mümkün gibi görünmüyorsa bu gerçeği kabul etme zamanınız gelmiş demektir. Artık bu fikre alışmalısınız. Ona ve elbette kendinize yeni yaşamınızda mutluluklar dilemeniz sizi rahatlatacaktır. Bu konuda destek alacağınız terapistiniz sizi yönlendirecektir.
• Bu arada bir uğraş terapisine başlayabilirsiniz. Kısa vadede yardımcı olan bu yöntem gelecek için de size güç verir. Ama eğer gerçeği yadsıyıp da bunu yapmaya kalkışırsanız elde edeceğiniz sonuç beklediğiniz gibi olmayabilir.
• Kimi zaman (ve belki de her zaman) o eski günleri ve hatıraları anımsayacaksınız. Bu doğal bir süreçtir. Ayrılıklar beraberinde yas doğururlar. Yas yaşanmadığında depresyon öncülü yeni bir forma geçer. Bu durumda, yaşanacak travmanın düzeyi daha da yüksek olacaktır.
• Ayrılık daima bir felaket değildir. Belki de gerçek sevgiyi ve aşkı bu ayrılık sonunda yakalayabileceksiniz. Bu kez bir ayrılık oldu diye bunu gelecekteki tüm birlikteliklerinize genelleyemezsiniz. Genelleme en çok tuzağına düştüğümüz yanlış düşünce kalıplarından biridir. Her olay ve her birey kendine özgü değerleriyle bir bütündür. Danışanlarımdan sevgili H. evlilik öncesi 6. ciddi birlikteliğinden de ayrılınca, yukarıdakilere benzer söylemlerim sonrasında, cesaretini toplayarak yaşamına yeni bir renk katabilmişti. Bunu siz de yapabilirsiniz.
• Stres bizim algıladığımız ölçülerde vardır. Sadece ayrılığa ve acıya odaklanırsanız sadece bunu yaşarsınız. Oysa bunun yerine geleceğe ait hayallerinizi düşünürseniz bu konuda kendinize en büyük yatırımı yapmış olursunuz.
• Danışanlarımdan sevgili Y. gibi aşk tutsağı ve bağımlısı olmayın. Böyle bir zorunluluğunuz yok. Mutlaka biri ile beraber olmalıyım mantığı sizi yanlış kişilerin tuzağına çekebilir.
• Özellikle sanal dünyanın yanılsamalarını ciddiye alın. Ve bu yalancı dünyaya kendinizi kaptırmayın.






Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.