2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Duygu Anlamdır
YAZI #1921 © Yazan Psk.Murat KAHRAMAN | Yayın Aralık 2013
http://byhero.tumblr.com/post/57727407174/duygu-anlamdir

DUYGU

lar anlamdır !!!

Bize gelen insanlar belirli alanlarla ilgili belirli sorunlarını anlatırlar. Bizde bu belirli alanla ilgili sorunları çözmeye çalışırız. Bu belirli alanlarla sorunlar yani kişinin çevresin de olup bitenlerle, kişinin karşılaştığı durumlara verdiği tepkilerle, yaşadığı sorunları çözebilmemiz sadece kişinin kendisiyle ilgili bir şey. Yani biz eş, aile terapisi yapmadığımız sürece sorunun kaynağı olan insanlarla gidip görüşmeyiz. Onu yaşayan kişiyle görüşürüz yani danışanımızla görüşürüz.

Dolayısıyla da onda( danışanımız) bir takım değişiklikler yaratıp onun dışarıda yaşadığı bu sorunu kendisinin çözmesini sağlamaya çalışırız.

Peki neyi değiştireceğiz çalışabileceğimiz üç temel alan var. Ya duygularını çalışacağız; çünkü sorunun çözümlenmemesinde önemli bir paya sahiptir duygular (bu yazının da en genel değineceği nokta olacaktır duygular konusu) ya da kişinin düşünceleri; çünkü sorunun çözümlememesinde aktif düşünce sistemlerini kullanamıyordur aktif kararlar alamıyordur veya problemi çözücü davranışları ortaya koyamıyordur. Ya da problem çözme davranış repertuarı yeterli değildir. Dolayısıyla bir insanda sorun ne olursa olsun müdahale edebileceğiz üç bileşeni vardır (duygular, düşünceler, davranışlar).

Biz bize gelen insanların sorunları dair bu 3 bileşenden hangisini görürüz!

Genellikle insanlar bizlere geldiklerinde halledemedikleri mesele duygularıyla ilgilidir. Yani insanlar psikologa büyük çoğunlukla duygu anlatmak için gelirler. Hatta büyük çoğunluğu duygusal sorunlarını anlatmak için başvururlar.

İnsanlar bize geldiklerinde genellikle belirli düşüncelerini değiştiremediklerini ya da belirli davranışlarını değiştiremediklerini ; aslında sorunu çözecek davranışı gayet iyi bildikleri ama bir türlü o davranışı yapamadıkları konusunda ki şikayetleriyle gelirler.

Peki; öyle düşünmesen de böyle düşünsen ya da böyle davranmasan da şöyle davransanız gibi alternatif yollarını ona gösterdiğimizde bunları yapamamalarının en büyük nedeninin duyguları olduğunu söylerler.

Yani; başka türlü düşünemiyorum çünkü öyle düşünürsem kaygılanıyorum, kaygım çok artıyor ya da başka türlü düşününce çok öfkeleniyorum ya da bu kadar çok öfkeliyken nasıl başka türlü düşünebilirim ya da bu kadar mutsuzken olayın o tarafını görmek o tarafını düşünmek bana hiç de mümkün hiç de gerçekçi görünmüyor gibi duygularının onların düşünceleri ve davranışlarının üzerindeki etkilerinden bahsederler…

Duygular biliyoruz ki çok güçlü güdüleyecilerdir. Yani bizim düşüncelerimizin ya da davranışlarımızın neden böyle olduğu bir başkasında neden farklı olduğunun yanıtı onun altında yatan duygu sistemleridir.

Siz belli bir tip de davranmayı tercih ediyorsunuz çünkü onunla ilgili duygusal yatırımlarınız var ya da duygusal bir koşullanmışlığınız var. İnsanlar bir duygu yelpazesiyle dünyaya gelirler. Bunu doğuştan biliyorlar duyguların çok büyük bir çoğunu ve bu duyguları doğduktan sonraki süreç içerisinde yaşıyorlar. Ama bu yaşantı ya da gelişim süreci duyguların yaşanıp yaşanmaması değil de neye karşı yaşanıp neye karşı yaşanmamasını bize öğretiyor…

Yani biz duygularımızı neye karşı göstereceğiz neye karşı göstermeyeceğiz hangi nesneye karşı hangi duyguyu göstereceğimizi öğreniyoruz. Kimi sevip kimi sevmeyeceğimizi, hangi davranışın bizi mutlu edeceğini hangi davranışın üzdüğünü nasıl bize davranılırsa öfkelendiğimizi ya da bize nasıl davranılırsa kaygılandığımızı bu yaşantılar sonucunda öğreniyoruz.

Aslında duygu öğrenmiyoruz. Öğrendiğimiz hangi olaya hangi duruma hangi kişiye hangi ilişki şekline hangi duyguyu göstereceğimiz (klasik koşullanma modeline benzetebiliriz bu süreci).

Duygusal repertuarımızı oluşturur bunlar. Dolayısıyla duygular bize doğduğumuz andan itibaren hangi olayda ne hissedeceğimizi bize söylüyor biz bunları öğreniyoruz. Olaylarla davranışlarla ilgili bir duygusal repertuar oluşturuyor, o duygusal repertuar da yinede birbirinden farklı insanlarda yer alıyor. Biri bizi koruduğu zaman kendimizi güvende, biri bizi tehdit ettiği zamanda kendimizi güvensiz ve ya kaygılı hissetmeyi çoğumuz biliyoruz ama hangi olayın hangi davranışın hangi duygunun güvenli hangisinin bizi tehdit altında hissettireceğini zamanla öğreniyoruz.

İlk başta anne babamızdan öğreniyoruz onlar bize nasıl davranıyorsa bize ne, nasıl hissettiriliyorsa o davranışlarla, kişilerle duygular arasında bağlantı kuruyoruz. Bu bağlantı her gün üzerine yüzlercesi eklenerek ve yıllar içerisinde karmaşık ve bize özgü bir ağ oluşturuyor bizi diğerlerinden farklılaştıran da bu duygusal repertuarımız…

Eğer biz çocukluğumuzdan itibaren bize doğru davranışlarla doğru duyguları eşleştirme yaşantılarına maruz kaldıysak doğru kişiler doğru insanlar doğru nesneler… ortaya çıkar ve duygu repertuarımız biz büyüdüğümüz zaman çevremizdeki dış gerçekliğe uyumlu duygular hissetmemize yol açar. Yani biz büyüdüğümüzde çevremizde ki olaylara daha kolay adapte oluruz.

Örneğin yeteri kadar güvenlik hissetmiş biri ve o güvenli hissetmeyi artık o güvenlik sağlayıcı nesneden ayrıştırabilmiş biri büyüdüğünde erkek arkadaşı olduğunda ve erkek arkadaşı onu bir saat boyunca telefonla aramadığın da “ panik atak” geçirmeyecektir, ötekisi geçirecek sonra onu arayacak “sen beni neden aramıyorsun” diye ona öfkelenecek ve devamın da ne kadar üzüldüğünü daha çok suçlayıcı bir tarzda dile getrecektir. Bu tipik üç yaş çocuğunun annesini çevresinde bulamadığında ağlaması ve geri döndüğünde “beni neden bıraktın” demesinden hiç farkı bir şey değildir (duygusal olarak yüklü olduğumuz da mantıklı düşünme, davranma kabiliyetini kaybeder ketlenir çocukluğumuzda maruz kaldığımız tepkileri veririz) Yani güvensiz bağlanma da denenebilir bu ilişki ağına…

Bu duygusal repertuar nasıl oluştuysa, yetişkinlikte ki davranışlarımızın çok büyük bir kısmı bu repertuarla yeniden yeniden kategorileşecek ve tekrarlanacak…

Yetişkin insanlarla karşılaştığımızda bu insanlar bize belli bir düşünceden vazgeçemedikleri ya da öyle baktıkların da onlara çok gerçekçi geldiği öteki türlü bakamadıkları, davranamadıklarını söylediklerinde bunun altında yatan motivasyonun yine DUYGU olduğunu biliyoruz.

Dolayısıyla davranışların özellikle irrasyonel davranışların, yani bir işe yaramayan çok da mantıklı olmayan akılcı olmayan kişinin başına iş aşan davranışların, ya da düşüncelerin şekillerini ele almak değiştirmek istiyorsak bir miktar altta yatan duyguları da anlamamız gerekir.

Örneğin kaygılı biri sürekli çevresini kontrol ediyorsa, erkek arkadaşını günde 35 defa, annesini günde 50 defa arıyorsa bu davranışının işlevsel olmadığını bildiği halde başka türlü davranmak elinden gelmiyorsa bu davranışı değiştirmek için önce bu davranışının altında yatan duyguyu anlamak gerekir Çünkü; bu zorlanımlı davranışını yapmadığı zaman kendini kötü hissettiği, bu davranışı yapmasının nedeni altında yatan temel DUYGU, örneğin böyle bir duygu “kaygı” olacak ya da, insanların farklı bir şekilde düşünememelerine baktığımızda( ki bunu aha ayrıntılı bir şekilde bir başka yazıya bırakmak isterim ), altında yatan duygusal yaşantılar olduğunu göreceğiz.

Dolayısıyla Bazen duygular kendi başına sorundur yani kişi “çok mutsuzum” diye gelebilir ya da bazen başka bir şeyden şikayetle gelebilir. Örneğin “İnsanlar beni anlamıyor ben onlara çok iyi davranıyorum onlar bana çok çıkarcı davranıyor bu yüzden de çok yalnız kalıyorum” diye de gelebilir. Yani bir algılama problemiyle gelebilir ve davranış şekliyle gelebilir yine burada duyguya bakılması gerekir.

Ya da tamamen bir davranış şekliyle de gelebilir “ben çalışıyorum çalışıyorum ama sınavlardan bir türlü geçemiyorum” derler, peki işe yarayan şekle neden çevirmez çeviremez insanlar? ama yapamazlar bir türlü. Bize hep yapamayacakları duygularından bahsederler yapamayacaklarıla ilgili ; mesala “kitabımı önüme açtığımda sıkılıyorum, kitabı açtığımda başka şeyler aklıma geliyor, kitabı açtığım da böyle daralıyorum, uykum geliyor” gibi bir sürü şeylerden bahsederler yani yine duygular…

Onlar rasyonel davranmalarını engeller dolayısıyla biz insanların duygularıyla çalışırız en temelinde duygular hem sorunun bir parçası hem de terapötik ilişkinin bir parçası. Örneğin sorunlu düşünceyi değiştirmek demek aslında o sorunun düşüncesinin altında yatan duyguyu değiştirmek, o duyguyu değiştirmek de o duyguyu hissettirecek şekilde insanların yorum yapabilmesini sağlamak ile olur. Biz o yorumu değiştirebilirsek duygu değişir duygu değişirse sorunlu düşünce de değişir diye düşünüyorum.

Kişinin sorunlu düşünmesine, davranmasına neden olan işlevsel olmayan duyguları bulmak o duyguları kişilerin sorgulamasını sağlaması ve başka şekilde hissedebilecek yaşantılara sokması yani duygularını değiştirmeye çalışmak kişiyi o duygunun yıkıcılıgından ve etkisinden kurtarır…

Peki Duyguları Çalışmak..

En önemli olarak yaptığımız şey kişinin duygularını kişiden yeniden ifade etmesini duygularını duymalarını sağlamak farkında olmadığı duygularını duymalarını sağlamak. İfade ettiklerinde görmediği davranışlarının arkasında yatan bir takım duyguları düşünceleri ya da davranışlarına eşlik eden duyguları ifade ederiz..Duygularını onla konuşuyoruz ve yeniden söze dökülmesini sağlıyoruz ve duyguları onların yeniden ifade etmesini yakaladığımız yerde önce açıklaştırıyoruz, ortaya çıkarıyoruz sonra yeniden söze dökmesini sağlıyoruz.

Duyguların söze dökülmesi insanlar üzerinde çok güçlü bir etki yaratır; yani hiç söze dökülmemiş bir duygunun birisi size; “ yahu bu seni öfkelendirmiş” dediğinde siz bunu artık anlamış tanımlamış ve artık bununla yüzleşmeye hazır hale gelmiş olursunuz ama eğer duygunuzu tanımlamazsa birisi ifadelendirmezse söze dökmezse o zaman duygular sizin düşünce sisteminiz içinde işlenecek bir malzeme olarak yer alamazlar onların işlenebilmesi için; yani yüzleşebilmeniz için yani sorgulayabilmek için yani test edebilmek için onların söze dökülmesi gerekir işte biz insanların bize anlattıkları o olaylarda ki duygularını yakaladıkça ortaya çıkarmak söze dökmek yansıtmak ile duyguları görünür hale getirmeye çalışıyoruz.

İnsanların sıkıntı yaşadıkları pek çok konuda duygularının çok büyük bir kısmını fark etmediklerini görebilirsiniz ya da belli duygulara saplanıp sürekli onu fark ettikleri ama diğerlerini hiç fark etmediklerini görürsünüz. O yüzden duygularla temel çalışma şeklimiz ilk önce onları ifadelendirmedir. Bununla ilgili 2 temelimiz var;

İnsanlar bir olayı anlatırken o anlattıkları olayın içindeki duygusal ifadeleri yakalamak “ örneğin bu beni çok öfkelendirdi” diyen birisine; “yani öfkelenmeyi nasıl yaşıyorsun bunun neresi sizi öfkelendiriyor öfkelendiğiniz zaman neler yapıyorsunuz” gibi duygusunu anlamasını çalışmaya çalışıyoruz.

Ya da biraz önceki örnekte ki gibi;

Duygudan hiç bahsetmiyor ama duruşları, oturuşları o sıradaki yaptığı jestleri, mimikleri, yüz ifadeleri bize yaşadığı duyguyu çok açık bir şekilde gösteriyor ama kişi bunu ifadelendirmiyorsa o zaman sözel olmayan ifadelerden hareketle “şuan öfkelenmişsiniz i” bulup çıkarıyoruz.

Duygular ortaya çıktı ;

Duygular, ifade edildikleri zaman enerjilerini kaybeden ve enerjilerini kaybettikleri zaman da düşünceleri ve davranışları motive edemeyen motivasyon kaynaklarıdır. İfade edilemeyen duygular ya da çok güçlü duygular davranış ve düşünceleri motive ederler. Eğer bu çok güçlü duygularını ifade etmelerini sağlarsak ve görüşme içinde o duyguyu yaşarsa bir süre sonra bu duygusu tükenecektir ve tükettiği zaman da o duygunun onun üzerindeki etkisinden kurtulmaya başlayacaktır.

http://byhero.tumblr.com/post/57727407174/duygu-anlamdir
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Murat KAHRAMAN'ın Yazıları
► Duygu Kontrolü Meral HASANDAYIOĞLU
► Duygu ve Ergen Psk.Dnş.Şafak UZUN
► Duygu ve Duyguların Özellikleri Psk.Emin KOMŞAL
► Duygu Odaklı Terapi Psk.Dnş.Hasan DAĞ
► Çocuklarda Duygu Yönetimi Pdg.Tuğba KOÇ
► Düşünce-Duygu İlişkisi Psk.Dilara PEPEDİL
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Duygu Anlamdır' başlığıyla benzeşen toplam 14 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Çok Güçlü Olacağım Aralık 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


01:47
Top