Çocuklarda Obezite ve Psikoloji
Obezite çağımızın hastalığı. Ülkemizde de ciddi bir artış ve kötüye gidiş söz konusu.
Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması'na göre hemen 3 kişiden 1'i obez.
Nüfusun %72 si hareketsiz yaşıyor.
Günde 3-4 saat televizyon izleyenlerin sayısı spor yapanlardan 4 kat fazla!
Bu hastalığın oluşumu ve ilerleyişinde hormonlar, genetik yapı ve fiziksel süreçler elbette ilk sırada. Bunun yanında beslenme alışkanlıkları, psikolojik etmenler ve yeme/yedirme tutumları da ciddi bir önem taşımakta.
Özellikle çocuklarda giderek artan aşırı kilo ve obezite problemini önlemek ve erken tedavi sağlamak anne babaların önemli bir görevi diye düşünüyorum.
Bir çocuğun hormonal ya da fiziksel başka bir sebebi yoksa aşırı kilo problemi psikolojik kökenli olabilir.
Peki, hangi psikolojik ve eğitimsel faktörler çocuklarda obeziteye neden oluyor?
Araştırmalar anne babaları ve bakım verenleri öne çıkarıyor. Gebelikten itibaren annenin yeme davranışları, doğumdan sonra bebeği besleme tutumu çok önemli. Özellikle katkı maddeli, sağlıksız içerikli beslenme çocuk için ilk tehlikeyi oluşturuyor. Yine ev içinde anne babanın beslenme alışkanlıkları model olarak çocuğa geçiyor. Sürekli abur cubur ve fast food yiyen anne babaların çocuklarında da erken yaşta yağlanma ve kilo problemi baş gösteriyor.
obezite
Annenin yaşam doyumu da beslenmeyi etkiliyor. Araştırmalar gösteriyor ki, yaşamından mutsuz ve doyum alamayan anneler, içlerindeki boşluğu, çocuklarını doyurarak doldurmaya çalışıyor.
Yani çocuk fiziken doyduğunda anne ruhsal anlamda bazı boşlukları geçici de olsa doldurduğunu düşünüyor.
Yine anne ile kurulan bağımlı ya da yetersiz ilişki çocuğun beslenme problemlerini tetikliyor. Çocuk anneyle çok temas kuramıyorsa, bu hazzı yemede arayabiliyor. Ya da yemeyi reddedebiliyor.
Bağımlı çocukların daha çok ve sık yedirildikleri ve daha az hareket ettikleri, fazlasıyla yeme odaklı oldukları görülüyor.
Teknolojik oyuncaklar çocukları hapsediyor
“Büyüyünce boya verir, zayıflar.” cümlesi maalesef artık eskisi kadar geçerli değil. Çocuklar genellikle hareket etmiyor, sokakta oynayamıyor, alışveriş merkezlerinden çıkmıyor, sürekli teknolojik oyunları tercih ediyor. Medya lezzet ve eğlence adı altında katkılı besinleri öne çıkarıyor, cazip hale getiriyor. Böylece artan boyla birlikte risk de artıyor.
Önüne geçelim!
Obezitenin psikolojik gidişatına dur demek her zaman olduğu gibi en küçük halkadan yani aileden başlamakta. Çocuğa sağlıklı beslenme modeli olarak, hareketi eksik etmeyerek, sadece yeme değil pek çok aktiviteden eğlenmesini sağlayarak işe başlanmalı.
Henüz küçük yaşta spor ve sanatla tanıştırılmalı. İlişki becerileri, sosyal atılganlığı, uyumu, kendini duygularını ifade becerileri desteklenmeli.
En nihayetinde çocuğun ruhu daha çok beslenmeli!
Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması'na göre hemen 3 kişiden 1'i obez.
Nüfusun %72 si hareketsiz yaşıyor.
Günde 3-4 saat televizyon izleyenlerin sayısı spor yapanlardan 4 kat fazla!
Bu hastalığın oluşumu ve ilerleyişinde hormonlar, genetik yapı ve fiziksel süreçler elbette ilk sırada. Bunun yanında beslenme alışkanlıkları, psikolojik etmenler ve yeme/yedirme tutumları da ciddi bir önem taşımakta.
Özellikle çocuklarda giderek artan aşırı kilo ve obezite problemini önlemek ve erken tedavi sağlamak anne babaların önemli bir görevi diye düşünüyorum.
Bir çocuğun hormonal ya da fiziksel başka bir sebebi yoksa aşırı kilo problemi psikolojik kökenli olabilir.
Peki, hangi psikolojik ve eğitimsel faktörler çocuklarda obeziteye neden oluyor?
Araştırmalar anne babaları ve bakım verenleri öne çıkarıyor. Gebelikten itibaren annenin yeme davranışları, doğumdan sonra bebeği besleme tutumu çok önemli. Özellikle katkı maddeli, sağlıksız içerikli beslenme çocuk için ilk tehlikeyi oluşturuyor. Yine ev içinde anne babanın beslenme alışkanlıkları model olarak çocuğa geçiyor. Sürekli abur cubur ve fast food yiyen anne babaların çocuklarında da erken yaşta yağlanma ve kilo problemi baş gösteriyor.
obezite
Annenin yaşam doyumu da beslenmeyi etkiliyor. Araştırmalar gösteriyor ki, yaşamından mutsuz ve doyum alamayan anneler, içlerindeki boşluğu, çocuklarını doyurarak doldurmaya çalışıyor.
Yani çocuk fiziken doyduğunda anne ruhsal anlamda bazı boşlukları geçici de olsa doldurduğunu düşünüyor.
Yine anne ile kurulan bağımlı ya da yetersiz ilişki çocuğun beslenme problemlerini tetikliyor. Çocuk anneyle çok temas kuramıyorsa, bu hazzı yemede arayabiliyor. Ya da yemeyi reddedebiliyor.
Bağımlı çocukların daha çok ve sık yedirildikleri ve daha az hareket ettikleri, fazlasıyla yeme odaklı oldukları görülüyor.
Teknolojik oyuncaklar çocukları hapsediyor
“Büyüyünce boya verir, zayıflar.” cümlesi maalesef artık eskisi kadar geçerli değil. Çocuklar genellikle hareket etmiyor, sokakta oynayamıyor, alışveriş merkezlerinden çıkmıyor, sürekli teknolojik oyunları tercih ediyor. Medya lezzet ve eğlence adı altında katkılı besinleri öne çıkarıyor, cazip hale getiriyor. Böylece artan boyla birlikte risk de artıyor.
Önüne geçelim!
Obezitenin psikolojik gidişatına dur demek her zaman olduğu gibi en küçük halkadan yani aileden başlamakta. Çocuğa sağlıklı beslenme modeli olarak, hareketi eksik etmeyerek, sadece yeme değil pek çok aktiviteden eğlenmesini sağlayarak işe başlanmalı.
Henüz küçük yaşta spor ve sanatla tanıştırılmalı. İlişki becerileri, sosyal atılganlığı, uyumu, kendini duygularını ifade becerileri desteklenmeli.
En nihayetinde çocuğun ruhu daha çok beslenmeli!
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.