Varoluşsal Yıkıcı&yapıcı Telkin
VAROLUŞSAL YIKICI&YAPICI TELKİN
Artık yanıldıklarına daha fazla inanıyorum. Doğruyu ya da mutluluktan yana olan, sönmeyen alevli bayrağımı taşımamın ne kadar da kutsal, cesaret ve gönül gözüyle görüşe gereksinime ihtiyacı olduğuna ve buna sahip olduğuma günden güne daha çok inanıyorum. Kalıpların mevcut olduğu ve kalıpların kalıpları doğurduğu bir dünyaya geldin. Gözlerin ilk onları gördü. Sonu ve başı belirli, nizami kalemlerle çizilmiş yollarda yürütüldün.
Merak ettiğim şey; “hiç mi merak etmediğin?” Neden? Şu an herhangi bir yol ya da kalıp çıkartmıyorum karşına. Hoş, öyle olsa daha kolay olurdu anlaşabilmemiz. Kendine dokunmayı denedin mi? Aynada gördüğüne değil, gerçek Sen’e dokunmayı. Şaşırırım. Herşeye gücü yeten olarak addedilen sen, buna da gücün var merak etme. Ahkam kesmene, büyüklenmene hiç gerek yok. Orada senle başbaşasın, yanında bile değilim. Kendine elini uzattın mı hiç en azından başkalarına uzanmaya çalıştığın kadar-hayatta kalabilmek için-? Bilemezsin. Düşün. Elinin ve gözlerinin gücünü hisset. Nerelere dokunabilirsin, ne kadar derini görebilirsin? Dene, hissetmeye çalış. Neden buradasın? Şu an bunu neden okuyorsun? Ben kimim?Neden bunları yazıyorum?
Şimdi sakinleş. Biz bizeyiz. Çok yorgunsun. Seni var edecek diye önüne koyulan ve mesai sonuna kadar yetiştirmen gereken evrakları bir kenara doğru it, iyice uca doğru it hemde. Hergün boğuştuğun trafik, insanlara karşı yapmak zorunda hissettiğin davranışlar, senin mutluluğunu istemeyen insanlar, doğumlar&ölümler, geçen zaman.. Bunların tamamı seni bir hayli yormuş. Dinlen ve dinle biraz. Kendini dinle ve kendine anlat. Herşey ve herkes şu anda ve burada, gözlerinin ardındaki zihninin ve benim harflerimin arasında. Nasıl rahatlatıcı mı? Kesinlikle rahatsız edici. Çıkar onları aramızdan ve sadece seninle konuşmama, yazdıklarımı sadece senin okumana izin ver. Kendini düşün, bugününü düşün. Sabah uyandıktan sonrasını, dün gece uykuya dalmadan önce aklında dönen soruları düşün.
Nasıl hissediyorsun? Mutlu diyebilmeni yeğlerdim. İnsanlar tuhaf. Mutsuzluk için çabalar gibi.. Halbuki yanaklarını ıslatan yağmur damlaları, saçlarını, enseni havalandıran rüzgar, ellerini ısıtan güneş ışığıdır mutluluk.
H.Mert ÖZAYDIN
Psikolog
Artık yanıldıklarına daha fazla inanıyorum. Doğruyu ya da mutluluktan yana olan, sönmeyen alevli bayrağımı taşımamın ne kadar da kutsal, cesaret ve gönül gözüyle görüşe gereksinime ihtiyacı olduğuna ve buna sahip olduğuma günden güne daha çok inanıyorum. Kalıpların mevcut olduğu ve kalıpların kalıpları doğurduğu bir dünyaya geldin. Gözlerin ilk onları gördü. Sonu ve başı belirli, nizami kalemlerle çizilmiş yollarda yürütüldün.
Merak ettiğim şey; “hiç mi merak etmediğin?” Neden? Şu an herhangi bir yol ya da kalıp çıkartmıyorum karşına. Hoş, öyle olsa daha kolay olurdu anlaşabilmemiz. Kendine dokunmayı denedin mi? Aynada gördüğüne değil, gerçek Sen’e dokunmayı. Şaşırırım. Herşeye gücü yeten olarak addedilen sen, buna da gücün var merak etme. Ahkam kesmene, büyüklenmene hiç gerek yok. Orada senle başbaşasın, yanında bile değilim. Kendine elini uzattın mı hiç en azından başkalarına uzanmaya çalıştığın kadar-hayatta kalabilmek için-? Bilemezsin. Düşün. Elinin ve gözlerinin gücünü hisset. Nerelere dokunabilirsin, ne kadar derini görebilirsin? Dene, hissetmeye çalış. Neden buradasın? Şu an bunu neden okuyorsun? Ben kimim?Neden bunları yazıyorum?
Şimdi sakinleş. Biz bizeyiz. Çok yorgunsun. Seni var edecek diye önüne koyulan ve mesai sonuna kadar yetiştirmen gereken evrakları bir kenara doğru it, iyice uca doğru it hemde. Hergün boğuştuğun trafik, insanlara karşı yapmak zorunda hissettiğin davranışlar, senin mutluluğunu istemeyen insanlar, doğumlar&ölümler, geçen zaman.. Bunların tamamı seni bir hayli yormuş. Dinlen ve dinle biraz. Kendini dinle ve kendine anlat. Herşey ve herkes şu anda ve burada, gözlerinin ardındaki zihninin ve benim harflerimin arasında. Nasıl rahatlatıcı mı? Kesinlikle rahatsız edici. Çıkar onları aramızdan ve sadece seninle konuşmama, yazdıklarımı sadece senin okumana izin ver. Kendini düşün, bugününü düşün. Sabah uyandıktan sonrasını, dün gece uykuya dalmadan önce aklında dönen soruları düşün.
Nasıl hissediyorsun? Mutlu diyebilmeni yeğlerdim. İnsanlar tuhaf. Mutsuzluk için çabalar gibi.. Halbuki yanaklarını ıslatan yağmur damlaları, saçlarını, enseni havalandıran rüzgar, ellerini ısıtan güneş ışığıdır mutluluk.
H.Mert ÖZAYDIN
Psikolog






Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden |
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.