Bazen ciltte oluşmuş enfeksiyonları durdurmak birhayli zordur. İlk önce dışarıdan uyguladığımız antiseptik solüsyonlar cildin doğal florasını bozar, oluşmaya çalışan yeni hücrelerde tahribat yaratır ve bazen allerjik reaksiyon bile meydana getirebilir. Ağızdan veya enjeksiyon olarak kullandığımız antibiyotiklerde bazen yüksek dozda dahi etkili olamayabilirler. Etkisiz olmalarının bir nedeni de o bölgedeki dolaşımın bozulmasıdır. Çok eskiden enfeksiyonun oluşmasını engellemek için yara bölgesi sıcak bir cisimle yakılarak dağlanır dı. Bunun nedeni o bölgedeki mikroorganizmaları yakmak veya yarayı temizlemek gibi düşünülsede aslında en önemli nedei bölgede yanık oluşturarak vücudun o bölgeye göstereceği önemi arttırmaktı. Eğer sadece sterile etmek için yalkılmış olsa bir müddet sonra mikroorganizma üremeye devam edecektir. Fakat vücut belki basit bir kesiyi veya bıçak yarasını önemsemez ama o bölgede yanık oluşursa buna daha çok önem gösterir.
Bizim yapacağımız işlemde aslında aynı mantıkla düşünmek. Yani vücudun ö bölgeye gösterdiği önemi arttırmak. Bunu nasıl gerçekleştiriyoruz.şimdi ondan bahsedelim. Bildiğiniz gibi vücut herzaman karbondioksit gazını temizlemek zorundadır. Dolayısıyla eğer biz enfekte olan bölgeye çok az miktar karbondioksit gazı verirsek bu gaz o bölgedeki enfeksiyonu arttırabilir mi? Bence arttırmaz. Çünkü karbondioksit gazı bakterilerin kullanacağı bir gaz değil. Pekala biz bu gazı verdiğimizde ne olur? o bölgedeki gazı temizlemek için vücut fazla miktarda kan gönderir. Böylece yara ve enfeksiyon ile mücadelede bizim için gerekli olan herşeye o bölgede sahip olmuş oluruz. Hatta eğer antibiyotik kullanıyorsak bu dolaşım bizim daha da işimize yarar. Böylece çok daha kısa zamanda enfeksiyon ile mücadele etmiş oluruz. En önemli nokta ise bu mücadeleyi, içeriden dışarıya doğru yaptığımız için mikroorganizmaların dışarıdan olan saldırısını içeriden püskürtmüş oluruz. Bu yazı ile ilgili fotoğrafları internet sitemizde Lenfanjit tedavisi bölümünde görebilirsiniz.
Dr. Fevzi Özgönül