Toplumun en temel yapı taşı olan ailenin oluşma, varlığını sürdürme ve dağılma aşamalarında özellikle son yıllarda birçok olumsuz etki altında kaldığı söylenebilir. Ailen oluşma aşamasında, medyanın reyting kaygısı ile sürekli kamuoyuna sunduğu 'evlilik programları'nın, ailenin oluşmasını daha çok mantık süreçlerine ve kısa, verimsiz bir sürece dayandırma öğretisini toplumumuzun her yaştan bireyine ulaştırması, aile kavramının ideal içeriğini boşaltmış ve yaşantısal düzeyde olumsuz deneyimlerle karşılaşılması konusunda etkili olmuştur. Bunun yanı sıra sosyal paylaşım sitelerinin kullanımının günden güne yaygınlaşması, aile içi iletişim problemlerinin artmasında bir etken olarak yerini almış; buna bağlı olarak aldatma olgusu da daha kolay gerçekleştirilebilir, daha kolay ulaşılabilir ve daha kolay gizlenebilir olması sebebi ile toplumun her kesiminde yaygınlık kazanmaya başlamıştır.

Kadınlar açısından bakıldığında ise; kadınlar, kendi kişisel tercihleri ile evliliklerini sonlandırabilirken; bu sonuca birtakım etkenler ile de gelebilmektedirler. bu noktada, evliliğini bitirdiğinde ailesinin evine dönmek konusunda zorluklar yaşayabilen, boşanma sonrasında maddi gereksinimlerini karşılayabilmek açısından endişeler taşıyan, çocuklarının babalarından uzak bir yaşam sürmelerini son tercihler içerisinde değerlendiren kadınları evliliklerini bitirme noktasına neler getiriyor dersiniz?

Kadınları evliliğini bitirme noktasına getiren nedenlerin en etkilisi, uygulanırlığı sosyal paylaşım sitelerinin yaygın kullanımı ile daha kolay, daha gizlenebilir nitelikte olduğundan 'aldatma' olgusudur. Kadınlar, eşleri kendilerini sanal ortamda aldattığında affetmeye daha yakın durmakta ancak aldatma realitede meydana geldiğinde evliliği bitirme kararını daha net bir şekilde alabilmektedirler. Bir diğer neden olarak, kendisine eşi tarafından uygulanan 'fiziksel ve sözel şiddet' gösterilebilir. Sözel şiddete oranla fiziksel şiddet kadınlar için daha fazla boşanma nedeni olabilmektedir. Kadınları evliliğinden vazgeçirebilen bir diğer etken de kadının eşi ile arasındaki 'iletişim-beklenti problemleri'dir. Aslında evliliklerde çoğu problemin altında yatan bu sıkıntı, sağlıklı iletişim kurabilmenin yollarını bilmeme veya uygulayamama, karşılıklı beklentilerin uygun şekilde ifade edilememesi şeklinde kendini gösterebilmektedir. Diğer bir boşanma nedeni olarak da eşin ailesi ile yaşanan 'kök aile problemleri'nden bahsedilebilir. Özellikle ülkemizde eşler arasındaki 'senin ailen-benim ailem' çekişmeleri, evliliği bitme noktasına taşıyabilecek nitelikte olabilmektedir. Bir diğer neden olarak ise 'maddi sıkıntılar' gösterilebilir. Maddi sıkıntı yaşayan ailelerde, bu problem aile yaşantısının birçok alanını doğrudan etkileyebildiğinden ve birçok alanda olumsuz deneyimlere yol açabildiğinden evliliği bitirme noktasına taşıyabilmektedir. Kadını boşanmaya yönelten bir diğer konu da evliliğinde yaşadığı 'cinsel problemler' olabilir. Cinsel hayatta yaşanan sıkıntılar çoğu zaman problem olarak doğrudan ifade edilmese de yine evliliğin birçok alanına olumsuz etkide bulunabildiğinden evliliği sonlandırma düşüncesi oluşturabilmektedir. Son olarak da 'çocuk sahibi olamama' durumundan bahsedilebilir. Diğer nedenlere oranl daha nadir görülmesine rağmen, mevcut eşten çocuk sahibi olamama kadınlar için evliliği sonlandırma nedeni olabilmektedir.

Bunun dışında problem yaşayan ailelerle yapılan görüşmelerde anlaşılan odur ki; kendilerini 'mutsuz aile' olarak tanımlayan çiftler; mutlu ailelerin de çatışma, tartışma ve problemler yaşadıklarını; ancak 'mutlu aileler'in çatışma sürecini yönetmeyi bildiklerini, sağlıklı tartışma yöntemlerini bilip uyguladıklarını, aile içi problemlerini ise birbirlerine daha yakın olup arkadaşlıklarını geliştirerek ve daha çok duygularına odaklanarak çözdükleri konusunda bilgi sahibi değildirler. Aynı zamanda bunu öğrenebileceklerinden de haberdar değildirler. Bu farkındalıkları olsa dahi bunun için nereden ve kimden yardım alacaklarını bilmemektedirler.

Evli çiftlerin evliliklerinin daha sağlıklı devamı için dışarıdan psikolojik destek almanın yanı sıra birbirlerine yakınlık/arkadaşlık sistemlerini geliştirmeleri, birbirlerinin düşünce ve davranışlarına hak vermeseler de duygularına hak verebilmeyi öğrenmeleri ve birbirlerine karşı duygu aktarımını arttırmaları ve bunu yaparken de sağlıklı bir iletişim yolunu tercih etmeleri, evliliklerde en temel problemlerden biri olan 'iletişim/beklenti' problemini aşmalarında yardımcı olabilir. Birbirini gerçekten iyi tanıyan ve birbiri ile gerçekten dost olabilen çiftlerin evliliklerinin, diğerlerine göre daha az boşanmaya gittiğini söylemek yanlış olmaz. Bununla birlikte tartışma esnasında birbirlerini sakinleştirme yöntemlerini biliyor olmaları, birbirlerinin hedef ve hayallerinden haberdar ve bunları paylaşıyor olmaları da geleceğe giden yolda birlikte yürümelerine destek olacaktır.

Psikolog Duygu ERCAN