2007'den Bugüne 92,259 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Ergenlerde Zorluklar Karşısında Dirençli Olma Becerisi Nasıl Gelişir? Ergenlikte Stres, Öfke ve Şiddet Hakkında Bir Röportaj
YAZI #2846 © Yazan Uzm.Psk.İrem BRAY | Yayın Ocak 2016
ayır Anadolu Lisesi İngilizce Öğretmeni Emine Çimen okul dergilerinde yayınlanmak üzere benimle bir röportaj yaptı. Doğru sorular sormanın önemini sık sık dile getiriyorum. Emine Çimen’in soruları bizi okul yaşamında fark yaratmayı hedefleyen bilinçli bir öğretmenin gündeminden haberdar ederken zorluklar karşısında dirençli olma becerisini de içeren çözüm odaklı bir söylemin gelişmesine katkıda bulunmamıza fırsat yaratıyor. Emine Öğretmen’e teşekkür ederken röportajımızı sizinle paylaşıyorum. Umarım siz de çevrenizde paylaşarak stres, öfke ve şiddet konularında ki somut önerilerimi de içeren yapıcı söylemin gelişmesine katkıda bulunursunuz.
1) İrem Hanım merhabalar, öncelikle bizimle röportaj yapmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ediyoruz. Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Öncelikle anne olduğumu söylemekle başlayayım. 12 yaşında bir kızım var. Okulunuzun öğrencilerinin yaşlarındayken dünyadaki sorunları gördükçe moralim bozulur, nasıl fark yaratabilirim diye düşünerek depresyona girmemeyi başarırdım. Bu bakış açısının ‘zorluklar karşısında dirençli olma becerisinin’ gelişmesinde kullanılan bir yöntem olduğunu sonradan öğrendim.

Sonunda anlamlı ve kalıcı farkı ancak politikacı ya da psikolog olarak gerçekleştiebileceğime karar verdim. Politika o zaman da bugünkü gibi bana çok karışık ve acımasız geldi ve psikolojiyi seçtim. Kendimi ve etrafımdaki kişileri anlamaya çalışmak, onlara yardımcı olma çabası benim için çok doğal gelişen bir süreçti.

Gençlere her zaman gerçek, tatmin edici, fark yaratan bir yaşam için kendilerine en kolay gelen alanı, yani sevdikleri, tutkuyla yaklaştıkları bir alanı seçmelerini öneriyorum. Çünkü seçtikten sonra çok ama çok çalışmaları gerekecek, ve ancak tutkuyla yaklaşabildikleri, ruhlarına hitabeden bir alanda tutarlı, keyifli, sabırlı ve özenli bir şekilde bu emeği gösterebilirler.

Ben de psikolojiyi seçtikten sonra çok ama çok çalıştım. Önce Boğaziçi Üniversitesi’nde Psikoloji alanında lisansımı sonra da Londra Üniversitesi’nde Aile Terapisi yüksek lisansımı tamamladım. Bugünlerde Gökova’da ev-ofisimden çoğunlukla on-line aile terapisti olarak çalışıyorum. Dünyanın her kıtasından danışanlarım var.

Odaklandığımız bakış açısı yaşamımızı belirliyor. Örneğin şu anda sorun yaşayan kişiler, çiftler ve ailelerle görüşmeler yapıyorum ancak giderek odağımı ‘sorun yaşayan kişilere yardım’ tanımından alıp ‘dünyaya anlamlı katkıda bulunmak isteyen kişilerin yolunu açmaya’ yöneltiyorum. Gene aynı kişilerle benzer konular üzerinde çalışıyor olsak ta ufkumuzun çok daha genişlediğini hissediyorum.

2) Okullarda gönüllü çalışmalar yaptığınızı biliyoruz? Bize biraz çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Ben uluslararası bir işim olsa da yerel düzeyde çevremi kalkındırmamın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden büyük süpermarketler yerine küçük mahalle bakkallarından ve pazardan alışverişimi yapıyorum. Komşumun ihtiyacı olduğunda yanında olmayı önemsiyorum.

Aynı şekilde içinde yaşadığım her toplulukta bilgi ve deneyimimi paylaşmaya hep istekli oldum. 10 sene yaşadığım Turunç’ta ebeveynlere, öğrencilere ve öğretmenlere yönelik seminerler verdim. Bir seneyi aşkın bir süredir yaşadığım Gökova’da da okulumuzda öğretmenlerin, velilerin , öğrencilerin istek ve ihtiyaçlarına elimden geldiğince cevap vermeye çalışıyorum.

Dört modülden oluşan Bilinçli Ebeveyn Eğitimi ebeveyn -çocuk ilişkisinde farklılık yaratyor, Sınav Kaygısı seminerleri gençlerin kaygı düzeyinde anlamlı azalmalar sağlıyor. Bu çalışmalar katılımıcıların zorluklar karşısında dirençli olma becerisini arttırıyor.

Aldığım geribildirimlerden ihtiyacın ne kadar büyük olduğunu görüyorum. Bu nedenle bu tür eğitimleri daha geniş kitlelere ulaştırmak için yeni projelerim var. Örneğin eğitimleri online olarak geniş gruplara sunabileceğim bir platform oluşturmayı planlıyorum. Bunu başardığımda okulunuz velileri ve öğrencileri de ücretsiz olarak katılabilecekler.

3) Okulumuz 14-18 yaş arası öğrencilerden oluşmakta. Sizce bu yaş döneminin genel özellikleri, özellikle kaygıları nelerdir?

Bu soruya cevap vermek için önce kendi çocukluğumuza, ergenliğimize gidelim. Yaşadığımız kaygıları, kendimize sorduğumuz soruları, yaptığımız iç konuşmaları düşünelim:

Ben kimim, olmak istediğim kişi nasıl olabilirim? Arkadaşlarım arasında nasıl popüler olabilirim? Karşı cinse nasıl çekici gelebilirim? Hoşlandığım arkadaşımın yanında duygularımı kontrol etmekte zorlanıyorum, rezil olmasam bari! İstek ve ihtiyaçlarımı aileme nasıl kabul ettirebilirim? Nasıl bir gelecek beni bekliyor? Geleceğe nasıl en iyi şekilde hazırlanabilirim? Ülkemde ve dünyadaki sorunlar beni nasıl etkileyecek? Hayat amacım nedir? Yetersiz ve başarısız hissediyorum. Kendime güvenim yok. Yapamıyorum! Anlamıyorum! Kimse beni anlamıyor! Çok yalnızım. Ya kötü not alırsam! ya sınavda düşük not alırsam! Ya arkadaşlarım benimle dalga geçerlerse veya dışlarlarsa!

Bugünün gençliği de bizimle benzer soruları soruyor. Aradaki fark iletişim çağında olmamız, yeni kuşağın ufkunun çok daha geniş bir alanı kapsayabiliyor olması. Gençler çevreleriyle etkileşim içinde kendilerini keşfediyor, yetişkinlerin dünyasında gördüklerine göre kendi dünyalarını şekillendiriyorlar.

Ancak bugün sistemin gençlere dayatmaları daha fazla. Bilgiyi ezberlemeye dayanan sınav odaklı başarı değerlendirmeleri gençlerin ellerinin altındaki bu ufku keşfetmelerine fırsat vermeyecek kadar sınırlayıcı olabilliyor. Üstelik genç sisteme ayak uyduramadığında, olumsuz söylemlere maruz kalabiliyor, kendini koruyamayıp dijital bağımlılıkların tuzağına düşebiliyor. Avantaj olan bir kaynak dezavantaja dönüşebiliyor.

Aynı şekilde gencin zihin bedeninin gelişmesi için Ege Bölgesi her türlü yiyeceğe sahip olmasına rağmen besin değeri olmayan bisküvi, cips, kola, fanta gibi paketlenmiş, işlenmiş yiyecek ve içeceklerin tüketilmesi gençlerin sağlıklarına ve potansiyellerine ciddi zararlar veriyor.

Yani gençler kaynaklarını iyi kullanmak için daha uyanık olmak durumunda. Ergenlere kesinlikle öğrenilebilir olan ‘zorluklar karşısında dirençli olma becerisini’ nasıl geliştireceklerini öğretmemiz gerektiğini dşünüyorum.

4) Okulumuzda şiddet ve şiddet algısı ile ilgili bir proje yürütüyoruz. Şiddetin her türlüsü ile ilgili farkındalık yaratma ve önleme gayretindeyiz. Bu konuda bize söylemek istedikleriniz var mıdır?

Böyle bir çalışma başlattığınız için sizi tebrik ederim. Ergenlik dönemi şiddet gösterme ve şiddet mağduru olma açısından riskli bir dönem. Bu deneyimlerin gencin normal psikososyal gelişimini ve sağlığını olumsuz yönde etkilediğini biliyoruz.

Şiddetin başlangıç noktası önce insanın kendi duygularını ifade ve ihtiyaçlarını karşılama konusundaki olumsuz deneyimleri, sonra da çatışmayı çözmede yetersizliği. Evde şiddet içeren bir ortam, bazı televizyon dizileri gençlerin şiddeti geçerli bir davranış biçimi olarak benimsemelerine yol açabiliyor. Zorluklar karşısında dirençli olma becerisi gelişmiş kişilerin başı şiddetle daha az derde giriyor.

İnsan canlısı gerçek çıkarının nerede olduğunu göremiyor ve çaresizlik şiddetin ortaya çıkmasına neden oluyor. Şiddetin kendisi ise kaçınılmaz olarak daha çok şiddet doğuruyor. Dünyadaki savaşların temelinde de bu var.

Bu alanda söylenecek çok şey var aslında, buraya sığdırmaya çalışmak haksızlık olur. Belki bu söyleşi bir başlangıç olur ve ilerleyen süreçte daha yakın bir çalışma gerçekleştirebiliriz.

Ergenlerin hayatlarındaki şiddet biçimleri de kültürle şekilleniyor ve geniş bir alana yayılıyor. İlk anda aklıma gelen şiddet deneyimleri şöyle:

Arkadaşlar arasında fiziksel ve ilişkisel şiddet
Zorbalık
Siber şiddet
Cinsel şiddet
Çocuklara ve hayvanlara kötü davranma
Doğaya zarar verme
Eşyalara ve çevreye yönelik şiddet
Ebeveynler arasında şiddete tanık olma
Medyada şiddete tanık olma
5) Öfke kontrolü, ergenlik dönemi sorunlarından bir tanesi. Sizce öfke kontrolü nasıl sağlanmalı? Öfkeyle sağlıklı bir biçimde başa çıkabilmenin yolları nelerdir?

Evet öfkeyi tanımak anlamak ve dönüştürebilmek çok önemli hayat becerileri. Öfke yaşam enerjimizin ortaya çıkmasıdır. Benzin gibi kontrollü kullanıldığında arabamızın hareketini sağladığı gibi kontrolsüz halindeyse kendimize, çevremize ve ilişkilerimize ciddi ve kalıcı zararlar verebilir.

Öfke kontrolünü genel olarak kendini kontrol edebilme becerisinin bir parçası olarak ele almak istiyorum. Kendini kontrol edebilme öğrenilen ve öğretilebilen bir beceridir. Olumlu bir tutum içinde olmak, olumsuz bir deneyim yaşandığında burada neleri değiştirebilirim diye yaklaşmak, küçük konularda kendimizi kontrol etmek, kontrol etmeyi istemek, kendimizle anlaşmalar yapıp uyduğumuzda ödüllendirmek, kontrol etmemenin olumsuz sonuçlarını motivasyon kaynağı olarak kullanmak gibi yöntemler var. Kendimizi kontrol etmek bir kas gibi; fazla kullandığımızda yorulup tükenebiliyoruz. Bu yüzden günün sonunda kontrol gücümüze ihtiyacımız varsa gün içinde daha az kullanmakta fayda var.

Öfkenizin yükselmeden önceki işaretleri gözlemlemeniz ve erken müdahale etmeniz mümkün. Aklıma gelen başka somut yöntemler de var: Öfkenin resmini çizmek, hayalimizde öfkemizi sönen bir balon olarak görmek, o ortamı terketmek, konuşmadan, harekete geçmeden 100’e kadar saymak, ben öfkelendim diyerek söze dökerken öfkeyi harekete dökmemek, olaylar sanki bizim başımıza gelmiyor da bir başkası yaşıyormuş gibi yaklaşmak, vb. Zorluklar karşısında dirençli olma becerisi gelişen gençler öfkelerini daha iyi yönetebiliyorlar. Websitemde öfkeyle ilgili yazılarım var.

Öğrencilerimizin en çok sıkıntı yaşadığı konuların başında sınav kaygısı ve verimli ders çalışamama geliyor. Öğrencilere bu konuda ne tavsiye edersiniz?

Sınav kaygısı ve verimli çalışma üzerinde durduğum bir konu. Sistem hem öğrenciyi hem veliyi hem de öğretmeni öyle bir cendereye sokuyor ki sağlıklı kalabilmek için eleştirel bir duruş, dengeli bir bakış açısı oluşturmak ve dengeli bir hayat kurmak gerekiyor. Kısa vadeli hedeflerle uzun vadeli hedefler arasında iyi bir bağ kurmaya ihtiyaç var.

Tüm çaba iyi bir okula girmeye odaklanmış durumda. Bunun da yolu test çözmek, normal çocuk ve genç olmaktan fedakarlık yapmak olarak görülüyor. Oysa böyle yaşayan gençler ‘iyi’ bir üniversiteye girdiklerinde test çözmekten başka bir deneyimi olmayan, bilgiyi alıp sorgulamadan dışarı veren robotlar olma riski taşıyorlar.

Bu yüzden kendini, bedenini tanımak hayatta ihtiyaç duyulan birçok konuda deneyim sahibi olmak için; yemek yapmayı, temizliği, sökük dikmeyi, ampül değiştirmeyi, musluk tamirini öğrenmeyi de en az sınavlar kadar önemsemek gerek. Böyle geniş perspektiften bakabilmek sınav kaygısının ilacı. Sorun öğretmenlerin ve ebeveynlerin böyle bakamaması ve sınav sonuçlarının gencin kişiliğine ve becerilerine yönelik yargılayıcı sonuçlarla algılanması. Bu nedenle sistem içinde sağduyuya sahip her birey etrafındaki gençler için çok değerli bir kaynak olacaktır.

Verimli çalışmaya, öğrenmeyi öğrenmek demeyi tercih ediyorum. Öğrenilenler unutulsa bile öğrenme becerisi kalıyor. Uzun vadede işimize yarayacak olan da bu aslında. Verimilik dengeli hayatın içinde mümkün, yani içinde mutlaka iyi beslenme, iyi uyuma, egzersize zaman ayırma ve eğlenme var.

6) Stres herkesi olduğu kadar çocukları ve gençleri de etkiliyor. Sizce stresi etkin yönetmede nasıl adımlar atmalıyız?

Çocuklara ve gençlere haddimizden fazla yüklendiğimizi düşünüyorum. spor yapmak, olumlu düşünmek, samimi arkadaş ilişkileri stresin etkisini azaltan faktörler. Öfke sorunuza cevap verirken önerdiğim yöntemler stres için de etkilidir. Ve tabii zorluklar karşısında dirençli olma becerisini geliştirmek dış koşulların üzerimizdeki olumsuz etkilerini dengelememizi sağlar.

7) Lise öğrencileri arasında antidepresan benzeri psikiyatrik ilaç kullanımı giderek yaygınlaşmakta.Psikiyatrların gözetiminde veya bireyin keyfi kararıyla kullanılan bu ilaçlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Çocukların ve 18 yaş altı gençlerin bu tarz ilaçlar kullanmaları ilerde herhangi bir olumsuzluk yaratır mı?

Bu ilaçların kullanımının uygun olduğu bir grup tabii ki var. Uygunluk kararını veren kişiler de bu işin eğitimine sahip doktorlar olmalı. Kendi kendine alınan ilaçlar sağlığımız için ciddi bir risk. Birbirlerine şeker tavsiye eder gibi ilaç tavsiye eden kişiler var. Bu durumun ilaçların ne kadar tehlikeli olabileceğine yönelik bir cehaletten kaynaklandığını düşünüyorum.

İlaçlar hakkında fazlaca yorum yapmak haddimi aşmak olur. Ancak genel hatlarıyla kişisel görüşüm bu ilaçların dönemsel olarak terapiyle birlikte kullanılması gerektiği yönünde. Zorlanma sıklıkla sorunlu bir ortama uyum sağalayamadığımız için dengemizi kaybetmemizle büyüyor. Bu zorlanma bize kendimizle ilgili bir işaret. İlaç bu işaretin mesajını alıp harekete geçmemize engel olabiliyor çünkü ilaç alınca algılarımızı bastırıyoruz ve uyuşturuyoruz.

Yan etkileri açısından konunun uzmanı değilim ama aynı ilacın uzun süre kullanımının organlarda geri dönülmez hasarlara yol açtığı kişiler tanıdım.

8)Röportajımızın sonuna geliyoruz; Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Evet geçen gün okulumuzda bana bir soru yöneltildi: Kızlar erkeklere göre neden başarılı? Biraz araştırdım; gerçekten de farklı ülkelerde de benzer istatistikler olduğunu gördüm. Uzmanların çeşitli deneylerle ve anketlerle ortaya çıkardıkları sonuç şaşırtıcıydı benim için. Kızların erkeklere göre daha başarılı olmaları kendilerini kontrol etme konusunda daha başarılı olmalarından kaynaklanıyormuş.

9) Bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz İrem Hanım. Son olarak, size ulaşmak isteyenler varsa, nasıl ulaşabilirler öğrenebilir miyiz?

Ben ulaşılabilir olmayı önemsiyorum, telefonlarıma kendim cevap veriyorum. Cevap vermiyorsam seansta olduğum içindir. Mutlaka ilk fırsatta geri dönüyorum. Asistanım Melike ilk başvurularda çalışma biçimimle ilgili bilgileri ulaştırıyor. Epostam terapi@irembray.com , telefonum 0 538 912 33 36. Haftanın 4 günü çalışıyorum, Perşembe ve haftasonları seans yapmıyorum ama bu günlerde de elimden geldiğince epostalarıma ve telefonlarıma cevap vermeye çalışıyorum.

www.irembray.com sitemde her hafta yeni bir yazı yayınlıyorum. Bu söyleşiyi desizin için de bir sakıncası yoksa websitemde yayınlayacağım. Listeme üye olduğunuzda her hafta yeni çalışmalarımla ilgili bilgileri epostanıza gönderebiliyorum. Ayrıca sorularınızla ne yazacağımı da şekillendirebiliyorsunuz, yaş sınırlaması da yok:) Buraya tıklayarak veya websitemden kaydınızı gerçekleştirebilirsiniz.

Değerli vaktinizi bize ayırdığınız için çok teşekkürler. Tekrar görüşmek dileğiyle.

Katkıda bulunmama fırsat yarattığınız için ben teşekkür ederim. Bu söyleşiyle başlayan bağımızın gelişerek devam edeceğini umuyorum.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İrem BRAY Fotoğraf
Uzm.Psk.İrem BRAY
Muğla (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi40 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.İrem BRAY'ın Makaleleri
► Ergenlikte Öfke Meral HASANDAYIOĞLU
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Ergenlerde Zorluklar Karşısında Dirençli Olma Becerisi Nasıl Gelişir? Ergenlikte Stres, Öfke ve Şiddet Hakkında Bir Röportaj' başlığıyla benzeşen toplam 19 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


15:50
Top