Erkeklerde Görülen Cinsel İşlev Bozuklukları ve Tedavisi
Cinsellik hem kişilerin yaşamlarının vazgeçilmez bir alanı, hem de çiftleri ve aileleri bir arada tutan önemli haz kaynaklarından biridir.
Toplumun en küçük birimi olan aile yapısı içerisinde bireyler farklı rollere sahip olmakta ve bir diğeri ile ilişkilerinde roller çerçevesindeki davranış biçimleri ile kendilerini tanımlamaktadır.
Cinsiyete dair roller toplumdan topluma, zamandan zamana farklı yapılarla kendini ortaya koymaktadır. Birey kendi toplumunun erkeksi rollerini içselleştirdiğinde ve kabul ettiğinde göreceli olarak daha sağlıklı bir psikolojik yapının içerisinde kendini var edebilmektedir. Ancak bu cinsiyete dair rollerin toplumla uyumlu olamaması, kişilerin kültürel bakış açıları, anneden ayrışamamanın verdiği güçlükler, aile içi çatışmalar olması vb. faktörler erkeklerin cinsel işlev bozuklukları yaşamasına da yol açabilmektedir.
Cinselliğin fizyolojik bir döngüsü gözlemlenmektedir. Cinsellik, istek, uyarılma, orgazm ve çözülme evrelerinden oluşur. Bu döngünün sağlıklı işleyişi, biyolojik ve psikolojik etkenlerin karşılıklı ve uyumlu bir etkileşimini gerektirir. Bu biyolojik ve psikolojik sistemleri olumsuz yönde etkileyen problemler cinsel yanıtların fizyolojik döngüsünü bozarak cinsel işlev bozukluklarına neden olmaktadır.
Erkeklerde görülen cinsel işlev bozuklukları; cinsel istek bozuklukları kapsamında değerlendirilen, cinsel isteksizlik, cinsel tiksinti bozukluğu, hiperseksüalite. Cinsel uyarılma/sertleşme bozuklukları; iktidarsızlık/empotans. Orgazm/boşalma ile ilgili bozukluklar; erken boşalma, geç boşalma, geriye doğru boşalma, hiç boşalamama, spermsiz boşalma, penis sertleşmeden boşalma ve ağrılı boşalmadır. Cinsel ağrı bozuklukları; disparoni, non-koital seksüel ağrı. Genel tıbbi duruma bağlı cinsel işlev bozuklukları. Başka türlü adlandırılamayan cinsel işlev bozuklukları; cinsel fobiler, maskelenmiş bozukluklar, cinsel doyum bozuklukları. Madde kullanımına bağlı cinsel işlev bozuklukları. Penis boyu sorunları ve travmatik mastürbasyon sendromudur.
Erkeklerin % 70 inde erken boşalma, % 55 inde sertleşme sorunları, % 25 inde cinsel isteksizlik, % 10 nda geç boşalma sorunları gözlenebilmektedir.
Erkeklerde görülen cinsel işlev bozuklukları; kişinin cinsel haz duygusunun ortadan kalkması ile sınırlı kalmamakta, eşi tarafından sevilmediğini düşünmesine, yanlızlık duygusuna, utanç, aşağılanma, suçluluk, günah, incinme ve kırılma duygularına yol açabilmektedir.
Cinsel işlev bozukluğunun nedenleri incelendiğinde; hazırlayıcı, başlatıcı ve sürdürücü nedenler birbirlerinden farklı olabilmektedir.
Cinsel işlev bozukluğunu hazırlayıcı etkenler; cinsellik konusundaki bilgi eksiklikleri, cinsel mitler, kültürel beklentiler ve tutucu yaşam tarzları, stresli yaşam biçimi, aile içinde yaşanan çatışmalar, travmatik cinsel ve yaşamsal deneyimler, güvensizlik ve içsel çatışmalar olabilmektedir.
Cinsel işlev bozukluklarını başlatan nedenler; fizyolojik rahatsızlıklar, psikiyatrik problemler, kullanılan ilaçların yan etkileri, alkol ve madde kullanımı, performans anksietesi, gebelik ve doğum, aile içinde yaşanan sorunlar, yaşlanma, kayıplar ve eşe bağlı cinsel işlev bozuklukları olabilmektedir.
Sürdürücü etkenler ise; performans kaygısı ve kişinin kendisinden yüksek beklentileri, ilişkideki çatışmalar, cinsel mitler, kültürel düşünce biçimleri, gelenekler görenekler, psikiyatrik bozukluklar, bedensel rahatsızlıklar, alkol, madde kullanımı ve bağımlılıklar, ilaç yan etkileri, partnerini çekici bulmama, suçluluk ve günah duyguları olabilmektedir.
Cinsel işlev bozukluklarının tedavisinde ilk aşamada problemin organik mi ? yoksa psikojenik mi ? olup olmadığının belirlenmesidir. Tedavide genel olarak, cinsellik esnasındaki kaygıyı azalmak, cinsellik konusundaki bilgi eksikliklerini tamamlamak, kişinin ve eşinin duygusal ve cinsel olarak isteğini arttırmak, eşe karşı olumsuz duyguları azaltmak, eşler arasındaki iletişimi arttırmak, olumsuz düşüncelerin azaltılması, sonuç odaklı olmaktan daha çok süreçten zevk almak, yaşanılan sorunun bir uyum problemi olduğu ve kişiye bağlı olmadığının altının çizilmesi ve eş sorunu olduğunu ortaya konulmasıdır.
Toplumun en küçük birimi olan aile yapısı içerisinde bireyler farklı rollere sahip olmakta ve bir diğeri ile ilişkilerinde roller çerçevesindeki davranış biçimleri ile kendilerini tanımlamaktadır.
Cinsiyete dair roller toplumdan topluma, zamandan zamana farklı yapılarla kendini ortaya koymaktadır. Birey kendi toplumunun erkeksi rollerini içselleştirdiğinde ve kabul ettiğinde göreceli olarak daha sağlıklı bir psikolojik yapının içerisinde kendini var edebilmektedir. Ancak bu cinsiyete dair rollerin toplumla uyumlu olamaması, kişilerin kültürel bakış açıları, anneden ayrışamamanın verdiği güçlükler, aile içi çatışmalar olması vb. faktörler erkeklerin cinsel işlev bozuklukları yaşamasına da yol açabilmektedir.
Cinselliğin fizyolojik bir döngüsü gözlemlenmektedir. Cinsellik, istek, uyarılma, orgazm ve çözülme evrelerinden oluşur. Bu döngünün sağlıklı işleyişi, biyolojik ve psikolojik etkenlerin karşılıklı ve uyumlu bir etkileşimini gerektirir. Bu biyolojik ve psikolojik sistemleri olumsuz yönde etkileyen problemler cinsel yanıtların fizyolojik döngüsünü bozarak cinsel işlev bozukluklarına neden olmaktadır.
Erkeklerde görülen cinsel işlev bozuklukları; cinsel istek bozuklukları kapsamında değerlendirilen, cinsel isteksizlik, cinsel tiksinti bozukluğu, hiperseksüalite. Cinsel uyarılma/sertleşme bozuklukları; iktidarsızlık/empotans. Orgazm/boşalma ile ilgili bozukluklar; erken boşalma, geç boşalma, geriye doğru boşalma, hiç boşalamama, spermsiz boşalma, penis sertleşmeden boşalma ve ağrılı boşalmadır. Cinsel ağrı bozuklukları; disparoni, non-koital seksüel ağrı. Genel tıbbi duruma bağlı cinsel işlev bozuklukları. Başka türlü adlandırılamayan cinsel işlev bozuklukları; cinsel fobiler, maskelenmiş bozukluklar, cinsel doyum bozuklukları. Madde kullanımına bağlı cinsel işlev bozuklukları. Penis boyu sorunları ve travmatik mastürbasyon sendromudur.
Erkeklerin % 70 inde erken boşalma, % 55 inde sertleşme sorunları, % 25 inde cinsel isteksizlik, % 10 nda geç boşalma sorunları gözlenebilmektedir.
Erkeklerde görülen cinsel işlev bozuklukları; kişinin cinsel haz duygusunun ortadan kalkması ile sınırlı kalmamakta, eşi tarafından sevilmediğini düşünmesine, yanlızlık duygusuna, utanç, aşağılanma, suçluluk, günah, incinme ve kırılma duygularına yol açabilmektedir.
Cinsel işlev bozukluğunun nedenleri incelendiğinde; hazırlayıcı, başlatıcı ve sürdürücü nedenler birbirlerinden farklı olabilmektedir.
Cinsel işlev bozukluğunu hazırlayıcı etkenler; cinsellik konusundaki bilgi eksiklikleri, cinsel mitler, kültürel beklentiler ve tutucu yaşam tarzları, stresli yaşam biçimi, aile içinde yaşanan çatışmalar, travmatik cinsel ve yaşamsal deneyimler, güvensizlik ve içsel çatışmalar olabilmektedir.
Cinsel işlev bozukluklarını başlatan nedenler; fizyolojik rahatsızlıklar, psikiyatrik problemler, kullanılan ilaçların yan etkileri, alkol ve madde kullanımı, performans anksietesi, gebelik ve doğum, aile içinde yaşanan sorunlar, yaşlanma, kayıplar ve eşe bağlı cinsel işlev bozuklukları olabilmektedir.
Sürdürücü etkenler ise; performans kaygısı ve kişinin kendisinden yüksek beklentileri, ilişkideki çatışmalar, cinsel mitler, kültürel düşünce biçimleri, gelenekler görenekler, psikiyatrik bozukluklar, bedensel rahatsızlıklar, alkol, madde kullanımı ve bağımlılıklar, ilaç yan etkileri, partnerini çekici bulmama, suçluluk ve günah duyguları olabilmektedir.
Cinsel işlev bozukluklarının tedavisinde ilk aşamada problemin organik mi ? yoksa psikojenik mi ? olup olmadığının belirlenmesidir. Tedavide genel olarak, cinsellik esnasındaki kaygıyı azalmak, cinsellik konusundaki bilgi eksikliklerini tamamlamak, kişinin ve eşinin duygusal ve cinsel olarak isteğini arttırmak, eşe karşı olumsuz duyguları azaltmak, eşler arasındaki iletişimi arttırmak, olumsuz düşüncelerin azaltılması, sonuç odaklı olmaktan daha çok süreçten zevk almak, yaşanılan sorunun bir uyum problemi olduğu ve kişiye bağlı olmadığının altının çizilmesi ve eş sorunu olduğunu ortaya konulmasıdır.
Beğenin
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.