Terapiye gitme kararını almak zordur çoğu zaman. Bir, hatta birden fazla sorun olduğunu bilir, ama adımlarını yardım alma yönüne çeviremez insan. Erteler durur. Bazen vakit yoktur, bazen maddi imkanlar başka ihtiyaçlara ayrılmıştır, bazen de zamana bırakır ve geçmesini bekler.


Peki çocuğu söz konusu olduğunda acilen yardım arayan insanlar kendileri söz konusu olduğunda neden ertelerler bu kararı?

Çünkü kendini açmak zordur. Derdini tüm çıplaklığıyla ortaya dökmek, kabuk bağlamış yaraları tekrar kurcalamak korkutur insanı. Bir dişçi koltuğuna oturmaktan daha korkutucu olabilir o terapi odasındaki koltuğa oturmak kimi insan için. Anlatmaya başlamak... Kolay mı? Alelade bir arkadaşınıza anlatırken hiçbir şey hissetmezken, terapi koltuğuna oturup ağzınızı açtığınızda gözlerinizden yaşlar dökülüverir. Çünkü yaranıza "gerçekten" dokunursunuz orada...

Bu tarif ettiğim an çok kıymetli, çok özel bir andır. İyileştirici etkisi olan bu özel paylaşımı gerçekten güvenebileceğiniz, ve gerçekten size iyi gelecek bir uzmana açmak gerektir, ki o yara açıldığında yanlış bir müdahale yapılmasın, canınız daha çok yanmasın.

Güvenilir bir psikoterapist ile terapi deneyimi size iyi gelecek, sizi geliştirecektir. Kendinizi acımasızca suçladığınız, kendinize fazlaca yüklendiğiniz noktaları keşfedip omuzlarınızdaki yükü hafifletmenize, karanlık dönemlerde zihninizi kirleten "değersizlik" duygularını temizlemenize, kendinizi ve hayatınızı daha çok sevmenize, etrafınızdakilerle daha kaliteli iletişim kurup daha keyifli vakit geçirmenize yardımcı olacaktır. Üstelik tüm bunlar, kişiliğinizde bir değişim ile meydana geldiği için kalıcı değişiklikler olacaktır.

Hayat çok kıymetli, hayatı kaliteli yaşamak ise bir seçim. Hayatı anlamlı ve dolu dolu yaşamak için kendini geliştimek, kendine ve sevdiklerine verebileceğin en büyük armağan. Düşünmekten vazgeç, değişim için harekete geç. Hikayen benim için önemli...