2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Travma İnsan Tarihinden Gelen Bir Hastalıktır (Röportaj)
YAZI #3160 © Yazan Dr.Onur Okan DEMİRCİ | Yayın Aralık 2016
Hocam sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Lise ve Üniversite eğitimim boyunca Malatya’da ikamet ettim. 2006 Senesinde İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra 2006-2008 yılları arasında Kars Digor’da, 2014-2015 Seneleri arasında Bitlis Tatvan’da mecburi hizmetimi tamamladım. Psikiyatri uzmanlık Eğitim’imi Ocak 2009-Temmuz 2014 yılları içinde BAKIRKÖY PROF. DR. MAZHAR OSMAN RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI EĞİTİM ARAŞTIRMA Hastanesi’nde çalışarak tamamladım.Çocuk psikiyatrisi polikliniği,Alkol ve Madde Bağımlılığı, Duygu durum ve Psikotik Bozukluklar, Genel psikiyatri, Nöroloji bölümlerinde görev yaptım. Yine aynı hastanede Anestezili Elektrokonvulsif terapi, Psikofarmakoloji, Grup Terapisi, Cinsel Terapiler eğitim’lerini aldım. Uzun yıllardır profesyonel olarak müzik ile ilgilenmekteyim. Şu an halen İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde Yrd.Doç.Dr olarak çalışmaktayım, ayrıca dışarıdan özel olarak danışan hasta bakmaktayım.

Hangi tip psikiyatrik rahatsızlıklarla ilgileniyorsunuz ?

Özellikle ‘’Cinsel taciz,tecavüz, intihara teşebbüs gibi’’ ruhsal travma alanında ciddi anlamda çok ağır travmalaramaruz kalan insanlarla ilgilendim.

Ruhsal Travma Nedir ?

Ruhsal travmanın tarihçesine bakarsak önceleri, kişilerin başlarına gelen çok ağır bir durumu anlatan olaylar olarak algılanırdı. Özellikle ruhsal travma ikinci dünya savaşından itibaren çok daha fazla gündeme gelmeye başladı. Oysaki son yıllarda bu kriterler oldukça değişti ve güncel hayatın içinde insanların şu ve ya bu şekilde içinde bulunduğu hatta kendi başına değil de dışarıdan birilerinin başlarına gelen kötü olayların bile kendilerini etkilemesiyle atlatmakta zorlandıkları, bazen de profesyonel yardıma ihtiyaç duydukları durumların tümünü kapsar hale geldi.

Ruhsal Travması olmayan insan var mıdır?

Benim görüşümce ruhsal travması olmayan insan yoktur. Bir örnekle açıklamak gerekirse, İlkokul çağlarındaki bir çocuk düşünün, çok iyi hazırlandığı bir müsamerede şarkı söylüyor kendisinin takdir ve alkış göreceğini sandığı bu olay içinde sınıfta arkadaşları ve hatta öğretmeni tarafından gülerek ve dalga geçilerek karşılandığı bu durum karşısında kendisini kötü hissediyor. Bu olay tüm yaşamının her alanında belki de kişiyi inanılmaz olumsuz etkileyecek davranışlar sergilemesine yol açıyor. Zaman içinde bu kişide yapacağı her iş için, adım atacağı her durum için ‘rezil olurum’ düşüncesi yerleşiyor. Bu rezil olma korkusuyla belki de bir daha toplum içinde şarkı söyleyemiyor hatta kalabalık bir grupta konuşmaktan çekiniyor. Hatta ve hatta arkadaş dahi edinemiyor. Hayatının her alanında bu duygu kendisini yapmak istediği birçok konuda geri plana atmasına sebep olabiliyor. İşte çoğu insanın önemsiz olarak görebileceği bu durum artık bir ruhsal travma olarak adlandırılıyor. Şimdi kendi hayatlarımızı ve geçmişimizi düşünelim. En basitinden çocukluğumuzda buna benzer durumlar yaşamayanımız var mı?

Tedavilerinizde en çok ilaçla mı yoksa psikoterapi yöntemi ile çalışmayı mı tercih ediyorsunuz?

Hastanın hikâyesine göre tedavi yöntemi değişiyor. Örneğin hastanın durumu çok ağır, hatta intihara meyilli bir durumu söz konusu ise hastaya ulaşabilmek adına önce kısa bir ilaç tedavisi, arkasından terapi ile tedaviyi devam ettirmeyi uygun buluyorum. Ama o kadar ağır bir durum söz konusu değil ise ilaç tedavisi yerine terapi yapmayı tercih ediyorum. Terapi olarak, özellikle ruhsal travmada, 2009 yılında yurtdışında iken tanışıp kullanmaya başladığım bir yöntem var. ‘’EMDR ‘’ tekniği. Ben bu tekniği kullanmayı tercih ediyorum.

Hocam EMDR Nedir ?

EMDR, göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işleme tekniği olarak geçiyor. Bu tekniğin nasıl işlediği konusunda bilgilendirmek için yukarıda verdiğimiz öğrenci örneğinden yola çıkacak olursak geçmişten gelen bu olumsuz ‘’rezil oldum’’ düşüncesinin yerine konacak olumlu bir düşünceyi yerleştirmek adına çalışmalar yapıyoruz. Amacımız bu düşünceyi yok etmek değil olumlu ve makul bir düşünce ile değiştirmek. ‘Ben artık mükemmellim’ , ‘kusursuzum’ düşüncesi gibi uç bir düşünce ile değil ‘ben yapabilirim’, ‘başarabilirim’ gibi olumlu düşünceleri yerleştirerek güncel hayata adapte olabilecek hale getirmeyi hedefleyen bir çalışma yapıyoruz. Bu yöntemi her türlü olumsuz düşünceye uygulayabiliyoruz. Ayrıca bu tekniğin şöyle bir özelliği de var; tekniği öğrenen kişinin daha önce yaşadığı kötü bir olaya benzer durumla karşılaştığında Psikiyatr ve ya psikologa gitmesine gerek kalmadan bu tekniği uygulayarak sorunundan kurtulması mümkün. Tabi bu durum çok ağır bir travma yaşamış kişiler için geçerli olmayabilir bu durumda yine bir psikolog yada Psikiyatra gitmeniz yararlı olacaktır.

EMDR Tekniği ile ne kadar sürede başarıya ulaşılabiliyor ve başarı oranı nedir?

Kişiye göre değişebiliyor. Bazıları tek seansta korku ve kaygılarından tamamen kurtulabiliyor. Ortalama seans süreleri 7-8 seanstır. Bir hastaya uygulanabilecek maksimum seans süresi ise 11 ila 12 olabiliyor. Bunun üzerinde yapılacak seanslar artık hastaya verimli olmuyor. Tabii ki her hastada başarı oranı yüzde yüz değildir ama büyük ölçüde sorunlarından kurtuluyor. Ve gündelik hayatına neredeyse tamamen adapte olabiliyor. Hastaya seans öncesinde ‘nasılsın?’, ‘iyi misin?’ sorularını sormak yerine iyilik derecesini yüzde olarak belirlemesini isteyip seans sonunda da yine iyilik derecesini belirlemesini istediğimizde aradaki fark hastadaki değişim oranını belirlememize yardımcı oluyor. Bu şekilde hastaya bu seansların ne kadar fayda sağladığını görebiliyoruz. Çalışmalarımızda sadece geçmişe dayalı olarak çalışmıyoruz. Gelecekte oluşabilecek olası senaryoları da belirleyip ona göre de çalışıyoruz. Hasta bu durumda başına gelecek benzer sıkıntılarla nasıl başa çıkabileceğini öğrenmiş oluyor.

EMDR Tekniğini devlet hastanelerinde uygulayabilen doktorlar var mıdır yoksa bu uygulama sadece özel hastane ve muayenehanelerde uygulanabilir bir teknik midir ve bu uygulama pahalı bir yöntem midir?

Maalesef bu uygulama henüz devlet hastanelerinde yok bunun sebebi ise hasta yoğunluğu, bu işlem her hasta için minimum 40, maksimum 90’ ar dakikalık seanslar halinde yapılması gerektiği için süre kısıtlaması dolayısıyla şu an için ülkemizin devlet hastanelerinde bu uygulama mevcut değil. Tecrübelerimden yola çıkarak bir hasta için ortalama seans süresini 45-50 dakika yeterli buluyorum. Ücret olarak diğer terapi ve seans ücretlerinden farklı ekstra bir ücreti yok sadece seans saati uzadığında ekstradan söz edilebilir.

Not: Bu röportaj "'güncel kadın" sitesi (guncelkadin.com.tr) tarafından yapılmıştır.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Onur Okan DEMİRCİ Fotoğraf
Dr.Onur Okan DEMİRCİ
İstanbul
Doktor "Ruh sağlığı ve hastalıkları - Psikiyatri"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi2 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Onur Okan DEMİRCİ'nin Makale ve Yazıları
► Travma ve Çocuklarda Travma Dr.Dilek YEŞİLBAŞ
► Pilates ile Gelen Güzellik Dr.Fzt.Gökhan AYGÜL
► Spinal Travma ve Yaralanmalar Prof.Op.Dr. Cem ATABEY
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Travma İnsan Tarihinden Gelen Bir Hastalıktır (Röportaj)' başlığıyla benzeşen toplam 97 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Depresyon Nedir? Eylül 2016
◊ Panik Atak Nedir? Eylül 2016
◊ Ruhsal Travma Nedir? Eylül 2016
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


17:48
Top