Kadınlar bu yazım sizin için!
Erkekler ama en çok siz okuyun!
Bugün feminist olasım geldi. Herhangi bir nedeni yok. Şiddetler, kadın cinayetleri ile ilgili filan değil bu yazı. Daha basit daha sıradan şeylerle ilgili. Aşk ve cesaret. Sakın ola aşkı basite aldığımı düşünmeyin. Ne insan olarak bunu yapabilirim ne de bir psikolog olarak. Kadın duyguları ile alakalı olarak biraz feministlik yapma hakkımı kullanmak istiyorum bugün sadece. Neymiş kadın dediğin ağır olacakmış, hanım hanımcık olacakmış, erkek kadının peşinden koşacakmış. Evet yapımız gereği daha narin, daha kırılgan, daha hassas olduğumuzun farkındayım. Ama neden bu hassaslık bizi ikinci plana düşürüyor. Burada seçilen kişi olmakla ilgili bir feminist yapı sergileyeceğim. Neymiş “Bir kızı 1000 kişi ister, 1 kişi alırmış”. Sanki biz kadınların istemeye hakkı yok, illa seçilen, istenilen, arzu edilen taraf olup, kısmetimize ne düşerse gelmesini bekleyeceğiz. Neden? Aksi halde basit mi oluruz? Uğrunda emek harcanmadığı, peşinde koşulmadığı için değersizleştirilir miyiz? Değer vermeyi bilmeyen adam için fark eder mi bu peki? Söz konusu insansa eğer, kadın ya da erkek ne fark eder verdiğin değeri göstermek için. Bir kadın ilgilendiği adamı kahve içmeye davet edemez mi? Ederse basit, değersiz, çabuk elde edilen kişi konumuna mı gelir? Neden kendisi ile ilgilenenlerden biri ile beraber olmak zorundadır kadın? Bambaşka birini tanımak isteyemez mi? Maalesef ki bazı toplumlarda bu kesin bir çizgi ile çizilmiştir. Burada söylemek istediğim, özellikle erkekler size, eğer bir kadın sizinle ilgileniyor ise hemen kendinizi çok da yüceltmeyin, o kadın sizi tanımak ve kim olduğunuz konusunda bilgi sahibi olmak için yakınınızdadır. Sizleri kahve içmeye, sohbet etmeye çağırıyor isek, bunun anlamı bazen sadece kahve içmek, sohbet etmek, ikinci bir seferin olup olmayacağına karar vermek içindir. Aşkı ve cesareti olan kadınlar, aşkınızı ve cesaretini hiçbir zaman yitirmeyin. Kimsenin bunu sizden çalmasına izin vermeyin!! Sevgilerimle!
Psikolog Sevgi ÇELİK