V’aktimizi Pençeleyen S' Esler İçimizde !
İnsan , vaktin ilminde kendini bulan eşsiz bir eserdir. Dünya da nokta olup, o noktadan Alemlere can olmuştur. Bu oluş sırasında isimlerin(görünen, bilinen) ötesinde , manalarıyla (görünmeyenbilinmeyen) anlam bularak ,kalbine şifa olan ,derdine derman olan değişerek tekamül ile hareket eden sırlı lakin apaçık bir kitaptır . Sayfaları her canlıya ikrar edilmiş ve ''İkra '' sesiyle* insana okunması emrolunmuştur. Es’leri vardır insanın yani durakları . İnsana nerde olduğunu bildiren, durumunu halinden gösteren. Aklına gelenin ruhuna perde / Ruhuna hissettirilenin aradığına pencere olduğunu bildiren yollarla döşeli duraklar. Bunların hepsi her birimizin içinde Sesler olarak varlar.
Kimimiz biliyor ama yetmiyor, duymak için akıl etmekten daha fazlası hissetmek ,anlamak, sorgulamak , öğrenmek ve hakikatin ritimlerine eşlik etmek gerekiyor . Kimimiz seslere yabancı ,çünkü kendini bilmiyor. Kimimiz, ruhun sadece bir kulağına yani ''Nefs'e kulak kabartıyor ve '' hakikatin incelikli çağrısı''n dan bir haber sadece kendimizi duyuyoruz . Duymak yetmiyor.
Diğer kulağı yani 'kalbi'' tıkıyoruz bu yüzden de sadece duyan ama bilmeyen (kendini bilmediği için hakikati bulamayan ) oluyoruz. Vaktin içinde aktini (hareketlerini) kısıtlayan ,sadece bedenleriyle aslını pençeleyen yaratıklara* dönüşüyoruz. Yabancılaşıyoruz ! Duraklarda durmak zor geliyor beşeriyete , kendine yakalanmadan, b'AŞKA sına ulaşmaya çalışıyor insan. Yara almadan onarılmayı bekliyor ve kendini, onarmadan hasta yanlarının iyileşmesini umuyor insan. Üzgünüm durup bekleyen için '' Varmak, Ulaşmak, Bulmak'' olgunlaşmak imkansız .
Beşer kalan bir kere doğar bir kere ölür . İnsan iki kere doğar ölmeden önce ölür ! İnsanın ilk doğumu , ''Âlem-i Mülk''e gerçekleşir kainatın dış yüzü ve görünüşüdür . İkinci doğumu ise '' Manevi İnkişaf '' yani Melekût Âlemi ( manevi doğum ) ki bu da Kâinatın iç yüzü ve sırrıdır. Akıl ruhun dilidir, dil ise kalbin tercümanıdır. Tercüman tarafından konuşulan her şey , kendisinden tercüme edilen kimsece bilinir . ''İnsan kâinatın misal-i ve kainat insan içinde ise '' İnsan, kendini bilmekle , okumakla ,kendini tanımakla , nefsini bilmekle başlar manevi doğumuna. Zahir ile batın bütündür . Allah’ın Cemal ve celil sıfatları içiçedir. Görünen ve görünmeyen, bilinen ve bilinmeyen, zıtlıklarla kaimdir insan . Bu yüzdendir ki Hakikat iç yüzüyle tecelli etmiştir . Beşerinin de İnsan olması için iç yüzünü tanıması gerekir. Herşeyi kendinde bildirmiştir her şeyi var eden.
Nefs, bir şeyin kendisi ,benliği, zatı ve hakikatidir . Nefsini bilen kendini bilir deniyorsa, Kendini ne derece bilen hakikati o derece anlar ve bilir. Nefsin durakları nedir peki ? Nefsi Emmare,Nefsi Levvame,Nefsi Mülheme ,Nefsi Mutmaine, Nefsi Radiye,Nefsi Mardiyye, Nefsi Kamile nefsin mertebeleridir. Nefsi mutmaine olmuş kişi ancak kendini bilen kişi'dir. Bundan sonraki duraklar oldukça meşakkatlidir ve tek başına yürünecek yollar değildir. Fena ve Beka ilimlerini bilmek bunlara uyup ve amel etmek gerekir...
Her durağın farklı farklı sesleri vardır, insanı halden hale sokan . Önce yıkan sonra toparlayan. Devasa bir orkestra aslında bütünlüğümüz. Parçaları, her halimizden bizi kendimize duyuran sesler. Hatta hastalıklarımızın habercisi bu sesler. Derdini veren dermanını da veriyor bizlere. Ne eşsiz bir varoluş! Bir köşeye geçip Aleme kendi noktanızdan bakıp tefekkür haline geçmeyi düşünsenize. Enfes bir akışın sesi titretecek bedeninizi. Ruhunuzu okşayan , nazik bir korku saracak önce . O korku da anlam bulacaksınız , parçalar birleştikçe vaktin ilmini öğrenmeye başlayacaksınız. Kainatı okuyarak kendinizi keşfedeceksiniz. Kendini Bulan, B'Aşka aşık olacak .
Yola revan Hakikate talip ,DİNLEyin ,DİNLEnin !
Hakikate talip, S’ÖZlenin ! /Gerçeğe yakin* Uslanın !
Kimimiz biliyor ama yetmiyor, duymak için akıl etmekten daha fazlası hissetmek ,anlamak, sorgulamak , öğrenmek ve hakikatin ritimlerine eşlik etmek gerekiyor . Kimimiz seslere yabancı ,çünkü kendini bilmiyor. Kimimiz, ruhun sadece bir kulağına yani ''Nefs'e kulak kabartıyor ve '' hakikatin incelikli çağrısı''n dan bir haber sadece kendimizi duyuyoruz . Duymak yetmiyor.
Diğer kulağı yani 'kalbi'' tıkıyoruz bu yüzden de sadece duyan ama bilmeyen (kendini bilmediği için hakikati bulamayan ) oluyoruz. Vaktin içinde aktini (hareketlerini) kısıtlayan ,sadece bedenleriyle aslını pençeleyen yaratıklara* dönüşüyoruz. Yabancılaşıyoruz ! Duraklarda durmak zor geliyor beşeriyete , kendine yakalanmadan, b'AŞKA sına ulaşmaya çalışıyor insan. Yara almadan onarılmayı bekliyor ve kendini, onarmadan hasta yanlarının iyileşmesini umuyor insan. Üzgünüm durup bekleyen için '' Varmak, Ulaşmak, Bulmak'' olgunlaşmak imkansız .
Beşer kalan bir kere doğar bir kere ölür . İnsan iki kere doğar ölmeden önce ölür ! İnsanın ilk doğumu , ''Âlem-i Mülk''e gerçekleşir kainatın dış yüzü ve görünüşüdür . İkinci doğumu ise '' Manevi İnkişaf '' yani Melekût Âlemi ( manevi doğum ) ki bu da Kâinatın iç yüzü ve sırrıdır. Akıl ruhun dilidir, dil ise kalbin tercümanıdır. Tercüman tarafından konuşulan her şey , kendisinden tercüme edilen kimsece bilinir . ''İnsan kâinatın misal-i ve kainat insan içinde ise '' İnsan, kendini bilmekle , okumakla ,kendini tanımakla , nefsini bilmekle başlar manevi doğumuna. Zahir ile batın bütündür . Allah’ın Cemal ve celil sıfatları içiçedir. Görünen ve görünmeyen, bilinen ve bilinmeyen, zıtlıklarla kaimdir insan . Bu yüzdendir ki Hakikat iç yüzüyle tecelli etmiştir . Beşerinin de İnsan olması için iç yüzünü tanıması gerekir. Herşeyi kendinde bildirmiştir her şeyi var eden.
Nefs, bir şeyin kendisi ,benliği, zatı ve hakikatidir . Nefsini bilen kendini bilir deniyorsa, Kendini ne derece bilen hakikati o derece anlar ve bilir. Nefsin durakları nedir peki ? Nefsi Emmare,Nefsi Levvame,Nefsi Mülheme ,Nefsi Mutmaine, Nefsi Radiye,Nefsi Mardiyye, Nefsi Kamile nefsin mertebeleridir. Nefsi mutmaine olmuş kişi ancak kendini bilen kişi'dir. Bundan sonraki duraklar oldukça meşakkatlidir ve tek başına yürünecek yollar değildir. Fena ve Beka ilimlerini bilmek bunlara uyup ve amel etmek gerekir...
Her durağın farklı farklı sesleri vardır, insanı halden hale sokan . Önce yıkan sonra toparlayan. Devasa bir orkestra aslında bütünlüğümüz. Parçaları, her halimizden bizi kendimize duyuran sesler. Hatta hastalıklarımızın habercisi bu sesler. Derdini veren dermanını da veriyor bizlere. Ne eşsiz bir varoluş! Bir köşeye geçip Aleme kendi noktanızdan bakıp tefekkür haline geçmeyi düşünsenize. Enfes bir akışın sesi titretecek bedeninizi. Ruhunuzu okşayan , nazik bir korku saracak önce . O korku da anlam bulacaksınız , parçalar birleştikçe vaktin ilmini öğrenmeye başlayacaksınız. Kainatı okuyarak kendinizi keşfedeceksiniz. Kendini Bulan, B'Aşka aşık olacak .
Yola revan Hakikate talip ,DİNLEyin ,DİNLEnin !
Hakikate talip, S’ÖZlenin ! /Gerçeğe yakin* Uslanın !
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.