Bu yazıda, ruh eşi ve ruh ikizi kavramları hakkında sosyolojik ve psikolojik bazı gözlemlerimi paylaşacağım.
Araştırmalarca kanıtlandı ki aşkın ömrü 3 yıldan ibaret Son zamanlarda boşanma oranları artarken; evlilik kurumları ve aşk kavramı sorgulanmaya başlandı. Ayrıca aşka ve bağlılığa inanmayan, cinselliği ve faydayı yücelten bir yaşam tarzı artmaya başladı.
İçi boşalmaya başlayan evlilik kavramıyla birlikte insanlar spiritüalizmle birlikte ezelden ebede sürecek bir ilişki kavramına sarıldılar. RUH İKİZLERİ. İkizimiz bize ne yaparsa yapsın o bizim yansımamızdır ve ruhsal özümüzün diğer yarısıdır. Araya kaç kişi girerse girsin iki taraf da ruhen birbirine ait olacaktır.
Bu kavrama sarılmanın iki ucu var. git gide yüzeyselleşen, çıkar odaklı küresel dünyada manevi ve gerçek bir duygu arama ihtiyacına girdi insanlar ama aynı şekilde evlenme korkusu, aşık olma korkusuyla birlikte kusursuz mükemmel birliktelik gibi aşırı idealize edilmiş bir duruma dönüştü ilişki kavramı.
Ruh eşini ya ruh ikizini arayan kişi ulaşılmaz kriterleri nedeniyle ya bir ömür yalnızlığa mahkum kalıyor ya da narsistik, bağımlı, psikopatik, borderline ilişki patternlerinin içinde ısrarla değişim ve mutlu son bekliyor.
Özellikle aldatılan, şiddet gören, hatta terk edilen bireyler ayrılık aşamasında unutma evresine geçmeden bu kavramla tanıştığında “hımm o benim ruh ikizim demek ondan bana kötü davrandı, beni aynaladı, sabredersem ve dönüşürsem bana geri dönecek”. Stockholm sendromunun değişik bir versiyonuna benzemiyor mu?
Hayatınızdan artık çıkmış, sizinle olmamayı seçen, ya da hayatınızda koşullar gereği olmamasını seçtiğiniz birini unutamıyorsanız o kişiye karşı “ilahi aşk” içinde olup olmadığınızı sorgulamadan önce mutlaka duygusal bağımlılıklarınızı değerlendiriniz.
Ruh ikizi kavramı sağlıksız bir ilişkiyi dönüştürmek için kişinin kendisine zarar vermesi ve olası mutluluk potansiyelini kaçırmasıdır.