Kınadığımız Şeyi Nasıl Yaşarız?
KINADIĞIMIZ ŞEYİ NEDEN YAŞARIZ?
Atasözleri çok değerlidir çünkü uzun yıllar boyunca binlerce kişi tarafından tekrar edilerek bugüne gelmiştir. Bu sebepten dolayı atasözleri birer genellemedir ve pek çok kişi tarafından tecrübe edilmiş ve onaylanmış deneyimleri içerir.
“Kimseyi kınama, kınadığın olay başına gelir” atasözünü hepiniz bilirsiniz. Tanıdığım pek çok kişi bir batıl inanç gibi kimseyi yargılamamaya çalışıyor, yargıladığı olay başına gelmesin diye.
Ben de bunun neden olduğunu düşündüm. Niçin bir olayı şiddetle kınarsak, yargılarsak, eleştirirsek aynı olayı biz de deneyimliyoruz. Birincisi burada seçici dikkat de söz konusu. Her kınadığımızı yaşamamız teorik olarak biraz zor. Fakat pek çoğunuz daha önce asla yapmam dediği şeyleri yapmak zorunda kalmış olabilir.
Bu durumun tek nedeni bilinçaltımızdır. Bizler mantık düzeyinde hep daha iyiye, daha güzele gitmeyi deneyimlerken bilinçaltı böyle çalışmıyor. Bilinçaltı sadece ilgisini çeken ya da kendi havuzunda var olan olumlu ya da olumsuz fark etmez tüm deneyimleri kendine çekiyor.
En bilindik örneği verelim; siz cinsel dürtülerinizi aşırı bastırırsanız sizin tam zıttınız olan kişileri eleştirmeye çok müsait olabilirsiniz. Aslında kınadığınız, eleştirdiğiniz, yargıladığınız kişi bilinçaltınızda bastırdığınız dürtülerinizi birebir yaşayan kişidir.
Ya da saldırganlık dürtülerinizi çok bastıran, sakin mülayim birisiniz ve şiddet haberleri sizi şoke ediyor, “bir insan bir insana bunu nasıl yapar” aklım almıyor diyorsunuz. Yine sizi şaşırtan, dikkatinizi çeken, eleştirdiğiniz kişiler sizin kontrol etmeye çalıştığınız yanınızı gösteriyordur.
Freudyen kuramda projeksiyon ve reaksiyon formasyon savunma mekanizmalarını kullanıyorsunuzdur aslında.
Ben konuyu saptırmadan atasözüne dönmek istiyorum. Bir süre sonra niçin birebir aynı deneyimi yaşıyorsunuz? İki ayrı açıklama yapacağım.
Kınadığınız kişi ya da olay aslında bilinçdışı bastırılmış arzunuzun dış gerçeklikte varolduğunu öğrenmenizle birlikte sizi yasaklayan, kontrol etmeye çalışan tarafınızın yani süperegonuzun bastırdığınız konuda gücünü zayıflatıyor ve ilk fırsatta bilinçdışı arzularınız bilinç düzeyine çıkıyor. Ne zaman arzularınız tatmin ediliyor, iş çoktan içinden çıkılmaz hale geliyor o zaman fark ediyorsunuz, “aa kınadığım olayı yaşamışım”.
Başka bir açısından bakarsak, bizler dünya üzerinde ilgimizi çekmeyen hiçbir şeyi fark etmeyiz. Muhteşem görünen de dikkatimizi çeker iğrenç bulduğumuz şey de dikkatimizi çeker ve ne zaman bir şeye “böyle bir şey nasıl olabilir” dersek bilinçaltımız yine bu olayı kendine çekecektir. Çünkü merak ediyor. Kendi havuzunda var, ilgisini çekiyor ama hiç deneyimlememiş. Sonra şak önünüze çıkıyor “aa böyle oluyormuş”
Ayrıca “ben asla böyle bir şey yapmam” demek iddialaşmak demektir. Bir anlamda kendi kendinizle iddialaşıyorsunuz ve deneyim karşınıza çıkıyor. İddialaşmanızla deneyiminizin arasındaki otomatik seçimlerinizi ise muhtemelen iddia gereği fark etmiyorsunuz.
Her gün önümüze binlerce olasılık geliyor. Durmadan seçim yapıyoruz. Genellikle de seçim yaptığımızın farkında bile değiliz. Otomatik pilotta karar veriyoruz. Ve bu otomatik pilot bilinçaltımızla ilgili. Biz ne kadar iyiyi, güzeli isteyelim eğer bilinçaltımızı tanımazsak kendimizi istemediğimiz deneyimlerin içinde bulabiliriz.
Atasözleri çok değerlidir çünkü uzun yıllar boyunca binlerce kişi tarafından tekrar edilerek bugüne gelmiştir. Bu sebepten dolayı atasözleri birer genellemedir ve pek çok kişi tarafından tecrübe edilmiş ve onaylanmış deneyimleri içerir.
“Kimseyi kınama, kınadığın olay başına gelir” atasözünü hepiniz bilirsiniz. Tanıdığım pek çok kişi bir batıl inanç gibi kimseyi yargılamamaya çalışıyor, yargıladığı olay başına gelmesin diye.
Ben de bunun neden olduğunu düşündüm. Niçin bir olayı şiddetle kınarsak, yargılarsak, eleştirirsek aynı olayı biz de deneyimliyoruz. Birincisi burada seçici dikkat de söz konusu. Her kınadığımızı yaşamamız teorik olarak biraz zor. Fakat pek çoğunuz daha önce asla yapmam dediği şeyleri yapmak zorunda kalmış olabilir.
Bu durumun tek nedeni bilinçaltımızdır. Bizler mantık düzeyinde hep daha iyiye, daha güzele gitmeyi deneyimlerken bilinçaltı böyle çalışmıyor. Bilinçaltı sadece ilgisini çeken ya da kendi havuzunda var olan olumlu ya da olumsuz fark etmez tüm deneyimleri kendine çekiyor.
En bilindik örneği verelim; siz cinsel dürtülerinizi aşırı bastırırsanız sizin tam zıttınız olan kişileri eleştirmeye çok müsait olabilirsiniz. Aslında kınadığınız, eleştirdiğiniz, yargıladığınız kişi bilinçaltınızda bastırdığınız dürtülerinizi birebir yaşayan kişidir.
Ya da saldırganlık dürtülerinizi çok bastıran, sakin mülayim birisiniz ve şiddet haberleri sizi şoke ediyor, “bir insan bir insana bunu nasıl yapar” aklım almıyor diyorsunuz. Yine sizi şaşırtan, dikkatinizi çeken, eleştirdiğiniz kişiler sizin kontrol etmeye çalıştığınız yanınızı gösteriyordur.
Freudyen kuramda projeksiyon ve reaksiyon formasyon savunma mekanizmalarını kullanıyorsunuzdur aslında.
Ben konuyu saptırmadan atasözüne dönmek istiyorum. Bir süre sonra niçin birebir aynı deneyimi yaşıyorsunuz? İki ayrı açıklama yapacağım.
Kınadığınız kişi ya da olay aslında bilinçdışı bastırılmış arzunuzun dış gerçeklikte varolduğunu öğrenmenizle birlikte sizi yasaklayan, kontrol etmeye çalışan tarafınızın yani süperegonuzun bastırdığınız konuda gücünü zayıflatıyor ve ilk fırsatta bilinçdışı arzularınız bilinç düzeyine çıkıyor. Ne zaman arzularınız tatmin ediliyor, iş çoktan içinden çıkılmaz hale geliyor o zaman fark ediyorsunuz, “aa kınadığım olayı yaşamışım”.
Başka bir açısından bakarsak, bizler dünya üzerinde ilgimizi çekmeyen hiçbir şeyi fark etmeyiz. Muhteşem görünen de dikkatimizi çeker iğrenç bulduğumuz şey de dikkatimizi çeker ve ne zaman bir şeye “böyle bir şey nasıl olabilir” dersek bilinçaltımız yine bu olayı kendine çekecektir. Çünkü merak ediyor. Kendi havuzunda var, ilgisini çekiyor ama hiç deneyimlememiş. Sonra şak önünüze çıkıyor “aa böyle oluyormuş”
Ayrıca “ben asla böyle bir şey yapmam” demek iddialaşmak demektir. Bir anlamda kendi kendinizle iddialaşıyorsunuz ve deneyim karşınıza çıkıyor. İddialaşmanızla deneyiminizin arasındaki otomatik seçimlerinizi ise muhtemelen iddia gereği fark etmiyorsunuz.
Her gün önümüze binlerce olasılık geliyor. Durmadan seçim yapıyoruz. Genellikle de seçim yaptığımızın farkında bile değiliz. Otomatik pilotta karar veriyoruz. Ve bu otomatik pilot bilinçaltımızla ilgili. Biz ne kadar iyiyi, güzeli isteyelim eğer bilinçaltımızı tanımazsak kendimizi istemediğimiz deneyimlerin içinde bulabiliriz.
Beğenin
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.