2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocuklarımıza Mahremiyet Eğitimi Nasıl Verilmeli
YAZI #6899 © Yazan Uzm.Psk.Dnş.Pınar AĞIRSOY | Yayın Şubat 2021
Mahremiyet eğitimi yani ‘Özel Bölge Eğitimi’ çocuğumuzun bedeninde özel alanları tanımasının ve bu alanları nasıl koruyacağının bilgisinin çocuğa verilmesidir. Özel bölge dediğimiz alanlar temelde kız çocukları için göğüsler, bacak arası, popo ve ağız-dudaklar; erkek çocukları için bacak arası, popo ve ağız-dudaklar olarak ifade ediliyor olsa da tüm bedenimiz özel alanımızdır. Çocuğumuzun kabul etmediği bir sarılma, iyi hissettirmeyen her dokunuş özel alanın ihlal edilmesidir.

Özel bölge eğitimi ile çocuklar kendi bedenlerinin sınırlarını ve başkalarının bedenlerine saygı duymayı öğrenirler. İstemediği ve kabul etmediği şeylere ‘ HAYIR!’ diyebilen çocuklar olurlar.


Kendisine ve başkalarına ait özellere saygı duymayı, çocuklar ailelerinden öğrenirler. Dünyaya geldiğimiz ilk zamanlarda saygı görmeyi öğrenmeye başlarız. Çocuk kendisine saygı duyulduğunu ilk altı ayda anne babanın kendisine duyduğu saygıdan başlayarak öğrenir. Bu dönemde çocuğun iki temel işlevi vardır. Emmek ve dışkı üretmek.

Emmek istemediğinde ya da doyduğu için memeyi ağzından çıkaran çocuğa saygı duyulduğunda çocuk bedeninin ihlal edilmeyeceğini öğrenir. ‘Aman doymamıştır nerden anlayacak doyduğunu, zaten iyi emmiyor’ diyerek emzirilmeye devam edilen çocuk ‘ benim ne hissettiğim ya da ne düşündüğüm onlar için değersiz, bildiklerini yapacaklar ben sadece kabul etmeliyim’ diye düşünür. Altı kirlendiğinde hemen temizlenip, oyalanılmadan temizliği yapılan bebeğin özel alanına ilk saygıyı ailesi gösterir. ‘Burası senin bedenin ve sen onunla ilgilenecek yeterliliğe gelene kadar ben sana yardımcı olacağım’ der. Bu dönemde çocuklarımızın altını değiştirirken göstereceğimiz hassasiyet yine onun bedenine duyduğumuz saygının göstergesidir. Uluorta alt değiştirmemek, bakım verenlerin dışındaki kişilerin çocuğun altını değiştirmemesi bu noktada en önemli davranışlardan ikisidir.

Dikkat etmemiz gereken süreçlerden bir tanesi ise 'Sünnet Olmak'. Sünnet olmak erkekliğe adım atmanın göstergesi değildir, dini ya da sağlıkla ilgili durumlardan kaynaklı penis üstündeki bir parça etin alınmasıdır. Bu dönemi çocuklarımızın sağlıklı atlatabilmesi için sünneti nasıl yorumladığımız çok önemlidir. 0-12 ay arasında sünnet olmak çocuğunuzun bu süreci kolaylıkla atlatması için ideal bir zamandır. Geciktirilmiş sünnetlerde çocuğunuza ve size destek olacak bir uzmandan yardım ve yönlendirme almak yapılacak en doğru davranış olacaktır. Bu süreçte çocuğunuzun penisine fazla ilgi alaka göstermek, hazır olmadığı halde belki yarayı temizlemek belki kontrol etmek için yapılacak müdahalelerde yine çocuğunuza bu durumun bilgisini vermeniz gerekir. ' şimdi altını açacağım, şimdi penisine bir krem süreceğim, evet biraz soğukluk hissettin, bu durum canını acıttı, hemen bitirip kapatacağım' gibi. Çocuk anlar mı demeyin sakın, ANLAR!

18 ay sonlarına doğru çocuğunuz artık yavaş yavaş yürüme konusunda uzmanlaşmaya, kendi başına bir şeyleri denemeye, tırmanmaya yani dünyayı artık siz olmadan keşfetmeye başlar. Bu anne babanın eteklerinden ayrılıp bir birey olma yolunda atılan ilk adımdır. Bu dönemde çocuğunuzdan sıklıkla duyacağınız şeyler ‘bunu kendim yapcam, sen git’ ‘Bu benim’ ‘ vermiycem’ ‘sen kendin yap’ ‘çık burdan’ gibi kendisi ve karşısındaki bireyin farklılaşmasına yönelik cümleler olacaktır. Çünkü çocuğunuz ‘artık ben senden farklı bir canlı olduğumu anlamaya başlıyorum, bana bu dünyayı keşfetmem için izin ver’ demektedir. Burada çocuğunuza duyacağınız saygı güvenli bir şekilde onun dünyayı keşfetmesine izin vermek ve onu desteklemektir. ‘Gitme oraya cıss olursun, dokunma, yapma, etme, gitme, polis geliyor, öcü seni götürür …vb ‘ kelimeler çocuğunuzun dünyaya açılma serüveninde cesaretini kıracak, kendisine ve dünyaya olan güvenini azaltacaktır. İşin acı verici taraflarından bir tanesi de sizin eteğinizden ya da gölgenizden ayrılıp bir birey olmakta zorlanacak olmasıdır. Yetişkin hayatında bunu şöyle gözlemleriz ‘bir şey yapmak, bir işe girmek, bir partnere açılmak, bir iş kurmak için hep birine ihtiyaç duymak ya da hep isteyip hiç yapamamak’

Bu dönemlerde çocuklar yavaş yavaş artık tuvaletleri geldiğinde kanepe, kapı, perde arkalarına saklanarak mahremiyete ihtiyaç duyduklarını gösterirler. Bu zamanlar tuvalet eğitimi vermek için harika zamanlardır. Çocuğunuz hazırdır. Sizde hazırsanız bu süreç kolaylıkla atlatılır.

2.5-3 yaş civarlarında artık çocuğunuz kız ya da erkek olduğunun farkına varmaya başlar. Kız bir çocuğunuz varsa anneyi örnek almaya, anne gibi davranmaya, baba ile yakın ilişkiler kurmaya çalışır. Hatta bazen ben babamla evleneceğim der bu dönemin çocukları. Bu iyi ya da kötü bir şey değil cinsiyet gelişiminin normal bir parçasıdır. Bu süreçte anne çocuğun bu cinsiyetini tanıma çabalarına saygı duymalı ve baba ile kızının yakınlaşmasına, oyun oynamasına, birlikte zaman geçirmesine izin vermelidir. Aynı şey bu dönemde erkek çocukları içinde geçerlidir. Erkek çocuk anne ile yakın ilişkiler kurmaya ve baba ile rekabet içerisine girmeye başlar. Bu dönemde babalar ise çocuğunun bu cinsiyetini keşfetme sürecine saygı duyarak onun yapabileceği şeyleri ona bırakmalı, oyun oynarken çocuğunun yenmesine izin vermeli, çocuğunun davranışlarına sürekli uyarı ve ikazlarda bulunmamalı ve yalnızca gerekli olduğu taktirde sınır koymalıdır. Bu süreçte anne babaların esnek değil tutarlı ve makul olmaları gerekir. Çocuklar bu süreçte anne babaları ile birlikte yatmak isteyebilirler. Sağlıklı olan anne babanın birlikte yatması, çocukların ise kendi yataklarında yatmasıdır. Bu çocuklar ve aile içinde sahip olunan sınırların bir göstergesidir.

Bu dönemlerden itibaren çocuklarla özel bölgeler hakkında konuşulabilir. Unutmayalım ki mahremiyet eğitimi anlık bir bilgilendirme değil, çocuğun doğumundan itibaren bizim çocuğumuza, kendimize ve eşimize gösterdiğimiz iletişim, saygı ve sevginin tümüdür. Bu nedenle çocuğunuza bu eğitimi verirken kendi davranışlarınızı da - eğer çocuğumuzun sınırlarına saygı duymuyorsak- gözden geçirmekte ve değiştirmekte fayda vardır.

Özellikle çocuklarımız kreşe başlamadan ya da 3 yaş civarlarında mahremiyet eğitimi verilmeye başlanmalıdır. Mahremiyet eğitimi verilirken çocuğunuzun anlayabileceği, basit ve kısa cümleler kurarak anlatmaya özen gösterin. Çocuğunuzu korkutacak, endişelendirecek kelimeler kullanmayın.

Örnek olarak size kendi mahremiyet eğitimi verirken kullandığım bazı cümleleri yazacağım.

‘’Ahmet /Ayşe bak bu benim bedenim. Ellerim, kollarım, ayaklarım, bacaklarım göbeğim, göğsüm vb. Hepsi benim bedenimin bir parçası. ( Sonra çocuğun bedenini göstererek ) bu da senin bedenin. Senin bedeninde neler var? ( çocuğun cevaplamasına izin veririm eksik ya da farklı şeyler söyleyebilir. Düzeltmenize ya da ekleme yapmanıza gerek yoktur). Kendi bedemi göstererek ( bir kadın olduğum için) benim göğsüm, bacaklarımın arası, popom ve ağzım benim özel bölgelerimdir. Buraya ben izin vermedikçe kimse dokunamaz ve öpemez. Seninde ( eğer erkek çocuksa karşımdaki ) bacaklarının arası popon ve ağzın senin özel bölgelerindir. Buralara sen izin vermedikçe kimse dokunamaz ve öpemez. Bedenimizin bu bölgeleri mayo giydiğimizde kapanan bölgelerimizdir. ( çocuklar harika oldukları için ‘ ama ağzıma mayo giymiyorum diyebiliyorlar burada ‘evet haklısın ama ağzımız’ özel bölgemizdir diyorum’ )

Sana burada iyi dokunuş ve kötü dokunuştan bahsetmek istiyorum. İyi dokunuş birisi bize dokunduğunda çok iyi/mutlu/güzel hissettiğimiz dokunuşlardır. Bazen birbirimize sarılmak, bazen arkadaşlarımızla tokalaşmak bize iyi hissettirir. Bu iyi dokunuştur. Bana bir tane iyi dokunuş örneği söyleyebilir misin? ( diyorum genelde cevap aile ve öğretmene, yakın arkadaşa sarılmak şeklinde verilebiliyor)

Kötü dokunuş ise birisi bize dokunduğunda hiç iyi hissetmediğimiz dokunuşlardır. Bazen bu dokunuş bizi mutsuz eder bazen canımızı acıtabilir. Böyle bir dokunuş olduğunda hemen gidip güvendiğimiz bir yetişkine anlatmak gerekir. Senin güvendiğin yetişkinler var mı? ( diyerek çocuğumuzun güvenli alanında kimlerin olduğunu sorgulayalım. Orada muhakkak anne, baba, rehber öğretmen, öğretmen… yani birisinin olması gerekir. Çocuk hoş olmayan bir şey yaşadığında birine anlatabilmelidir. )

Bazen doktora gittiğimizde, okulda düştüğümüzde ya da altımıza kaçırdığımızda özel bölgelerimize başkalarının bakmaları gerekebilir. Öğretmenin, hemşire ya da ailen sen izin vermedikçe senin bedenine bakamaz ya da açamaz. ( bu noktada bizimde saygılı davranmamız ve gnlük konuşmalarımız içerisinde ‘Sana sarılabilir miyim? Pantolonunu indirebilir miyim? Temizlenmene yardımcı olabilir miyim?’ şeklinde iletişim kurmamız gerekir.)

Eğer birisi bizim özel bölgelerimize izin vermediğimiz halde dokunursa ya da öperse onlara HAYIR demeliyiz. ( diyorum ve çocuğa burda hadi birlikte hayır diyelim deyip ‘ HAYIIIIR!’ diye bağırmaya başlıyoruz. Çocuklar burda son ses çığlık atarcasına hayır diyene kadar ‘hayır’ dedirtmeye devam ediyorum. Eğer biz anne babalar, dur! sus! komşular rahatsız olur dersek çocuğumuz yarın bir gün başkaları duysun diye atacağı çığlığı başkaları rahatsız olmasın diye muhtemelen atmayacak. Bu nedenle keyifle ve yüksek sesle bu ‘hayır!’ çığlığını atıp çocuğumuzun bizden güç alarak sesini duyuracağı güvenini vermemiz gerekiyor. )


Birisi biz izin vermeden özel bölgelerimize dokunursa ya da öperse mutlaka güvendiğimiz bir yetişkine anlatmalıyız. Eğer birisi bize kötü dokunuş yaparsa bunu da güvendiğimiz bir yetişkine anlatmalıyız.’’

Mahremiyet eğitimi genel hatlarıyla bu şekilde, sizler anne baba olarak gerekirse videolar izletebilir ,boyamalar yaptırabilir, çeşitli kitaplarla bu süreci destekleyebilirsiniz.

Bazı dikkat etmemiz gereken konular var mahremiyet söz konusu olunca;

Bunlardan bir tanesi KÜLTÜR. Hepimiz aile ve yakınlarımızla sosyalleşiyoruz. Bu sosyalleşme süreçleri içerisinde ayıp, günah, gelenek, görenek, saygı adı altında bazen çocuklarımızdan yapmak istemedikleri ve yapmak zorunda olmadıkları bazı davranışları talep edebiliyoruz:
‘Hadi amcanın elini öp yavrum, teyzeye sarıl ama hadi oyuncak almış sana’ gibi. Bu cümleleri kurup kurmadığınıza lütfen dikkat edin. Çocuğunuzun istemediği ya da hazır olmadığı bir şey yapmaya zorlamak onların sınır sahibi bireyler olmasına yardımcı olmaz.

Bununla birlikte bazen kadın ve erkek ortamlarında bulunan bazı çocuklarımıza onları utandırmak, onlarla eğlenmek ya da şakalaşmak maksadı ile söylenilen ve yapılan bazı davranışlar var. ‘Kuşun kalkıyor mu? Göster oğlum amcalara pipini, kamışa su yürüdü mü, hasta oldun mu, kahve içme bi yerin kararır, bıdığını yediğim’ . Bunlar komik ya da eğlenceli konuşmalar değildir. YApılan kişiyi utandırır ve gücendirir. Çocuğunuzun bu konuşmaların merkezinde olmasına izin vermeyin.

Ya da çocuğumuzu özel bölgelerine elleyerek, ağzından yüzünden öperek seven yakınlarımız… Evet bu insanlar gerçekten çok seviyorlar çocuğumuzu ama doğru bir şekilde sevmiyorlar. Bu insanları ikaz etmeli ve çocuğumuzun rahat hissetmeyeceği ortamlarda bulunmamaya özen göstermeliyiz.

Aile ve kültürün içerisinde böyle şeyler var, olabilir, keşke olmasa ama bizler ailemizde böyle konuşmaların ya da tavırların olduğunu biliyorsak çocuklarımızı muhafaza etmekle yükümlüyüz. Gerekiyorsa o buluşmalara gitmeyeceğiz, gerekirse öyle insanların yanında çocuğumuzu yalnız bırakmayacağız.

Bu noktada kaçırmamamız gereken şeylerden bir tanesi ise ‘SIR’ kavramı. Çocuklarımızın yaşadığı travmatik deneyimleri kimseye anlatamamalarının bir nedenide yaşanılan korkutucu olayın yapan kişi tarafından ‘bu bizim sırrımız, kimseye anlatmayacaksın, yoksa seni ailene şikayet ederim, sana şöyle yaparım. Sırlar kimseye anlatılmaz allah seni cehenneme atar vs vs’ şeklindeki söylemleri olabilir. Bu noktada güzel sırlar ve kötü sırlar hakkında yazılmış harika bir kitap var ‘ SIR VERSEM SAKLAR MISIN?’ bu kitabı muhakkak edinmenizi ve çocuğunuzla ara ara okuyarak sırlar hakkında bilgi sahibi olmasını sağlayabilirsiniz. TAVSİYE DEĞİL ŞART bu kitabı edinmek canım anne babalar :)


Elimizden gelen her şeyi yapmamıza rağmen hayat bazen istediğimiz sonuçları vermeyebilir. Çocuğumuz kötü bir yaşantı geçirebilir. Ummadığımız zamanda ummadığımız şeyler olmuş olabilir. Bu noktada Anne Baba olarak unutmamamız gereken bir şey var: ONARMAK. ÇOCUKLARIMIZA YAPITIĞIMIZ YA DA YAPILAN ŞEYDEN ÇOK SONRASINDA NE YAPTIĞIMIZ DAHA ÖNEMLİ!
Sakın ama sakın bu konu olmamış gibi davranıp üstünü kapatmayın. Hemen bu alanda çalışan bir uzmandan ve ya oyun terapistinden yardım alın! Çocuğunuza destek olmak için elinizden geleni yapın ve onun bu sorunların üstesinden sizin desteğinizle gelebileceğini bilin.

UNUTMAYIN! Çocuğunuz bu yaşantıyı bir yakınından, bir akrabadan ya da bir başkasından kaynaklı olarak geçirmiş olabilir.YASAL YOLLARA BAŞVURMAKTAN ÇEKİNMEYİN!

Ne kendi evladınıza ne de bir başkasının evladına yapılan haksızlıklara sessiz kalmayın! Bugün bir başkasının çocuğuna yapılan yarın sizin çocuğunuzun başına gelebilir bunu sakın göz ardı etmeyin.
     14 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Pınar AĞIRSOY Fotoğraf
Uzm.Psk.Dnş.Pınar AĞIRSOY
Ankara (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Dnş.Pınar AĞIRSOY'un Makale ve Yazıları
► Çocuğa Tuvalet Eğitimi Nasıl Verilmeli? Dr.Psk.Alper ÇUHADAROĞLU
► Mahremiyet Eğitimi Psk.Büşra SEZİKLİ
► Çocuklarda Mahremiyet Eğitimi Psk.Dnş.Seval Ulviye AKYOL
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Çocuklarımıza Mahremiyet Eğitimi Nasıl Verilmeli' başlığıyla benzeşen toplam 21 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:58
Top