Hobiler aslında sadece çocuk ve ergenlerin değil aynı zamanda ebeveynlerin de fiziksel sağlık ve ruhsal gelişim/değişimlerine fayda sağlamaktadır. Hobiler aracılığı ile bireyler kendilerini ve sınırlarını keşfetmeye başlar. Kimi zaman günlük yaşamda ‘hobilerine nelerdir?’ ya da ‘boş zamanlarında ne yapmaktan hoşlanırsın?’ gibi sorulan sorular basit görünseler de aslında verilen cevaplar kendi içerisinde kişinin karakter yapısına, hayata bakış açısına ve yaşam stiline dair birçok cevap barındırmaktadır. Diğer bir deyişle bireyin kendine ait belirttiği hobisi onun, kişisel merakını ve ilgi alanlarını yansıtmaktadır.
Hobi dendiği zaman akla her zaman uç fikirler gelmemelidir. Kimine göre kitap okumak kimine göre bulmaca çözmek kimine göre ise bir şiir yazmaktır hobi. Hobi edinmek isteyen kişi çok geniş bir alanla karşılaşır. Takı yapmak, ahşapla ilgilenmek, meditasyon, spor gibi birçok aktivite bu alan içerisinde yer almaktadır.
Ayrıca hobiler kimi zaman bireysel bir aktiviteyi içerirken kimi zaman da biri/birileri ile beraber yaptığımız aktiviteleri kapsar. Hayatta hiçbir zaman ‘boşluk’ yoktur ve doğamız gereği zihnimizin içerisi de boş kalmaz. Bu çerçeveden bakılınca ‘boş zaman’ kavramının anlamsızlığı kendini belli eder. Nasıl ki zihnimiz boş kalamıyorsa zamanımız da aslında boş geçmiyordur. Örneğin en basitinden hiçbir şey yapmıyorsak bile oturduğumuz yerden zihnimizi meşgul eden düşüncelerle uğraşırız ve bu dönemde söylenen ‘zamanım çok boş geçti’ cümlesi aslında zamanımızın istediğimiz gibi geçmemesi veya kendimiz için yararlı/anlamlı olmayan işlerle uğraşmış olmamızdır. Hobi ise tam zıt olarak ‘boş ve anlamsız geçen zamanları anlamlı kılan, ürettiren ve bereketlendiren bir uğraşıdır. Tam da bu noktada asıl önemli olan şey ise hobilerin tüketime değil üretim odaklı olmasıdır. Bu sebeple sinemaya gitmek, tiyatro izlemek ya da gezmek hobi olarak kabul edilirken televizyon izlemek tüketime girdiği için hobiler arasında pek yer almaz.
Bir hobiye vakit ayırdığımızda aslında kendimize vakit ayırırız ve zamanla bu alışkanlıkları yaptıkça kendimizi daha özel hisseder ve daha fazla kendimize değer veririz. Bu sayede olaylara karşı bakış açılarımız genişler. Problemlere karşı çözüm bulma ve gündelik hayatta daha pratik olma gibi yaratıcılıklarımız artar.
Yapılan bazı çalışmalar sonucunda zihinsel yetenek gerektiren bulmaca çözmek gibi hobilerin bunama başlangıcını geciktirdiği; sanatsal nitelikteki aktivitelerin ise sağ beyni etkin kullanma sonucu duygusal zekayı geliştirdiği, stresten uzaklaştırdığı ve konsantrasyonu artırdığı saptanmıştır (Yıldız ve Yüce, 2013). Diğer yandan spor aktiviteleri beyinde mutluluk hormonu olarak bilinen endorfin hormonunun salgılanmasını sağlamaktadır ve bu hormon beyinde salgılandıkça kişideki mutluluk ve rahatlık da o seviyede artmaktadır (Terlemez, 2019). Bu sebeple depresyon hastalarınca özellikle yoga, pilates, meditasyon ve spor aktiviteleri tercih edilmektedir
Kısaca kişinin bir hobiye sahip olması;
1- Kendini tanıma
2- Stresle başa çıkma
3- Yaratıcılığı ön plana çıkarma
4- Görsel, işitsel ve sözel yeteneklerde artış
5- Özgüven gelişimine destek
6- Öz-disiplin sahibi olma
7- Sosyal hayattaki başarıya katkı gibi birçok faydası olmaktadır.

Yıldız, N. ve Yüce, O. (2013). Alzheimer Hastalığını Etkileyen Psikososyal Faktörleri Saptayarak Alzheimer Hastlarına Yönelik Tıbbi Sosyal Hizmet Müdahaleleri Geliştirme (Adapazarı Örneği). Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi.
Terlemez, M. (2019). Spor Aktivitesinin Özgüven, Serotonin ve Dopamine Etkisi. Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi. Cilt:2 Sayı:2 Sf:1-6