Corona Endişesine Karşı Çözüm Önerileri
Bir önceki yazımda Corona Sonrası Endişeye dair sebepler üzerinde durmuştum. (yazıya bio dan ulaşabilirsiniz.)
Neredeyse her iki kişiden birinde corona sonrası endişe belirtileri var. Peki çözüm önerileri olarak neler söylenebilir?
1. Endişemizi gidermenin en iyi yollarından bir tanesi nitelikli bir yas tutmaktır. Gerek bir yakınımızın kaybı gerekse kendi sağlığımızı kaybetmişsek duygularımızı olanca gücüyle anlatmamız, yazmamız, hikayeleştirmemiz gerekir. İçimize attıklarımız dışarıya aktarılmazsa ruhsal yapımız bozulmaya başlıyor.
2. Hayatımıza dair yeni farkındalıkları düşünerek var olan gerçekliği kabul etmeye dönük bir zihin yapısı geliştirmek. Mesela hepimiz sağlıklı olmak isteriz. Fakat gerçekte bu her zaman mümkün değildir. Bazen sağlıklı olma beklentimiz o kadar yüksektir ki hasta olduğumuz zaman bu beklentimizin yüksekliği nedeniyle yoğun acılar çekeriz. Oysa gerçek hayatta sağlık da vardır hastalık da ve biz her ikisini de yaşayabiliriz.
3. Hastalıklara karşı verdiğimiz tepkiler bazen içinde büyüdüğümüz evdeki insanların tepkileridir. Mesela anneniz hastalığa karşı çok pimpirikli ise siz de ilerde endişeli olabilirsiniz çünkü onu modellersiniz. Bu hatalı modellemeyi düzeltip bize ait daha olgun tepkileri geliştirmenin en önemli yolu ayrışmaktır. Bunun için en az 20-40 gün arasında kendinize günlük 10 dakika ayırarak şu telkini yapabilirsiniz. “Annem hastalıklara çok şiddetli tepki verirdi. Ben daha rahat tepkiler vermek istiyorum; ben farklıyım annem farklı.” Bu cümleyi her gün 10 defa söylerseniz beyin bunu kabul etmeye başlayacaktır. Duygusal beynimiz tekrarlama yoluyla öğrenir.
4. Endişe duyduğumuz şeyi özet bir yazıya dökerek somutlaştırırsak bu da bir rahatlama meydana getirir. Ama bunun akabinde anlam araması da yapacağız. Ne demek bu? Mesela ben ölürsem çocuklarım yetim kalır. Yetim kalmanın zihin dünyamdaki anlamı nedir? Düşünmeye başlıyorum. Bir bakıyorum ki benim babam aslında yetim büyümüştür. Bu yetimliğin etkisini her zaman hissetmişizdir. Çünkü zaman zaman babamız, üvey babasından çektiklerini, arkadaşları arasında ezildiğini bize anlatmıştır. Bu dinlediğimiz hikaye bugün bizim için bir endişe kaynağıdır; evet, ya benim çocuklarım da babamın kaderini yaşarsa?! Bu anlamı bulduktan sonra çocuklarımızın babamızdan farklı bireyler olduklarını ve aynı şeyi yaşamak zorunda olmadıklarını kabul edersek, geçmiş hikayeler gelecek hikayelerle karışmamış olur.
5. Bir gün öleceğiz ve bu kesin bir gerçek. Bize ayrılmış süreyi nasıl değerlendirmek istiyorsak bunun hakkında düşünüp kendimize dair derinleşerek amaçlar ve hedefler geliştirebiliriz. Hedefi ve amacı kalmayan insan daha çok acı çeker ve daha niteliksiz ölür. Buna dair İnsanın Anlam Arayışı, Victor Frankl kitabını okumanızı tavsiye ederim.
6. Maske ve mesafe öncesi normallerimizi hepimiz özledik. Israrla o günlerin hemen gelmesini beklemek bizi hayal kırıklığına uğratabilir. Bir an evvel rahat rahat gezelim, arkadaşlarımızla yeniden buluşalım gibi isteklerimizi biraz daha sabırla ertelememiz gerekiyor. Acelecilik endişemizin pekişmesine neden olur. Bunun yerine daha esnek olup mevcut durumda neler üretebilir veya neler yapabilirim üzerinde durmak beynimizi zenginleştirir. Unutmayalım ki beynimiz zor durumlarla karşı karşıya kaldıkça geliştirdiği çözüm yolları ile gelişiyor.
7. Yalnızlık içinde hastalığımızı yaşamak zorunda kalmak. Çoğumuzun bilinçdışında (bilinçaltı) bebekliğimizden itibaren hastalandıkça gördüğümüz anne baba yakınlığı, abi abla yakınlığı ve şefkat alma ilişkisi vardır. Annemizin yaptığı bir çorba şifa olmuştur bedenimizde. Fakat coronanın doğasında izole olmak gerçeği var. Dolayısıyla çoğunlukla tek başımıza mücadele etmek zorundayız. Burada da yine ısrarla birilerinin yakınlığını ve şefkatini ararsak bu da enerjimizi alır götürür. Bunun yerine tek başımayım ve beynim tek başına bir hastalığı yenme tecrübesi elde ediyor be güçleniyor şeklinde bakarsak daha iyi hissederiz.
8. Yüzyüze gelemediğimiz sevdiklerimizle telefonla olsun konuşup sohbet etmek, şevk veren müzikler dinlemek ve mizahla ilgilenmek de endişenin dağılmasına vesile olmakta ve hatta yükselen moralle bağışıklık sistemimizin gücünü arttırmaktadır.
9. Eğer iş kaybı veya maddi kayıplar yaşamışsak bu dönemi biraz daha tasarrufla geçirip, yeni iş imkanları aramak, bireysel olarak bir şey üretip satmak veya daha önce denemek isteyip de deneyemediğimiz iş ve hobilerle uğraşıp hobimizi ticarete çevirmeye çalışmak bize iyi gelecektir.
10. Tüm bunlar işe yaramıyorsa bir psikoterapi desteği almak, psikoterapi tek başına yetmiyorsa bir psikiyatrist işe görüşüp bir süreliğine endişe giderici ilaçlar alarak bu dönemi sağlıkla atlatmak mantıklı olacaktır. Her yolu denedikten sonra ilaca direnç göstermemek gerekir. Kendinize değer verme niyetiyle içtiğiniz su bile size şifa verebilir unutmayın.
Mehmet Akif Aydın
Uzm.Psikolojik Danışman
Neredeyse her iki kişiden birinde corona sonrası endişe belirtileri var. Peki çözüm önerileri olarak neler söylenebilir?
1. Endişemizi gidermenin en iyi yollarından bir tanesi nitelikli bir yas tutmaktır. Gerek bir yakınımızın kaybı gerekse kendi sağlığımızı kaybetmişsek duygularımızı olanca gücüyle anlatmamız, yazmamız, hikayeleştirmemiz gerekir. İçimize attıklarımız dışarıya aktarılmazsa ruhsal yapımız bozulmaya başlıyor.
2. Hayatımıza dair yeni farkındalıkları düşünerek var olan gerçekliği kabul etmeye dönük bir zihin yapısı geliştirmek. Mesela hepimiz sağlıklı olmak isteriz. Fakat gerçekte bu her zaman mümkün değildir. Bazen sağlıklı olma beklentimiz o kadar yüksektir ki hasta olduğumuz zaman bu beklentimizin yüksekliği nedeniyle yoğun acılar çekeriz. Oysa gerçek hayatta sağlık da vardır hastalık da ve biz her ikisini de yaşayabiliriz.
3. Hastalıklara karşı verdiğimiz tepkiler bazen içinde büyüdüğümüz evdeki insanların tepkileridir. Mesela anneniz hastalığa karşı çok pimpirikli ise siz de ilerde endişeli olabilirsiniz çünkü onu modellersiniz. Bu hatalı modellemeyi düzeltip bize ait daha olgun tepkileri geliştirmenin en önemli yolu ayrışmaktır. Bunun için en az 20-40 gün arasında kendinize günlük 10 dakika ayırarak şu telkini yapabilirsiniz. “Annem hastalıklara çok şiddetli tepki verirdi. Ben daha rahat tepkiler vermek istiyorum; ben farklıyım annem farklı.” Bu cümleyi her gün 10 defa söylerseniz beyin bunu kabul etmeye başlayacaktır. Duygusal beynimiz tekrarlama yoluyla öğrenir.
4. Endişe duyduğumuz şeyi özet bir yazıya dökerek somutlaştırırsak bu da bir rahatlama meydana getirir. Ama bunun akabinde anlam araması da yapacağız. Ne demek bu? Mesela ben ölürsem çocuklarım yetim kalır. Yetim kalmanın zihin dünyamdaki anlamı nedir? Düşünmeye başlıyorum. Bir bakıyorum ki benim babam aslında yetim büyümüştür. Bu yetimliğin etkisini her zaman hissetmişizdir. Çünkü zaman zaman babamız, üvey babasından çektiklerini, arkadaşları arasında ezildiğini bize anlatmıştır. Bu dinlediğimiz hikaye bugün bizim için bir endişe kaynağıdır; evet, ya benim çocuklarım da babamın kaderini yaşarsa?! Bu anlamı bulduktan sonra çocuklarımızın babamızdan farklı bireyler olduklarını ve aynı şeyi yaşamak zorunda olmadıklarını kabul edersek, geçmiş hikayeler gelecek hikayelerle karışmamış olur.
5. Bir gün öleceğiz ve bu kesin bir gerçek. Bize ayrılmış süreyi nasıl değerlendirmek istiyorsak bunun hakkında düşünüp kendimize dair derinleşerek amaçlar ve hedefler geliştirebiliriz. Hedefi ve amacı kalmayan insan daha çok acı çeker ve daha niteliksiz ölür. Buna dair İnsanın Anlam Arayışı, Victor Frankl kitabını okumanızı tavsiye ederim.
6. Maske ve mesafe öncesi normallerimizi hepimiz özledik. Israrla o günlerin hemen gelmesini beklemek bizi hayal kırıklığına uğratabilir. Bir an evvel rahat rahat gezelim, arkadaşlarımızla yeniden buluşalım gibi isteklerimizi biraz daha sabırla ertelememiz gerekiyor. Acelecilik endişemizin pekişmesine neden olur. Bunun yerine daha esnek olup mevcut durumda neler üretebilir veya neler yapabilirim üzerinde durmak beynimizi zenginleştirir. Unutmayalım ki beynimiz zor durumlarla karşı karşıya kaldıkça geliştirdiği çözüm yolları ile gelişiyor.
7. Yalnızlık içinde hastalığımızı yaşamak zorunda kalmak. Çoğumuzun bilinçdışında (bilinçaltı) bebekliğimizden itibaren hastalandıkça gördüğümüz anne baba yakınlığı, abi abla yakınlığı ve şefkat alma ilişkisi vardır. Annemizin yaptığı bir çorba şifa olmuştur bedenimizde. Fakat coronanın doğasında izole olmak gerçeği var. Dolayısıyla çoğunlukla tek başımıza mücadele etmek zorundayız. Burada da yine ısrarla birilerinin yakınlığını ve şefkatini ararsak bu da enerjimizi alır götürür. Bunun yerine tek başımayım ve beynim tek başına bir hastalığı yenme tecrübesi elde ediyor be güçleniyor şeklinde bakarsak daha iyi hissederiz.
8. Yüzyüze gelemediğimiz sevdiklerimizle telefonla olsun konuşup sohbet etmek, şevk veren müzikler dinlemek ve mizahla ilgilenmek de endişenin dağılmasına vesile olmakta ve hatta yükselen moralle bağışıklık sistemimizin gücünü arttırmaktadır.
9. Eğer iş kaybı veya maddi kayıplar yaşamışsak bu dönemi biraz daha tasarrufla geçirip, yeni iş imkanları aramak, bireysel olarak bir şey üretip satmak veya daha önce denemek isteyip de deneyemediğimiz iş ve hobilerle uğraşıp hobimizi ticarete çevirmeye çalışmak bize iyi gelecektir.
10. Tüm bunlar işe yaramıyorsa bir psikoterapi desteği almak, psikoterapi tek başına yetmiyorsa bir psikiyatrist işe görüşüp bir süreliğine endişe giderici ilaçlar alarak bu dönemi sağlıkla atlatmak mantıklı olacaktır. Her yolu denedikten sonra ilaca direnç göstermemek gerekir. Kendinize değer verme niyetiyle içtiğiniz su bile size şifa verebilir unutmayın.
Mehmet Akif Aydın
Uzm.Psikolojik Danışman
Beğenin
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.