2007'den Bugüne 92,312 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,978 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Yalnızlık
YAZI #7370 © Yazan Psk.Meltem ŞAHİNER | Yayın Nisan 2022
Pandemi ile yaşamımızda daha çok varlığını hissettiğimiz bir kavramdır yalnızlık. Kimine göre kaçınılması gereken bir durumken, kimine göre ise kucaklanılmalıdır. Yalnızlık, pusu kurup sinsice yolumuzu bekleyen midir, yoksa benliğimize kavuşmamızı sağlayan göz alıcı bir masal mıdır?

Antik Yunan’dan günümüze kadar tartışıla gelmiştir yalnızlık kavramı. Genel bir tanım yapmak imkânsızdır, O yüzden gelin beraber psikoloji literatüründe yalnızlık kavramının nasıl değerlendirildiğine kısaca bir göz atalım.

Yalnızlık kavramını Psikoterapist Carl Rogers, kişinin başkaları ile arasında dikkate değer bir iletişimin var olmadığını algıladığında yaşadığı bir durum olarak değerlendirmiştir.

Benzer bir tanım yapanlar arasında Şema Terapisti Young ve Kişilerarası İlişkiler Kuramının kuramcısı Sullivan vardır. Young’a göre yalnızlık, doyum sağlayıcı sosyal ilişkilerin var olmaması ya da birey tarafından bu şekilde algılanması sonucunda ortaya çıkan psikolojik zorlanma belirtileridir. Sullivan ise yalnızlığı, kişilerarası ilişkilerde yakınlık ihtiyacının karşılanamadığı durumda ortaya çıkan aşırı derecede hoş olmayan bir deneyim olarak tanımlamıştır.

Kişinin yaşadığı ilişkiyi, durumu nasıl algıladığı önemlidir. Bulunduğu ortamdaki kişilerin sayısı belirlemez yalnızlık hissini. Kişi, başkaları ile çok az ilişki kuruyor olabilir fakat ilişki düzeyinden memnunsa kendini yalnız hissetmeyebilir. Aksine, kişi çok sayıda ilişki kurduğu halde daha fazla ilişki kurmaya ihtiyaç duyup, kendini yalnız hissedebilir. Yalnızlık kalabalıklar içinde de olabilir.

Gelişimsel psikologlar, erken çocukluk döneminde bakım veren ile bebek arasında güvenli bir bağlanma olmasının, yetişkinlik dönemindeki beden - ruh sağlığı ve karakter gelişimindeki önemini vurgularlar. Araştırmalara göre, erken çocukluk dönemini daha sağlıklı geçiren bireylerin ileriki gelişim dönemlerinde daha az yalnızlık ve kaygı duygusuna, daha yüksek öz-saygı düzeyine ve daha iyi akran ilişkilerine sahip oldukları sonuçlanmıştır (Çok önemli ve geniş bir konu olan “Güvenli Bağlanma” ile ilgili araştırıp, okumalar yapmanızı öneririm.). Erken çocukluk döneminde, bakım verenle bebek güvenli bir ilişki kuramadıysa, bebek yalnızlığa terk edilmiş olur. Böylelikle bebeklik döneminde yani oldukça derinlerde yalnız olma hali ile güvensizlik, değersizlik, huzursuzluk, terk edilmişlik duyguları eşleşmiş olabilir. Geçmişte yaşamak zorunda kaldığı bu derin tecrübe sebebiyle oluşan duygular o kadar acı verici ve etkilidir ki, kişi yetişkin olduğunda bu durumdan kurtulmak için elinden gelen her şeyi yapar.

Evrimsel psikoloji bakış açısına göre hayatta kalmak ve türün devamlılığı evrimin mihenk taşlarıdır. Yalnız bir insanın doğada yüz binlerce yıl boyunca türünü devam ettirmesi pek mümkün gözükmemektedir. Yırtıcı dişleri, kilometrelerce uzağı gören gözleri yoktur. İnsanın hayatta kalmasını ve türünün devamını sağlayan en belirleyici şeylerden birisidir sosyalliği. Yani insan türü, diğerleri ile bir arada olduğu için hayatta kalabilmiştir. Tam da bu sebepten insanın yalnız olma hali, bir tehdit olarak algılanabilir. Sosyal kabul arzusu olarak tanımlanan bu durum yalnızlık ile tezattır. Evrimsel perspektiften yalnızlık, hayatta kalamama korkusu, sosyal kabul görmeme duygusuna yol açabilecek derinlikte bir olaydır.



Yalnızlığın Türleri

Yalnızlığın pozitif ve negatif olmak üzere iki farklı tipte olduğu öne sürülmüştür. Pozitif yalnızlık, bireyin ibadet, meditasyon, inziva, kendini gerçekleştirme, kendini tanıma gibi durumlar için yaşamın günlük ritminden kendini gönüllü olarak geri çekmesi ile ilişkilendirilmiştir. Negatif yalnızlık ise, kişinin çevresindeki kişilerle ilişki kuramaması durumu ile bağdaştırılmıştır, bu durum gerçek yalnızlığı ifade etmektedir.

Ayrıca araştırmacılar varoluşsal yalnızlık ile yalnızlık kaygısını da birbirinden ayırmışlardır. Varoluşsal yalnızlık, bireyin kendisiyle yüzleştiği dönemleri içeren ve bireysel gelişim için özgün bir yol sağlayan, insanın kaçınılmaz bir parçasıdır. Varoluşsal yalnızlık otantik bir dönüşüm için bireye olumlu tecrübeler sağlayabilir. Aksine, yalnızlık kaygısı, kişiler arasındaki temel yabancılaşmadan kaynaklanan olumsuz bir tecrübedir.

Varoluşsal Psikoloji ise, kişinin doğumdan ölüme kadar tek başınalığıyla yani aslında en temel görünümü ile yüzleşebilmesi için yalnızlığa ihtiyaç duyduğu bakış açısını benimser. Yalnızlık, insanın kendini tanımasına, kendini keşfetmesine, kendine yaklaşmasına vesile olan bir durumdur. Yalnız kalmadan “Kendi”mizi tanıyamayız. Kendimize özgü değerlendirdiğimiz yaşam deneyimlerimizde, kendimizi anlamak için acı verici de olsa yalnızlığa gerek vardır. Yalnızlık acı verici de olsa dönüşüm için olumlu bir deneyimdir.

Kişinin başkalarıyla ilişkilerinden soyutlanabilmesi otantikliğinin ve bağımsızlığının başlangıcıdır. Yalnızlık kaygısı içinde olan kişi ise tamamen kendinden uzaklaşır ve kendine yabancılaşır. Ancak başkalarından uzaklaşabilirsek, kendimize yakınlaşabiliriz.

Son olarak Nietzsche’nin güç istenci yaklaşımına göre, küçük büyük fark etmeksizin her insan güçlü ve egemen olmak ister. Kalabalıkların içinde, metropol yaşamında bunu bulamayan kişi bu arzuyu doyurmak için kendini, en güvende ve en güçlü hissettiği yere dönmek isteyebilir. Orası anne rahminin temsili olan bir yerdir. En yalnız, en izole olabileceği sakin bir yer olmalıdır, bu yalnızlıkla gelen “Güvende ve Güçlü Olma” hissini veren her hangi bir yer yeterlidir. Ege kasabasına yerleşme hayalleri, Ferrarisini satıp Himalayalar’a giden bilge olma arzuları yeterince doyum sağlayamayan güç istencinden de geliyor olabilir.



Sevgi ve saygılarımla…

Psikolog

Meltem Şahiner
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Meltem ŞAHİNER Fotoğraf
Psk.Meltem ŞAHİNER
Balıkesir (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi5 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Meltem ŞAHİNER'in Makale ve Yazıları
► Yalnızlık Psk.Dila HOTLAR
► Yalnızlık Dr.Psk.Tayfun DOĞAN
► Yalnızlık Hissi Psk.Dilara ZEYBEK
► Yalnızlık Sendromu Psk.Namık ACAR
► Mobing ve Yalnızlık Erhan SARICA
► Ergen ve Yalnızlık Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ
► Yalnızlık Psikolojisi Psk.Dnş.Halil İbrahim ÇABUK
► Yaşam ve Yalnızlık Psk.Dnş.İsmail SÖNMEZ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,978 uzman makalesi arasında 'Yalnızlık' başlığıyla benzeşen toplam 11 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Kendimizle Tanışmak ÇOK OKUNUYOR Temmuz 2022
◊ Revize Et- Güncelle ÇOK OKUNUYOR Nisan 2022
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


19:44
Top