Ahlak Gelişimi
AHLAK GELİŞİMİ
Japon insanları bizlere çoğunlukla sempatik gelir. Toplumsal ve aile yapıları, ekonomik durumları, saygı ve nazik davranışları, çalışkanlıkları, sakinlikleri, ahlakları ilgimizi çeker, özenmemize sebep olur. Onlarla ilgili bilgiler edinirken çoğu zaman şaşırırız, “Yok artık bu kadar da olamaz.” deriz. Hayranlıkla okur, izleriz.
Tabi sonra onlarla kendimizi kıyaslarız. Kıyaslarken de savunma mekanizmalarımız devreye girer ve Japonların çekik gözlerinden, zayıflıklarından, inançsızlıklarından dem vururuz. Aslında Japonlar sayesinde, hukuk sistemimizden, teknolojimize, üniversitelerimizin vizyonundan, anne baba tutumlarımıza, okullarımızın müfredatlarından, tohum sanayimize kadar çok yönlü gelişmemiz gerektiğini fark ederiz. Fakat tabi ki de bizlerinde üstün olduğu ya da Japonların da eleştirilecek birçok yanı da vardır. Tokyoda yaşanan çarpık ilişkilerde istismar edilen çocuklar buna en büyük örnektir. Tabi tüm bunlar bir sosyal psikolog, tarihçi ya da bir antropolog tarafından ayrıntılarıyla incelenebilir. Fakat bu yazıda ben sizlere Japonların ahlak seviyesindeki üstünlükleri neticesinde anımsadığım Ahlak Gelişim Kuramları hakkında bilgi vermek istiyorum.
Ahlak gelişimi hakkında ilk araştırmaları yapan kişi İsviçreli psikolog Piaget’dir. Piaget’e göre, ahlak gelişiminin basamakları vardır ve çocuğun bilişsel gelişimi ilerledikçe ahlak gelişimi de ilerleyebilir. Fakat biyolojik olgunlaşma ile bilişsel ve ahlaki gelişim aynı hızda olmayabilir. Yani çocuk soyut düşünce gelişimini tamamlamış olsa da ahlak gelişim basamaklarının birincisinde kalabilir. Piaget, çocukların ahlak gelişimini incelerken, bilişsel gelişim basamaklarında olduğu gibi dönemlere ayırmıştır (Devinim Dönemi, Duygusal Benmerkezcil dönem, Gerçek İşbirliği dönemi).Bu dönemlerle Piaget öz olarak şunu vurgulamaktadır; çocuklar ahlaki gelişimini bilişsel becerilerinin gelişimi ile paralel sağlayabilir. Sağlıklı bir şekilde gelişim basamaklarını geçmiş çocuklar yaklaşık 11 yaş ve üzeri dönemde, bağımlı ahlâktan kurtularak işbirliği ahlâkı ile kurallara ilişkin bağımsızlığa ulaşabilir.
Amerikalı Psikolog Kohlberg’in Ahlak Gelişim Kuramına göre ise, Gelenek Öncesi, Geleneksel ve Gelenek Sonrası Dönem olmak üzere üç ahlak gelişim düzeyi vardır. Kohlberg’in kuramı Piaget’in ahlak gelişim basamakları ile benzerlik göstermesine karşın ahlak gelişiminde son aşama olan “Evrensel Ahlak İlke Eğilimi”ne 14 yaşından sonra ulaşılabileceğini belirtmektedir.
Araştırmacılara göre; ahlaki gelişiminin alt yapısı, oyun ve oyundaki kuralların sürekliliği, ebeveynlerin çocuklarla kurduğu ilişki biçimi, ebeveynlerin davranışlarının taklidi, çocuğun çevrenin davranışlarını gözlemlemesi, akranları ile ilişki biçimi, öğretmenlerinin sorunla başa çıkma stratejileri, ebeveynlerinin kendine ve başkalarına saygı duyma davranışları, toplumdaki demokratik ortam ve kanunlar gibi durumlardan etkilenerek şekillenir. 11-14 yaşına kadar çocuk, kuralların önemini tam olarak kavrayabilecek, muhakeme edebilecek bilişsel gelişime sahip değildir. Kuralları mutlak bir doğru olarak kabul eder ya da etmez. Yaklaşık 11-14 yaşından sonra, bilişsel gelişimi eşliğinde, konulan “kuralları değerlendirmesi, karşılıklı hoşgörü ve işbirliğine arzu”nun gelişmesi beklenir.
Öğrenilmiş saygı, taklit edilmiş kurallara uyma davranışı, gözlemlenmiş dürüstlük, kendi vicdanının gelişimiyle bütünleşmesi beklenir. Bağımsız ahlakın gelişimi ile çocuklar sorgulamaya, muhakeme etmeye başlar ve mutlak ahlaktan içselleştirilmiş ahlaka geçiş yapar. Ahlaki gelişimin bu son aşamasında insan hakları, bütün insanların eşitliği, adalet gibi soyut kavramlar anlam kazanır. Kişisel çıkarları gözetme algısından ziyade insanın onuruna saygı duyma, evrensel adalet, mantıki bir kavrayış ve tutarlılık gözetilir.
Piaget ve Kohlberg bizlere göstermektedir ki, yaş her zaman gelişim göstergesi değildir. Şimdi soruyorum sizlere; Bizler (çoğunlukla) ahlak gelişim basamaklarında hangi yaş düzeyinde saplanıp kalmışız?
Saygı ve sevgilerimle…
Meltem Şahiner
PSİKOLOG
Japon insanları bizlere çoğunlukla sempatik gelir. Toplumsal ve aile yapıları, ekonomik durumları, saygı ve nazik davranışları, çalışkanlıkları, sakinlikleri, ahlakları ilgimizi çeker, özenmemize sebep olur. Onlarla ilgili bilgiler edinirken çoğu zaman şaşırırız, “Yok artık bu kadar da olamaz.” deriz. Hayranlıkla okur, izleriz.
Tabi sonra onlarla kendimizi kıyaslarız. Kıyaslarken de savunma mekanizmalarımız devreye girer ve Japonların çekik gözlerinden, zayıflıklarından, inançsızlıklarından dem vururuz. Aslında Japonlar sayesinde, hukuk sistemimizden, teknolojimize, üniversitelerimizin vizyonundan, anne baba tutumlarımıza, okullarımızın müfredatlarından, tohum sanayimize kadar çok yönlü gelişmemiz gerektiğini fark ederiz. Fakat tabi ki de bizlerinde üstün olduğu ya da Japonların da eleştirilecek birçok yanı da vardır. Tokyoda yaşanan çarpık ilişkilerde istismar edilen çocuklar buna en büyük örnektir. Tabi tüm bunlar bir sosyal psikolog, tarihçi ya da bir antropolog tarafından ayrıntılarıyla incelenebilir. Fakat bu yazıda ben sizlere Japonların ahlak seviyesindeki üstünlükleri neticesinde anımsadığım Ahlak Gelişim Kuramları hakkında bilgi vermek istiyorum.
Ahlak gelişimi hakkında ilk araştırmaları yapan kişi İsviçreli psikolog Piaget’dir. Piaget’e göre, ahlak gelişiminin basamakları vardır ve çocuğun bilişsel gelişimi ilerledikçe ahlak gelişimi de ilerleyebilir. Fakat biyolojik olgunlaşma ile bilişsel ve ahlaki gelişim aynı hızda olmayabilir. Yani çocuk soyut düşünce gelişimini tamamlamış olsa da ahlak gelişim basamaklarının birincisinde kalabilir. Piaget, çocukların ahlak gelişimini incelerken, bilişsel gelişim basamaklarında olduğu gibi dönemlere ayırmıştır (Devinim Dönemi, Duygusal Benmerkezcil dönem, Gerçek İşbirliği dönemi).Bu dönemlerle Piaget öz olarak şunu vurgulamaktadır; çocuklar ahlaki gelişimini bilişsel becerilerinin gelişimi ile paralel sağlayabilir. Sağlıklı bir şekilde gelişim basamaklarını geçmiş çocuklar yaklaşık 11 yaş ve üzeri dönemde, bağımlı ahlâktan kurtularak işbirliği ahlâkı ile kurallara ilişkin bağımsızlığa ulaşabilir.
Amerikalı Psikolog Kohlberg’in Ahlak Gelişim Kuramına göre ise, Gelenek Öncesi, Geleneksel ve Gelenek Sonrası Dönem olmak üzere üç ahlak gelişim düzeyi vardır. Kohlberg’in kuramı Piaget’in ahlak gelişim basamakları ile benzerlik göstermesine karşın ahlak gelişiminde son aşama olan “Evrensel Ahlak İlke Eğilimi”ne 14 yaşından sonra ulaşılabileceğini belirtmektedir.
Araştırmacılara göre; ahlaki gelişiminin alt yapısı, oyun ve oyundaki kuralların sürekliliği, ebeveynlerin çocuklarla kurduğu ilişki biçimi, ebeveynlerin davranışlarının taklidi, çocuğun çevrenin davranışlarını gözlemlemesi, akranları ile ilişki biçimi, öğretmenlerinin sorunla başa çıkma stratejileri, ebeveynlerinin kendine ve başkalarına saygı duyma davranışları, toplumdaki demokratik ortam ve kanunlar gibi durumlardan etkilenerek şekillenir. 11-14 yaşına kadar çocuk, kuralların önemini tam olarak kavrayabilecek, muhakeme edebilecek bilişsel gelişime sahip değildir. Kuralları mutlak bir doğru olarak kabul eder ya da etmez. Yaklaşık 11-14 yaşından sonra, bilişsel gelişimi eşliğinde, konulan “kuralları değerlendirmesi, karşılıklı hoşgörü ve işbirliğine arzu”nun gelişmesi beklenir.
Öğrenilmiş saygı, taklit edilmiş kurallara uyma davranışı, gözlemlenmiş dürüstlük, kendi vicdanının gelişimiyle bütünleşmesi beklenir. Bağımsız ahlakın gelişimi ile çocuklar sorgulamaya, muhakeme etmeye başlar ve mutlak ahlaktan içselleştirilmiş ahlaka geçiş yapar. Ahlaki gelişimin bu son aşamasında insan hakları, bütün insanların eşitliği, adalet gibi soyut kavramlar anlam kazanır. Kişisel çıkarları gözetme algısından ziyade insanın onuruna saygı duyma, evrensel adalet, mantıki bir kavrayış ve tutarlılık gözetilir.
Piaget ve Kohlberg bizlere göstermektedir ki, yaş her zaman gelişim göstergesi değildir. Şimdi soruyorum sizlere; Bizler (çoğunlukla) ahlak gelişim basamaklarında hangi yaş düzeyinde saplanıp kalmışız?
Saygı ve sevgilerimle…
Meltem Şahiner
PSİKOLOG
Beğenin
Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.