2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Türkiye'nin En Engebeli Düzlükleri: Şehrimizin Caddeleri
YAZI #747 © Yazan Psk.İzzet GÜLLÜ | Yayın Mart 2010
TÜRKİYE'NİN EN ENGEBELİ DÜZLÜKLERİ: MALATYA CADDELERİ

Değişik platformlarda yayınlanan yüzün üzerinde yazım var. İstisnasız tamamının konusu mesleğim olan insan psikolojisi üzerine. Lakin bu yazımın konusu biraz farklı olacak. O yüzden de böylesi bir sorun hakkında yazıp yazmama hususunda uzun zamandan beri derin bir bocalama yaşıyorum. Her trafiğe çıkışta “yo, bu sefer yazacağım” diyorum, ucu siyasete dokunacak diye geri duruyorum, birkaç gün sonra yine “yazmalıyım” diye içimden geçiriyorum, sonra tekrar vazgeçiyorum. Gerçi insana dair hangi sorun vardır ki psikolojimizle direkt yahut dolaylı olarak bir ilgisi, ilişkisi bulunmasın. Öyle değil mi!

Şırnak ili dağlık Gabar bölgesinde yedek subay olarak görevimi ifa ederken (dağ başındaki bu yerde bölgenin koşulları gereği bir konteynır içinde yer alan ve akvaryumu dahi bulunan odam tugay komutanının makamından sonraki en güzel odaydı. Güzide ordumuzda psikolojiye verilen önem böyleydi) psikolog olarak görev tanımımızda sadece kişilerin bireysel sorunları değil, birliğin psikolojik ortamının askerler için daha uygun hale getirilmesi yönünde çalışma yapmak olduğu yazıyordu. Birliğin ortamına dair tespitlerimiz titizlikle dikkate alınıyor, askerlerin lehine anında düzeltilmesi cihetine gidiliyordu. Öyle ya, balığın sağlığı içinde yaşadığı akvaryumun koşullarından ayrı ve bağımsız değildir ki.

Bu bağlamda düşününce içinde yaşadığımız şehre dair sorunların o şehirde yaşayan insanların psikolojileri üzerinde az ya da çok ama mutlaka bir etkisi oluyorsa -ki oluyor- biz psikologların bu konularda bir dizi çalışmalar yapması mesleki, etik, insani, en önemlisi vicdani bir görev de oluyor kuşkusuz. Dolayısı ile okumakta olduğunuz yazım bu çerçevede değerlendirilmeli, hemen işin kolayına kaçılmamalı, asla ve asla siyasetle ilintilendirilmemeli, tabiri caizse öküzün altından buzağı aranmamalı diye düşünüyor, bunu özellikle rica ediyorum.

Bu pek de kısa sayılmayacak ancak çok önemli olduğunu değerlendirdiğim girizgahtan sonra asıl meseleye geçmek istiyorum.

Ülke bazında yetiştirdiği şahsiyetler, her bir yöresinde yetişen meşhur meyveleri vb. açılardan bakınca Türkiye’nin küçük bir örneği olarak tanımladığım ve 13 yıldır yaşadığım, gelinen nokta itibariyle kendi öz memleketimden bile neredeyse daha fazla benimsediğim bu güzel şehre bir şeyi hiç ama hiç yakıştıramıyorum. Bu sorun, ilimizin içler acısı caddeleri, yolları…

"...Malatya’nın caddeleri, ülkemizin en engebeli düzlükleri!"

Urfa’ya gittim, üşenmedim o kadar yerini dolaştım, ana ve ara caddelerinde, hatta ara sokaklarında tek bir gasis, çukur, tümsek, eğim ve bozuk satıha rastlamadım. Hayır, lafın gelişi icabı bir tek demiyorum, sahiden 1 tane dahi görmedim. Urfa büyük şehir, belki orayla kıyas doğru olmaz diyerek, yaşadığım şehre asla haksızlık etmek istemeyerek başka şehirleri de gözümün önüne getirdim. Mesela yazın tatilimi geçirdiğim ve aynı zamanda memleketim olan Kastamonu’yu düşündüm. Ora da aynı şekilde. Sanki bir baklava tepsisi üzerinde gidiyor insan, araba kullanmaktan sahiden keyif alıyorsunuz, çünkü tek bir bozukluk yok yollarında. İnanın çoğu köylerinin yolları dahi öyle. Kastamonu Malatya’ya göre küçük bir şehir. Malatya’yı kendi dengi bir vilayetle kıyas edeyim, bu daha adil olur dedim akabinden. Sivas’ı, Zonguldak’ı falan zihnimde canlandırdım. Yok, maalesef yolları bu denli bozuk ikinci bir şehir canlandıramadım gözümün önünde. Çok zorladım kendimi, bütün verileri ekmeğini yediğim bu güzide şehrimiz lehine yorumlamaya çalıştım, torpil geçtim, iltimas ettim; yok olmadı, yine bir benzerini bulamadım.

İnanın, şerefimi temin ederek söylüyorum, sıfır aldığım 2006 model arabamın kapıları oynuyor. 100 metre öteye giderken aracım altımda en az 100 defa zangır zangır titriyor. İçim cız ediyor. Kul yapısı bir vasıta böylesine bozuk yollara bu kadar zamandır nasıl dayanabiliyor böyle! Cidden çok sağlam araçlar şu arabalar. Demek ki Batı’da olsa kullanım ömürleri en az 2 - 3 kat daha fazla olurmuş! Yazık! Şehrimiz adına üzülüyor, ancak bu sağlam araçları imal edenleri coşku dolu bir saygıyla ayakta alkışlıyor, hayırla yad ediyorum. Onlara tebriklerimi sunuyor, teşekkürlerimi iletiyorum.

Bu yollar - caddeler insanı gerçekten de filozof yapar. Ben de son yıllarda daha fazla düşünmeye başladım: Yağmur yağdığında yollar kağıttan - kartondanmışçasına bu kadar kolay nasıl bozulabiliyor? Daha da önemlisi, söz konusu yağışlardan sonra yollarda öyle derin çukurlar oluşuyor ki içine düşmekle kaza yapmak arasında her zaman için doğru bir seçim yapmak zorunda kalıyorsunuz. Bu çukurdan kaçarken kaza yapan olursa sorumlusu sadece ilgili “beceriksiz” şoför mü olacak!

İşin daha da garibi bu çukurlar böyle günlerce devam ediyor da oraya bir türlü müdahalede bulunulmuyor. Bir kamyonet ve üç - beş kişilik bir ekip; ellerinde kazma – kürekle birlikte sırf bu iş için ayrılamaz mı mesela? Tek işleri her gün koca şehri ara ara, sokak sokak, cadde cadde gezmek olamaz mı? Gördükleri yere “hiç yoktan daha iyidir” mantığıyla bir yama olsun yapamazlar mı? Bu çok mu maliyetlidir sahiden? Hangi vergi talep edildi de vatandaş olarak bizler yok dedik!

Oysa uygarlık bir bakıma yol demektir. Bir metrekare yere abartmıyorum, muhtelif ölçülerde en az 50 bozukluk (şişkinlik, çökme, gasis, delinme, çukur, tümsek vs.) düşüyor. Sorduğumda “Doğal gaz geldi…” deniyor. Bu bana pek mantıklı gelmiyor. Hatta çok komik dahi görünüyor! Bütün yolların her santimetrekaresinden doğalgaz hattı geçmiyor ki! Geçmedi ki! Hem ben doğalgaz öncesini de iyi hatırlıyorum! Mesela Turgut Özal camisi ile Doğu kliniği arasında kalan, ana bir güzergah olan hastane caddesine çıkan 50 metrelik çok işlek sokakta 13 yıl boyunca tek bir fenni çalışma görmedim desem yeridir (hakikaten de görmedim).

Yazık oluyor. Geçim derdi ile (kendi bireysel meseleleri), seçim derdi ile (yani ülke meseleriyle) ve günlük yaşama ait diğer bilimum sorunlarla “sinir kapları” dolan, taşmak üzere olan, hatta çoğu yerde (evinde, işinde, orda, burda, şurda…) taşan insanlarımızın sınırlı enerjisini bir de ekstradan trafikte, hiç lüzumu yok yere tırtıklamak da niye!

Niçin her gün üzerinde gidip geldiğimiz yollar stres, öfke, engellenme, dolayısı ile psikolojik patlama yaşantılarına dönüşsün böyle.

Değer mi!

Üç kürek toprak, birkaç kova zift insanın ruh (haliyle de beden) sağlığından daha mı önemlidir bu şehirde!

BAKIŞ Gazetesi
Flashhabermalatya.com
     4 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İzzet GÜLLÜ Fotoğraf
Psk.İzzet GÜLLÜ
Sakarya (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi18 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İzzet GÜLLÜ'nün Makaleleri
► Türkiye`de Ebeveyn Olmak Psk.Damla KANKAYA
► Türkiye’ de Hipnoz ve Hipnoterapi Psk.Mustafa GÖDEŞ
► Türkiye'de Boşanma Durumu Psk.Burçak DEMİRKAN
► Yapısal Aile Terapisi ve Türkiye Psk.Salih HAFIZOĞLU
► Türkiye’de Üstün Zekalı Doğmak Psk.Dnş.Gürkan YAŞAR
► Türkiye’nin Saklanan ve Kanayan Yarası Ensest Psk.Şengül DEMİRSOY BÖCÜ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Türkiye'nin En Engebeli Düzlükleri: Şehrimizin Caddeleri' başlığıyla benzeşen toplam 23 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


10:57
Top