Kişinin günlük rutinini bozan, kişide panik ve kaygı yaratan, ani ve beklenmedik şekilde gelişen ve kişinin anlamlandırma sürecini bozan olayları “ travmatik yaşantılar” olarak adlandırmaktayız. Örneğin; doğal afet (sel, deprem, vs.), trafik kazası, taciz bunlar birer travmatik yaşantı olabilmektedir. Kişi yaşamına karşı bir tehdit algılamış veya vücudun bütünlüğüne karşı tehdit içindeyse, sevdiklerine karşı tehdit algılamışsa veya inanç sistemine karşı bir tehdit algılamışsa bunlar kişi için travmatik yaşantılardır. Burada temel nokta travma olup olmadığı kararına varabilmek için olayı yaşayan kişinin yaşadığı olayı yaşamına veya vücut bütünlüğüne karşı bir tehdit olarak algılamasıdır. Olayı yaşayan kişinin değerlendirmesi ve algısı olayın psikolojik travma olup/olmadığını belirlemektedir. Aynı şekilde herkesin fiziksel yapısının, yaşadığı yerin kültürel faktörleri, aile karakteristiği, yaşam stili değişkenleri, yaşadığı olaya ilişkin motivasyonunun, psikolojik geçmişinin, bazı stresörlere karşı baş etme düzeneklerinin, genetik özelliklerinin farklı olması nedeniyle travmanın oluşabilmesi kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Bununla beraber yaşanılan olayın süresi, olayın meydana geldiği ailevi ortam, olayın ciddiyeti, uygunsuz çevre faktörleri ve olayın travmaya yatkın olup/olmaması da kişinin psikolojik travma yaşayıp/yaşamamasını etkilemektedir.