Yarım Kalmış Duygular ve Travmaların Etkılerı, Ruh ve Bedenın Bütünlüğü
YARIM KALMIŞ DUYGULAR VE TRAVMALARIN ETKILERI: RUH VE BEDENIN BÜTÜNLÜĞÜ
Modern yaşam, bizleri sürekli bir koşuşturma ve yoğun stres altında tutarken, duygusal dünyamızda yarım kalan meseleleri fark etmeden bir kenara itiyoruz. Ancak insan zihni ve bedeni, unutulmuş ya da bastırılmış gibi görünen travmaları bir şekilde yeniden yüzeye çıkarma eğilimindedir. Zira yaşanmamış, çözümlenmemiş duygular, psikolojik olduğu kadar fizyolojik sorunlara da yol açabilir.
Beyin, kaldıramadığı problemlerin yükünü bedene havale ederek bir çeşit savunma mekanizması geliştirir. Fizyolojik rahatsızlıkların %93’ünün psikolojik temelli olduğu, çeşitli bilimsel araştırmalarla desteklenmiş bir gerçektir. Bu, travmalarımızı ve çözülmemiş duygularımızı görmezden geldiğimizde, bedenimizin bize çeşitli rahatsızlıklarla sinyal vereceği anlamına gelir. Örneğin, stresin mide problemlerine, migrene ya da kronik ağrılara neden olabileceği sıkça gözlemlenen bir durumdur.
Duygularımızı ve geçmiş travmalarımızı bir metaforla açıklamak gerekirse, onları temizlenmeyen bir bacaya benzetebiliriz. İhmal edilmiş bir baca, dumanı dışarı atmak yerine eve geri püskürterek zehirli bir ortam yaratır. Benzer şekilde, çözülmeyen duygular ve tamamlanmayan yaslar, ruhsal ve bedensel sağlık için ciddi tehditler oluşturur. Bu nedenle, kaliteli bir yaşam için “yarım kalmış dosyaları” kapatmak şarttır.
Peki, bu nasıl mümkün olabilir? Öncelikle, geçmişle yüzleşmekten korkmamalıyız. Hissetmediğimiz, bastırdığımız ya da yok saydığımız duygular, fark edilmek ve ifade edilmek ister. Travmalarımızı çözmek için gerekirse bir uzmandan destek almak, bize daha sağlıklı bir zihin ve beden sunacaktır. Günümüzü hissederek yaşamak, geçmişin yüklerinden kurtulmayı ve anda kalmayı öğrenmeyi gerektirir.
Kendimize şunu sormak önemlidir: Hayatımı gerçekten hissederek mi yaşıyorum, yoksa geçmişin gölgesinde bir otomatik pilot modunda mı devam ediyorum? Bedenimizi bir yük taşıyıcısı olarak görmeyi bırakıp, zihinsel sağlığımızı önceliklendirdiğimizde, ruh ve beden arasında bir denge kurabiliriz.
Sonuç olarak, kaliteli bir yaşam, duygusal yarım kalmışlıkların tamamlanması ve geçmişle barışmaktan geçer. Bu süreçte, yalnızca ruhsal sağlığımızı değil, fiziksel sağlığımızı da koruyarak bütünsel bir iyilik haline ulaşabiliriz. Unutmayalım ki, hem zihnimiz hem de bedenimiz, yaşam yolculuğumuzda en değerli yol arkadaşlarımızdır.
Uzman Psikolog
Şahin Tok
Modern yaşam, bizleri sürekli bir koşuşturma ve yoğun stres altında tutarken, duygusal dünyamızda yarım kalan meseleleri fark etmeden bir kenara itiyoruz. Ancak insan zihni ve bedeni, unutulmuş ya da bastırılmış gibi görünen travmaları bir şekilde yeniden yüzeye çıkarma eğilimindedir. Zira yaşanmamış, çözümlenmemiş duygular, psikolojik olduğu kadar fizyolojik sorunlara da yol açabilir.
Beyin, kaldıramadığı problemlerin yükünü bedene havale ederek bir çeşit savunma mekanizması geliştirir. Fizyolojik rahatsızlıkların %93’ünün psikolojik temelli olduğu, çeşitli bilimsel araştırmalarla desteklenmiş bir gerçektir. Bu, travmalarımızı ve çözülmemiş duygularımızı görmezden geldiğimizde, bedenimizin bize çeşitli rahatsızlıklarla sinyal vereceği anlamına gelir. Örneğin, stresin mide problemlerine, migrene ya da kronik ağrılara neden olabileceği sıkça gözlemlenen bir durumdur.
Duygularımızı ve geçmiş travmalarımızı bir metaforla açıklamak gerekirse, onları temizlenmeyen bir bacaya benzetebiliriz. İhmal edilmiş bir baca, dumanı dışarı atmak yerine eve geri püskürterek zehirli bir ortam yaratır. Benzer şekilde, çözülmeyen duygular ve tamamlanmayan yaslar, ruhsal ve bedensel sağlık için ciddi tehditler oluşturur. Bu nedenle, kaliteli bir yaşam için “yarım kalmış dosyaları” kapatmak şarttır.
Peki, bu nasıl mümkün olabilir? Öncelikle, geçmişle yüzleşmekten korkmamalıyız. Hissetmediğimiz, bastırdığımız ya da yok saydığımız duygular, fark edilmek ve ifade edilmek ister. Travmalarımızı çözmek için gerekirse bir uzmandan destek almak, bize daha sağlıklı bir zihin ve beden sunacaktır. Günümüzü hissederek yaşamak, geçmişin yüklerinden kurtulmayı ve anda kalmayı öğrenmeyi gerektirir.
Kendimize şunu sormak önemlidir: Hayatımı gerçekten hissederek mi yaşıyorum, yoksa geçmişin gölgesinde bir otomatik pilot modunda mı devam ediyorum? Bedenimizi bir yük taşıyıcısı olarak görmeyi bırakıp, zihinsel sağlığımızı önceliklendirdiğimizde, ruh ve beden arasında bir denge kurabiliriz.
Sonuç olarak, kaliteli bir yaşam, duygusal yarım kalmışlıkların tamamlanması ve geçmişle barışmaktan geçer. Bu süreçte, yalnızca ruhsal sağlığımızı değil, fiziksel sağlığımızı da koruyarak bütünsel bir iyilik haline ulaşabiliriz. Unutmayalım ki, hem zihnimiz hem de bedenimiz, yaşam yolculuğumuzda en değerli yol arkadaşlarımızdır.
Uzman Psikolog
Şahin Tok






Yazan Uzman
|
Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.