2007'den Bugüne 92,301 Tavsiye, 28,216 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocuğumuza Kuralları Nasıl Öğretiriz?
MAKALE #10164 © Yazan Uzm.Psk.Gözde EMİK AKSOY | Yayın Aralık 2012 | 9,692 Okuyucu
Çocuklarımızın kuralları öğrenmesi, onları toplum içinde uyumlu, huzurlu bireyler haline getirmektedir.Aileler olarak çocuklarımızın kendisi ve çevresi için yararlı davranışları sürdürmesine yardımcı olmak önemli görevimizdir. Bununla birlikte kendisine ve çevresine yararlı olmayan davranışlarını değiştirmesine yardımcı olmak, ona yol göstermek, yeni davranışlar öğretmek de en doğal ve beklenir görevimizdendir.

Anne baba olarak davranış ve tutumlarımız çoğunlukla kendi evimizde, geçmişimizde gördüklerimizden edindiklerimizden kaynaklanır. Özellikle de çocuklarımızın olumsuz davranışlarına gösterilen tepkiler çocuklara olumsuz yaklaşımları içermektedir.
  • “Neden kardeşine vuruyorsun bakayım?”
  • “Seni kaka çocuk seni.”
  • “Bir daha dokunursan ellerine cız yaparım.”
  • “Allah canını alsın.”
  • “Bir daha böyle yaparsan seni sevmem. Git, benim çocuğum değilsin.”
  • “Madem ders yapmıyorsun, bu akşam tv yok.”
  • “Şimdi bir tane vurayım da gör”
  • “Ben sana öyle yapma demedim mi? Kaç kere söyleyeceğim.”

Genellikle anne/baba bu durumu şöyle ifade eder:
  • “Ben öyle yapmamaya kararlıydım, ama laf dinlemiyor… Başka nasıl durdurabilirim ki?”
  • “Yapma oğlum, diyorum, yine yapıyor… Ancak ceza verdiğim zaman yapmıyor. Böylece kısa sürede etkili oluyorum.”
  • “Güzellikle anlatmak istiyorum, dinlemiyor. Başka nasıl disiplin sağlayabilirim ki?”

Anne babaların çocukların olumsuz tutum ve davranışları karşısında yaşadıklarını duyar gibiyiz. Ancak cezayla,tehditle, dayakla, kızıp bağırmakla kabul edilmez davranışa kısa sürede ve o an engel olunabilir. Çocuk korkar, siner, istenmeyen davranışı o an yapmaz, biz de kısa sürede amacımıza erişmiş oluruz, ama o anlıktır:
  • “Ne yapsam fayda etmedi… Cezaya koydum, dövdüm, bağırdım, tehdit ettim, yine yapıyor, yine yapıyor…”
  • “Bir türlü derse oturtamıyorum. Tv seyretmesine engel oldum, öğretmenine söyledim, harçlığını kestim, hiçbir şey fayda etmedi…”
  • “Bahçeye inersen ellerini kırarım, dedim. Ben varken inmiyor, ama evde olmadığım gün hemen bahçeye…”

Çocuğun kurallara ve davranışlara uyması, diğer bir büyük, aile ferdi tarafından çeşitli uyarmalar, ödül ve cezalarla kontrol edilir.
  • “Gözün, çocuğun üstünde olmalı. Hele kız çocuğunu gözden kaçırırsan sonra dövünürsün. Ne yaptığını, nereye gittiğini bilmen lazım.”
  • “Ben evde olmayınca saat 12’lerde yatıyor…”
Anne/baba sürekli tetikte, sürekli kontrol durumundadır:
  • “Emre’nin eve gelir gelmez elini yüzünü yıkayıp derse oturmasını istiyorum. Ben olmazsam yapmıyor. Bu yüzden mecburen işimi bırakıp Emre’nin eve geldiği saatte evde olmaya çalışıyorum.”
  • “Peşinden koşmazsam banyo yapmak istemiyor. Bu nedenle sürekli kavgalarımız var.”

Çocuğun kuralları öğrenmesi,kendisi için doğru davranışları öğrenebilmesi için genellikle ödül ve ceza sistemine başvurulur.

ÖDÜL


Ödül, bir davranışın yapılması için verilen; haz, keyif verici bir maddi olanak (para, hediye, yiyecek,çikolata gibi) veya bir haktır (gezmeye götürmek, tv, video seyretmek, arkadaşıyla oynamak, bahçeye inmek gibi).


Çocuğun istenen, beklenen davranışı yapması için genellikle önceden söz verilir. Çocuk davranışı yapar ve ödülünü hak eder. Ancak, ödül zamanla çocukta bağımlılık yaratabilir. Çocuk sadece ödülü almak için istenilen davranışta bulunur, gerçekten o davranışı yapması gerektiğine inandığı için değil:
  • “Bugün dersimi çalışırsam, bana istediğim oyuncağı alacaksın değil mi?”
  • “Bugün ıspanak yersem tatlı var mı?”
  • “Bugün Aslı ile kavga etmezsem bana ne alacaksın?”

Zamanla ödül çekiciliğini ve etkisini kaybettiğinden, anne/baba bunu değiştirmek, daha etkili bir ödül bulmak zorundadırlar:
  • “Eskiden dersimi yapınca bir gofret alırdım. Şimdi artık gofret işe yaramıyor.”

Ödül, küçük çocuklarda iyi davranış alışkanlıkları geliştirmek için ve ölçülü olarak kullanılmalıdır. Dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, ödülle beraber anne/babanın yapılan davranışı açık bir dille takdir etmesi, ne kadar beğendiğini belirtmesi, sevincini dile getirmesi ve dolayısıyla eklenen ve yapılan kabul edilen davranışı teşvik etmesidir:
  • “Bugün ben söylemeden derse oturup çalıştığına çok sevindim. O çok beğendiğin kalem kutusunu alacağım. Bundan sonra hep ben söylemeden derse oturacağına güveniyorum.”

Çocuk eğitiminde cesaretlendirme, övgü, takdir ve teşvik, ödülden daha önemlidir. Zira zamanla ödülün etkisi kaybolur, ancak çocuk annesinin takdirini duymak için o davranışı tekrarlar.Dolayısıyla ödül başlangıçta ve ölçülü olarak kullanılmalı, davranışın devamında artık yerini takdir, olumlu duygular ve teşvike bırakmalıdır.

“Bugün ne kadar güzelsin,” diye karşılanan kaçımız, o gün giydiklerini bir daha giymek istemez veya saçını o gün taradığı gibi taramaz? Akşam sofrada “Yemek çok güzel olmuş,” sözleri kaçımızın yorgunluğunu almaz? Bizi daha güzel yemekler yapmaya teşvik etmez?


Ödülü verirken hangi davranışı için çocuğun bu ödülü hak ettiğini açık bir dille belirtmek ve davranışını takdir etmek çok önemlidir.


CEZA



Ceza, bir davranışın tekrar edilmemesi için uygulanan üzüntü ve acı verici bir yöntemdir (dayak, odaya kapatma, mahrum etme) veya çocuktan alınan bir haktır (harçlığını kesme, arkadaşlarıyla görüşmesine engel olma gibi).


Ceza, çocuk istenmeyen davranışta bulunduğu zaman uygulanır veya uygulanacağı tehdidinde bulunulur:
  • “Karnede kırık not olursa eve gelme.”
  • “Bir daha öğretmenden şikayet duyarsam harçlığını keseceğim.”

Ceza, çocukta korku yaratır. Çocuk, davranışı yapmak istemediğinden (yapmaması gerektiğini anladığından)değil de, cezadan korktuğu için yapmaz:
  • “Bir daha ellersen, bu sefer kötü döveceğim.”
Ancak, ceza ödül gibi zamanla etkisini kaybeder. Çocuk cezaya alışır, hafta sonu dışarı çıkmamak bir süre sonra onu etkilemez ve istenmeyen davranışı devam eder:
  • “Geçen yıl ders çalışmayınca tv seyretmesine engel oluyordum. Bu yıl tv’ye olan ilgisi bitti. Bilgisayara merak saldı. Ona da engel olamam ya. Bu sefer bilgisayar için ders çalışmıyor.
Çocuk cezadan kaçabilmek için yalan söyler:
  • “Kötü not alınca, arkadaşlarıyla hafta sonu buluşmasına engel oluyoruz. Bu sefer kursa gideceğine arkadaşlarıyla buluştuğunu öğrendik. Ne yapacağımızı şaşırdık…”

Ödül gibi cezayla uygulanan disiplinde de, anne/baba cezayı sürekli değiştirmek, yenilemek zorundadır.
  • “Harçlığını kesiyorum. Bu sefer gidip anneannesinden para istiyormuş… Ne ceza vereceğimi şaşırdım.”
  • “Eskiden bir güzel döverdim. Şimdi büyüdü. Bu yaşta oğlana nasıl vurayım?”

Cezayla uygulanan disiplin şekillerinde, genellikle çocuk tarafından hissedilen, yaşanan duygular; kızgınlık, nefret, intikam, karşı koyma, suçluluk, güvensizlik, kendine acıma gibi olumsuz duygulardır.

Çocuk eğitim ve disiplininde tutarlılık da çok önemlidir.


Evde disiplinin yürümemesinin ve çocukların söz dinlememesinin en önemli nedenlerinden biri de disiplin uygulamasındaki devamsızlık ve tutarsızlıktır. Tutarsızlığı üç değişik şekilde tanımlayabiliriz: Devamsızlık, keyfi değiştirmeler ve “hayır”ların gerçek“hayır” olmaması.


Orhan’ın (6 yaş) her akşam saat 8.30’da yatması kararlaştırılmıştı. İkiakşam her şey çok düzgün gitti, Orhan saat 8:30’da yatağa girdi. Çarşamba akşamı, Orhan’ın babası geç geldiğinden, yemek saat 8:30’da bitti, Orhan’ın yatması 9:20’yi buldu. Perşembe akşamı Orhan saat 8:30’da yatmamakta direndi.Fevziye Hanım da o gece çok yorgundu. “Peki, TV’deki diziyi izleyelim, öyle yatarsın,” dedi. Cuma akşamı Orhan, ertesi ün okul yok diyerek 8:30’da yatmak istemedi. Ertesi hafta artık Orhan’ı saat 8:30’da yatırmak, tekrar bir tartışma ve kavga haline dönüşmüştü.


Devamsızlık gösteren kuralların kalıcı olması çok zordur. Disiplinde başarısızlığın diğer nedeni de, kuralların keyfi olarak değiştirilmesidir.


Her cumartesi öğleden sonra arkadaşlarıyla buluşmasına izin verilen Ayşe’ye (15 yaş), o hafta cumartesi günü babası izin vermedi. Nedenini sorduğunda, Osman Bey, “Bugün keyfim yok.Bir hafta da çıkmayıver,”dedi. Ayşe direndi, ağladı, ancak Osman bey daha da katılaşarak, “Böyle devam edersen hiçbir zaman çıkamazsın,” dedi.


Bu şekilde keyfi olarak değiştirilen kurallar, çocukta direnç, kırgınlık, karşı koyma, asilik gibi tepkiler yarattığı gibi, evdeki diğer konulara da sirayet eder. Tartışmalar bitmez, tükenmez.


Zeynep’in (4 yaş) her gün saat 2ile 4 arası öğle uykusuna yatması beklenmektedir. Ancak Esin Hanım bazı günler saat 3’te arkadaşlarını ziyaret etmek istediğinden Zeynep’i de beraberinde götürmekte, o günler Zeynep öğle uykusuna yatmamaktadır. Sokağa çıkılmadığı günler ise, mutlaka yatması eklenmektedir. Ancak bazen bir komşu veya çocuklu bir misafir geldiğinde, annesi Zeynep’e, “Bugün öğle uykusuna yatmasan da olur,” demektedir. Pek tabii, sonuçta Zeynep, yatması gerektiği günler de yatmamakta direndi, bahaneler buldu, ağladı ve öğle uykusu konusu evde sorun haline geldi.


Bu örnekte de görüldüğü gibi,keyfi biçimde değiştirilen kurallar devamlılık göstermez ve sürekli tartışma konusu olur.


Tutarsızlığın diğer bir şekli de“hayır”ların gerçek “hayır” olmamasıdır. Yani, yasaklanan bir şeyin herhangi bir nedenle (çocuk çok ağladığından, o gün evde çok misafir olduğundan, anne veya baba uğraşmak istemediğinden gibi) sonradan verilmesidir. Yani “hayır”ların sonradan, “Hadi peki, ama bu seferlik”, “Al da sus artık”, “Aman peki , peki…”ye dönüşmesidir.


İpek Hanım Aslı’ya, sokağa çıktıklarında devamlı bir şey istememesini defalarca tembih etmişti. “Benden hiçbir şey isteme, çünkü almayacağım.” Demesine rağmen, Aslı her gördüğü şeyi istemeye devam ediyordu. Yol boyunca onu bunu istemesine sürekli karşı koyan İpek Hanım, artık dönüş yolunda, “Hadi peki, şu kalemi alalım,”dedi. Ancak bütün yol boyunca “hayır” diyip direnmesine rağmen en sonunda kabul edip bir şey almanın, aslında Aslı’ya ne öğrettiğinin farkında değildi İpek Hanım. Aslı, “Devamlı ister ve annemi bıktırırsam ona istediğimi aldırırım”ı yaşayarak öğrenmekteydi.


Aslında “hayır”larımızın gerçek“hayır” olduğuna çocuğu inandırmak ve bu tür yıpratıcı oyunlara girmemek için,o anda duygularımıza kapılarak (“Ben ne biçim anneyim, aslında küçük bir şey alsam ne olur?” veya “Çocuğu da çok ağlattım, acıyorum” gibi) tutum değiştirmememiz, gerek çocuk, gerek kendimiz için daha sağlıklıdır. Çocuk nasıl olsa elde edemeyeceği bir şey için boş yere enerji tüketip yıpratıcı bir davranışa alışmaz, anne veya baba bu yıpratıcı oyunu oynamayarak sınırlarını açıkça belli ederler.



“Hiç sözümü dinlemiyor, yapma diyorum yine yapıyor. Kızım elleme diyorum, sanki inadına gidip elliyor… Ne yapacağımı şaşırdım… Sonunda bağır bağır bağırıyorum, ama ne fayda?... O yine bildiğini okuyor…” Bu gibi yakınmaları ne çok işitmiş, belki de ne çok yapmışızdır… Gerçekten çocuklar neden söz dinlemezler?


Evet, onu yapma… Bunu yapma…Şöyle yap… Böyle yap… Sürekli bu uyarıları duyan kişi ne hisseder acaba? Nasıl yapması gerektiği sürekli söylenen, yapmaya çalışırken yanıldığı veya yapmayı unuttuğu zaman hemen kızılan, bağırılan kişi (“Sana yapma demedim miiii?) hele sürekli yaşadığı yerde, yani kendi evinde ise, ne hisseder acaba? Bıkkınlık mı? Yoksa yaşam hevesini yitirmek mi? Öfke mi? Bu hele bir çocuksa, çocukluğun getirdiği doğal merakını yitirme mi? İsyan mı?


Diyeceksiniz ki, “Şunu yapma…Böyle yap,” demeden çocuğa iyiyi, kötüyü, doğruyu, yanlışı nasıl öğreteceğiz?


Yapmamız gereken, çocukların olumlu yönlerine ve davranışlarına daha çok olumlu tepki göstermektir. Bütün bu durumu şu şekilde simgeleyebiliriz: Yarısına kadar dolu bir bardağa bakarak, “Neden bu bardak dolu değil? Keşke dolu olsaydı!” diye hayıflanmak yerine, dikkatimizi bardağın dolu kısmına yöneltip, “iyi ki bardağın yarısı dolu, daha da boş olabilirdi,” diye düşünerek çocuğun olumsuz, eksik yönlerine bakacağımıza,zaten mevcut olan olumlu yönlerini görmeye başlamak ve olumlu yönlerini takdir edip, memnuniyetimizi ifade etmek.


Birsen Hanım sürekli Ayşe’yi (5yaş) şikayet ediyordu: “Neyi yapma diyorsam onu yapıyor. Kızım öyle yapma diyorum, sanki dememişim gibi… Birkaç kez söylüyorum, sonunda tekrar edince dayanamayıp bir güzel dövüyorum… Ama o da fayda etmiyor… Ne yapacağımı şaşırdım.”



Birsen Hanım’a “yapma”ları,ikazları kesip Ayşe’nin özellikle kabul edilir davranışları üzerine dikkatini yoğunlaştırması ve onları sözel ve davranışsal olarak takdir etmesi önerildi.Yani Ayşe, annesinin hoşuna giden en ufak bir davranışta dahi bulunduğunda, örneğin annesi yemeğe çağırdığında beş kere çağırmadan gelmeyen Ayşe, ikinci çağırışta gelince, annesi “Aferin, bu sefer çok çağırmadan gelmen çok hoşuma gitti, ben de yorulmadım,” gibi, memnuniyetini ifade edecektir. Ayrıca davranışsal olarak, Ayşe’nin kabul edilir davranışlarından sonra ona gülümseyecek, bakışlarıyla onu takdir ettiğini belirtecek, başını okşayacak, çok memnun olunca onu kucaklayacaktır. Bütün bunları uygulayan anne, uygulamanda 15 gün sonra, Ayşe’nin daha fazla söz dinler olduğunu, annesinin hoşuna giden davranışları yapmaya başladığını belirtti.

Çocuk eğitiminde tutarlı davranmak, kuralların nedenini çocuklarımıza anlatmak, çocuklarımızın olumlu davranışlarını övmek kuralların öğretilmesinde oldukça yararlıdır. Anne ve babalara tavsiyemiz çocuklarımıza “evet” ve “hayır” ifadelerimizde tutarlı ve kararlı davranmaları, çocuğun yeni bir kuralı, olumlu bir davranışı her öğrendiğinde cesaretlendirici yaklaşımları benimsemeleridir.


Leyla Navaro’nun “Gerçekten Beni Duyuyor Musun?” adlı kitabından yararlanılmıştır.


Uzman Psikolog & AileDanışmanı

Gözde Emik
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çocuğumuza Kuralları Nasıl Öğretiriz?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Gözde EMİK AKSOY'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Gözde EMİK AKSOY'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Gözde EMİK AKSOY Fotoğraf
Uzm.Psk.Gözde EMİK AKSOY
İzmir (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi162 kez tavsiye edildi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Gözde EMİK AKSOY'un Makaleleri
► Etkili İletişimin Kuralları Psk.Dnş.Havva BAYAR
► Sağlıklı Evliliğin Kuralları Psk.Nazan PARLAK
► Çocuk ve Görgü Kuralları Psk.Serap DUYGULU
► Hayata Dahil Olabilmenin Kuralları Psk.Dnş.Havva BAYAR
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Çocuğumuza Kuralları Nasıl Öğretiriz?' başlığıyla benzeşen toplam 26 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Öğrenilmiş İyimserlik Temmuz 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:14
Top