Meslek Danışmanlığı (Teori+uygulama 2)
Biliyoruz ki meslek, insanlara yararlı mal ve hizmet üretmek ve karşılığında bir gelir elde etmek amacıyla yapılan, belli eğitimle kazanılan ve kuralları toplumca belirlenmiş faaliyetler bütünü. Bizler mesleklerimiz sayemizde yaşamımızı sürdürür, mesleğimizi, işyerimizdeki performasımızla süreğenlik içinde yürütmeye çalışır, maddi ve manevi doyum hedefinde oluruz.
yıllarca mesleki rehberlik ve danışmanlık alanında çalışmalar yürütmüş olan Y. Kuzgun, meslek seçimini bir kimsenin kendisine açık olan meslekleri çeşitli yönleri ile değerlendirip kendi ihtiyaçları ve beklentileri açısından istenilen yönleri çok istenilmeyen az olan birine yönelmeye karar vermesidir. Meslek seçimi bir anda verilen bir karar değildir ve mesleki gelişim süreci içerisinde biçimlenerek ortaya çıkar. şeklinde tanımlamıştır. Yine bir başka değerli akademisyenimiz B. Yeşilyaprak ise meslek seçimini Bireyin çocukluktan başlayarak kendisi ve meslekler hakkında geliştirdiği algısal çerçeve ile koşulların etkileşimi içinde oluşan mesleki karar, mesleki gelişim sürecinin belli bir aşamasında yapılan bir seçimdir olarak tanımlamakta.
Bize mesleğimizi seçtirenin ilgi ve yeteneklerimiz olduğu düşünüldüğünde, meslek ile kişilik yapısını bir arada ele almalı ve bilmeliyiz ki meslek gelişimi kişilik gelişimine paralel bir yapı olduğu unutulmamalı. Buradan hareketle meslek gelişimi; bizim tüm gelişim alanlarımızın bir yönü olarak değerlendirilebilir. Kişilik gelişimi içindeki farklı yaşam evreleri, mesleki gelişim içinde de bulmak mümkün. Nasıl ki gelişim görevlerini tamamlamayan birey, sonraki gelişim basamağında çeşitli regresyonlar yaşamakta, mesleki gelişim görevlerinin yaşanması gereken evrede yaşanmaması ya da bir başka ifade ile yaşantı fırsatlarının yaşanması gereken zamanlarda yaşantı zenginliğine katılmaması bir eksiklik. Bu eksiklik bireylerin meslek seçiminden tutun da mesleğini icra ettiği sırada yaşadığı başarısızlıkların toplamı ile anlam bulmakta, bireyin meslekten soğuması, motivasyonunun azalması ve kimi diğer handikaplar yaşaması sonucunu ortaya çıkarmakta.
Her ne kadar meslek (ya da günümüz ifadesi ile kariyer) danışmanları kişinin mesleki karar verme sürecinde kişinin başta yetenek olmak üzere, ilgi ve değerleri ile bir çözüm yolu üretse de kişilerin meslek seçiminde kararlarına yön veren, yaşantıları, algıları ve gerçek arasındaki uyumu sağlayan bir süreç bulunmakta. Bu süreç kişinin sosyal, kültürel ekonomik yaşantılarından etkilendiği kadar, içsel dünyasını oluşturan “maruz kalınan ” yaşantılarını, örneğin ana baba tutumları, psikolojik algıları ya da doyuma ulaşamayan ihtiyaçları da kişininin mesleki karar verme sürecinde etkendir.
Persons’un Uzlaştırmacı tutumu, Anna Roe’ nin ihtiyaçlar analizi, Holland’ ın mesleki kişilik tipleri, Fraud’ un bilinçdışı güdüleri, Super’ in prototipleri, Ginzberg’ in karakterize ettiği süreç ya da Katz-Gelatt’ın benlik tasarımları; her ne olursa olsun, hangi kuram açısından değerlendirilirse değerlendirilsin, gerek insan yaşantısı gerek psikoloji bilimi hiç bir zaman tekdüze doğrular üzerinde ilerlemiyor. Bu zengin içeriği Daha rahat İş Bulurum cevabı ile sordurmayan “Neden Bu Meslek?” sorusu aslında içinde bambaşka öğeleri saklıyor.
Çevresinizdeki meslek elemanlarına lütfen sorun, neden bu meslek. Ardından yaşam öyküsünü dinleyin. Elbette o kişinin mesleği ile yaşantısı arasında ciddi bir bağ yakalamış olacaksınız ve emin olun ki bu bağ, mantığa bürüme değil.
Ülkemizde mesleki gelişim sürecinin en önemli basamağını eğitim yaşantısı oluşturuyor. Akademik başarımız bizim meslek seçiminde adeta belirleyici. Sınıfın en başarılı çocuğu doktor, mühendis, henüz yeterli akademik gelişim gösteremeyen “biri” tabi, bizlerin ayakkabı tamircisine de ihtiyacı var şablonu içinde. Bu baskı altındaki mesleki gelişim ne derece sağlıklı ilerler, karar sizin.
İşin bir başka yönü var ki toplumun hatta belki bu yazıyı okuyan sizin gizli bir yaranız. Sınavlarda en yüksek puanı almana rağmen yeteneğine, ilgine ve değerlerine uygun meslekler seçmeyen sen, ya üniversite sırasında seçtiğin alandan uzaklaştın ya da meslek yaşantında kendinden beklenen ya da senin beklediğin doyumu alamadığın / veremediğin için bambaşka bir mesleğe adım attın.
Emeksiz yemek olmadığı gibi, yeteneksiz meslek de olmaz. Bir mesleği yapabilmek ve o meslekten beklentileri karşılamak için yetenek en önemli zorunluluktur. Ancak tek başına yetenek de o mesleği yapabilmemize olanak sağlamıyor. O yeteneğin ilgiler ile birleşmesi ve kişisel değerlerle de uyumlu olacak ki, sabahları işe giderken heyecan hissedebilelim.
2006 yılı içinde değerli arkadaşım Gökçe Çokamay ile mesleki danışmanlık konusunda bir çalışma yapmıştık. Yapılan çalışmada gayet başarılı olarak görülen bir müzisyenin yaşantını inceledik/ analiz etmeye çalıştık. hedefimiz meslek ile yaşam doyumu arasındaki ilişkiyi açıklamak idi. Çalışma bağlamında mesleki seçim süreci, mesleki olgunluğu bize bir çok ip ucu verdi.
Çalışmanın sonucunda ortaya çıkan gerçek, tıpkı Ginzberg’ in yıllar öncesinde kuramında yer verdiği betimlemeleri anlatıyordu. Geri Dönülmez Yaşantılar, bizlere meslek değil, yaşamı devam ettirme olasılıkları arasından bir seçenek sunuyor ve kendimizi bir meslek seçmiş sanıyoruz.
Meslek sadece yaşamımızı nasıl sürdüreceğimiz konusunda kararların alınmasın etkili değil. Ek olarak, nasıl bir yaşam süreceğimiz, nerede – hangi kültürde yaşayacağımız, nasıl bir dünya görüşümüzün olacağı ve hatta kiminle evleneceğimizi dahi belirleyebilmekte.
Yaptığımız Uygulamada; C.B Hukuk mezunu olan bir baterist. 1981 yılında İzmir’ de dünyaya geldi, ve hemen sonra ailesinin Ankara’ ya gelmesi ile yaşantısına Ankara’ da devam etti. Aile kültürü Yüksek SED’ e içinde tanımlanmakta. Akademik yaşantısı ise içinde bulunduğu SED ile uyumlu. İlköğretim, kolej; lise devlet lisesi, özel bir üniversiteden Hukuk Fakültesi mezunu.
Süreçte kendisinin bazı cümlelerini sizlerle paylaşmak ne anlatmak istediğimizi daha iyi ifade edecektir.
“Hukuk, insanın idealist olması gereken bir alan aynı şekilde müzisyenlikte de böyle. Ha tabi ikisini bir arada yapmaya çalışırsan idealistlik bir yerde tıkanır. Ama zaten hukuk istemeden yerleştiğim bir tercihimdi.”
“O eşik benim için her zaman değişiyor. Hiçbir zaman kendimi yeterli bulmadım zaten profesyonelliği para kazanmakla da bağdaştırmıyorum, kendi gözümde hala amatörüm daha iyisi için, kişisel hazlarım ve karşımdakilerin memnuniyeti için çalışıyorum. Ve bu işte gün geçtikçe mükemmeliyetçiliğim artıyor.”
“Ben çalarken konsantre olmaya çalışıyorum yaptığım işin en iyisini icra edebilmek için.”
(Hemen telefonunu çıkarıyor ve küçükken çekilen bir fotoğrafı gösteriyor, fotoğrafta babaannesi, trampet çalan oyuncak maymunu ile beraber poz vermiş)
“Küçükken böyle oyuncak davullarım, trampet çalan maymunlarım varmış. Zaten vurmalı enstrümanlara karşı bir ilgim varmış ama ben bunu keşfettiğimde lise-2 deydim. Zaten şu an ilgilendiğim müziği dinlemeye de arkadaşlarıma göre çok geç başladım. Lisede Queen dinlemekle başladı sonra devamı geldi işte…”
“Annem orkestrada çaldığından klasik müziğin bendeki yeri annemin haftanın belli günleri yanımda olmamasıydı…”
“Rock dinlemezsem yapamıyorum, kendimi kötü hissediyorum gerçekten.”
“Ama kendimi kötü hissettiğimde bir yer değiştirme söz konusu. O zaman sözler ön plana geçiyor. Bazen de bazı müzikler bana bazı olayları hatırlatabiliyor.”
“Program esnasında yanlış yaptığımda çok kötü oluyorum. Tamam diyorum bu gece böyle gider artık…”
“İnsan ilişkilerinde de bir hatandan dolayı her şeyin mahvolacağını düşünürüm”
Kişinin mesleki gelişiminin incelenmesinde tek kutuplu çalışmak, bize at gözlüğü takmış bir bakış açısı içine sokar. Farklı kuramlardan yola çıkarak analizler üretmek üretkenliğimizi zenginleştirecektir.
Malum,insanoğlu ihtiyaçlar üzerine bir düşünce sistemi geliştirir, rutin ve zaruri ihtiyaçlarımız üzerine yukarıdaki cümleleri değerlendirdiğimizde; kişinin alt düzeydeki ihtiyaçları, cümlelerinde aktif bir şekilde görülmektedir. Kaldı ki alt düzey ihtiyaçların nadiren doyurulması durumunda, ihtiyaçlar bilinçsiz bir güdüleyici haline dönüşür ve üst düzeydeki ihtiyaçların ortaya çıkmasını engeller. Yüksek düzeydeki ihtiyaçlar doyurulduğunda ise alt düzeydeki ihtiyaçlar başat güdü haline gelir. Örneğin ailenin maddi durumu oldukça değişken, bazen iyi bazen de kötü olduğunu varsayın, bu durumda çocuğun eline ne zaman para geçeceği belli olmaz. Haliyle bu nevrotik kaygı sonrasında çocuk temel eksikliğini çektiği şeye yönelerek seçeceği mesleklerde maddi getiri önemli bir etken olacaktır.
Meslek türleri de bir mesleğin seçimi konusunda belirleyici etkiye sahiptir. İnsanlara uzak olan ya da insanlarla aktif olarak bir arada bulunduğumuz meslekler diye bir ayrıma gideceksek, aile kültüründe bağlılık ve bir arada olmanın aşırı yaşandığı aile kültürlerinde çocuklar genellikle serbest, mesafe davranış tutum ve davranışları olan ailelerin çocukları ise seçeceği mesleklerde nesnelere ve objelere yönelmeleri beklenir. Bu tür çocuklar, aile ortamı içinde bulamadıkları ilgiyi başka alanlarda tatmin etmeye çalışmakta, bunu yaparken de insanlara değil objelere yönelmeyi tercih etmektedirler.
Psikoanalitik Kuramın mesleki gelişim üzerine söylemleri ise daha can alıcı. Psikolojik yönden sağlıklı bir insanda dahi bilinçdışı güdüler kişinin meslek seçiminde karar mekanizmasını oluşturduğu varsayılır. Bireyde egonun tatminsizliği ve narsist eğilimlerin bulunması durumunda bilinçdışı güdüler yüceltilir. Başat sadistlik güdüsü olan birey ise kendini cerrah olarak yüceltebilir. Böylece güdüsünü doyurur. Aynı zamanda saygınlık, prestij ve para da kazanır. 0-5 yaş arasında ortaya çıkan bu bilinçdışı güdülerin doyurulması konusunda anaokullarında uygulanan meslek seçim etkinlikleri, bireylerin sağlıklı meslek seçimleri için kaçırılmaz bir fırsattır.
Yapılan mesleki danışmanlık sürecine dönecek olursak, Roe’ nun kuramı göz önünde bulundurulduğunda, alt düzey ihtiyaçlarının karşılanmadığı karşımıza çıkmaktadır. Bunu “Annem orkestrada çaldığından klasik müziğin bendeki yeri annemin haftanın belli günleri yanımda olmamasıydı…” cümlesinden gayet anlaşılabilmekte. Bu kişisel değerlendirme bize “öz” hakkında net bilgiyi sunmakta. Kişi hem içinde bulunduğu çevrenin etkisinden, hem oynadığı oyuncaklarından ve bunların getirisi bilinçdışı ihtiyacı olan anneye yakınlık ihtiyacından dolayı müziğe yöneldiği görülmekte. Kişinin temel beklentisi ve doyurulması gereken ihtiyaç anne yakınlığıdır, tepkisi ise müzik. Ancak “Farkında olmadığımız bilinçdışı güdülerimiz bizi mesleğe yönlendirir” cümlelerinden doğacak olan sorun gibi kişi model alarak klasik müzik yapmak yerine zıt kutupta olan rock müzik ile ilgilenmiştir, öfkesini bu şekilde ifade etmiştir. Bir başka bağlamda, bu konu sadece meslek seçimini değil, bağlanma modeli sonucunu da düşündürmektedir. Rock müziği bir bağlanma aracı olarak seçmiş olabilir. İhtiyacı olan yakınlık duygusunu rock müzik türü ile dile getirdiğinden dolayı bundan uzak kaldığında eksiklik yaşayacak ve psikolojik ruh hali sağlıklı olmayacaktır.
Malesef, ülkemizdeki meslek seçme süreçlerinin içeriği sadece gelir seviyesi ve çalışma koşulları ile alakalı. Meslek seçimine bu değer yargıları zaman zaman gelir ve iş gücü kaybına neden olmakta. Bilinçli ve ihtiyaca yönelik tercih edilen meslek kişi ve toplum açısından daha yararlıdır. Bu tür değerlendirmelerin sayısının artması ve topluma aktarılmasında psikolojik danışmanlara da önemli görevler düşmektedir.
Özellikle meslek tercihi dönemlerinde bu konu hakkında her kesime düzenlenecek olan eğitici seminerler bilinçli tercih yapma konusunda yararlı olmakta, sayılarının artması için psikolojik danışmanlara özel görevler düşmektedir. Gerek bir psikolojik danışman gerekse bir insan kaynakları uzmanı olarak söyleyebilirim ki, Sağlıklı çocuk yetiştirmek kadar, sağlıklı bir meslek seçim süreci de, işyerinizde size söylenen sıcak bir “Günaydın” sayısını arttıracaktır.
yıllarca mesleki rehberlik ve danışmanlık alanında çalışmalar yürütmüş olan Y. Kuzgun, meslek seçimini bir kimsenin kendisine açık olan meslekleri çeşitli yönleri ile değerlendirip kendi ihtiyaçları ve beklentileri açısından istenilen yönleri çok istenilmeyen az olan birine yönelmeye karar vermesidir. Meslek seçimi bir anda verilen bir karar değildir ve mesleki gelişim süreci içerisinde biçimlenerek ortaya çıkar. şeklinde tanımlamıştır. Yine bir başka değerli akademisyenimiz B. Yeşilyaprak ise meslek seçimini Bireyin çocukluktan başlayarak kendisi ve meslekler hakkında geliştirdiği algısal çerçeve ile koşulların etkileşimi içinde oluşan mesleki karar, mesleki gelişim sürecinin belli bir aşamasında yapılan bir seçimdir olarak tanımlamakta.
Bize mesleğimizi seçtirenin ilgi ve yeteneklerimiz olduğu düşünüldüğünde, meslek ile kişilik yapısını bir arada ele almalı ve bilmeliyiz ki meslek gelişimi kişilik gelişimine paralel bir yapı olduğu unutulmamalı. Buradan hareketle meslek gelişimi; bizim tüm gelişim alanlarımızın bir yönü olarak değerlendirilebilir. Kişilik gelişimi içindeki farklı yaşam evreleri, mesleki gelişim içinde de bulmak mümkün. Nasıl ki gelişim görevlerini tamamlamayan birey, sonraki gelişim basamağında çeşitli regresyonlar yaşamakta, mesleki gelişim görevlerinin yaşanması gereken evrede yaşanmaması ya da bir başka ifade ile yaşantı fırsatlarının yaşanması gereken zamanlarda yaşantı zenginliğine katılmaması bir eksiklik. Bu eksiklik bireylerin meslek seçiminden tutun da mesleğini icra ettiği sırada yaşadığı başarısızlıkların toplamı ile anlam bulmakta, bireyin meslekten soğuması, motivasyonunun azalması ve kimi diğer handikaplar yaşaması sonucunu ortaya çıkarmakta.
Her ne kadar meslek (ya da günümüz ifadesi ile kariyer) danışmanları kişinin mesleki karar verme sürecinde kişinin başta yetenek olmak üzere, ilgi ve değerleri ile bir çözüm yolu üretse de kişilerin meslek seçiminde kararlarına yön veren, yaşantıları, algıları ve gerçek arasındaki uyumu sağlayan bir süreç bulunmakta. Bu süreç kişinin sosyal, kültürel ekonomik yaşantılarından etkilendiği kadar, içsel dünyasını oluşturan “maruz kalınan ” yaşantılarını, örneğin ana baba tutumları, psikolojik algıları ya da doyuma ulaşamayan ihtiyaçları da kişininin mesleki karar verme sürecinde etkendir.
Persons’un Uzlaştırmacı tutumu, Anna Roe’ nin ihtiyaçlar analizi, Holland’ ın mesleki kişilik tipleri, Fraud’ un bilinçdışı güdüleri, Super’ in prototipleri, Ginzberg’ in karakterize ettiği süreç ya da Katz-Gelatt’ın benlik tasarımları; her ne olursa olsun, hangi kuram açısından değerlendirilirse değerlendirilsin, gerek insan yaşantısı gerek psikoloji bilimi hiç bir zaman tekdüze doğrular üzerinde ilerlemiyor. Bu zengin içeriği Daha rahat İş Bulurum cevabı ile sordurmayan “Neden Bu Meslek?” sorusu aslında içinde bambaşka öğeleri saklıyor.
Çevresinizdeki meslek elemanlarına lütfen sorun, neden bu meslek. Ardından yaşam öyküsünü dinleyin. Elbette o kişinin mesleği ile yaşantısı arasında ciddi bir bağ yakalamış olacaksınız ve emin olun ki bu bağ, mantığa bürüme değil.
Ülkemizde mesleki gelişim sürecinin en önemli basamağını eğitim yaşantısı oluşturuyor. Akademik başarımız bizim meslek seçiminde adeta belirleyici. Sınıfın en başarılı çocuğu doktor, mühendis, henüz yeterli akademik gelişim gösteremeyen “biri” tabi, bizlerin ayakkabı tamircisine de ihtiyacı var şablonu içinde. Bu baskı altındaki mesleki gelişim ne derece sağlıklı ilerler, karar sizin.
İşin bir başka yönü var ki toplumun hatta belki bu yazıyı okuyan sizin gizli bir yaranız. Sınavlarda en yüksek puanı almana rağmen yeteneğine, ilgine ve değerlerine uygun meslekler seçmeyen sen, ya üniversite sırasında seçtiğin alandan uzaklaştın ya da meslek yaşantında kendinden beklenen ya da senin beklediğin doyumu alamadığın / veremediğin için bambaşka bir mesleğe adım attın.
Emeksiz yemek olmadığı gibi, yeteneksiz meslek de olmaz. Bir mesleği yapabilmek ve o meslekten beklentileri karşılamak için yetenek en önemli zorunluluktur. Ancak tek başına yetenek de o mesleği yapabilmemize olanak sağlamıyor. O yeteneğin ilgiler ile birleşmesi ve kişisel değerlerle de uyumlu olacak ki, sabahları işe giderken heyecan hissedebilelim.
2006 yılı içinde değerli arkadaşım Gökçe Çokamay ile mesleki danışmanlık konusunda bir çalışma yapmıştık. Yapılan çalışmada gayet başarılı olarak görülen bir müzisyenin yaşantını inceledik/ analiz etmeye çalıştık. hedefimiz meslek ile yaşam doyumu arasındaki ilişkiyi açıklamak idi. Çalışma bağlamında mesleki seçim süreci, mesleki olgunluğu bize bir çok ip ucu verdi.
Çalışmanın sonucunda ortaya çıkan gerçek, tıpkı Ginzberg’ in yıllar öncesinde kuramında yer verdiği betimlemeleri anlatıyordu. Geri Dönülmez Yaşantılar, bizlere meslek değil, yaşamı devam ettirme olasılıkları arasından bir seçenek sunuyor ve kendimizi bir meslek seçmiş sanıyoruz.
Meslek sadece yaşamımızı nasıl sürdüreceğimiz konusunda kararların alınmasın etkili değil. Ek olarak, nasıl bir yaşam süreceğimiz, nerede – hangi kültürde yaşayacağımız, nasıl bir dünya görüşümüzün olacağı ve hatta kiminle evleneceğimizi dahi belirleyebilmekte.
Yaptığımız Uygulamada; C.B Hukuk mezunu olan bir baterist. 1981 yılında İzmir’ de dünyaya geldi, ve hemen sonra ailesinin Ankara’ ya gelmesi ile yaşantısına Ankara’ da devam etti. Aile kültürü Yüksek SED’ e içinde tanımlanmakta. Akademik yaşantısı ise içinde bulunduğu SED ile uyumlu. İlköğretim, kolej; lise devlet lisesi, özel bir üniversiteden Hukuk Fakültesi mezunu.
Süreçte kendisinin bazı cümlelerini sizlerle paylaşmak ne anlatmak istediğimizi daha iyi ifade edecektir.
“Hukuk, insanın idealist olması gereken bir alan aynı şekilde müzisyenlikte de böyle. Ha tabi ikisini bir arada yapmaya çalışırsan idealistlik bir yerde tıkanır. Ama zaten hukuk istemeden yerleştiğim bir tercihimdi.”
“O eşik benim için her zaman değişiyor. Hiçbir zaman kendimi yeterli bulmadım zaten profesyonelliği para kazanmakla da bağdaştırmıyorum, kendi gözümde hala amatörüm daha iyisi için, kişisel hazlarım ve karşımdakilerin memnuniyeti için çalışıyorum. Ve bu işte gün geçtikçe mükemmeliyetçiliğim artıyor.”
“Ben çalarken konsantre olmaya çalışıyorum yaptığım işin en iyisini icra edebilmek için.”
(Hemen telefonunu çıkarıyor ve küçükken çekilen bir fotoğrafı gösteriyor, fotoğrafta babaannesi, trampet çalan oyuncak maymunu ile beraber poz vermiş)
“Küçükken böyle oyuncak davullarım, trampet çalan maymunlarım varmış. Zaten vurmalı enstrümanlara karşı bir ilgim varmış ama ben bunu keşfettiğimde lise-2 deydim. Zaten şu an ilgilendiğim müziği dinlemeye de arkadaşlarıma göre çok geç başladım. Lisede Queen dinlemekle başladı sonra devamı geldi işte…”
“Annem orkestrada çaldığından klasik müziğin bendeki yeri annemin haftanın belli günleri yanımda olmamasıydı…”
“Rock dinlemezsem yapamıyorum, kendimi kötü hissediyorum gerçekten.”
“Ama kendimi kötü hissettiğimde bir yer değiştirme söz konusu. O zaman sözler ön plana geçiyor. Bazen de bazı müzikler bana bazı olayları hatırlatabiliyor.”
“Program esnasında yanlış yaptığımda çok kötü oluyorum. Tamam diyorum bu gece böyle gider artık…”
“İnsan ilişkilerinde de bir hatandan dolayı her şeyin mahvolacağını düşünürüm”
Kişinin mesleki gelişiminin incelenmesinde tek kutuplu çalışmak, bize at gözlüğü takmış bir bakış açısı içine sokar. Farklı kuramlardan yola çıkarak analizler üretmek üretkenliğimizi zenginleştirecektir.
Malum,insanoğlu ihtiyaçlar üzerine bir düşünce sistemi geliştirir, rutin ve zaruri ihtiyaçlarımız üzerine yukarıdaki cümleleri değerlendirdiğimizde; kişinin alt düzeydeki ihtiyaçları, cümlelerinde aktif bir şekilde görülmektedir. Kaldı ki alt düzey ihtiyaçların nadiren doyurulması durumunda, ihtiyaçlar bilinçsiz bir güdüleyici haline dönüşür ve üst düzeydeki ihtiyaçların ortaya çıkmasını engeller. Yüksek düzeydeki ihtiyaçlar doyurulduğunda ise alt düzeydeki ihtiyaçlar başat güdü haline gelir. Örneğin ailenin maddi durumu oldukça değişken, bazen iyi bazen de kötü olduğunu varsayın, bu durumda çocuğun eline ne zaman para geçeceği belli olmaz. Haliyle bu nevrotik kaygı sonrasında çocuk temel eksikliğini çektiği şeye yönelerek seçeceği mesleklerde maddi getiri önemli bir etken olacaktır.
Meslek türleri de bir mesleğin seçimi konusunda belirleyici etkiye sahiptir. İnsanlara uzak olan ya da insanlarla aktif olarak bir arada bulunduğumuz meslekler diye bir ayrıma gideceksek, aile kültüründe bağlılık ve bir arada olmanın aşırı yaşandığı aile kültürlerinde çocuklar genellikle serbest, mesafe davranış tutum ve davranışları olan ailelerin çocukları ise seçeceği mesleklerde nesnelere ve objelere yönelmeleri beklenir. Bu tür çocuklar, aile ortamı içinde bulamadıkları ilgiyi başka alanlarda tatmin etmeye çalışmakta, bunu yaparken de insanlara değil objelere yönelmeyi tercih etmektedirler.
Psikoanalitik Kuramın mesleki gelişim üzerine söylemleri ise daha can alıcı. Psikolojik yönden sağlıklı bir insanda dahi bilinçdışı güdüler kişinin meslek seçiminde karar mekanizmasını oluşturduğu varsayılır. Bireyde egonun tatminsizliği ve narsist eğilimlerin bulunması durumunda bilinçdışı güdüler yüceltilir. Başat sadistlik güdüsü olan birey ise kendini cerrah olarak yüceltebilir. Böylece güdüsünü doyurur. Aynı zamanda saygınlık, prestij ve para da kazanır. 0-5 yaş arasında ortaya çıkan bu bilinçdışı güdülerin doyurulması konusunda anaokullarında uygulanan meslek seçim etkinlikleri, bireylerin sağlıklı meslek seçimleri için kaçırılmaz bir fırsattır.
Yapılan mesleki danışmanlık sürecine dönecek olursak, Roe’ nun kuramı göz önünde bulundurulduğunda, alt düzey ihtiyaçlarının karşılanmadığı karşımıza çıkmaktadır. Bunu “Annem orkestrada çaldığından klasik müziğin bendeki yeri annemin haftanın belli günleri yanımda olmamasıydı…” cümlesinden gayet anlaşılabilmekte. Bu kişisel değerlendirme bize “öz” hakkında net bilgiyi sunmakta. Kişi hem içinde bulunduğu çevrenin etkisinden, hem oynadığı oyuncaklarından ve bunların getirisi bilinçdışı ihtiyacı olan anneye yakınlık ihtiyacından dolayı müziğe yöneldiği görülmekte. Kişinin temel beklentisi ve doyurulması gereken ihtiyaç anne yakınlığıdır, tepkisi ise müzik. Ancak “Farkında olmadığımız bilinçdışı güdülerimiz bizi mesleğe yönlendirir” cümlelerinden doğacak olan sorun gibi kişi model alarak klasik müzik yapmak yerine zıt kutupta olan rock müzik ile ilgilenmiştir, öfkesini bu şekilde ifade etmiştir. Bir başka bağlamda, bu konu sadece meslek seçimini değil, bağlanma modeli sonucunu da düşündürmektedir. Rock müziği bir bağlanma aracı olarak seçmiş olabilir. İhtiyacı olan yakınlık duygusunu rock müzik türü ile dile getirdiğinden dolayı bundan uzak kaldığında eksiklik yaşayacak ve psikolojik ruh hali sağlıklı olmayacaktır.
Malesef, ülkemizdeki meslek seçme süreçlerinin içeriği sadece gelir seviyesi ve çalışma koşulları ile alakalı. Meslek seçimine bu değer yargıları zaman zaman gelir ve iş gücü kaybına neden olmakta. Bilinçli ve ihtiyaca yönelik tercih edilen meslek kişi ve toplum açısından daha yararlıdır. Bu tür değerlendirmelerin sayısının artması ve topluma aktarılmasında psikolojik danışmanlara da önemli görevler düşmektedir.
Özellikle meslek tercihi dönemlerinde bu konu hakkında her kesime düzenlenecek olan eğitici seminerler bilinçli tercih yapma konusunda yararlı olmakta, sayılarının artması için psikolojik danışmanlara özel görevler düşmektedir. Gerek bir psikolojik danışman gerekse bir insan kaynakları uzmanı olarak söyleyebilirim ki, Sağlıklı çocuk yetiştirmek kadar, sağlıklı bir meslek seçim süreci de, işyerinizde size söylenen sıcak bir “Günaydın” sayısını arttıracaktır.
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Meslek Danışmanlığı (Teori+uygulama 2)" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Ercan TEKİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Ercan TEKİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin
Yazan Uzman
|
meslek, kariyer, meslekte doyum, işgücü planlama, meslek seçimi, doğru meslek seçimi, meslek danışmanlığı
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.