Erteleme Davranışı
ERTELEME
Yapılmak istenen, yapılması gereken bir işin sonraya bırakılması, yani ertelenmesi bir alışkanlıktır. Bu alışkanlık çok yorucudur, çünkü yorgunluğa, gerginliğe sebep olur. Yorulan ve gerilen birey kendini anlayamaz, kapasitesine ulaşamaz, dolayısıyla erteleme, bireyi engelleyen bir durum olarak ortaya çıkar.
Bireyin erteleme alışkanlığının suçlusu yoktur. Bu alışkanlık bireyin tamamen kendisinden kaynaklanır. Süreçteki aksaklıkları ve sonuçtaki gerginliği yaşamanın tüm sorumluluğu bireyin kendisine aittir.
Aslında işleri ertelemek diye bir şey yoktur; işleri yapmamak vardır. Yapılmayan işler ertelenmiş değil, yapılmamış işlerdir. Yapılması gereken fakat yapılmayan işler, kişinin suçluluk duymasına neden olur; bu da yaşamın keyifli, huzurlu ve dolu dolu yaşanmasını engeller. Suçluluk duygusundan kurtulmak için de umarım işler iyi gider, işlerin daha iyi olmasını dilerdim, belki düzelir, bekleyip bu işin sonunu bir görelim gibi umut edici, umut verici lafların arkasına sığınır. Birey, bu ifadeleri kullanarak, hiçbir şey yapmamasını normalmiş gibi düşünür, mücadele etmek, girişimde bulunmak yerine bu ifadelerin arkasına sığınır ve sıkıntısından kurtulduğunu zanneder.
Erteleme davranışı, geçmişte kalma ve bu günden uzaklaşma sanatıdır. Kişi yapması gerekenleri yapmayıp, bir başka zamana ertelediğinde, kafası sürekli geçmişte yapmadıklarıyla meşguldur. Geçmişle boğuşurken, bu gün için bir yatırım yapmaz.
Erteleme alışkanlığına sahip kişiler, iş yapmak yerine eleştirmeyi tercih ederler. Çünkü bir başkasının performansından söz etmek, kendisinden söz edilmesini engeller ve iş yapmaktan daha kolaydır.
Erteleme davranışı sergileyen birey, çok sıkılır. Sıkıntı, bu gün yaşadıklarımızdan doyum sağlamamızı engeller. Oysa yaşam hiç sıkıcı değildir.
Erteleme alışkanlığı olan bireylerin sergiledikleri davranışlar aşağıda olduğu şekilde sıralanabilir:
Bireyin kendisini kıstırılmış hissettiği ve gerek bireysel, gerekse mesleki gelişiminin engellendiği bir işe devam etmesi.
Mutsuzluk, sıkıntı, hatta acı veren bir ilişkiyi, evliliği, bekarlığı daha iyi olacağını umarak sürdürmek.
İlişkide sorun yaşanmasına sebep olan seks, utangaçlık, korku gibi konuşarak çözümlemek yerine, onlarla ilgili sonuç sağlayıcı önlemler almak yerine, ilişki güçlüklerinin kendiliğinden düzelmesini beklemek.
Alkol, uyuşturucu, hap, sigara gibi bağımlılıkları yok etmeye çalışmak yerine hazır olduğumda bırakacağım diyerek ama bunu yapamayacağını bilerek ertelemek.
Yeterince bekleyince hallolacakmış gibi temizlik, onarım, resim yapmak gibi zor ya da kolay işleri ertelemek.
Bir satış elemanıyla, eşle, anneyle, babayla, müdürle, tamirciyle karşı karşıya gelmekten kaçınmak.
Yoğun çalışma temposu bahanesiyle aile üyeleriyle ve yakın çevredeki arkadaşlarla eğlenceli geçecek bir geceye katılmamak.
Diyete ve egzersize başlama zamanını sürekli değiştirmek.
Yapılması gereken bir işi yapmak yerine uyumayı tercih etmek.
Zor bir işin yapılması gereken bir durumda aniden hastalanmak.
Sıklıkla başkalarını eleştirmek.
Bir hastalık belirtisinden kuşkulanılmasına rağmen doktora gitmemek.
Tüm yaşamı çocuklara ve diğerlerine adayıp, kendini mutlu hissettirecek davranışlardan uzaklaşmak.
Yukarıda sayılan davranışların çoğunun altında gerçeklerle yüzleşmekten, pasiflikle yüzleşmekten, heyecan verici, işler yapmaktan kaçınmak yatar. Ne kadar ertelenirse ertelensin o işlerin yapılması gerekmektedir. Bu işleri sorumlu olan kişi yapmazsa bir başkası üstlenebilir.
Erteleme davranışı, bireyin hoşlanmadığı işlerden kaçmasını sağlar. Birey yapması gereken işten kaçtıkça başarısız olma riskini ortadan kaldırır. Ayrıca erteleme, bireyin çok yoğunum, vaktim yok, yorgunum gibi mazeretleri kullanarak, gerçekte olduğundan daha farklı olduğuna inanmasına ve kendisini kandırmasına yol açar.
Erteleme alışkanlığını kontrol altına almak için aşağıdaki öneriler bir göz atmakta fayda vardır:
Yapılması gereken işler, beş dakikalık zaman dilimlerinde planlanabilir.
Ertelenen bir iş yerine getirilebilir. Böylece, yerine getirilen bir işin keyfi, ertelemenin ne kadar gereksiz olduğu konusunda ipucu verebilir.
Ertelenmiş bir iş için yapmaya başlandığında, bu iş bittiğinde en kötü ne olur diye sorulabilir. Genellikle alınan yanıt sizi korkutacak bir cevap değildir.
Kelime dağarcığından ummak, dilemek, belki sözcüklerinin silinmesi, yerine işlerin iyi gitmesi için gerekenleri yapacağım gibi ifadelerin konulması gerginliği ortadan kaldırabilir.
Şikayet etmekten ve eleştirmekten vazgeçilmesi, bireyin kendini fark etmesine ve tanımasına yardımcı olabilir.
Yorgunluğun, hastalığın ya da bitkinliğin ortadan kaldırılması, kaçınılan bir görevin önünden engellerin de kaldırılması anlamına gelebilir.
Yapılmak istenen, yapılması gereken bir işin sonraya bırakılması, yani ertelenmesi bir alışkanlıktır. Bu alışkanlık çok yorucudur, çünkü yorgunluğa, gerginliğe sebep olur. Yorulan ve gerilen birey kendini anlayamaz, kapasitesine ulaşamaz, dolayısıyla erteleme, bireyi engelleyen bir durum olarak ortaya çıkar.
Bireyin erteleme alışkanlığının suçlusu yoktur. Bu alışkanlık bireyin tamamen kendisinden kaynaklanır. Süreçteki aksaklıkları ve sonuçtaki gerginliği yaşamanın tüm sorumluluğu bireyin kendisine aittir.
Aslında işleri ertelemek diye bir şey yoktur; işleri yapmamak vardır. Yapılmayan işler ertelenmiş değil, yapılmamış işlerdir. Yapılması gereken fakat yapılmayan işler, kişinin suçluluk duymasına neden olur; bu da yaşamın keyifli, huzurlu ve dolu dolu yaşanmasını engeller. Suçluluk duygusundan kurtulmak için de umarım işler iyi gider, işlerin daha iyi olmasını dilerdim, belki düzelir, bekleyip bu işin sonunu bir görelim gibi umut edici, umut verici lafların arkasına sığınır. Birey, bu ifadeleri kullanarak, hiçbir şey yapmamasını normalmiş gibi düşünür, mücadele etmek, girişimde bulunmak yerine bu ifadelerin arkasına sığınır ve sıkıntısından kurtulduğunu zanneder.
Erteleme davranışı, geçmişte kalma ve bu günden uzaklaşma sanatıdır. Kişi yapması gerekenleri yapmayıp, bir başka zamana ertelediğinde, kafası sürekli geçmişte yapmadıklarıyla meşguldur. Geçmişle boğuşurken, bu gün için bir yatırım yapmaz.
Erteleme alışkanlığına sahip kişiler, iş yapmak yerine eleştirmeyi tercih ederler. Çünkü bir başkasının performansından söz etmek, kendisinden söz edilmesini engeller ve iş yapmaktan daha kolaydır.
Erteleme davranışı sergileyen birey, çok sıkılır. Sıkıntı, bu gün yaşadıklarımızdan doyum sağlamamızı engeller. Oysa yaşam hiç sıkıcı değildir.
Erteleme alışkanlığı olan bireylerin sergiledikleri davranışlar aşağıda olduğu şekilde sıralanabilir:
Bireyin kendisini kıstırılmış hissettiği ve gerek bireysel, gerekse mesleki gelişiminin engellendiği bir işe devam etmesi.
Mutsuzluk, sıkıntı, hatta acı veren bir ilişkiyi, evliliği, bekarlığı daha iyi olacağını umarak sürdürmek.
İlişkide sorun yaşanmasına sebep olan seks, utangaçlık, korku gibi konuşarak çözümlemek yerine, onlarla ilgili sonuç sağlayıcı önlemler almak yerine, ilişki güçlüklerinin kendiliğinden düzelmesini beklemek.
Alkol, uyuşturucu, hap, sigara gibi bağımlılıkları yok etmeye çalışmak yerine hazır olduğumda bırakacağım diyerek ama bunu yapamayacağını bilerek ertelemek.
Yeterince bekleyince hallolacakmış gibi temizlik, onarım, resim yapmak gibi zor ya da kolay işleri ertelemek.
Bir satış elemanıyla, eşle, anneyle, babayla, müdürle, tamirciyle karşı karşıya gelmekten kaçınmak.
Yoğun çalışma temposu bahanesiyle aile üyeleriyle ve yakın çevredeki arkadaşlarla eğlenceli geçecek bir geceye katılmamak.
Diyete ve egzersize başlama zamanını sürekli değiştirmek.
Yapılması gereken bir işi yapmak yerine uyumayı tercih etmek.
Zor bir işin yapılması gereken bir durumda aniden hastalanmak.
Sıklıkla başkalarını eleştirmek.
Bir hastalık belirtisinden kuşkulanılmasına rağmen doktora gitmemek.
Tüm yaşamı çocuklara ve diğerlerine adayıp, kendini mutlu hissettirecek davranışlardan uzaklaşmak.
Yukarıda sayılan davranışların çoğunun altında gerçeklerle yüzleşmekten, pasiflikle yüzleşmekten, heyecan verici, işler yapmaktan kaçınmak yatar. Ne kadar ertelenirse ertelensin o işlerin yapılması gerekmektedir. Bu işleri sorumlu olan kişi yapmazsa bir başkası üstlenebilir.
Erteleme davranışı, bireyin hoşlanmadığı işlerden kaçmasını sağlar. Birey yapması gereken işten kaçtıkça başarısız olma riskini ortadan kaldırır. Ayrıca erteleme, bireyin çok yoğunum, vaktim yok, yorgunum gibi mazeretleri kullanarak, gerçekte olduğundan daha farklı olduğuna inanmasına ve kendisini kandırmasına yol açar.
Erteleme alışkanlığını kontrol altına almak için aşağıdaki öneriler bir göz atmakta fayda vardır:
Yapılması gereken işler, beş dakikalık zaman dilimlerinde planlanabilir.
Ertelenen bir iş yerine getirilebilir. Böylece, yerine getirilen bir işin keyfi, ertelemenin ne kadar gereksiz olduğu konusunda ipucu verebilir.
Ertelenmiş bir iş için yapmaya başlandığında, bu iş bittiğinde en kötü ne olur diye sorulabilir. Genellikle alınan yanıt sizi korkutacak bir cevap değildir.
Kelime dağarcığından ummak, dilemek, belki sözcüklerinin silinmesi, yerine işlerin iyi gitmesi için gerekenleri yapacağım gibi ifadelerin konulması gerginliği ortadan kaldırabilir.
Şikayet etmekten ve eleştirmekten vazgeçilmesi, bireyin kendini fark etmesine ve tanımasına yardımcı olabilir.
Yorgunluğun, hastalığın ya da bitkinliğin ortadan kaldırılması, kaçınılan bir görevin önünden engellerin de kaldırılması anlamına gelebilir.
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Erteleme Davranışı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İlkten ÇETİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İlkten ÇETİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
4 Beğeni 
Yazan Uzman
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
