2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Romantik Aşktan Gerçek Aşka
MAKALE #10754 © Yazan Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ | Yayın Nisan 2013 | 4,537 Okuyucu
ROMANTİK AŞKTAN GERÇEK AŞKA

Dürtülerimiz var olduğu sürece ebeveynlerimiz ne kadar kendilerini adarlarsa adasınlar, sürekli değişen ve doymak bilmez ihtiyaçlarımız karşısında, bu ihtiyaçlarımızı kusursuz bir şekilde doyuramazlar. Bu yüzden doğduğumuz andan itibaren yola eksikliklerimizle başlar ve onlarla yaşamaya devam ederiz. Kendimizi sürekli eksik, yetersiz hisseder ve doymak bilmez ihtiyaçlarımızın baskısı altında buluruz. Zaman ilerledikçe eksikliğini hissettiğimiz ihtiyaçlarımız ve tatmin olmamış arzularımız katlanarak devam eder. Yeni gelenler eskilerin üzerine örterek bir yığışım içinde bu bastırılan istekler ve ihtiyaçlar bir tabaka halini alır ve bastırıldıkça deforme olur ve ilk halinden farklılaşır ve tanınmaz hale gelir ama hissettirdiği baskı aynıdır. Yığışım altında kalanlar , unutulur ama varlıkları yok olmaz. Bizler, toplum ve ötekiler tarafından susturulur ve aşağıya doğru itilmeye devam ederiz. Bizler belli bir zaman sonra tabakanın üzerindekilerle uğraşmaya başlar ve onların tatmini gerçekleşirse her şeyin yoluna gireceğini düşünürüz. Yani asıl gerçek ve çekirdek olan temel ihtiyaçlar yetişkinlik hayatında kendilerini dolaylı yoldan ve yetişkin diliyle ifade bulur. Ama dili değiştiği için ne demek istediğini anlayamayız. İlişki ve evliliklerimizdeki aksaklıkları bu tabakanın üzerinde kalan yeni gelmiş ama çekirdek problem olmayan sorunlarla dile getirir ve tartışmalarda (keşke tartışma olsa bizler kavga ederiz) bunları öne süreriz. Evliliği bu çok geçmişte kalan belki de hayatımız ilk aylarına kadar inen çocuksu ve tatmin olmamış ihtiyaçları tatmin etme umuduyla bir ilişkiyi başlatır ve bunu bir fırsat bilerek beklentilerimizi ortaya koyarız. Ama dediğim gibi ilişki de evliliklerde söylenenler, sorun yarattığı zannedilen problemlerin etrafında döner dururuz ve bunlar asıl söylemek istediklerimiz ve asıl çözmemiz gerekenler olmadıkları için bunları da çözemeyiz dolayısıyla gerçek ihtiyaçların yanından bile geçemeyiz ve kendimizi büyük bir kaosun içinde buluruz. İlişkileri ve evliliğin bir fırsat olabileceği düşüncesiyle değişik gerekçelerle evliliği başlatabileceğimiz kişiyi seçeriz;
-bazen sadece soyumuzu devam ettirmek adına birisiyle evleniriz
-bazen yıldırım aşkıyla bu benim evleneceğim kadın/adam düşüncesiyle harekete geçeriz ve bazen de sağduyulu bir arkadaşlığın ar4tık evliliğe dönmesi gerektiği düşüncesiyle evleniriz. Unutmadan söylemek istiyorum ki evlilikler;
-asla kendi kişilik özelilerimizden bağımsız değildir, kendi kişilik özeliklerimizin malzemesiyle oluşur
- evlikler ne sebeple olursa olsun geçmişimizden bağımsız değildir.
Kimi insan yapışma ihtiyaçlarıyla ve yapışabileceğine inandığı ve bu yapışmayı kabul edebilecek insanın peşinden gider ve onu bulur ve onu hayatının kadını/erkeği olduğunu düşünür .
Kimi insan kendisi yalıtkan olup fazla yapışmayacak ve mesafeyi koruyabileceğine inandığı kişiyi bulmak ister. Eğer bulursa son derce düzeyli ama heyecandan uzak bir ilişki ortaya çıkar. Eğer yanılırsa yalıtkan ve yapışkan olan iki kişinin evliliği kaçan ve kovalayan tarzında son derece yorucu ve enerji gerektiren mutsuz bir birliktelik oluşur.
Kimisi terk edilme endişelerinden ötürü karşısındakine sıkı sıkı bağlanma ihtiyacı duyar ve onu kendisine bağımlı kılmanın yolunu arar ki terk edilme olasılığını düşürdüğünü zanneder Ama karşı taraf belli bir zaman sonra nefes almak istediğini söyler ya uzaklaşmak ister ya da bu içe içe ilişkiyi reddeder ve gider.
Ve bu yapışma ve yalıtan olma durumu ise insanoğlunun neredeyse ilk aylardan 3 yaşına kadar süre içindeki anne çocuk ilişkisinin belirleyiciliğinde şekillenir. Bazen ebeveynler çocuğa fazla yapışarak onun özgürlük alanını engeller ve çocuk hem yapışmanın verdiği güvenliği arzular ama diğer yandan da özgürlük alanının kısıtlanması sebebiyle de nefes alamaz ve bunu reddeder. Bu basit açmazı çift terapilerinde sıklıkla görür ve bu bireylerin çaresizliklerine tanık oluruz Şöyle ki eşiyle her şeyi birlikte yapmak isteyen kadın/erkek sürekli birlikte hareket edilmesi gerektiği bu evliliğin gerekliliği olduğunu vurgular Bu doğrudur ama birlikte hareket etmek eş olmak , çift olmak başkadır ,yapışarak sırf kaybetme endişelerini susturmak için karşı tarafı kontrol çabası içinde olmak başka bir şeydir. Karşı taraf ise ilişkide mesafede yana ise karşı tarafın bir ‘’fanus’’ içinde yaşama talebini reddeder ve bu konuda iyi iletken olamaz. Yapışmak isteyen taraf ise büyük bir akıma maruz kalır ve zarar görür. Bu şekliyle de ilişkiyi oluşturan bireyler , bedensel olarak gelişmiş ama heyecansal olarak gelişimi tamamlanmamış bir şekilde bir ilişkinin ,ilişkilerin içinde varlıklarını sürdürürler.
Bazı insanlar ise mantık evliliğinden söz ederler. ’’Şu anda çok sevmiyorum ama sevginin sevgiyi getireceğini düşünüyorum’’ düşüncesiyle bir ilişkiye başlar. Sevgisi yoğun olan kişi ise belli bir zaman sonra haksızlığa uğradığını hissetmeye başlar ve sevgi sevgiyi getirmeyerek sonuç hüsrana dönüşür. Kaybedilmeyecek sanılan bir anda yok oluverir. İlişkiye başlatan, evlilikleri oluşturan çok fazla kombinasyon vardır. Bunların en temel olanlarına değiniyorum.
Seçtiğimiz kişileri neden seçtiğimizi tanımlarken genelde bilinç düzeyinde açıklamalar yaparız. ’’Çok etkilenmiştim’’,’’ çok güzel/yakışıklı idi’’ , ‘’çok hanım hanımcıktı’’ ;’’ çok girişkendi’’,’’ çok çılgındı’’,’’ iyi bir insan olduğunu düşündüm’’,’’ iyi niyetli’’,’’ beni tamamlayacağını düşündüm’’ vs gibi insanların bilinç düzeyinde hissettikleri ama içerikleri hakkında çok fazla bilgi sahibi olmadıkları açıklamalardır bunlar.
Bunların yanında bir görüşte aşık olan, görür görmez, sismik dalgalar hisseden ve çok kısa bir süre sonra evlenenler, ‘’ beni bir şey çekiyor ama anlayamadım, sanki daha önceden tanışıyor gibiydik’’,’’ sanki hayatımda daha önceden var olmuş gibi’’,’’ adeta yıllardır birbirimizi tanıyor gibiydik’’ gibi şiddetli aktarımların gerçekleştiği duygular ve düşünceler aslında tesadüflerle bir araya gelmediğimizin göstergeleridir. Burada daha önceki hayatımda birlikteydik, reenkarnasyon gibi kavramlardan söz etmiyorum. Yaşantımızın çok önceki dönemlerimizden unutkanlıklara maruz kalmış, çocukluk amnezileriyle üstü örtülmüş dönemlerden söz ediyorum. Kimisi ‘’güçlü erkek’’, kimisi ‘’güçlü çekip çeviren kadın’’ , kimisi hatta çoğu insan ‘’işinde başarılı ve iktidar sahibi’’, kimisi ‘’biraz çocuksu’’ ,kimisi ısrarla ‘’dişilikten’’ konu açar, kimisi ‘’erkeksi’’ likten söz ederek seçimlerinin nedenlerini anlatır. Görüldüğü gibi bunlar bu seçimler, bu istenilen özelliklerin hepsi mazimizin kalıntılarının uzantılarıdır. Burada illaki anne ,baba modellerinde söz etmiyorum. Tabi ki baskın olan bunların olmasıyla birlikte bu kişiler bakıcımız, amcamız teyzemiz bizim büyümemizde ve kişiliğimizin yapılanmasında kim rol oynadıysa onlardan söz ediyorum. Bunların nasıl şekillendiğini bu seçimlerin nasıl gerçekleştirildiğini bir bebeğin, çocuğun hangi ihtiyaçlarla doğduğunu ve ebeveynlerin ve bakım verenlerin kişilik özeliklerinin çocuğun gelişimine ve ilerideki hayatında eş seçimlerini nasıl etkilediğini anlatacağım.
Belli bir zaman sonra bir şeyin eksik olmaya başladığını hissederiz. Bu eksiklik ilişkide cinsel işlev bozukluğuna(vaginismus, ereksiyon problemi gibi),keyifsiz ‘’görev icabı’’ yapılan cinselliğe, depresyona ve neticede aldatma diye tabir edilen- başka bir ilişki kurmaya doğru gider.
Suçlamalar başlar, eşinin değiştiği düşünülür, ‘’ iyi bir insan ,iyi bir baba ama….’’ diye aslında her şeyin yolunda olmadığını ima eden cümleler başlar. Evlilik/ilişki sakatlanmaya çatırdamaya başlamıştır. Bir şeylerin yolunda olmadığı konuşulmaya çalışılır ama genelde bu tek tarafın sıkıntısı olarak algılandığı için üzerinde durulmaz geçiştirilir ve konuşulmaktan vaz geçilir ilişki/ evlilik kendi haline bırakılır ta ki yeni şiddetli ve yıkıcı sorunların biriktiği bir krize kadar.
Kişiler nerede sorun olduğunu ancak bilinçteki şikayetlerle dile getiriler ama bunların hepsi birer şikayettir. Çift terapisine gelen çiftler neler olduğunu anlayamazlar ve ‘’incir çekirdeğini doldurmayan konulardan kavga ediyoruz ‘’ ifadesini kullanırlar. Bu ifadenin iki yönü vardır: Hem sorunlar basite indirgenir hem de aslında başka bir şeylerin daha olduğunu bu kadar basit olmadığının dolaylı ifadesidir. Tabi ki bu kadar basit değildir; eğer bu kadar basit olsa iki tarafta cehennemin içinde olmaktansa bu sorunlardan kurtulurlardı. Fakat onlarda asıl sorunu bilmezler çünkü kendi geçmişlerinden bağımsız olarak ve onları çok sorgulamadan çözüm bulmaya çalışırlar.
Anlaşamıyoruz,
İletişim problemi yaşıyoruz
Beni anlamıyor
Konuşamıyoruz
Eskisi gibi değiliz gibi ifadeler sadece belirtilerin tasviridir ve aynı zamanda çok yuvarlak ve klişeleşmiş ifadelerdir.
Unutmamak gerekir ki her bireyin bir geçmişi, bir öz yaşam hikayesi vardır. Ve evliliğe de bu yaraları, aksaklıkları ve eksiklikleri ile gelir. Ama çiftler bunu kabul etmezler. Kendi geçmişlerinin bu güne yansımalarının olabileceğini düşünmek yerine ‘’ benden çok onun tedaviye ihtiyacı var’’, ‘’sanki bütün sorun bendeymiş gibi konuşuyorsunuz’’,’’ benim de hatalarım var ama...(hiçbir zaman kendi hatalarını düşünmez ve ama…. savunmasından sonra karşı tarafı eleştirmeye yönelir’’. Ve sonunda yine bir açmaz yaratılarak ‘’bu saatten sonra bir şey değişmez’’, ‘’ artık mücadeleden yoruldum’’,’’ zaten eskisi gibi bir şeyde hissetmiyorum ‘’ ;’’ onun üzülmesini istemiyorum ama…’’ ifadeleri sonuçsuzluğa ve çoğu zaman ayrılmanın egzersizi ve ayrılmaya hazırlık cümleleri olur. İş bu noktaya geldikten sonra bireylerin motivasyonu yoksa yapılacak müdahalede yetersiz olacaktır. Müdahalenin başarılı olması ilişkinin/ evliliğin baştan gözden geçirilme isteğiyle, hikaye daha sağlıklı bir şeklide baştan yazılabilir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Romantik Aşktan Gerçek Aşka" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Fatih SÖNMEZ Fotoğraf
Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Doktor Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi79 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ'in Yazıları
► Aşka Dair Psk.Muharrem ÇAPKIN
► Aşka Zaman Yok Psk.Bahar TURUNÇ
► Romantik İlişkiler: Sevgi Neydi? Dr.Psk.Bahar KÖSE
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Romantik Aşktan Gerçek Aşka' başlığıyla benzeşen toplam 20 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Arzu Dürtü Talep Nesne Temmuz 2023
► Emdr Nedir Şubat 2023
► Algının Kaygısı Ocak 2021
► Evlilik Terapisi Ağustos 2019
► İlışki Danışmanlıgı Ağustos 2019
◊ Evlilikte Kilitlenme Nisan 2018
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


10:48
Top