2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



İlişkilerde Güven Duygusu - Yeniden Güven Kazanmak Mümkün mü?
MAKALE #10845 © Yazan Psk.Dnş.Filiz OKUŞ TEZEL | Yayın Nisan 2013 | 157,988 Okuyucu ÇOK OKUNUYOR
İlişkilerde Güven Duygusu - Yeniden Güven Kazanmak Mümkün mü?

Zordur bir insanla hayatı paylaşmak…Her yönü ile tanımak, her şeyiyle kabul etmek ve ona tüm duygularınızı açabilmek. Tüm bunlara olanak sağlayan bir his vardır ki: Güven.

Bir insana güvenebiliyorsanız, kendinizi onun yanında daha iyi hisseder, tereddüt etmezsiniz. Size zarar vereceğinden kuşku duymaz, olduğu gibi kabul edersiniz. Yanında huzur duyar, her şeyinizi paylaşabilir, kontrol etme ihtiyacı duymazsınız. Güven kaybı ise, ilişkilerin kırılma noktası olur çoğu zaman.

İlişkiler üç ayaklı bir masa gibidir. Masanın üç ayağıdır, Sevgi-saygı-güven. Bir tanesi kırılsa, masa sallanmaya başlar, sonunda devrilebilir. Kimi zaman ilişkiler de yapılan hatalar, kıskançlıklar, aldatmalar güven kaybına sebebiyet verir. İşte bu noktada, karşınızdaki insanı hala seviyor olabilir, ona saygı da duyabilir ama güvenemeyebilirsiniz. Güven eksikliği ise bir ilişki için çok şeyi ifade eder. Zor kazanılan bir duygudur, kaybedildiğinde ise geri kazanmak zaman alır.

Güven kelimesinin anlamı tektir, ama kişiden kişiye göre değişir. Başınızı yasladığınız bir omuz, size uzanan bir el, kimi zaman da sizi içtenlikle dinleyen bir çift gözdür. Her insan yaşamı boyunca güvenme ihtiyacı duyar. Çünkü yaşamın en temel gereksinimlerinden biridir, güvende olmak. Kendini güvende hissetmek. Dostlarınız, arkadaşlarınız, eşiniz size güven verebildikleri ve güvendiğiniz için yanınızdadır.

Güven duymak kişiden kişiyi göre de değişir. Kimi insan, karşısındakine tanıdığı ilk anda güvenmeye başlar ve zamanla gördüğü yanlışlarıyla bu duygusu azalmaya başlar. Kimi insan da tanıdığı hiç kimseye güvenmez, zamanla tanıdıkça güven duygusu artar. Kişiden kişiye göre değişen bu güven biçimleri, çocuklukla, geçmiş yaşantıyla da ilişkilidir.

Güven, çocukluk çağlarında geliştirilen bir duygudur. İlk bebeklik döneminde, anne-çocuk ilişkisi ile gelişir, yeni doğan bir bebeğin anne ile kurduğu o ilk bağ; gelecekteki ilişkilerin aslında temelidir. Bu süreçte ebeveyn kaybı yaşayanlar, terk edilen çocuklar ve bir şekilde anne-babasından ayrı kalanlar bu bağı tam kuramaz. Bu eksiklik ileride eşe karşı güvensizliğe sebep olur. Çok küçük yaşta anne-babasından ayrılan çocuklar, ileride ilişkilerinde partnerleri gözlerinin önünde olmadığı sürece güvensizlik yaşarlar. Bu güvensizliğin en temel sebebi çocukluk çağındaki o bağın olması gerektiği gibi kurulamamış olmasındandır. Bu durum zamanla kişi de bağlanma sorunları yaratır. Kişi birlikte olduğu eşine çok zor güvenir ve hayal kırıklığına uğradığında diğer insanların da güvenilmez olduğunu düşünür.

İlişkide Güven Kaybı

Sadakatsizlik, ihanet, aldatılma, ya da yaşanan hayal kırıklıkları. İlişkide var olan, kimi zaman aylarca kimi zamansa uzun yıllar boyunca oluşturulmuş güven duygusunu kaybetmeye sebep olur. Birlikte geçirilen güzel günler yerini bir ‘kriz dönemi’ne bırakır. Koşulsuzca güven duyan kişi, karşısındaki insandan gelen bu beklenmedik hamleyi kabullenmekte zorlanır.

İlişkide güven kaybı, kan kaybı gibidir. Kimi zaman ilişki güvensizlik sebebiyle biter. Kimi zamansa çiftlerden birinin kararlı oluşu ile yeniden toparlanma evresi yaşanır.

Yaşanan olayın derecesi ile kaybedilen güven çoğunlukla orantılıdır. Yaşanan olayın derecesi ne kadar fazlaysa, güven kazanmak da o kadar zordur.

Güven kaybı yaşayan kişi, karşısındaki kişiden sürekli bir yanlış daha bekler hale gelir. Kontroller sıklaşır, kıskançlıklar artar. Sürekli ‘yeniden beni zarara uğratacak’ düşüncesi var olur. İlişkinin başındaki ‘gözleri kapalı inanma hissi’ yerini aşırı uyarılmışlık, aşırı kontrolcülük haline bırakır. İhanete uğrayan kişi, kendisine ihanet eden eşinin cep telefonunu sürekli karıştırarak hala görüşüp görüşmediğinden emin olmaya çalışır, sosyal medyada var olan profillerinin ve maillerinin şifrelerini almak ister. Bunlar güvensizliğin yarattığı sebepler olduğu kadar çözümü de gereklidir. Genellikle yanlış düşünce yargılarıyla, bir kişinin yaşattığı güvensizlik diğer insanlara genelleme yapılır ve ‘Ben artık kimseye güvenemeyeceğim.’ düşüncesi zihne yerleşir hale gelir.

Güven kaybı yerini tartışmalara bırakır. İlişkinin diğer unsurları, sevgi ve saygı da güven kaybıyla birlikte zarara uğramaya başlar.

Yeniden Güven Kazanmak Mümkün Mü?

Kaybedilen güvenin yerini alan duygular, gün geçtikçe artış göstermeye başlar. Güven duygusu yerini kontrolcülüğe, kıskançlığa ve aşırı uyarılmışlık haline bıraktığı gibi; artan endişe ve korkular da kişiye anksiyete yaşatır. Yeniden ihanete uğrar mıyım? Ya bana tekrar yalan söylerse? Görüşmeyeceğim dediği halde yeniden görüşürse? Ya yeniden yaparsa? gibi.

Mevcut ilişkide yaşanan hayal kırıklıklarını gidermek, kaybedilen güvenin nedenini sorgulamak, yaşanan bu durumun düzeltilmesi için adım atmak adına çiftlerin birbirleriyle açık ve net bir şekilde konuşmaları gerekmektedir. Karşılıklı duyguların ifade edilmesi, mevcut sorunların dile getirilmesi, sorun yaratacak gözlemlerin diğer eşe aktarılması; var olan problemlerin çözüm aşamasını oluşturacaktır.

İlişkilerde oluşan güven zamanla kazanılmıştır. Bir kez zarara uğrarsa, yeniden kazanmak zaman alacaktır. Çift terapileri, ilişkilerde yaşanan bu sorunlara çözüm getirmektedir. Çiftler arasında çözülemeyen problemler olduğunda, sorunların temel kaynağı saptanarak çözüm üretilmeye çalışılmaktadır. Hem Evlilik terapistinin eşlerin bu süreçten ne şekilde etkilendiği (özellikle aldatılan eşin travmatik bir süreç yaşayıp yaşamadığına bakılır) ile ilgili tespiti hem de kişilerin tercihine göre kimi zaman bireysel terapi ile kimi zaman da çift terapisi ile ilişkilerde yaşanan problemleri, kişilerde yarattığı duygu ve düşünceleri açığa çıkartmaya yardımcı olunur.

Evlilik Terapisine aldatma-aldatılma problemi nedeniyle katılan çiftlere uygulanan yöntemlerden biri de EMDR'dir. EMDR bireysel olarak uygulanır.

EMDR nedir?

Eye Movement Desensitization and Reprocessing (EMDR) ilaç ve hipnoz kullanılmadan yapılan bir psikoterapi uygulamasıdır. Terapist, danışanın gözlerini sağa ve sola hareket ettirerek (ki bu genelde terapistin parmağını gözlerle takip etmek şeklinde olur), beyninin her iki yarımküresini hafifçe uyarır ve bu şekilde danışanın kendisini rahatsız eden bellek ve duygulara yoğunlaşmasını sağlar. Buna alternatif olarak, dikkatin bir yönden diğer bir yöne aktarılmasını sağlayan çeşitli aletler de bulunmaktadır. Bu hızlı göz hareketleri (genellikle uykunun REM evresinde ortaya çıkar) veya dikkatin farklı yönlerden gelen uyarılara odaklanması, danışanın iyileşme sürecini hızlandırdığı düşünülmektedir.

EMDR ne amaçla kullanılır?

EMDR; endişe, suçluluk duygusu, öfke, travma sonrası reaksiyonları, bazı depresyon çeşitleri, fobi ve yas gibi rahatsızlık veren semptomların azaltılmasında kullanılır. Bunun yanı sıra; performans geliştirme (ör: spor ve buna benzer diğer başarı gerektiren konularda), kendilik değeri ve özgüven gibi yapılandırılması gereken duygusal kaynakların kazanımında her geçen gün daha fazla kullanılmaktadır. EMDR özellikle Travma Sonrası Stres Bozukluğu’nun iyileştirilme sürecindeki başarısıyla bilinmektedir ve bu konuda bir çok araştırma yapılmıştır.

Terapi sürecinde neler oluyor?

EMDR herkes için farklıdır çünkü iyileştirme süreci kişinin içsel durumuna göre yönlendirilmektedir. Geçmişte yaşanan bazı olaylar ve anılar, hepsi olmamakla birlikte ortaya çıkabilir ve tek bir EMDR seansıyla iyileştirilebilir. Çoğu zaman acı veren bir anı beraberinde hoş olmayan duygular veya bedensel duyular getirir. Bu çok normaldir ve EMDR durdurulmadığı sürece genelde birkaç dakikada geçmektedir, fakat danışan istediği zaman ara verilir. Genellikle, acı ve rahatsızlık veren duygular ve anılar zayıflamakta ve güçlerini kaybetmektedirler (Genel olarak birden fazla terapi seansı gerekebilir).

İnsan, durup dururken psikolojik bir problem geliştirmez. İstisnalar, fizyolojik bir temeli olan ve kişide aynı zamanda psikolojik sıkıntı yaratan durumlardır; örneğin kronik bir fiziksel rahatsızlığı olan kişinin bu durumdan ötürü yaşadığı sıkıntılar bu gruba dahildir. Farkında olunan ya da olunmayan nedenler her zaman vardır. Bu durumlara istisna, tekrar etmek gerekirse fiziksel temelli psikolojik rahatsızlıklardır. Burada belki de daha fazla vurgulanması gereken farkında olunmayan nedenlerdir. Psikolojik sıkıntıdan muzdarip bir kişi kendisini kötü hissederken hayatında her şeyin iyi olduğunu dolayısıyla da yardıma ihtiyacı olmadığını savunabilir. Böyle bir durumda iyileşme şansını da yitirmiş olur. Çoğu zaman sıkıntılarımızın kaynağı ile ilgili farkındalığımızı kaybediyoruz. Sıkıntılarımızın kökenleri ile ilgili bilgiler bilincimizden çıkıyor ama duygusal etkileri varlıklarını sürdürüyorlar. Sıkıntımızın nedeninin farkında olamamamız sıkıntımızın nedeni olmadığını göstermez. Şimdiki ruh halimizi etkileyen bir geçmişimizin olduğu fikri, bu geçmişten kurtulamayacağımızı düşündürtüp bizi bazen korkutsa da kaçınılmaz bir fikirdir aslında. Kötü olan, şimdiki hayatımızın, geçmişimizde yaşadığımız ve maruz kaldığımız olumsuz olaylar ve durumlar nedeniyle sıkıntılı geçiyor olmasından ziyade bu durumla ilgili bir şey yapamayacağımızı düşünmektir.

Diğer bir deyişle, sorun bizi etkileyen bir geçmişimizin olması değil bu geçmişin olumsuz etkisinden kurtulamıyor olmamızdır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"İlişkilerde Güven Duygusu - Yeniden Güven Kazanmak Mümkün mü?" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Filiz OKUŞ TEZEL'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Filiz OKUŞ TEZEL'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     79 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Filiz OKUŞ TEZEL Fotoğraf
Psk.Dnş.Filiz OKUŞ TEZEL
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi47 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Filiz OKUŞ TEZEL'in Yazıları
► Bebekte Güven Duygusu Psk.Dnş.Müjgan SONUÇ
► Güven ve Güvensizlik Duygusu Psk.Serap DUYGULU
► Temel Güven Duygusu Psk.Ayşe Esma VATANSEVER
► Çocukta Temel Güven Duygusu Meral HASANDAYIOĞLU
► İlişkilerde ‘güven’ Sorunu Psk.Burçin KOYUNCU
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'İlişkilerde Güven Duygusu - Yeniden Güven Kazanmak Mümkün mü?' başlığıyla benzeşen toplam 30 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Öfke Kontrolü Eğitimi Programı ÇOK OKUNUYOR Mart 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


08:01
Top