2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Düşlenen Çocuk
MAKALE #10891 © Yazan Psk.Dnş.Tunahan UZUN | Yayın Mayıs 2013 | 4,123 Okuyucu
Yapılan yüzlerce araştırma bize göstermektedir ki; davranış veya uyum bozukluğuna sahip ve kişilik bozukluklarına en yatkın çocuklar, ruh sağlığı yerinde olmayan ebeveynlere sahiptir. Örnek olarak depresyon düzeyi yüksek olan annelerin depresyon düzeyi yüksek çocuklara sahip olması, öfke krizlerine giren bir ebeveynin toplum içinde "silik" olarak adlandırdığımız kendini ifade edemeyen çocuklara ya da duygudan yoksun gibi gözüken toplum içinde "vicdansız" olarak adlandırdığımız çocuklara sahip olması gibi durumlar bize çocukların duygusal olarak ebeveynlerinden kaçınılmaz bir şekilde etkilendiklerini göstermektedir.

Yani çocuk bir nevi, ayna nöronları adını verdiğimiz model alma biçimiyle ebeveyninin duygusal durumunu; onun davranışları ve bakışları aracılığıyla içselleştirip kendi ruh halini oluşturmaktadır. Bu anlamda çocuklarımızın duygusal sistemini ebeveynlerinin oluşturduğu unutulmamalıdır. Çocuğunda bir takım patolojiler olduğu gerekçesiyle bizden yardım almaya gelen ebeveynleri dinleyip onları anlamaya çalıştığımızda genellikle aklımızda iki ihtimal belirmektedir.

Bunlardan ilki; ebeveyninin bize sunmuş olduğu, problem davranış olarak ortaya koyduğu davranım stili; çocuğun gerçekten patolojisi olmasından değil, ebeveyninin çocuğunu patolojik bir bakış açısıyla değerlendirmesinden kaynaklanıyor. Yani ebeveyninin idealize ettiği, hayalini kurduğu çocuk değil de kendi varoluşunu gerçekleştirmeye çalışan, bireyselliğini kazanmaya çalışan bir çocuk; ebeveyninin daha önceden zihninde olmasını istediği çocuktan farklı olmaya başladığında ebeveyn bunu bir patoloji olarak algılayabilmektedir. Çünkü düşlerini kurduğu, kendisini dünyada daha değerli hissettirecek çocuk değil de kendisi gibi hatalar yapabilen mükemmel olmayan bir çocuk gelişmektedir. Bu durumda patolojiye sahip ebeveyn, zihnindeki mükemmellik sınırlarından uzak bir çocuk yetiştirdiği için daha değersiz ve yetersiz hissetmektedir. Daha açık bir ifadeyle dünya üzerindeki yerinde yeniden daha değerli olamamıştır.

İkinci ihtimal olarak; ebeveynin ruh sağlığı uzmanına şikayet eder nitelikte anlatmış olduğu çocuğunun mağduriyetini fark ederiz. Mağdur olarak ifade ettiğimiz çocuk, kimi zaman annesinden (bakım veren kişiden) ayrışıp bireyselliğini kazanmaya çalıştığı 3 yaş döneminde, anne tarafından kendisinden ayrışmaması adına istemli veya istemsiz engellenmiş, bireyselliğini kazanamamıştır.

İstemli olarak annenin bunu engellemesinin altında genellikle annenin şu duygu durumu yatmaktadır: Bir anne düşünün ki kendi gözlerine hiç kimse "-sen benim için öyle değerlisin ki, sensiz nasıl yaşarım" mesajı veren bakışlarla bakmamış olsun. Anne hayatında kendisine ne kadar değerli olduğunu hissettiren o bakışı çocuğunun gözlerinde gördüğünde o bakışı kaybetmemek adına kısmen çocuğunun bağımsızlığını, bireyselliğini kazanıp kendisinden uzaklaşmaması için çocuğu bir nevi kendine bağımlı yetiştirecektir. Bağımsızlığını kazanamayan çocuk önce annesine bağımlı kalacaktır. Daha sonra evlendiğinde eşine sımsıkı bağlanacaktır; bu sımsıkı bağlanma metodu kimi zaman "-beni boğuyorsun" diye şikayet eden eşlerin olmasına neden olacaktır. Eşi kendisine çocuk verdiğinde eşini bırakıp çocuğuna sımsıkı sarılarak patolojik bir döngünün temelleri atılmış olacaktır.

Mağdur olarak değerlendirdiğimiz çocuk kimi zaman ihmal edilerek dünya üzerinde değerli olduğu duygusu hissettirilmemiş ve değerli olduğunu, bu dünya üzerinde kendi yeri, söz hakkı olduğunu ispatlamak istercesine bir takım patolojik davranışlarla karşımıza gelmektedir. Bu çocukların genellikle tek ihtiyacı olan şey; öfkelendiğinde ebeveyni tarafından sırtı sıvazlanarak yatıştırılmak, sakinleştirilmektir. Kendimizi düşünecek olursak; insanın en öfke dolu, sinirli ve çileden çıkmış olduğu anında aslında ihtiyacı olan tek şey sevdiği birinin kendisine sarılmasıdır. O en öfke dolu olduğumuz anda sevdiğimiz birinin bize sarılması muhtemelen duygusal bir boşalım ile ağlamamıza ve rahatlamamıza neden olacaktır. Çocukların da böyle zamanlarda yatıştırılmaya ihtiyacı vardır.

Kimi zamanda çocuğun yalnızca değerli olduğunu hissetmeye ihtiyacı vardır ki burada çocuğun en fazla dikkate aldığı, beslendiği kaynak ebeveyninin bakışlarıdır. Yazımın ilk başında belirttiğim ayna nöronları bu bakışlarla çocuğun iç dünyasını oluşturmaktadır. Yanımızdaki insanların esnemeye başladıklarında bizimde esnemeye başlamamız ayna nöronlarının alıcı ve içselleştirici işlevinin bir sonucudur.

Çocuğun değerli olduğunu hissetmesini yanlış yorumlayan ebeveynler onun her türlü istek ve dileklerini karşılamaya çalışır bu da çocukta duygusal doyumsuzluğun önünü açmakta, mutsuz çocuğa neden olmaktadır.
Bir heykeltıraş olabilmek için belirli bir yeteneğe ve deneyime ihtiyaç vardır. Sanatçı olmayan yalnızca iyi niyetli bir insan bir heykel yapmaya çalıştığında heykelin kafasını düzelteyim, ayağını düzelteyim derken muhtemelen heykeli biçimsiz bir şekle sokabileceği gibi bizde ideal çocuk yetiştirmek adına biraz değerleriyle, biraz kültürü, kişiliği ile oynayarak düzeltilmesi zor çocuklar yetiştirmemeliyiz. Unutmamalıyız ki çocuğu en sağlıklı şekilde destekleyip onun kendini gerçekleştirmesini seyretmek kadar ebeveyne haz verecek, onu gururlandıracak bir yaşantı yoktur.

Yazdıklarımızı özetleyecek ve bir çerçeve oluşturacak olursak; çocuklarımızın mutlu olabilmesi için öncelikle onları düşlerimizdeki çocuk olmaya zorlamak yerine bireysel özellikleriyle kabul etmemiz, onları anlamaya çalışmamız gerekmektedir. Başarılarının aynalandığı çocuk, yani örnek olarak elinde iç çamaşırını sallayarak koşan çocuğa, annesinin (bakım veren kişinin) sanki bir ülkeyi fethetmiş de bayrağını dalgalandırarak kendisine koşan bir çocukmuş gibi tepki vermesi, onun coşkusunu coşkuyla karşılamak, çocuğunun heyecanını öldürmemek ve çocuğunu canlı tutmak anlamına gelmektedir. Bu anlamda çok hareketli, yaramaz olduğu düşünülen bir çocuğun taşkınlığına bir anlık da olsa müsaade edip onun coşkusunu paylaşmak, onun dünyasına girebilmek ve neticesinde oturup beraber resim çizebilmek çocuğun en varoluşsal ihtiyacıdır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Düşlenen Çocuk" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Tunahan UZUN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Tunahan UZUN'un izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Tunahan UZUN Fotoğraf
Psk.Dnş.Tunahan UZUN
Samsun (Online hizmet de veriyor)
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi55 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Tunahan UZUN'un Makaleleri
► Mutlu Çocuk mu Proje Çocuk mu? Psk.Yasemin TÜZEMEN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Düşlenen Çocuk' başlığıyla benzeşen toplam 12 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Öfke ve İlişki Eylül 2015
► Evlilikte Eş Seçimi Ağustos 2015
► Depresyon Kasım 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


11:51
Top