2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Gdo Lu Ürünler
MAKALE #11042 © Yazan Prof.Dr.M.Sait GÖNEN | Yayın Haziran 2013 | 4,050 Okuyucu
Biyoteknolojik yöntemlerle kendi türü dışındaki bir türden gen aktarılarak belirli özellikleri değiştirilen bitki, hayvan ya da mikroorganizmalara genetiği değiştirilmiş organizma yada transjenik (rekombinant DNA yöntemleriyle kalıtımsal olarak değiştirilmiş) deniyor.

Bu yolla ilk kez 1973’de bir bakteri üretilmiştir. Bu olay bilim dünyasında bu tür genetik uygulamaların potansiyel tehlikeleri olduğu konusunda kaygılara neden olmuştur. Rekombinant DNA teknolojisini kullanan ilk şirket Herbert Boyer tarafından kurulmuş ve şirket, 1978’de escherichia coli bakterisinin genetik manipülasyonu yoluyla, insülin üreten bir türünü ürettiğini açıklamıştır. Sonraki yılllarda bu alandaki çalışmalar artan hızıyla devam etmiştir. Günümüzde bu yolla üretilen mikroplara transjenik mikroplar, hayvanlara transjenik hayvanlar, bitkilere ise transjenik bitkiler denmektedir. GDO'lu bitkilerin tüm dünyada açlık sorununa çözüm bulmak amacıyla geliştirildiği savunuluyor. Verimliliği arttırabildiği, daha az ilaca ihtiyacı duyduğu, tarıma uygun olmayan alanlarda da üretime imkan tanıdığı için açlık ve yoksulluğa çare olabileceği düşünülmektedir. Bu konu ile ilgili yapılan çalışmalarda GDO’lu besinlerin sağlığa zararlı olabileceği ile ilgili tartışmalar halen olanca hızıyla devam etmektedir.

*Mısır ve Mısır Nişastası:

Sıçanlar 90 gün boyunca genetiği değiştirilmiş mısır ile beslendi ve hepatorenal sendrom olguları, Trigliserit düzeylerinde (%24-40) kontrol grubuna göre önemli bir artış tespit edildi (Séralinietal-2007). Vendômois ve ark. (2009) yaptığı çalışmada sıçanlarda 90 gün boyunca genetiği değiştirilmiş mısır ile beslenme sonrasında böbrek ve karaciğerde toksisite görülmüştür. Bunun haricinde kalp, adrenal, dalak ve kemik iliği toksisitesi görüldü. Bu çalışmalarda elde edilenlerin aksine Doull ve ark. 2007 yılında yaptığı çalışmada sıçanları 90 gün boyunca genetiği değiştirilmiş mısır ile besledi ve GDO’lu beslenen fareler ile GDO besin almayan fareler arasında anlamlı bir fark gözlenmedi. Yine benzer bir çalışmada MacKenzie SA ve ark, sıçanlar 90 gün boyunca genetiği değiştirilmiş mısır ile beslenme sonrasında kontrol grubundaki sıçanlarla karşılaştırıldığında anlamlı bir toksisite gözlenmedi.

*Pirinç:

Sıçanlar 90 gün boyunca genetiği değiştirilmiş pirinç ile beslenen çalışmalarda kontrol grubundaki sıçanlarla karşılaştırıldığında (Schrøder M ve ark. 2007) hematolojik ve biyokimyasal parametrelerde hafif bir yükseklik GDO’lu beslenen sıçanlarda tespit edildi. Ayrıca GDO ile beslenen sıçanlarda hafif düzeyde makroskobik ve histopatolojik değişiklikler tespit edildi. Poulsen ve ark. 2007 yılında sıçanlar üzerinde yapılan çalışmasında klinik, biyolojik, immunulojik, patolojik değişiklikler tespit edildi ve bu durumun sağlığa zarar verebileceği vurgulandı. Bu çalışmadan bir yıl sonra (Kroghsbo 2008) 90 gün boyunca GDO’lu pirinç ile beslenen sıçanlarda mezenterik lenf nodu büyümesi ve IgA düzeylerinde yükselme tespit etti. Bu çalışmaların aksine GDO’lu pirinç ile beslenen sıçanlar kontrol grubundaki sıçanlarla karşılaştırıldığında anlamlı bir toksik durum gözlenmediğini belirten çalışmalarda mevcuttur. (Domon ve ark. 2009)

*Soya Fasulyesi:

GDO’lu soya fasulyesi ile beslenmenin sağlığa verebileceği zararlar hakkında net bir görüş olmamasına rağmen bu konu ile ilgili bir çok çalışma yapılmış. Sıçanlar 90 gün boyunca genetiği değiştirilmiş soya fasulyesi ile beslenen çalışmalarda kontrol grubundaki sıçanlarla karşılaştırıldığında hepatosit metabolizmasında, strese yanıtta, kalsiyum sinyalizasyonunda ve mitokondri düzeyinde anlamlı değişiklikler tespit edildi. Ayrıca metabolik hızda bir azalma tespit edildi (Mathesius ve ark. 2009, Malatesta 2008). Bu çalışmaların aksine Delaney ve McNaughton yaptığı çalışmalarda, 90 gün boyunca genetiği değiştirilmiş soya fasulyesi ile beslenen sıçanlarda, kontrol grubundaki sıçanlarla karşılaştırıldığında anlamlı bir toksisite gözlenmedi (Delaney 2008, McNaughton 2008). Bu çalışmaların sonucunda GDO’lu mısır çalışmalarında (Mac Kenzie 2007, Malley ve ark. 2007, Juberg ve ark. 2009, He ve ark. 2009) konvansiyonel mısıra göre anlamlı bir değişiklik tespit edilmemesine rağmen Seralini ve Vendomois grubu bu GDO'lu besinlerin sağlığa zararlı olabileceğini vurgulamışlardır. GDO’lu soya fasulyesinde de aynı şekilde tartışma devam etmektedir. Sakamoto ve ark. 2007 ve Delanay et al 2008 yaptığı çalışmalarda konvansiyonel soya fasulyesi ile karşılaştırıldığında sağlığa zararlı bir durum tespit etmezken, Malatesta ve ark. 2008, Cisterna ve ark. 2008 yıllarında yapılan çalışmalar ışığında GDO soya fasulyesinin sağlığa zararlı etkilerinin olabileceği vurgulanmıştır.

GDO'lu besinlerin incelenmesi ile yapılan metaanaliz sonucunda Dona ve Arvanitoyannis 2009 çalışmasında GDO’lu besinlerin karaciğer, pankreas, böbrek, üreme üzerine olumsuz etkilerinin olabileceği ve ayrıca hematolojik, biyokimyasal ve immunolojik parametrelerde bozukluklar yapabileceği gösterilmiştir. Bu çalışmada rekombinant GH kullanımının IGF-1 düzeylerinde değişiklikler yaparak kanser gelişimini arttırabileceği de vurgulanmıştır.

Konu üzerinde araştırmalarını sürdüren bilim kurulları, GDO’lu ürünlerin insanların bağışıklık sisteminde, santral sinir yapısında tahribatlar yapabileceği, mikroplu hastalıklara karşı kullanılacak antibiyotiklerin etkinliğini azaltabileceği, kanser ve allerjik reaksiyonlara neden olabileceği üzerinde ısrarla durmaktadırlar. Bir ilacın bile insanlar üzerinde yaygın kullanılabilmasi için 20-25 yıllık çalışmalar gerektirdiği halde, henüz 1996‘da ortaya çıkan ve beraberlerinde pek çok riski taşıyan GDO’lu ürünleri insanlara, bilgilerinin dışında kullandırmak için gösterilen bu aceleci tavır bütün tüketicileri, sağlık ve denetim birimlerini düşündürmelidir.

Ayrıca atomu keşfetmiş, ardından atom bombasını icat etmiş insanoğlu bilimsel buluşları her zaman insanlığın yararına kullanmadığına göre, genetik mühendisliği ve biyoteknolojideki buluşların daima insanlığın yararına kullanıldığını ve kullanılacağını, örneğin bir biyolojik savaşta telafisi imkansız bedeller ödetmeyeceğini, insanlığın zararına kullanılmayacağını kim garanti edebilir? Onun için öncelikli olarak bütün bu çalışmalarda biyoetik sorunların öncelikle insanlığın ve tüm canlıların yararına, çevrenin yararına kurallara bağlanması gerekmektedir

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Gdo Lu Ürünler" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Prof.Dr.M.Sait GÖNEN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Prof.Dr.M.Sait GÖNEN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
M.Sait GÖNEN Fotoğraf
Prof.Dr.M.Sait GÖNEN
İstanbul
Doktor "Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi6 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Prof.Dr.M.Sait GÖNEN'in Yazıları
► Kozmetik Ürünler Prof.Dr.Can CEYLAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Gdo Lu Ürünler' başlığıyla benzeşen toplam 15 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


21:41
Top