2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Bir Yılan Hikayesi Daha ve Doğaya Geri Dönüş Üzerine Bir Bakışl
MAKALE #11163 © Yazan Vet.Hek.A.Kutlu DAYIOĞLU | Yayın Temmuz 2013 | 6,230 Okuyucu
Bir yılan hikayesi daha anlattım. Bu hikaye hem yeni hem de çok eski bir hikayeydi. İnsanların yılanla bitmeyen savaşını düşündük birlikte ve doğadaki diğer hayvanlarla olan anlaşmazlıklarını, nefretini ve korkularını düşündük.

Facebook’ta ezilerek de olsa ölmüş bir yılan resmi paylaştım geçen gün ve herkesten bu yılan hakkındaki en basit soruyu kendilerine sormalarını istedim. Bu yılan zehirli miydi zehirsiz mi? Buradaki amaç bu hayvanın türünü saptamak değildi..

Herkes yorumlar yaptı. Sağ olsun dostlar, arkadaşlar bu etkinliğime bana olan sevgi ve saygıları nedeniyle olsa gerek ve biraz da merakla katkı koydular. Kimisi direk zehirli dedi, kimisi ise zehirsiz olmalı! Kimisi yılan ve sürüngen uzmanlarını tavsiye etti. Bu şekilde kısa bir sürede olsa en azından çevremdeki insanlarla yılanlar konusunda konuştuk, düşündüler. Tabi bu resmi paylaşırken, boyunu anlamanız için yılanı yanımda tutarak boy fotoğrafı çektirirken amacım şov yapmak kendi üzerime ilgi çekmek değildi.
Bu yılan resmini insanlara göstermekteki amacım ;

Türkiye'de hemen her zaman her yerde herkes bir yaşadığı yerde bir yılan olmasından rahatsız olur ve çoğunlukla da bu yılan hızla öldürülüp sonra zehirli mi acaba zehirsiz gibi görünüyor gibi ölü yılan öldükten sonra değerlendirilir. Bir yılan öldürülürken hiç düşünülmez ki o da doğada yerini bulmuş bir canlıdır ve insanla hiç bir alıp veremediği düşmanlığı yada av avcı ilişkisi yoktur. sivrisinek deseniz tama insan kanı ile beslenen bir canlıdır. ama yılanın insanla hiç iyi yoktur. Ben yaşadığım alanlarda zehirsiz yılanların olmasından kertenkele, süleymancık ve kurbağaların yaşamasından mutlu olur ve kendimi iyi hissederim. Neden mi? Öncelikle çevremdeki habitata zarar vermediğimi hissederim ve insanlık egomla da demek bahçem sağlıklı ve bu hayvanların yaşam alanı olmaya devam ediyor derim.

Yılan gördüğünüzde ne yapmalıyız aslı soru bu belki de! Ve bağlantılı önemli soru da bir yılan bizim için ancak zehirli bir türse tehlike arz edebilir bunu unutmamalıyız. Peki zehirli zehirsiz türleri nasıl ayıracağız. Bunun kolay herkes tarafından anlaşılır bir yolu yok mu ? Tabi ki var.

Basitçe anlatmak gerekirse :
1- Öncelikle Türkiye’de 36 tür yılan olmasına rağmen bunların 11 tanesi zehirli ve insanlar için tehlikelidir. Bu türler vipera(Bir engerek türü) ailesine ait türlerdir. Daha fazla bilgi almak isteyenler şu linkten yararlanabilirler: http://www.belgeler.com/blg/4t0/turkiye-de-bulunan-zehirli-yilanlarin-genel-ozellikleri (Dostum Veteriner Hekim Hakan Boyar’a bilgilendirme için teşekkürler)
2- Engerek yılanlarını diğer zararsız yılan türlerinden ayırt etmek çok kolaydır.
3- Engereklerin kafası belirgin üçgene benzer şekildedir.
4- Derileri baklava desenli ,renkleri genelde gri, mat yeşil, kahverengi, mat sarı gibi çok canlı olmayan renklerdedir.
5- En kalın yaşı ileri yılanlar bile kısa boyludur. Aynı kalınlıktaki zehirsiz bir yılan 1-2 metreyi bulurken engerekler 60-70cm civarında olurlar. Ve tüm vücutta boyun ve kuyruk hariç genelde eşit kalınlıkta seyreder.
6- Zehirsiz yılanların kuyrukları aynı vücutlarında olduğu gibi birden kalınlaşıp birden incelmez, yavaş yavaş uzayarak incelir ve kuyruk bölgesinde bu iyice belirginleşip ciddi anlamda ince ve uzayan bir kuyruğa sahip olurlar. Engerek yılanlarında ise kuyruk birden kısalarak uzun bir üçgen gibi sonlanır. Dışkılama deliğinden sonra 4-5cm boyunda kısa bir kuyruk vardır.
7- Zehirsiz yılanlar insanların olduğu yerlerde dolaşır, ağaçlara çıkabilir vb gibi hareket alışkanlıklarına sahipken engerek yılanları avlanma zamanları dışında genelde çalılar ve kuytu bölgelerde çöreklenerek hareketsiz dururlar. O yüzden engerek yılanlarının yaşadığı yerlerde domates vb toplarken görmediğiniz yerlere elinizi sokup el yordamıyla hareket etmek çok tehlikelidir. Hemen her zaman dikkatli olmak gerekir.
8- Bu arada Bozörük yılanı gibi, zehirsiz yılanlar insana saldırma, kobra yılanı gibi başını yukarıya kaldırıp tıslama hatta ısırma eğilimindedirler. Ama bu saldırganlıkları ve ısırıkları sizi korkutmanın ötesinde zararsızdır. Normal dezenfektanlarla normal bir çizik gibi yaranızı temizlemeniz yeterlidir. Engerek yılanları ise ısırma konusunda çok hızlıdır ve zehirleri son derece tehlikelidir. Bu konuda benim yaşadığım bir deneyimi okumak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz: http://www.tavsiyeediyorum.com/meslekiani_134.htm
Sonuç olarak Türkiye’de hiç düşünülmeden sadece korku ile öldürülen yılanların %99 una yakını zararsız ve zehirsiz yılanlardır. İnsanlar çevrelerinde veya önlerine çıkan başta yılan olmak üzere her hayvanı hiç düşünmeden hemen öldürmektedirler. Yılanların böyle bilinçsizce öldürülmesi sonrasında da köyleri, kırsal bölgeleri fareler ve diğer kemirgenler istila etmektedir. Yılanlar aşırı üreme potansiyeli olan başta fare olmak üzere tüm kemirgenlerin nüfusunu kontrol altında tutarlar. Özellikle İngiltere’de fare istilası buğday ve diğer tahıl yetiştiricilerinin önleyemedikleri en büyük sorunların başında gelir. Benzer bir sorun bu kadar çok gereksiz yılan katliamı yapılan ülkemizde bir yerlerde benzer bir istila ve sorun her an ortaya çıkabilir.

Düşünülmeden öldürülen hayvanlar sadece yılanlarla da sınırlı değildir. Baykuşlar, kerkenezler, şahin ve atmaca türleri, kargalar, saksağanlar, kirpiler sadece insanlarla yolları çakıştığı için ülkemizde anlamsızca öldürülürler.

İnsanlar hayvanları değerlendirirken egoları ile sadece yarar zarar ilişkisini göz önüne aldıklarında ve bu yarar-zarar ilişkisini bile tam değerlendiremediklerinde yaşam alanlarında evcil hayvanlar dışında hiçbir hayvanın yaşamasından hoşnut olmayan nesiller yetişmektedir. Çocuklarımızı doğadan uzaklaştırdığımız sürece onlar için doğa korkulacak, kendilerini koruyacakları, içinde yaşayamayacakları yabancı bir ortam olmaya başlar. Doğayı tanımadan büyüyen bir çocuk kırk yılda bir kahvaltı bahçesine veya pikniğe gittiğinde sürekli çevresindeki uçuşan arı vb hayvanlardan ve diğer kendisine tehlike oluşturduğunu düşündüğü yaban hayvanından şiddetle korkacak ve gücü yettiğini öldürecek ve çoğu zamanda çığlıklar içinde kaçıp duracaktır. Sadece çocuklar değil bir önceki nesildeki yetişkin kadınlar erkeklerde böyle yerlere gittikleri zaman benzer davranışlarda bulunur ve mutsuz olurlar.

Evet bu kadar doğal güzellikleri ve inanılmaz güzel, ,ilginç habitatı olan bir ülkede yaşamamıza rağmen birkaç nesildir bunları tanımayan anlayamayan ve doğada olmaktan keyif almayan nesiller yetiştiriyoruz. Çocuklar doğayı düzenli çim alanlar ve o alanlar içindeki küçük yapay havuzlar ve peyzaj düzenlemesi yapılmış çiçek ve çalı tarhları zannediyor. Geleneksel ve kültürel sebze ve meyve yetiştirmeyi bir mucize gibi anlatır olduk. Çocukların çoğu için meyve ve sebze markette reyonlarda yetişen birer yiyecek oldu. Dalından bir elmayı koparıp yemek yada bostandan yeni koparılmış bir biber bir çocuk için garip bir durum haline geldi.

Çok geç kalmış değiliz…her biriniz bu yılan hikayem sayesinde çocukluğunuzu anne ve babalarınızın çocukluğunu düşünüp tekrar değerlendirmeler yapmalısınız. Unutmayın hem siz hem de çocuklarınız doğanın sağaltıcı gücünde yaşarlarsa ilerde olabilecek depresyonlar, saldırganlıklar, birbirini anlamama sorunları, bencillikler azalacak veya kaybolacak tabi en önemlisi de sevgiyi ve paylaşımı bilmeyen liderler, iş adamları diğer meslek sahipleri de toplumdaki daha az bir orana inecektir. İnsanların birbirini anlaması ve birlikte daha huzur içinde yaşamak bir hayal değil! Bunun formülü de çok basit! Doğadaki canlılar nasıl kurdukları düzen içinde dengeyi bozmadan yaşayabiliyorsa biz de kendimizi doğanın içinde hisseder ve onun kurallarına uyarsak benzer sorunsuz düzenler oluşacaktır.

Sadece güzel temenniler, keşke böyle olsalar ile bir yere varamayacağınızı anlamalısınız artık! Yukarıda anlattıklarımın hepsi bir biriyle bağlantılı ve geleceğimizi kurtaracak sevgi dolu nesiller yetiştirmemizi sağlayabilecek kavramlar aslında! ‘’Dünyayı güzellik kurtaracak’’ demiş şair ve eklemiş.. ‘’Bir insanı sevmekle başlayacak her şey..’’ ben de ekliyorum insanları, hayvanları, bitkileri, içinde yaşadığımız doğayı fark etmek, kendimizi onlarla bir hissetmek ve bir tohum dikmekle başlayacak her şey… sevgiyle kalın..
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Bir Yılan Hikayesi Daha ve Doğaya Geri Dönüş Üzerine Bir Bakışl" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Vet.Hek.A.Kutlu DAYIOĞLU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Vet.Hek.A.Kutlu DAYIOĞLU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     3 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
A.Kutlu DAYIOĞLU Fotoğraf
Vet.Hek.A.Kutlu DAYIOĞLU
İzmir (Online hizmet de veriyor)
Veteriner Hekim
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi222 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Vet.Hek.A.Kutlu DAYIOĞLU'nun Yazıları
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Bir Yılan Hikayesi Daha ve Doğaya Geri Dönüş Üzerine Bir Bakışl' başlığıyla benzeşen toplam 97 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kedilerde Agresiflik-Saldırganlık ÇOK OKUNUYOR Nisan 2013
◊ Bu da Bir Akrep Macerası Haziran 2017
◊ Pisipisi Otu Ekim 2009
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


19:55
Top