2007'den Bugüne 92,260 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Diyabet Psikolojisi
MAKALE #11217 © Yazan Psk.İdil Saliha KÜNTÜZ | Yayın Temmuz 2013 | 3,929 Okuyucu
DİYABET PSİKOLOJİSİ

Kronik hastalıklar; yaşam boyu sürecek olan, yeme içme alışkanlıklarını değiştiren ve sınırlayan, başa çıkması oldukça zor olabilen hastalıklardır. Bu hastalıklar kişinin yaşam kalitesini ve akışını olumsuz etkiler, maddi açıdan sıkıntı yaratmakla beraber tedavi süreci nedeniyle zaman ve enerji kaybı da yaşatabilir. Dolayısıyla, çevre veya sürecin kişiye yaşattığı yıpratıcı duygusal deneyimler demek olan yüksek stresin de eşlik ettiği hastalıklardır.
Diyabet de diğer kronik hastalıklar gibi kişiye stres yüklemekte ya da oluşan stresten gidişat olarak etkilenmektedir. Sağlığın kaybı ile şok ve inkar, öfke, isyan, üzüntü, endişe, korku yaşanabilir; kişi yas sürecine girebilir. Bazen de bu duygular öyle güçlü olur ki depresyon ile sonuçlanabilir.
Depresyon, diyabet hastalarında toplumdaki sıklığının iki katı bulunmuştur. Bu süreçte kişi kendini daha kırılgan, daha incinebilir hissedebilir. Kan şekeri ve ruhsal durum birbirini etkilediğinden kendine, sosyal çevresine ve yaşama olan güveni azalabilir. Böylece bağımlılık korkusu, yetersizlik ve beğenilmeme hissi, gelecek kaygısı, cinsellikte ve iş yaşamında düşük üretkenlik endişesi ile günlük yaşamı sürdürebilmesi zorlaşabilir. Tüm bu süreçler sadece hastayı değil, onun yakınlarını da etkiler.
İşte bu stresle yüzleşirken daha kalıcı psikolojik sorunlar ile baş başa kalmamak için bazı başa çıkma stratejileri bulunmaktadır. Bunları incelemeden önce bir diyabet hastasının teşhisi ilk aldığında ve hastalık tedavi sürecini yaşamaya başladığında karşılaştığı durum ve hisler ile ilgili konuşmak gerekmektedir.


Sağlığın Kaybı İle Yaşanan Yas Süreci

Bu süreç yaşanılarak tamamlanması gereken normal bir aşama olup aslında bir uyum sürecidir. Her hastada ve tabi ki sizde de farklı yaşanabilir ve süresi değişebilir. Bu evreler birbirini izleyebilir ya da yan yana varolabilirler.

Şok ve İnkar

Hastanın ilk tepkisi geçici bir şok durumudur. Tam olarak ne olduğunun farkına varamayabilirsiniz. Sonra bu şoktan yavaş yavaş ayılır ve ilk yanıt yanıt olarak genellikle "Hayır bu doğru değil, benim başıma gelmiş olamaz!" olabilir. Çünkü bilinç dışımızda hepimiz ölümsüz ve zarar gelmez olduğumuzdan bunu kabul etmek ve yüzleşmek neredeyse imkansızdır. Sanki bu tanıyı almamış gibi davranmayı seçebilir ve diyetinize, tedavinize uymayı reddedebilirsiniz. Doktorlar ile yüzleşmekten kaçınabilir kendinizce alternatif tedavi yöntemleri ile zaman kaybedebilirsiniz.

Öfke

İlk evre olan yadsımadan sonra artık "Evet benim başıma gelmiş. Hata değilmiş." gerçeğini kavradığınızda, yerine öfke, içerleme ve haset duyguları gelir. Ve, "Neden ben de o değil! Onlar değil?!" diyebilirsiniz. Kendininizi suçlayabilirsiniz, keşkeler artabilir. Öfke evresi hasta yakınları ve tedavi ekibi açısından da zor bir evredir. Çünkü bu öfke rastgele ve her yöne yöneltilebilir. Tanrı, hemşireler, hastane, doktorlar, ilaçlar hiç biri bir işe yaramıyordur ve insanlar inadına önünüzde yemek yiyordur, etraf mis gibi tatlı kokuyordur! Daha da vahimi çevreki insanların pek azı kendini sizin yerinize koyarak öfkenin neden kaynaklandığını anlamaya çalışırlar. Halbu ki yaşamdaki faaliyetlerin erken kesintiye uğradığını, diyabetin yaşamı kısıtladığını düşünmek, istenilen yiyecekleri yiyememek, kişide öfkeye normal olarak neden olabilir.

Pazarlık

Üzücü gerçekle yüzleşemeyip, Tanrıya, düzene insanlara öfkelenen hasta teşhisle yüzleşmeyi biraz daha ertelemek için bir tür anlaşma yapmaya çalışabilir. "Madem bu hastalık bana verilmeye karar verildiyse, öfkem de işe yaramıyorsa, belki de iyilikle istersem daha olumlu yanıt alabilirim."İyi davranışları için ödüllendirilme, özel hizmetlerinizden dolayı dileğinizin kabul edilme olasılığını düşünebilirsiniz. Pazarlıkların çoğu kişinin inandığı Yaratıcı ile yapılır ve genellikle gizli tutulur. İzleyici olmadan yapılan görüşmelerde biraz daha sağlıklı yaşayabilmek için daha önce alışkanlık olmayan davranışlarda bulunulabilir; kişi kendisini Tanrıya adayabilir ya da organlarını bağışlama sözü verebilir, çünkü bir anlam arayışı vardır. Bu vaatler sessiz bir suçluluk duygusu ile ilişkili olabilir.

Depresyon

Hastada belirtiler daha da ağırlaştığında artık durumuna gülüp geçemeyecek hale gelir. Kayıtsızlığın, öfkenin yerini kısa sürede bir kayıp duygusu alır. Hiç bir şey yapamayacak kadar üzgün olduğunuzu hissedebilirsiniz ve buna boşlukta olma duygusu, hüzün, yalnızlık, özlem, umutsuzluk, değersizlik hissi de eşlik edebilir. Ruh halinizde düzensizlikler sosyal çevreden uzaklaşma görülebilir. Hiç bir şeyden zevk alamadığınızı düşünür ve hiç bir şeyin eskisi gibi olamayacağına inanırsınız. Motivasyon eksikliği, enerji azlığı, uyku ve yeme alışkanlıklarındaki değişimler dikkat çekebilir. Başkalarına muhtaç kaldığınızı ya da kalacağınızı, doktorlara bağımlı yaşayacağınızı düşünerek gelecek ile ilgili endişeler başlayabilir. Ne kendinize ne de çevrenize yararınızın olmadığını söyleyerek bedeninizi, benliğinizi suçlayabilirsiniz. Bu süreç, kendinizi idare edebilme ve kan şekeri düzeyini kontrol altına alma azmini negatif yönde etkileyebilmektedir.

Bu noktada hasta yakınlarının "İyi görünüyorsun. Yok bir şeyin senin. Turp gibi olacaksın merak etme. Herşey yolunda. Üzülme bak güçlü ol!" gibi tesellilerde bulunması yarardan çok zarar sağlamaktadır. Ancak bu acıya saygı ve sosyal destek ve hastanın duygularını dinlemek olmazsa olmazdır.

Kabullenme ve Yüzleşme

Bu süreç mutlu bir evre değildir. Hatta neredeyse duygudan yoksundur. Baş etmeye, uyum sağlamaya çalışır hasta. Gündelik yaşantıya geri dönülür böylece. Ardından kişi yeniden sevinmeye, üzülmeye, kızmaya, merak etmeye ve devam etmeye başlar.

Teşhis Alındıktan Sonra Neler Yapılabilir
Bu Süreçle Nasıl Başa Çıkılabilir?


Teşhisi kabullendikten sonra da belirli korkular yaşayabilirsiniz. Korku çok normal bir duygudur. Ancak korkularınızın üzerine gitmedikçe onlar büyüyerek sizi içine alırlar. Üzerine gerçekçi adımlarla giderseniz, küçülerek uzaklaşırlar. Korkularınızı yenmeniz için onları tanımanız gerekir. Unutmayın ki ne düşünürseniz, otomatik olarak öyle hissedip o şekilde davranırsınız. Daha gerçekçi düşünmeye başladıkça daha gerçekçi hissedersiniz.

Yaşanan stresle başa çıkmak için alkol, sigara ya da tıkanırcasına yemek yemek de bir seçim olabilir. İlk başta rahatlatıyor gibi görünse de bir süre sonra çöküş kaçınılmazdır. Stresi yaratan çevre ve olaylar değil, sizinonu yorumlama şekliniz olduğundan, başa çıkmada daha alternatif düşünceler ve yollar deneyerek strese verdiğiniz tepkiyi kontrol edebilirsiniz.

Bir çok diyabeti olan kişi, hastalıkla bağlantılı olarak ileride sakat kalabileceğinden korkar. Oysa ki bunun olmaması için alınacak tedbirler elbette ki vardır.

Bununla beraber iğne korkusu nedeni ile insülin alma beklentisinin yarattığı endişe ve panik büyük olabilir. Bu konuda sağlık çalışanları en kolay yöntemleri öğretip, destek oldukları gibi bu korku ile başa çıkmada bir uzmandan da yardım alabilirsiniz.

Kronik hastalıklarda sosyal destek çok önemlidir. Mümkün olduğunda çevrenizden ailenizden, arkadaşlarınızdan kopmamaya çalışın.

Yeni etkinlikler, hobiler ile yaşamınızı renklendirin. Hobi üretim demektir. Size keyif verecek uğraşlar bulmaya çalışın. Böylece hastalık olsun olmasın bir şeyler üretebildiğinizi görerek özgüveninizi arttırabilirsiniz.

Hastalığınız ile ilgili en doğru bilgileri almaya çalışın. Bunu da ancak uzmanlardan alabileceğinizi unutmayın. Hastalığınız ile ilgili doğru adımları atmak ve hayatınız üzerinde kontrol hissetmek için bu şarttır.

Minimum zarar, maksimum fayda neler yapabileceğinizi tespit etmekte fayda vardır. Madem bu hastalık düzelmeyecek ve destekleyici tedaviler ile devam edeceksiniz, seyirci kalmadan sizin de eşlik etmeniz ve yapabildiğiniz ölçüde süreci yönetmeniz, tedaviyi ve hayatınızı kolaylaştıracaktır.

"Diyabet de olduk bari başka bir hastalık olmasın, evden dışarı çıkmayayım." ya da "Benden geçti artık. Hastayım ben. Bir kenarda oturmaktan başka ne yapabilirim ki?!" derseniz kendinizi daha muhtaç ve bağımlı hissetmeye başlarsınız. Bu kronik hastalığın sizim tüm benliğinizi sarmadığını, sizin küçük bir parçanız, cebinizde taşıdığınız bir şey olduğunu ve başka özelliklerinizin, başarılarınızın da bulunduğunu bilmeniz daha gerçekçi olacaktır.

Eğer depresif belirtilerin ve stres seviyenizin çok yüksek olduğunu düşünüyorsanız, bir uzmandan yardım almaktan çekinmeyin. Unutmayın ki bu dünyada bir tane daha sizden yok, biriciksiniz; çok değerlisiniz. Ve bu değerli olma durumu da size bir sorumluluk veriyor; ne hissederseniz, ne düşünürseniz ve nasıl davranırsanız hepsi sizin, size ait. Dolayısıyla bu hayat da sizin. En az sizin kadar değer verin ona.

Psk. İdil Saliha Küntüz
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Diyabet Psikolojisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İdil Saliha KÜNTÜZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İdil Saliha KÜNTÜZ'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İdil Saliha KÜNTÜZ'ün Yazıları
► Diyabet ve Depresyon Psk.Merve PEHLİVAN
► Göç ve Göç Psikolojisi Psk.Burçak DEMİRKAN
► Lohusa Psikolojisi Psk.Arzu BEYRİBEY
► Alışveriş Psikolojisi Psk.Ali ÇETİN
► Kadın Psikolojisi Psk.Ebru Ceylan TEZER
► Alışveriş Psikolojisi Psk.Burcu BAŞOĞLU KUNDAK
► Kanser Psikolojisi Psk.Dnş.Seren BELECİ
► Spor Psikolojisi Psk.Barış Kemal KİRİK
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Diyabet Psikolojisi' başlığıyla benzeşen toplam 93 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


07:39
Top