Kronik Yorgunluk Sendromu ve Terapisi
KRONİK YORGUNLUK SENDROMU VE TERAPİSİ
Yorgunluk düşük düzeyde canlılıkla beraber, günlük işlevselliğin bozulmasıyla belirli subjektif bir duygudur (Zautra, Fasman, Parish, Davis, 2007). Genel popülasyonda oldukça yaygın olan yorgunluk, bitkinlik, genel olarak geçici ve duruma bağlı bir niteliktedir. Yorgunluğun toplumdaki yaşam boyu yaygınlığı % 20 civarındadır(Zautra, Fasman, Parish, Davis, 2007). Yorgunluk klinik popülasyonda da en sık rastlanılan semptomdur (Miller, 2006 ).
Kronik Yorgunluk Sendromu’nda (KYS) ise kişinin çoğu zaman yorgun hissederek günlük aktivitelerini sürdürememesi ve bunun 6 aydan uzun sürmesi söz konusudur (Browne, Chalder, 2006). Fiziksel yorgunlukla birlikte konsantrasyon güçlüğü, hatırlama sorunları, ve ya konuşurken de doğru kelimeyi bulmayı zorlaştıran zihinsel bir yorgunluk da yaşanır. Kronik Yorgunluk Sendromu’nda dinlenmek bile bu bitkinliği geçirmekte yetersiz kalabilir.
Kronik Yorgunluk Sendromu’nda Kriterler
Major Kriterler
1. En az 6 aydır (çocuklar için süre 3 aydır) devam eden yatak istirahatı ile düzelmeyen sürekli veya tekrarlanan bitkinlik ve çabuk yorulma
2. Ortalama günlük aktiviteyi en azından %50 azaltacak derecede bitkinlik
Minör Kriterler: Major kriterlerin yanında zaman zaman boğaz ağrısı, kas zayıflığı, uzun süreli bitkinlik, kas ağrıları, hafif ateş ve ya üşüme, unutkanlık, düşünmede zorluk, depresyon, baş ağrıları, uyku bozuklukları da görülebilir.
Klinik ağırlığına göre Kronik Yorgunluk Sendromu’nu sınıflandırma
1. Hafif derecede: Kendine bakabilir, işini ve ev işlerini aşırı zorlukla yürütebilir. Çoğunlukla işini sürdürebilir, fakat performansı düşmüştür, sosyal aktivitelere katılamaz, istirahat sürelerini arttırır. Genellikle hafta sonlarını gelecek hafta ile başa çıkabilmek için sadece istirahat ile geçirir.
2. Orta derecede: Günlük aktiviteleri aşırı derecede kısıtlanmıştır, mobilitesi azalmıştır. Semptomlarının derecesine bağlı olarak o günkü aktivitesinde dalgalanmalar olabilir. Günlük aktivitelerinin bir çoğu için yardıma ihtiyaç duyar. Uzun istirahat sürelerine ihtiyacı olduğundan işlerini bırakma eğilimindedirler. Gece uyku kalitesi kötüdür, öğleden sonraları en az birkaç saat uyumak zorundadır.
3. Ağır derecede: Tamamen sakat, çalışamaz ve bütün aktiviteleri için yardıma ihtiyaç duyar. Sadece yüz yıkama, diş fırçalama gibi küçük aktiviteleri başarabilir. Mobilize olması için tekerlekli sandalyeye ihtiyacı vardır, genellikle evden çıkamaz.
4. Çok ağır derecede: Herhangi bir kişisel günlük işini yapabilmesi ve ya mobilize olması mümkün değildir. Genellikle vaktinin önemli bir kısmını yatarak geçirir. Işığa ve sese duyarlılık söz konusu olabilir (Sofuoğlu, İzgi, Asdemir, 2006).
KRONİK YORGUNLUK SENDROMUNDA TERAPİ:
KOGNİTİF DAVRANIŞ TERAPİSİYLE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR
Yapılan araştırmalarda ve gözden geçirme çalışmalarında Kognitif Davranış Terapisi’nin (KDT) Kronik Yorgunluk Sendromu (KYS) olan hastalar için oldukça faydalı ve etkili bir terapi yöntemi olduğu bulunmuştur. KBT özellikle KYS semptomlarında, duygusal stres, aktivite düzeyi, işlevsellik becerilerinde etkili olmuştur (Sharpe, 1998; Kroenke, Swindle, 2000 Nezu & Nezu, Lombardo, 2001; Prins ve ark., 2002; Quarmy, Rimes, Deale, Wessely, Chalder, 2007). Bu çalışmalarda KYS ile ilgili psikoeğitim, maladaptif davranışları değiştirerek adaptif sağlıklı davranışları arttırma, başa çıkma becerileri, davranışsal aktivasyonu arttırma, kognitif çarpıtmaları yeniden yapılandırma, problem çözme becerileri ve gevşeme egzersizleri (kas gevşetme, derin nefes alma, görselleme yoluyla) gibi teknikler kullanılmaktadır (Nezu & Nezu, Lombardo, 2001; Prins ve ark., 2001).
Bireysel Kognitif Davranış Terapisinin Kronik Yorgunluk Sendromu olan hastalarda etkinliğini araştıran 3 çalışmanın 2’sinde KDT uygulananlarda günlük işlevsellikte, yorgunlukta, somatik şikayetlerde, anksiyete ve depresyonda ve aktivite düzeyinde anlamlı iyiye gidiş görülmüştür (Nezu & Nezu, Lombardo, 2001). Yalnızca immün terapi (lökosit ekstraktı) , immünn terapi ve KDT, plasebo ve KDT ‘nin karşılaştırıldığı bir çalışmada bu gruplar arasında fark bulunamamıştır (Lloyd ve ark., 1993).
Grup Kognitif Davranış Terapisinin etkinliğinin araştırıldığı 4 çalışmada da Kronik Yorgunluk Sendromunda KDT etkili bulunmuştur. Özellikle yorgunlukla ilgili kognisyonlarda azalma, aktivitede çoğalma ve yorgunlukta iyileşme görülmüştür (Prins ve ark., 2001; Nezu & Nezu, Lombardo, 2001; Houdenhove, Bruyninckx, Luyten, 2006).
Retrospektif olarak KDT’nin KYS’li hastalardaki etkinliğinin incelendiği çalışmalarda da aktivite düzeylerinde artış bulunmuştur. Ayrıca birincil basamak sağlık hizmetlerini kullanmada azalma görülmüş ve KDT’nin bu hastalar için kabul edilebilir bir tedavi olduğu bulunmuştur (Akagi, Klimes, Bass, 2001; Nezu & Nezu, Lombardo, 2001).
KDT’nin, Kronik Yorgunluk Sendromu olan hastalarda ağrı semptomlarında da azalmaya sebep olup olmadığını araştıran bir gözden geçirme çalışmasında KDT’nin ağrı semptomlarında da azalma sağladığı görülmüştür. (Knoop, Stulemeijer, Prins, Meer, Bleijenberg, baskıda).
Sonuç olarak KDT Kronik Yorgunluk Sendromu’nun tedavisinde en fazla kanıta dayalı olan tedavi yöntemidir. İlaç tedavisi, vitamin hapları ve ya diyet gibi yöntemlerin KYS’de etkili olduğuna dair çalışma yoktur, var olan çalışmalar da bunların etkili tedavi yöntemleri olduğunu destekler nitelikte değildir. Ancak KYS olan hastalarda uygulanacak KDT için terapistlerin hem bu bozuklukla ilgili bilgili olması hem de Kognitif Davranış Terapisi eğitimlerini almış olması gerekmektedir.
Uzman Klinik Psikolog
Aygün Tuçe Ataş
Yorgunluk düşük düzeyde canlılıkla beraber, günlük işlevselliğin bozulmasıyla belirli subjektif bir duygudur (Zautra, Fasman, Parish, Davis, 2007). Genel popülasyonda oldukça yaygın olan yorgunluk, bitkinlik, genel olarak geçici ve duruma bağlı bir niteliktedir. Yorgunluğun toplumdaki yaşam boyu yaygınlığı % 20 civarındadır(Zautra, Fasman, Parish, Davis, 2007). Yorgunluk klinik popülasyonda da en sık rastlanılan semptomdur (Miller, 2006 ).
Kronik Yorgunluk Sendromu’nda (KYS) ise kişinin çoğu zaman yorgun hissederek günlük aktivitelerini sürdürememesi ve bunun 6 aydan uzun sürmesi söz konusudur (Browne, Chalder, 2006). Fiziksel yorgunlukla birlikte konsantrasyon güçlüğü, hatırlama sorunları, ve ya konuşurken de doğru kelimeyi bulmayı zorlaştıran zihinsel bir yorgunluk da yaşanır. Kronik Yorgunluk Sendromu’nda dinlenmek bile bu bitkinliği geçirmekte yetersiz kalabilir.
Kronik Yorgunluk Sendromu’nda Kriterler
Major Kriterler
1. En az 6 aydır (çocuklar için süre 3 aydır) devam eden yatak istirahatı ile düzelmeyen sürekli veya tekrarlanan bitkinlik ve çabuk yorulma
2. Ortalama günlük aktiviteyi en azından %50 azaltacak derecede bitkinlik
Minör Kriterler: Major kriterlerin yanında zaman zaman boğaz ağrısı, kas zayıflığı, uzun süreli bitkinlik, kas ağrıları, hafif ateş ve ya üşüme, unutkanlık, düşünmede zorluk, depresyon, baş ağrıları, uyku bozuklukları da görülebilir.
Klinik ağırlığına göre Kronik Yorgunluk Sendromu’nu sınıflandırma
1. Hafif derecede: Kendine bakabilir, işini ve ev işlerini aşırı zorlukla yürütebilir. Çoğunlukla işini sürdürebilir, fakat performansı düşmüştür, sosyal aktivitelere katılamaz, istirahat sürelerini arttırır. Genellikle hafta sonlarını gelecek hafta ile başa çıkabilmek için sadece istirahat ile geçirir.
2. Orta derecede: Günlük aktiviteleri aşırı derecede kısıtlanmıştır, mobilitesi azalmıştır. Semptomlarının derecesine bağlı olarak o günkü aktivitesinde dalgalanmalar olabilir. Günlük aktivitelerinin bir çoğu için yardıma ihtiyaç duyar. Uzun istirahat sürelerine ihtiyacı olduğundan işlerini bırakma eğilimindedirler. Gece uyku kalitesi kötüdür, öğleden sonraları en az birkaç saat uyumak zorundadır.
3. Ağır derecede: Tamamen sakat, çalışamaz ve bütün aktiviteleri için yardıma ihtiyaç duyar. Sadece yüz yıkama, diş fırçalama gibi küçük aktiviteleri başarabilir. Mobilize olması için tekerlekli sandalyeye ihtiyacı vardır, genellikle evden çıkamaz.
4. Çok ağır derecede: Herhangi bir kişisel günlük işini yapabilmesi ve ya mobilize olması mümkün değildir. Genellikle vaktinin önemli bir kısmını yatarak geçirir. Işığa ve sese duyarlılık söz konusu olabilir (Sofuoğlu, İzgi, Asdemir, 2006).
KRONİK YORGUNLUK SENDROMUNDA TERAPİ:
KOGNİTİF DAVRANIŞ TERAPİSİYLE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR
Yapılan araştırmalarda ve gözden geçirme çalışmalarında Kognitif Davranış Terapisi’nin (KDT) Kronik Yorgunluk Sendromu (KYS) olan hastalar için oldukça faydalı ve etkili bir terapi yöntemi olduğu bulunmuştur. KBT özellikle KYS semptomlarında, duygusal stres, aktivite düzeyi, işlevsellik becerilerinde etkili olmuştur (Sharpe, 1998; Kroenke, Swindle, 2000 Nezu & Nezu, Lombardo, 2001; Prins ve ark., 2002; Quarmy, Rimes, Deale, Wessely, Chalder, 2007). Bu çalışmalarda KYS ile ilgili psikoeğitim, maladaptif davranışları değiştirerek adaptif sağlıklı davranışları arttırma, başa çıkma becerileri, davranışsal aktivasyonu arttırma, kognitif çarpıtmaları yeniden yapılandırma, problem çözme becerileri ve gevşeme egzersizleri (kas gevşetme, derin nefes alma, görselleme yoluyla) gibi teknikler kullanılmaktadır (Nezu & Nezu, Lombardo, 2001; Prins ve ark., 2001).
Bireysel Kognitif Davranış Terapisinin Kronik Yorgunluk Sendromu olan hastalarda etkinliğini araştıran 3 çalışmanın 2’sinde KDT uygulananlarda günlük işlevsellikte, yorgunlukta, somatik şikayetlerde, anksiyete ve depresyonda ve aktivite düzeyinde anlamlı iyiye gidiş görülmüştür (Nezu & Nezu, Lombardo, 2001). Yalnızca immün terapi (lökosit ekstraktı) , immünn terapi ve KDT, plasebo ve KDT ‘nin karşılaştırıldığı bir çalışmada bu gruplar arasında fark bulunamamıştır (Lloyd ve ark., 1993).
Grup Kognitif Davranış Terapisinin etkinliğinin araştırıldığı 4 çalışmada da Kronik Yorgunluk Sendromunda KDT etkili bulunmuştur. Özellikle yorgunlukla ilgili kognisyonlarda azalma, aktivitede çoğalma ve yorgunlukta iyileşme görülmüştür (Prins ve ark., 2001; Nezu & Nezu, Lombardo, 2001; Houdenhove, Bruyninckx, Luyten, 2006).
Retrospektif olarak KDT’nin KYS’li hastalardaki etkinliğinin incelendiği çalışmalarda da aktivite düzeylerinde artış bulunmuştur. Ayrıca birincil basamak sağlık hizmetlerini kullanmada azalma görülmüş ve KDT’nin bu hastalar için kabul edilebilir bir tedavi olduğu bulunmuştur (Akagi, Klimes, Bass, 2001; Nezu & Nezu, Lombardo, 2001).
KDT’nin, Kronik Yorgunluk Sendromu olan hastalarda ağrı semptomlarında da azalmaya sebep olup olmadığını araştıran bir gözden geçirme çalışmasında KDT’nin ağrı semptomlarında da azalma sağladığı görülmüştür. (Knoop, Stulemeijer, Prins, Meer, Bleijenberg, baskıda).
Sonuç olarak KDT Kronik Yorgunluk Sendromu’nun tedavisinde en fazla kanıta dayalı olan tedavi yöntemidir. İlaç tedavisi, vitamin hapları ve ya diyet gibi yöntemlerin KYS’de etkili olduğuna dair çalışma yoktur, var olan çalışmalar da bunların etkili tedavi yöntemleri olduğunu destekler nitelikte değildir. Ancak KYS olan hastalarda uygulanacak KDT için terapistlerin hem bu bozuklukla ilgili bilgili olması hem de Kognitif Davranış Terapisi eğitimlerini almış olması gerekmektedir.
Uzman Klinik Psikolog
Aygün Tuçe Ataş
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Kronik Yorgunluk Sendromu ve Terapisi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Aygün Tuçe ATAŞ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Aygün Tuçe ATAŞ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |






Yazan Uzman
|
kronik yorgunluk sendromu, kronik yorgunluk, yorgunluk, yorgunluk terapisi, kognitif terapi, kognitif davranış terapisi, kronik yorgunluk belirtileri, kronik yorgunluk tedavisi
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.