Kör Noktadan Çift Körler Evliliğine
KÖR NOKTADAN ÇİFT KÖRLER EVLİLİĞİNE
Aslında trafik kuralları ile evlilik kuralları arasında bağlantı ya da ilişki var mıdır? diye hep düşünmüşümdür. Bugün bu iki konu arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları incelemek istiyorum.
Trafikte usta şoför olmakla, evlenmek ve aile olmakta uzun, zor, yorucu ve heyecan verici bir süreçtir.
Evlenmeye karar vermek eş seçmekle başlar. Çünkü bir ömür boyu onunla aynı hayatı paylaşacağına inanırsın. Başka birini aramayacağına kendini inandırırsın. Her şey yolunda gider ve istediğin gibi bir eş seçmişsen mutlu olursun. Araba kullanmaya karar vermekte hangi tür ehliyete sahip olmak istediğine karar vermekle başlar. A-B-C-D-E-F-H sınıflarından birine karar vererek şoför olmak için kursa gidersin. Burada aslında bir eksikliğin vardır oysa.
Ülkemizde evlenmek içinde araba kullanmak içinde yasal olan sınır 18 olmasına rağmen, araba kullanmak için kurslara giden gençlerimiz evlenmek/evlenmeden önce kişisel özelliklerine uygun olduğuna inandığı eşiyle bir ömür boyu mutlu olmak için kursa gitmeyi düşünmez ve evli olmak nasıl bir süreçtir diye öğrenmeye çalışmaz. Ustasıyla beraber ama kendisi kullanır arabayı ve kullandıkça ustalaşır. Ancak iş evliliğe gelince psikologa gidilmesi saçma gelir ve tek başlarına başarılı ve mutlu olmaları beklenir yeni evli gençlerden. Araba kullanmayı bilmeyen birine arabayı emanet etmekle aynı şey aslında yapılan.
Her türlü yanlışa rağmen başlanır evlilik hayatına. İlk günlerde her şey güzeldir aslında. Sonra bir şeyler ters gitmeye başlar çiftin arasında. Kuralsız bir trafikle kuraldışı evlilikte aynıdır özünde. Şimdi gelin bu kurallar arası ilişkiyi irdeleyelim.
Evlilik uzun bir yolculuk gibidir. Uzun yapılan yolculuklarda dikkatli gidilmeli ve dinlenmeye önem verilmelidir çünkü bu yolda keskin/tehlikeli virajlar vardır. Uzun yolcuklarda hep iki şoför vardır. Evli çiftlerin yapacağı bu yolculukta da bazen erkeğin bazen de kadının direksiyonda olması ve hep paylaşarak direksiyona geçmeleri gerekir. Aksi takdirde tek şoför bir süre sonra yorulur ve kaza/kazalar yapar ancak bunun farkına bile varmadan hem kendi hayatını hem de yanındakilerin hayatını tehlikeye atar.
Evlilik yolunda öfkesine, kızgınlığına, olumsuz duygularına kapılmadan hız limitlerine ve trafik işaret/işaretçilerine uyarak güvenli yolculuk yapmak mümkündür. Kimdir peki bu işaret ve işaretçiler? Bana göre bu kişiler, tecrübeli, yansız ve önyargısız, olgun evli çiftler olabildiği gibi alanında uzman aile ve evlilik terapistleridir. Yeni evli çiftlerin belki de onlardan öğreneceği aile hayatıyla ilgili çok sayıda deneyim ve bilgi vardır. Önemli olan onların ikaz ve uyarılarını ciddiye almak ve hayatlarına uyarlamaktır.
Peki evlilik yolunda devamlı çıkış ve devamlı inişler de var mıdır acaba? Elbetteki dönemsel olarak aile içi çatışmalar ve kavgalar yaşanması devamlı inişlerin olduğunu göstermez mi? Aynı şekilde çiftin balayı gibi yaşadıkları tatiller, beraber geçirdikleri vakitler de yok mudur? Elbette ki bunların olması doğaldır ancak hep evliliğin bu yönde gideceğini zannetmek ise sadece bir yanılgıdır. Evlilik de dönemsel kötü ve dönemsel iyi zamanlar olacaktır ve olması kadar doğal bir durum yoktur. Çiftlerin belki de bilmesi gereken en önemli durum bu sürecin geçici olduğu ve bu süreçte ani hızlanmalar yapıp kötü gidiyor diye evliliği bitirmeye yönelmemeleri ve her zaman iyi gidiyor deyip hayalci olmamalarıdır.
Yolun daralması veya genişlemesi de göz önünde bulundurulmalıdır. Hep duble yolda araç kullanmış ve sürekli otomatik vitesli araba sürmüş bir sürücünün, yolun hep aynı kalmasını ve değişmemesini istemesi nasıl saçma bir istekse, kendinin aynı kalmasını ve eşinin değişmesini istemekte aynı oranda saçma ve anormal bir istektir. Evliliğin iyi gitmesinde benim katkımın onun katkısına endeksli olmasını sağlamak ise, adına eşitlik yaftası altında eşe dayatılan bir gerçekliktir. Yani ev içi işlerde onun katkısı kadar bende katkı koymalıyım diyemeyen bir eş, evliliğin sorumluluğunu ve yükünü diğer eşin sırtına yükler ve bir süre sonra diğer eş, aşırı yüklenmiş tonaj ağırlığı fazla olan ağır vasıta kamyonlara döner, taşıdığı yük onu yavaşlatır, zorlar ve fren ayarlarını bozar. Bunun sonucu nereye çarpacağı ve kaç aracı altına alacağı belli olmayan kaza kamyonuna döner. Sonuç istenmeyen kaza manzarasıdır.
Yolun durumu bazen buzlanmış/gizli buzlanmış bazen gevşek malzemeli zeminden yapılmış bazen kaygan bazen de tek veya çift yönlü olabilir. Usta şoför bunların hepsini dikkate almalıdır. Buzlanmış ve gizli buzlanma olan yollarda aşırı hızlı gidilmemelidir. Eşi kendisine karşı bir sorundan dolayı uzaklaşmış eşin, bu durumu düzeltmek için acele etmemesi ve dikkatli olması gerekir. Ona yavaş yaklaşmalı, sigortalarını attırmamalı ve acil çözüm bekleyen sorunlara eğilmelidir.
Gevşek malzemeli bir zemin üzerinde kurulmuş bir evlilik üzerine ağırlık konulunca çökmeye başlayacaktır. Evlilik öncesi nişanlılık döneminde bile bu evlilik yürümez denilmesine rağmen kurulan evlilik aslında gevşek malzemeli bir zemin üzerinde kurulmuştur. Nişan, söz, kına ve evlilik öncesi alışveriş sürecinde aileler arasında yaşanan kavgalar, olumsuz birbirine yaklaşımlar bu evlilik öncesi çifte uyarı vermiştir. Aileler aslında evliliğe destek olduklarını sanırlarken uzun süre unutulmayacak ve yeni evliler arasında senin annen-baban-kardeşin vb şeklinde dile getirilecek nice kavgaların fitili olacaktır. Aslında kök ailelere hoşça kal ve güle güle denmesinin sağlıklı yapılmamış olması evlendikten sonra sürekli bu konunun gündeme getirilmesine ve gündemin sürekli şımartılarak her konunun kavga için araç haline gelmesine neden olmaktadır. İlerleyen süreçte bu konuyu bitiremeyen çiftler sonu gelmez kavgalar yapmaktadır. Bu evlilik yürümeyecek çünkü ailemi kabul etmiyor duygusuyla ayrılmaya karar vermektedirler.
Evlilik yolunun kaygan bir zemin olduğu asla unutulmamalıdır. Aslında bunu ben aldatmaların temeli olarak görmüyor da değilim. Eşlerin bu yolda her an düşme veya kayarak istemeden zarar görme ihtimali varken birbirinin yanında olmaması evliliğin kırılgan, dayanıklılığı zayıf ve çabuk değişen bir yapıda ve istenmeyen yönde zararlar vermektedir. Eşini yanında göremeyen, ondan enerji alması gerektiği halde alamayan ve sürekli yalnız kalmak zorunda kalan diğer eş, istemeden enerji alacağı yeni kaynaklara (alışveriş, sosyal etkinlikler, çocuklar vb) ve kişilere yönelerek aile sistemine üçüncüyü dahil etmektedir. Bu üçüncüler bazen sanal ortamda bazen de gerçekte ailenin hayatına dahil olmakta ve aldatma olgusu isteyerek/istenmeden gelişmektedir.
Evlilik tek ve çift yönlü, ters veya aynı yönde devam etmelidir. Elbette ki çiftlerin yönü birbirleriyle aynı olmalıdır. Aynı yönde gitmiyorlarsa birbirlerinde hızla uzaklaşmaktadırlar. İşin ilginç yanı ise bunun farkında olmalarına rağmen, yönlerini birbirlerine uyumlu yapmakta isteksiz olmalarıdır.
Soru şu olmalıdır? Bu evlilik nereye gidiyor? Ben eşimle aynı yönde gitmeye neden isteksizleştim? Cevabını verebildiklerinde yönlerini değiştirmeye karar vereceklerini düşünüyorum.
Otobanda ya da çevreyolunda tünele yaklaşan araçların asla tünel öncesinde durmamaları gerektiği kuralını ben evlilikte sona yaklaşmaya benzetiyorum. Aile içi çatışmaları, kavgaları artmış, birbiriyle iletişim kuramayan çiftler son sürat tünele gidiyorlar. İşte bu noktada yani tünelin tam başında artık durmaları imkansızdır. Karar vermeleri gereken yer çok daha öncesi iken burada durup geriye gelmeye çalışmak, aile için kendi dışlarındaki kişilerin etkisine girmeleri anlamındadır. Çünkü bu aşamada artık birilerinin onlar için doğruyu göstermesine ihtiyaçları vardır. Onların bilmesi gereken bu tüneli geçmeleri ve ucunda ne olduğunu görerek yeniden başlamaya karar vermeleri. Çünkü otobanda geri dönmek için uzunca bir yolu ileriye devam ettikten sonra ilk çıkıştan geri gelmek içinde bir o kadar daha yol kat etmeleridir. Yani en son kaçırdıkları çıkışın bir bedeli olarak iki katı enerji harcamaları gerektiğidir.
Trafikte araçların nerede duracağını gösteren ‘DUR’ tabelaları vardır. Aslında bu tabela sürücülere dikkatli olmalarını yoksa istenmeyen bir sonuçla karşılaşacaklarını belirtir. Bunun evlilikte karşılığı bana göre çifte artık kavgaları, çatışmaları, anlaşmazlıkları durdurun diyen kişilerin bu uyarısının önemli olduğudur. Çünkü bu uyarıya kulak asmazlarsa istenmeyen bir tehlike veya son onları bekliyor olacaktır.
Yazının başlığında yer alan kör nokta ifadesi belki de çiftlerin artık arkadan gelen tehlikeleri fark edemedikleri için, ani yön değiştirmemeleri gerektiğini, kendimizin göremediği ama başkalarının görüp fark ettikleri ve bize söyledikleri evlilik sorun/çözümlerine kulak asmanın vaktinin geldiğidir.
Aslında trafik kuralları ile evlilik kuralları arasında bağlantı ya da ilişki var mıdır? diye hep düşünmüşümdür. Bugün bu iki konu arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları incelemek istiyorum.
Trafikte usta şoför olmakla, evlenmek ve aile olmakta uzun, zor, yorucu ve heyecan verici bir süreçtir.
Evlenmeye karar vermek eş seçmekle başlar. Çünkü bir ömür boyu onunla aynı hayatı paylaşacağına inanırsın. Başka birini aramayacağına kendini inandırırsın. Her şey yolunda gider ve istediğin gibi bir eş seçmişsen mutlu olursun. Araba kullanmaya karar vermekte hangi tür ehliyete sahip olmak istediğine karar vermekle başlar. A-B-C-D-E-F-H sınıflarından birine karar vererek şoför olmak için kursa gidersin. Burada aslında bir eksikliğin vardır oysa.
Ülkemizde evlenmek içinde araba kullanmak içinde yasal olan sınır 18 olmasına rağmen, araba kullanmak için kurslara giden gençlerimiz evlenmek/evlenmeden önce kişisel özelliklerine uygun olduğuna inandığı eşiyle bir ömür boyu mutlu olmak için kursa gitmeyi düşünmez ve evli olmak nasıl bir süreçtir diye öğrenmeye çalışmaz. Ustasıyla beraber ama kendisi kullanır arabayı ve kullandıkça ustalaşır. Ancak iş evliliğe gelince psikologa gidilmesi saçma gelir ve tek başlarına başarılı ve mutlu olmaları beklenir yeni evli gençlerden. Araba kullanmayı bilmeyen birine arabayı emanet etmekle aynı şey aslında yapılan.
Her türlü yanlışa rağmen başlanır evlilik hayatına. İlk günlerde her şey güzeldir aslında. Sonra bir şeyler ters gitmeye başlar çiftin arasında. Kuralsız bir trafikle kuraldışı evlilikte aynıdır özünde. Şimdi gelin bu kurallar arası ilişkiyi irdeleyelim.
Evlilik uzun bir yolculuk gibidir. Uzun yapılan yolculuklarda dikkatli gidilmeli ve dinlenmeye önem verilmelidir çünkü bu yolda keskin/tehlikeli virajlar vardır. Uzun yolcuklarda hep iki şoför vardır. Evli çiftlerin yapacağı bu yolculukta da bazen erkeğin bazen de kadının direksiyonda olması ve hep paylaşarak direksiyona geçmeleri gerekir. Aksi takdirde tek şoför bir süre sonra yorulur ve kaza/kazalar yapar ancak bunun farkına bile varmadan hem kendi hayatını hem de yanındakilerin hayatını tehlikeye atar.
Evlilik yolunda öfkesine, kızgınlığına, olumsuz duygularına kapılmadan hız limitlerine ve trafik işaret/işaretçilerine uyarak güvenli yolculuk yapmak mümkündür. Kimdir peki bu işaret ve işaretçiler? Bana göre bu kişiler, tecrübeli, yansız ve önyargısız, olgun evli çiftler olabildiği gibi alanında uzman aile ve evlilik terapistleridir. Yeni evli çiftlerin belki de onlardan öğreneceği aile hayatıyla ilgili çok sayıda deneyim ve bilgi vardır. Önemli olan onların ikaz ve uyarılarını ciddiye almak ve hayatlarına uyarlamaktır.
Peki evlilik yolunda devamlı çıkış ve devamlı inişler de var mıdır acaba? Elbetteki dönemsel olarak aile içi çatışmalar ve kavgalar yaşanması devamlı inişlerin olduğunu göstermez mi? Aynı şekilde çiftin balayı gibi yaşadıkları tatiller, beraber geçirdikleri vakitler de yok mudur? Elbette ki bunların olması doğaldır ancak hep evliliğin bu yönde gideceğini zannetmek ise sadece bir yanılgıdır. Evlilik de dönemsel kötü ve dönemsel iyi zamanlar olacaktır ve olması kadar doğal bir durum yoktur. Çiftlerin belki de bilmesi gereken en önemli durum bu sürecin geçici olduğu ve bu süreçte ani hızlanmalar yapıp kötü gidiyor diye evliliği bitirmeye yönelmemeleri ve her zaman iyi gidiyor deyip hayalci olmamalarıdır.
Yolun daralması veya genişlemesi de göz önünde bulundurulmalıdır. Hep duble yolda araç kullanmış ve sürekli otomatik vitesli araba sürmüş bir sürücünün, yolun hep aynı kalmasını ve değişmemesini istemesi nasıl saçma bir istekse, kendinin aynı kalmasını ve eşinin değişmesini istemekte aynı oranda saçma ve anormal bir istektir. Evliliğin iyi gitmesinde benim katkımın onun katkısına endeksli olmasını sağlamak ise, adına eşitlik yaftası altında eşe dayatılan bir gerçekliktir. Yani ev içi işlerde onun katkısı kadar bende katkı koymalıyım diyemeyen bir eş, evliliğin sorumluluğunu ve yükünü diğer eşin sırtına yükler ve bir süre sonra diğer eş, aşırı yüklenmiş tonaj ağırlığı fazla olan ağır vasıta kamyonlara döner, taşıdığı yük onu yavaşlatır, zorlar ve fren ayarlarını bozar. Bunun sonucu nereye çarpacağı ve kaç aracı altına alacağı belli olmayan kaza kamyonuna döner. Sonuç istenmeyen kaza manzarasıdır.
Yolun durumu bazen buzlanmış/gizli buzlanmış bazen gevşek malzemeli zeminden yapılmış bazen kaygan bazen de tek veya çift yönlü olabilir. Usta şoför bunların hepsini dikkate almalıdır. Buzlanmış ve gizli buzlanma olan yollarda aşırı hızlı gidilmemelidir. Eşi kendisine karşı bir sorundan dolayı uzaklaşmış eşin, bu durumu düzeltmek için acele etmemesi ve dikkatli olması gerekir. Ona yavaş yaklaşmalı, sigortalarını attırmamalı ve acil çözüm bekleyen sorunlara eğilmelidir.
Gevşek malzemeli bir zemin üzerinde kurulmuş bir evlilik üzerine ağırlık konulunca çökmeye başlayacaktır. Evlilik öncesi nişanlılık döneminde bile bu evlilik yürümez denilmesine rağmen kurulan evlilik aslında gevşek malzemeli bir zemin üzerinde kurulmuştur. Nişan, söz, kına ve evlilik öncesi alışveriş sürecinde aileler arasında yaşanan kavgalar, olumsuz birbirine yaklaşımlar bu evlilik öncesi çifte uyarı vermiştir. Aileler aslında evliliğe destek olduklarını sanırlarken uzun süre unutulmayacak ve yeni evliler arasında senin annen-baban-kardeşin vb şeklinde dile getirilecek nice kavgaların fitili olacaktır. Aslında kök ailelere hoşça kal ve güle güle denmesinin sağlıklı yapılmamış olması evlendikten sonra sürekli bu konunun gündeme getirilmesine ve gündemin sürekli şımartılarak her konunun kavga için araç haline gelmesine neden olmaktadır. İlerleyen süreçte bu konuyu bitiremeyen çiftler sonu gelmez kavgalar yapmaktadır. Bu evlilik yürümeyecek çünkü ailemi kabul etmiyor duygusuyla ayrılmaya karar vermektedirler.
Evlilik yolunun kaygan bir zemin olduğu asla unutulmamalıdır. Aslında bunu ben aldatmaların temeli olarak görmüyor da değilim. Eşlerin bu yolda her an düşme veya kayarak istemeden zarar görme ihtimali varken birbirinin yanında olmaması evliliğin kırılgan, dayanıklılığı zayıf ve çabuk değişen bir yapıda ve istenmeyen yönde zararlar vermektedir. Eşini yanında göremeyen, ondan enerji alması gerektiği halde alamayan ve sürekli yalnız kalmak zorunda kalan diğer eş, istemeden enerji alacağı yeni kaynaklara (alışveriş, sosyal etkinlikler, çocuklar vb) ve kişilere yönelerek aile sistemine üçüncüyü dahil etmektedir. Bu üçüncüler bazen sanal ortamda bazen de gerçekte ailenin hayatına dahil olmakta ve aldatma olgusu isteyerek/istenmeden gelişmektedir.
Evlilik tek ve çift yönlü, ters veya aynı yönde devam etmelidir. Elbette ki çiftlerin yönü birbirleriyle aynı olmalıdır. Aynı yönde gitmiyorlarsa birbirlerinde hızla uzaklaşmaktadırlar. İşin ilginç yanı ise bunun farkında olmalarına rağmen, yönlerini birbirlerine uyumlu yapmakta isteksiz olmalarıdır.
Soru şu olmalıdır? Bu evlilik nereye gidiyor? Ben eşimle aynı yönde gitmeye neden isteksizleştim? Cevabını verebildiklerinde yönlerini değiştirmeye karar vereceklerini düşünüyorum.
Otobanda ya da çevreyolunda tünele yaklaşan araçların asla tünel öncesinde durmamaları gerektiği kuralını ben evlilikte sona yaklaşmaya benzetiyorum. Aile içi çatışmaları, kavgaları artmış, birbiriyle iletişim kuramayan çiftler son sürat tünele gidiyorlar. İşte bu noktada yani tünelin tam başında artık durmaları imkansızdır. Karar vermeleri gereken yer çok daha öncesi iken burada durup geriye gelmeye çalışmak, aile için kendi dışlarındaki kişilerin etkisine girmeleri anlamındadır. Çünkü bu aşamada artık birilerinin onlar için doğruyu göstermesine ihtiyaçları vardır. Onların bilmesi gereken bu tüneli geçmeleri ve ucunda ne olduğunu görerek yeniden başlamaya karar vermeleri. Çünkü otobanda geri dönmek için uzunca bir yolu ileriye devam ettikten sonra ilk çıkıştan geri gelmek içinde bir o kadar daha yol kat etmeleridir. Yani en son kaçırdıkları çıkışın bir bedeli olarak iki katı enerji harcamaları gerektiğidir.
Trafikte araçların nerede duracağını gösteren ‘DUR’ tabelaları vardır. Aslında bu tabela sürücülere dikkatli olmalarını yoksa istenmeyen bir sonuçla karşılaşacaklarını belirtir. Bunun evlilikte karşılığı bana göre çifte artık kavgaları, çatışmaları, anlaşmazlıkları durdurun diyen kişilerin bu uyarısının önemli olduğudur. Çünkü bu uyarıya kulak asmazlarsa istenmeyen bir tehlike veya son onları bekliyor olacaktır.
Yazının başlığında yer alan kör nokta ifadesi belki de çiftlerin artık arkadan gelen tehlikeleri fark edemedikleri için, ani yön değiştirmemeleri gerektiğini, kendimizin göremediği ama başkalarının görüp fark ettikleri ve bize söyledikleri evlilik sorun/çözümlerine kulak asmanın vaktinin geldiğidir.
|
Yazan
|
Bu makaleden alıntı yapmak
için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir: "Kör Noktadan Çift Körler Evliliğine" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Cengiz TÜRKMEN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır. Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Cengiz TÜRKMEN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz. |
Beğenin 
Yazan Uzman
|
| Makale Kütüphanemizden | ||||
|
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak
hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir
yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.
