2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Beslenme, Yağlar ve Koroner Arter Hastalığı
MAKALE #11480 © Yazan Dyt.Ç. Tuba GÜNEBAK | Yayın Ekim 2013 | 5,396 Okuyucu
Koroner arter hastalığı, bir koroner arterde tıkanmayla myokard infarktüsüne yol açabilir. Koroner damarların tıkanması, sıklıkla aterosklerotik birikintilerle arterlerin daralmasını takiben gelişir. Bununla birlikte ateroskleroz mutlaka tromboza neden olmaz. Günümüzde birçok diyetsel faktörün, ateroskleroz ve/veya tromboz oluşumunu ilerleterek koroner arter hastalığı insidansını etkilediği düşünülmektedir. Koroner arter hastalığının diyetin herhangi tek bir karakteristiği tarafından kontrol edilmediği de açıktır (Champe ve ark).

Ateroskleroz
Ateroskleroz, kalp, beyin ve diğer organların arterleri ile aortta oluşan bozukluktur ve koroner kalp, felç ve diğer damar hastalıklarından sorumludur. Çocukluk çağında, arterlerde lipit, özellikle kolesterol ve esterlerinin birikimi ile başlar. Bu yağlı birikinti, çocukluk çağında damar duvarlarında hafif kalınlaşma yapmasına karşın kan akımını engellemez. Ancak ergenlikle birlikte birikinti hızla artar. Erken yetişkinlikte lipit birikintisinin üzeri yumuşak kas ve bağ dokuları ile kapanır. Buna “fibroz plak” denmektedir. Orta yaşlı bireylerde fibroz plakta değişmeler görülür. Bu değişmeler fibroz plağı oluşturan lipitler, yumuşak kas hücreleri, bağ dokusu, kalsiyum ve kılcal kan damarlarındaki değişikliklerle ilintilidir. En önemlileri, bağ dokusu ve yumuşak kasların ülserleşmesi ve kanamadır. Bu değişiklikler, plağın şişmesiyle ülserasyon ve kanın pıhtılaşmasına yol açar. Bu lezyonlar kalp arterlerinde oluştuğunda koroner kalp hastalığı (KKH), beyin arterlerinde oluştuğunda felç, diğer arterlerde oluştuğunda ağrılar ve iltihaplanmalar ortaya çıkar.
Amerika Birleşik Devletleri’nde, KKH’dan ölüm oranı 1920’lerden sonra her yıl %1-2 artmıştır. Sağlıklı 40 yaşındaki bir erkeğin 60 yaşına kadar KKH’na yakalanma şansı %20 olarak hesaplanmıştır. Ülkemizde yetişkin nüfustaki ölüm nedenlerinin ilk sırasını KKH almaktadır. Bu hastalığın insidansının %0.42-0.67 arasında değiştiği bildirilmiştir (Baysal).

Beslenme ve Koroner Kalp Hastalığı
Keys ve arkadaşları tarafından yürütülen “Yedi Ülke Çalışması”nda, test edilen korelasyonların temelini, yedi ülkede onaltı tanımlı kohorttan alınan besin tüketimleri ve Koroner Kalp Hastalığı’ndan ölümlere ilişkin on yıllık insidans oranları oluşturur. En kuvvetli korelasyon KKH ile doymuş yağlardan gelen enerji yüzdesi arasında saptanmıştır. Tersine, en zayıf ilişki de, KKH ile tekli doymamış ve çoklu doymamış yağlardan gelen enerji yüzdesi arasında saptanmıştır. Toplam yağ ile KKH ölümleri arasındaki korelasyon önemli değildir. KKH oranı yüksek olan ülkelerde beslenme ile ilişki faktörlerin temelini kolesterol ve kan basıncı oluşturur. Amerika ve Kuzey Avrupa’daki doymuş yağ alımı ve ortalama kolesterol düzeyinin Güney Avrupa’dakinden yüksek olduğu bildirilmiştir.
Doymuş yağ asitleri, trans-doymamış yağ asitleri, diyetle alınan kolesterol ve bu besin öğelerinden zengin olan besinlerin artan KKH riski ile ilişkili olduğu belirtilmiştir.
Epidemiyolojik ve deneysel çalışmalarda, potansiyel geri dönüşümlü biyolojik özelliklerin büyük bir kısmının KKH gelişiminde etkili risk faktörlerinden oldukları belirlenmiştir. KKH etiyolojisinde etkili geri dönüşümsüz, psikososyal ve coğrafi risk faktörleri gibi potansiyel geri dönüşümlü faktörlerinin de birbirleri ile etkileşim içinde oldukları görülmüştür. Bunlardan en önemlileri Tablo 1’de özetlenmiştir. Tablo 2’de de risk faktör düzeyini etkileyebilecek önemli beslenme ile ilişkili faktörler özetlenmiştir (Mann).

Tablo 1. Koroner Kalp Hastalığı risk faktörleri

Geri dönüşümsüz
ü Cinsiyetin erkek oluşu
ü Artan yaş
ü Kalıtımsal özellikler, özellikle lipid metabolizmasının tek genli ve çok genli bozuklukları
ü Vücut yapısı
Potansiyel geri dönüşümlü
ü Sigara kullanımı
ü Dislipidemi: kolesterol, trigliserid, LDL ve VLDL düzeylerinin artması, HDL düzeyinin azalması
ü LDL’nin oksitlenebilirliği
ü Obezite, özellikle merkezi dağılım gösterdiğinde
ü Hipertansiyon
ü Fiziksel inaktivite
ü Hiperglisemi ve diyabet
ü Artan tromboz: artan hemostatik faktörler ve azalan platelet agregasyonu
ü Homosistein düzeyinin yüksek oluşu
Psikososyal
ü Düşük sosyoekonomik sınıf
ü Stresli ortamlar
ü Koroner eğilimli davranış kalıpları: Tip A davranışı
Coğrafik
ü İklim ve mevsim: soğuk hava
ü Yumuşak içme suyu

Tablo 2. Önemli kardiyovasküler risk faktörlerini olumlu yönde değiştirebilecek beslenme uygulamaları (18)
Risk faktörü
Risk faktörlerini olumlu yönde değiştirebilecek beslenme ile ilişkili belirleyiciler
Artan LDL
[IMG]file:///C:\Users\TUBADC~1\AppData\Local\Temp\msohtmlclip1\01\clip_image001.gif [/IMG][IMG]file:///C:\Users\TUBADC~1\AppData\Local\Temp\msohtmlclip1\01\clip_image002.gif [/IMG]Doymuş yağ asitleri ve trans doymamış yağ asitleri ,
[IMG]file:///C:\Users\TUBADC~1\AppData\Local\Temp\msohtmlclip1\01\clip_image001.gif [/IMG]Çoklu doymamış yağ asitleri ,
Nişasta içermeyen polisakkaritlerin çözünebilir formları

Artan VLDL
[IMG]file:///C:\Users\TUBADC~1\AppData\Local\Temp\msohtmlclip1\01\clip_image003.gif [/IMG][IMG]file:///C:\Users\TUBADC~1\AppData\Local\Temp\msohtmlclip1\01\clip_image004.gif [/IMG]Obezite ,
Glisemik indeksi yüksek karbonhidratlar
[IMG]file:///C:\Users\TUBADC~1\AppData\Local\Temp\msohtmlclip1\01\clip_image001.gif [/IMG]
Azalan HDL
Bitkisel tekli doymamış yağ asitleri ,
[IMG]file:///C:\Users\TUBADC~1\AppData\Local\Temp\msohtmlclip1\01\clip_image005.gif [/IMG]Trans doymamış yağ asitleri

Okside LDL
[IMG]file:///C:\Users\TUBADC~1\AppData\Local\Temp\msohtmlclip1\01\clip_image006.gif [/IMG][IMG]file:///C:\Users\TUBADC~1\AppData\Local\Temp\msohtmlclip1\01\clip_image006.gif [/IMG]Antioksidant besin tüketimi
Hipertansiyon
[IMG]file:///C:\Users\TUBADC~1\AppData\Local\Temp\msohtmlclip1\01\clip_image002.gif [/IMG]Meyve, sebze ve az yağlı süt ürünleri
Sodyum
[IMG]file:///C:\Users\TUBADC~1\AppData\Local\Temp\msohtmlclip1\01\clip_image002.gif [/IMG]
Hiperglisemi / diyabet
Obezite
[IMG]file:///C:\Users\TUBADC~1\AppData\Local\Temp\msohtmlclip1\01\clip_image007.gif [/IMG]Doymuş yağ asitleri, glisemik indeksi düşük karbonhidratlı besin tüketimi

Artan platelet agregasyonu
[IMG]file:///C:\Users\TUBADC~1\AppData\Local\Temp\msohtmlclip1\01\clip_image006.gif [/IMG][IMG]file:///C:\Users\TUBADC~1\AppData\Local\Temp\msohtmlclip1\01\clip_image002.gif [/IMG]Balık kaynaklı n-3 yağ asitleri
Artan hemostatik faktörler, özellikle faktör VII
Yağ alımı
Yüksek homosistein
[IMG]file:///C:\Users\TUBADC~1\AppData\Local\Temp\msohtmlclip1\01\clip_image008.gif [/IMG]Diyetle alınan folat, B12 vitamini, riboflavin veya folik asit suplementasyonu veya besin zenginleştirilmesi
[IMG]file:///C:\Users\TUBADC~1\AppData\Local\Temp\msohtmlclip1\01\clip_image009.gif [/IMG]
Obezite
[IMG]file:///C:\Users\TUBADC~1\AppData\Local\Temp\msohtmlclip1\01\clip_image006.gif [/IMG]Enerji içeriği yoğun besinler, yağ ve şekerden zengin besinler
Tam tahıllar, sebzeler ve meyveler


Koroner Kalp Hastalığı – Kolesterol ve Yağ Asitleri İlişkisi
Deney hayvanları üzerinde yapılan çalışmalar serum kolesterolün yükselmesinin aterosklerozise neden olduğunu göstermiştir (Champe, Baysal).
Ateroskleroz, orta ve büyük arterlerin iç yüzeylerinde kolesterol ve kolesterol esterlerinin ve hücre yıkım ürünlerinin biriktiği kronik bir hastalıktır. Hastalık ilerledikçe bu birikintiler, koroner arter hastalığına yol açacak şekilde kan akımını azaltır ve hatta durdurur. Etkilenen arter tarafından kanlanması sağlanan hücreler oksijenlenemez ve beslenemez. Kan akımındaki bu kesilme kalbin arterlerinden birinde olursa myokard infarktüsü veya kalp krizi gelişir. Sonuçta, kalp kasının bir kısmı iş göremez olur ve ölümle sonuçlanabilir (Champe).
Günümüzde, doymuş yağ asitlerinin serum kolesterolünü yükseltici etkilerinin farklı olduğu, bireylerin farklı yanıt verdikleri, bu yanıtların lipit metabolizmasındaki kalıtımsal farklılıklardan kaynaklandığı bildirilmektedir.
Çoklu doymamış yağ asitlerinden n-6 grubu tromboz oluşumunu hızlandırırken, n-3 grubu antitrombotik etkiye sahiptir. Bu nedenle diyette n-6’nın n-3’e oranı 7:1 ve altında olmalıdır. Diyette kanola kanola yağı kullanımı veya 1-2 g balık yağı alımı bu dengeyi sağlayabilir (Baysal).
Amerika Kalp Derneği (AHA, American Heart Association) ve Ulusal Kolesterol Eğitim Programı (NCEP, National Cholesterol Education Program) total kolesterol ve LDL-kolesterol düzeylerini düşürebilmek için bazı öneriler yayınlamışlardır. Bu önerilerde, yağdan gelen enerji oranının %30 ve altında olması, doymuş yağlardan gelen enerji oranının %10 ve altında olması, kolesterolün 200-300 mg/dl’nin altında, LDL-kolesterolün de 130 mg/dl’nin altında olması belirtilmektedir (Hayes).

Kalp Damar Hastalığı ve Plazma Lipoproteinleri
Kalp damar hastalığından ölüm sıklığı ile plazma kolesterol konsantrasyonu arasında sıkı bir ilişki vardır. Yüksek total plazma kolesterol düzeyi ile koroner arter hastalığı arasında bir ilişki var ise de, kan LDL-kolesterol düzeyi ile kalp hastalığı arasında daha güçlü bir ilişki vardır. Kan kolesterolünün yaklaşık olarak %80’i LDL ile taşınır. Bunun aksine, yüksek HDL- kolesterol düzeyleri, kalp hastalığı riskinde azalmayla birliktedir (Champe).
Serum kolesterolünün çoğunun LDL ile taşındığı, doymuş yağ asitlerinden zengin yağların serum kolesterolünü yükselttiği belirlenmiştir. Deney hayvanlarında, doymuş yağ asitlerinden zengin yağ ve yüksek kolesterollü diyet ile aterosklerozis oluşturulmuştur. Aterosklerozisin, serum LDL kolesterol ile doğrusal, HDL kolesterol ile ters ilişkili olduğu ortaya konmuştur.
Yağ asitleri kolesterol taşıyıcı lipoproteinleri farklı etkilemektedir. Doymuş yağ asitleri serum LDL ve HDL kolesterolü yükseltirken, çoklu doymamış yağ asitleri her ikisini de düşürmekte, tekli doymamış yağ asitleri ise LDL kolesterolü düşürürken HDL kolesterolü etkilememektedir. Bir doymuş yağ asidi olan stearik asit serum lipoprotein kolesterolü etkilemezken, palmitik, miristik ve laurik yağ asitleri yükseltici etkide bulunmaktadırlar. n-3 yağ asitlerinden zengin balık yağı trigliseritleri düşürürken LDL kolesterole etkisi çelişkilidir. Ancak, çoklu doymamış n-6 yağ asidinden zengin yağların bir kısmının balık yağı ile yer değiştirmesi tromboz oluşum riskini azaltır.
n-3 yağ asitleri çok düşük dansiteli lipoprotein (VLDL) sentezini azaltarak serum trigliserit düzeyini düşürür. En yüksek aterojenik etkiye sahip olanlar trans yağ asitleri ve doymuş yağ asitleridir (Baysal). Plazma triaçilgliserol düzeyini düşürebilmek için yaklaşık 1.0 g/gün n-3 çoklu doymamış yağ asidi alımı yeterlidir (Mann).
Klinik araştırmaların sonuçları, diyette yapılan değişikliklerle serum kolesterolünün, özellikle LDL-kolesterolün düşürülmesinin, KKH riskini azalttığını göstermektedir. Kolesteroldeki %1 düşüşün hastalık riskini %2 düşürdüğü hesaplanmıştır (Baysal).
Tablo 3'te plazma lipoproteinleri ile diyetle alınan yağ asitleri arasındaki ilişki özetlenmiştir (Hayes).

Tablo 4. İnsanlarda belirli diyet yağ asitlerine genel lipoprotein yanıtı

Yağ asidi
Enerji %
VLDL
LDL
HDL
Lipoprotein(a)
Doymuş yağ asitleri
12:0 + 14:0
(Laurik asit + Miristik asit)
1 - 4
Artar
Artar
Artar
Azalır
16:0 (Palmitik asit)
8 - 12
Artar
Nötr-Artara
Artar
Azalır
18:0 (Stearik asit)
2 - 4
Nötr
Nötrb
Nötrb
Nötr
Trans yağ asitleri
(t18:1n9)
(Elaidik asit)
2 - 7
Artar
Artar
Azalır
Artar
Tekli doymamış yağ asitleri
(c18:1n9) (Oleik asit)
10 - 18
Nötr
Nötr
Nötr
Nötr
Çoklu doymamış yağ asitleri
(18:2, 18:3)
(Linoleik asit, α-linolenik asit)
3 - 8
Azalır
Azalır
Nötr-Azalırc
Nötr
a 16:0 yanıtı koşulludur. Doymuş hayvansal yağlarla birlikte alınırsa ve diyet kolesterolü >300 mg/dl ise veya birey ağır hiperkolesterolemik ise LDL’yi arttırır.
b Eğer, modifiye edilmiş diyet trigliseritleri (örneğin, doğal olmayan yağlar) ile alım yapay olarak arttırılmış ise 18:0 LDL ve HDL’yi azaltır.
c Çoklu doymamış yağ asitleri alımı enerjinin %20’sinden fazla olursa HDL’yi azaltıcı yönde etki gösterir.

Los Angeles Veterans Administration Study
Bu çalışma, ilk ve en önemli çift kör saha çalışmalarından biridir. Çalışmaya katılan, yaşları 55 – 89 yıl arasında değişen 846 birey deney ve kontrol diyeti alanlar olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Kontrol diyeti tipik Kuzey Amerika diyetidir (yağdan gelen enerji %40, çoğunlukla doymuş). Deney diyeti kontrol diyetinin yarısı kadar kolesterol içermektedir ve hayvansal yağın yaklaşık 2/3’ü çoklu doymamış bitkisel yağlar (n-6 çoklu doymamış yağ asitleri) ile değiştirilmiştir (çoklu doymamış/doymuş oranı 2).
Sekiz yıllık izlem sonunda, kontrol grubu ile kıyaslandığında, deney grubunda kolesterol düzeyinin %13 düştüğü ve aterosklerotik olaylara bağlı ölümler de dahil olmak üzere koroner olayların fark edilir biçimde azaldığı gözlemlenmiştir. Çalışmanın başlangıcında kolesterol düzeyi yüksek olan bireylerin çoğunda kolesterol düşürücü diyetin faydalı etkileri olduğu saptanmıştır. Diğer ve şüpheli nedenlere bağlı ölümlerin deney grubunda daha yaygın olduğu görülmüştür. Deney grubunda kardiyovasküler nedenlere bağlı olmayan ölümlerdeki artış, bazı durumlarda kolesterol düşürücü diyetin zararlı olabileceğini göstermiştir (Hayes).

Diet and Reinfarction Trial (DART)
Bu çalışma, n-3 çoklu doymamış yağ asitlerinin etkilerini araştıran çalışmaların ilkidir. Burr ve ark. rastgele seçilmiş, myokardiyal infarktüs geçirmiş bireyler üzerinde çalışmışlardır. Bireyler şu üç diyetsel faktöre ilişkin öneri almış olanlar ve almamış olanlar olmak üzere iki gruba ayrılmıştır:
  • Yağ alımının azaltılması, çoklu doymamış/doymuş oranının arttırılması,
  • Yağlı balık tüketiminin arttırılması,
  • Tahıldan gelen posanın arttırılması.
Düzenli yağlı balık tüketimi mümkün olmayan bireylere balık yağı suplementasyonu almaları önerilmiştir.
İki yıllık izlem süreci sonunda, yağlı balık yemeleri önerilen bireylerde tüm nedenlere bağlı mortalitenin %29 azaldığı saptanmıştır. Diğer iki diyet, mortalitedeki belirgin değişiklikler ile ilişkilendirilmemiştir, ancak yağ modifikasyonunun serum kolesterolünde sadece %3-4’lük bir azalma sağladığı bildirilmiştir. Ayrıca, aterojenisiteyi azaltmayı hedefleyen diyetlerin yararlı etkilerinin görülmesi trombojenisiteyi azaltmayı hedefleyen diyetlerden daha uzun sürer. Çalışmanın sonucunda, en az haftada iki kez 200-400 g yağlı balık tüketimi, mortaliteyi azaltmak açısından, önerilmiştir (Hayes).

Lyons Heart Study
Bu çalışma, kardiyovasküler hastalıklardan korunuma yönelik, multifaktöriyel, beslenme ile ilişkili saha çalışmasıdır. Klinik iskemik kalp hastalığı olan 605 bireye geleneksel diyet önerisi veya geleneksel Akdeniz diyeti önerisi verilmiştir. Deneysel diyetin toplam ve doymuş yağ içeriği (toplam enerjinin %30’u ve %8’i) kontrol diyetinden (toplam enerjinin %33’ü ve %12’si) düşüktür ve daha fazla oleik asit (toplam enerjinin %13’ü ve %%10’u) ve α-linolenik asit (sırasıyla %0.80 ve %0.27) içermektedir. Kontrol grubunda diyetle alınan linoleik asit (sırasıyla %3.6 ve %5.3) daha yüksektir. Akdeniz diyeti daha fazla ekmek, kurubaklagil, sebze, meyve ve daha az et ve süt ürünleri içermektedir. Ayrıca, deney grubuna α-linolenat (C18:3 n-3) ile zenginleştirilmiş margarin verilmiştir. Deney grubu kontrol grubu ile karşılaştırıldığında kardiyovasküler ölümlere ilişkin risk oranının 0.24 (%95 güven aralığında 0.07-0.85) ve tüm ölümlere ilişkin risk oranının 0.30 (%95 güven aralığında 0.11-0.82) olduğu saptanmıştır (Hayes).

The Gissi-Prevenzione Study
Bu çalışmada myokard infarktüsü geçirmiş 11324 bireyde çok uzun zincirli n-3 yağ asitlerinin (eikozapentaenoik ve dokozahekzaenoik asitler) veya E vitamininin (300 mg) veya her ikisinin suplementasyonunun etkisi araştırılmıştır. n-3 yağ asitleri suplementasyonu ile ölümcül olmayan myokard infarktüsü, kardiyovasküler ölümler ve total mortalitedeki %15-20’lik azalma istatistiksel olarak önemli bulunmuştur. E vitamini suplementasyonunun istatistiksel olarak önemli olmadığı belirtilmiştir (Hayes).

Hipertansiyon
Kan basıncının normal değerlerden yüksek olması “hipertansiyon” olarak tanımlanır. WHO uzmanlar komitesine göre; sistolik kan basıncının (SBP) 140 mmHg, diastolik kan basıncının (DBP) 90 mmHg ve altında olması normal, SBP’nin 141-159 mmHg, DBP’nin 91-94 mmHg olması sınırda veya hafif hipertansiyon, SBP’nin 160 mmHg, DBP’nin 95 mmHg veya üstünde olması hipertansiyon olarak değerlendirilir. SBP, kardiyak atış hacmini, DBP periferik direnci ölçer. Gelişmiş ülkelerde toplam nüfusun yaklaşık beşte biri belirli nedene bağlanmayan birincil (esansiyel) hipertansiyonludur. Bunun büyük çoğunluğu (%68) hafif hipertansiyondur. Diğer hastalıkların komplikasyonu olarak ortaya çıkan ikincil (sekonder) hipertansiyon %4-8 arasında görülür.
Hipertansiyon, felç, böbrek hastalıkları ve koroner kalp hastalığı için önemli risk faktörüdür. Hipertansiyonlu bireyin koroner kalp hastalığına yakalanma olasılığı normal hipertansiyonlulardan 3-4 kat, felç geçirmesi 7 kat daha fazladır. Kan basıncında 10 mmHg artışın koroner kalp hastalığını %30 arttırdığı hesaplanmıştır.
Türkiye’de hipertansiyonun görülme sıklığı %11 ile 43 arasında değişmektedir. Hipertansiyonluların çoğunluğunu 40 yaş üstü grup oluşturur. Yetişkin nüfusta hipertansiyon prevelansı erkekte %17, kadında %20’dir (Uauy).

Hipertansiyon – Yağ İlişkisi
Çoklu doymamış yağ asitlerinden sentezlenen prostoglandinler böbrekten sodyum atımını arttırarak vasküler kasların dinlenmesine neden olur. Diyette yağın sınırlanması ve doymuş yağ asitlerinin azaltılarak çoklu doymamışların arttırılması, yüksek tansiyonlularda kan basıncında düşüş sağlamasına karşın, hafif hipertansiyonlularda etkisi görülmemiştir. Vejeteryanlarda hipertansiyonun görülme sıklığı et tüketimi fazla olanlardan daha düşüktür. Bunun nedeni vejeteryan diyette doymuş yağ asitlerinin doymamışlardan daha düşük, potasyum ve magnezyumun ise daha yüksek bulunması olabilir (Baysal).
Yapılan çalışmalarda, ağır hipertansif bireylerde, n-3 yağ asitlerinin sistolik ve diyastolik kan basıncını düşürücü yönde etki gösterdikleri saptanmıştır (Connor).
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Beslenme, Yağlar ve Koroner Arter Hastalığı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dyt.Ç. Tuba GÜNEBAK'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dyt.Ç. Tuba GÜNEBAK'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     1 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dyt.Ç. Tuba GÜNEBAK'ın Makaleleri
► Sağlıklı Yağlar Dyt.Zeliha KARTAL DOĞAN
► Yemeklik Yağlar ve Margarin Dyt.Aysen ARICAN ÖZ
► Yağlar Hakkında Şaşırtıcı Gerçekler Dyt.Zühal AYNACI BAYEL
► Gut Hastalığı ve Beslenme Dyt.Fatma Merve KALELİOĞLU
► Çölyak Hastalığı ve Beslenme Dyt.Fatma Merve KALELİOĞLU
► Hipertansiyon Hastalığı ve Beslenme Dyt.Reyhan YÖRÜMEZ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Beslenme, Yağlar ve Koroner Arter Hastalığı' başlığıyla benzeşen toplam 74 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Ramazan'da Beslenme Temmuz 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


07:42
Top