2007'den Bugüne 92,301 Tavsiye, 28,216 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Anksiyete Bozukluklarında Bilişsel-Davranışçı Tedaviler
MAKALE #11620 © Yazan Uzm.Psk.Kamil ERTEKİN | Yayın Ekim 2013 | 4,933 Okuyucu
ANKSİYETE BOZUKLUKLARINDA BİLİŞSEL-DAVRANIŞÇI TEDAVİLER

PANİK VE YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUKLARI:
Anksiyete, tek bir dışsal uyaranla sınırlı olmayan, fobilerdeki gibi sürekli ve yaygın kaçınma davranışları ile birlikte görülmeyen, kolay giderilemeyen bunaltı, sıkıntı ve endişe duygusudur. Bu duygu, hafif bir tedirginlik duygusundan panik derecesine varan yoğunlukta yaşanabilir.
Anksiyete bozukluklarında, hastaların gerçek bir tehlike olmadığı durumlarda bunaltı, sıkıntı yaşadıkları görülmektedir. Kişiler anksiyeteyi sanki kötü bir haber alacakmış, kötü bir olay olacakmış gibi nedensiz bir sıkıntı, endişe duygusu olarak algılarlar ve tanımlarlar. Ancak bilişsel bakış açısını savunan kuramcılara göre, gerçek tehlike olmaması gözlemcilerin yorumudur, hastaların algıları bundan farklıdır. Bu tür hastalarla görüşüldüğünde, anksiyete yaşadıkları durumlar için, hastaların tehlike algıladıklarına işaret eden düşünce ve imajlara sahip oldukları dikkati çekmektedir. Ortamı ve kendilerini yanlış algılama sonucunda da anksiyete yaşadıkları düşünülmektedir. Bu düşünceye dayanarak amaç, anksiyete bozukluklarında hastalara tehlike algılarını tanımlamalarında, değerlendirilmelerinde ve bu algılarını değiştirmelerinde yardımcı olmaktır. Ayrıca tehlike algılarını sürdürmelerine yol açan davranışlarının da durdurulmasını ve değiştirilmesini hedeflerler.
Bilişsel-davranışçı tedavi, kişilere, tehlike ile ilgili olumsuz düşünce ve buna bağlı davranışların nasıl tanınacağını, değerlendirileceğini, kontrol edilebileceğini ve değiştirileceğini öğreterek anksiyeteyi azaltmayı amaçlar. Hangi teknik uygulanırsa uygulansın, bilişsel-davranışçı tedavilerde amaç, kişilere kendi olumsuz bakış açılarından farklı, alternatif bakış biçimlerinin de olabileceğini göstermektir. Bunu yaparken, kesinlikle hasta ile inatlaşmamak ve alternatif bakış açılarının olumlu özellikleri ile ilgili “ders verir” konumda olmamak gerekir. Bunun yerine “bu durumda başka ne düşünebilirsiniz” veya “bu şekilde düşünürseniz kendinizi nasıl hissedersiniz” gibi sorularla, alternatif bakış açılarını ve olumlu yanlarını hastanın kendisinin bulmasını sağlamak gerekir.
Genellikle bilişsel–davranışçı tedavi yaklaşımında, görüşmeler oldukça yapılandırılmıştır. Hastanın başka bir ihtiyacı olmadığı sürece görüşmenin başında, bir önceki ev ödevi üzerinde durulur. Burada yargılayıcı olmamak ve görüşmeyi “öğretmen-öğrenci” ilişkisine dönüştürmemek gerekir. Ödevin yapılamamasının türlü nedenleri olabilir:

OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUK: OKB temelde obsesyon ve kompulsiyon olarak adlandırılan belirtilerin oluşturduğu ruhsal bir bozukluktur. Obsesyonlar bireyin zihninden uzaklaştıramadığı, iradesi ve kontrolü dışında zihnine hücum eden, rahatsız edici, çoğu zaman tehdit edici, ısrarcı ve tekrarlayıcı düşüncelerdir. Obsesyonlar gerçeğe yakın ve gerçekleşebilecek nitelikte düşünceler olabileceği gibi zaman zaman gerçekten oldukça uzak ve sanrısal nitelikte de olabilirler. Obsesyonlar çoğu zaman bir tereddüt içerirler ve hiçbir zaman kesin cümleler olarakifade edilmezler.
Kompulsiyonlar çoğunlukla obsesyonlara tepki olarak
Bilişsel tedavi: OKB’nin bilişsel tedavisinden bahsedildiğinde akla ilk gelen biliş ve obsesyon bağlantısıdır. Obsesif hastalar gerçekdışı düşüncelere sahip olduklarının farkındadırlar ve sıkıntılarının önemli bir bölümü bu farkındalıktan kaynaklanır. Bu nedenle, obsesyonlarla, hastanın bu düşünceleri yerine daha gerçekçi, alternatif düşünceler üretebilmesi temelinde çalışılamaz. Ayrıca, depresyonun tedavisinde olduğu gibi, obsesyonlar birer kalıplaşmış düşünce hatası gibi ele alınamaz.
Bilişsel terapistler genellikle şu ilkelere uyarlar:
1. Hastanın düşüncelerinin farkına varması
2. Bu düşüncelerdeki bilişsel hataların incelenmesi
3. Yerine daha dengeli düşüncelerin konması
4. Yeni düşünce örüntüleri için plan yapılması
Bu ilkeler doğrultusunda tedavide şu tür sorular yer alır:
*Bu düşünceye karşı kanıtlar nelerdir?
*Yorumlar gerçekten ne kadar uzaktır?
*Hastanın gerçeğe bakışı ile gerçeğin kendisi ne ölçüde uyuşuyor?
*Ya hep ya hiç şeklinde mi düşünüyor?
*Düşünceler aşırı ya da abartılı mı?
*Yargıları gerçeklerden çok, duygulara mı dayanıyor?
Obsesif-kompulsif bozukluğun bilişsel tedavisinde temel amaç; hastanın hastalık ile ilgili bilişlerinin ele alınması, hastalığı ve tedavi konusunda bilgilendirilmesidir. Obsesyonlar için “hastalıklı düşünce”, “takıntı” veya “tehdit”, kompulsiyonlar ve kaçınma davranışları için ise “tedbir” kavramları, hastayla birlikte kullanılabilir.
Davranışçı tedavi: OKB’nin davranışçı yolla tedavisinde temel ilke kaçınma davranışlarının ele alınmasıdır. OK hastalar farklı kaçınma davranışları gösterirler: Fobik kaçınma, kompulsif kaçınma ve kompulsiyondan kaçınma. Kaçınma davranışının hasta açısından temel amacı kaygıdan kurtulmaktır. Fobik ya da kompulsiyondan kaçınmada anksiyeteden kurtulmak amacıyla belirli bir davranış tamamen ortadan kalkarken, kompulsif kaçınmada belirli bir davranışın sıklığı olağandışı artar. Bu nedenle tedavideki hedefler de farklıdır. Fobik kaçınma için üstüne gitme teknikleri yararlı olurken, kompulsif kaçınma için durdurma teknikleri yararlı olmaktadır.
Gerek üstüne gitme gerekse durdurma tekniği için ilk adım kompulsiyonların ya da fobik kaçınma davranışlarının ayrıntılı bir listesini hazırlamaktır. Bu liste hastayla birlikte hazırlanmalı ve zorluk sırasına göre hiyerarşik bir düzende olmalıdır. Oluşturulacak liste hastanın hızına uygun olmakla birlikte en üst sırada mutlaka normal davranışın yer alması gerekmez. Bazı hastalar için bu durum ürkütücü olabilir ve işbirliğini engelleyebilir. Listenin en üstünde hangi davranışın yer alacağı da hastaya bırakılmalıdır. Hastanın hızına ve motivasyonuna göre zaman zaman listedeki her bir aşama bir görüşme alırken bazı durumlarda listenin tamamı tek bir görüşmede başarılabilir.
Kompulsiyondan kaçınma durumunda, önce kaçınma davranışının üstüne giderek hastanın kaçındığı davranışı yapmasını yüreklendirmek, bunun arkasından ise kompulsiyonuna izin vermek tedavide kolaylaştırıcı bir rol oynayabilir.
Gerek üstüne gitme gerekse durdurma aşamalarında başlangıçta hastayla birlikte olmak tedaviyi kolaylaştırabilir ve hastanın cesaretini artırabilir. Ancak kısa bir süre sonra hasta uygulamaları tek başına yapma konusunda teşvik edilmelidir. Görüşmeler arasında hastanın uygulamalarını tek başına sürdürmesini ve kayıt tutmasını kolaylaştıran, aynı zamanda da tedavi ilkelerini kavramasına yardımcı olması için geliştirilen kayıt formu kullanılmaktadır. Görüşmelerde bu form terapist ile birlikte gözden geçirilir. Böylelikle görüşmeler arasında hastanın hastalıkla mücadelede ne ölçüde başarılı olduğu somut bir biçimde izlenebilir ve hastaya gösterilebilir. Bu form hastanın kayıt tutma süresini kısaltabilir ve kolaylaştırabilir. Hastalıkla mücadele ederken kullanılabileceği temel teknikleri kavramasını sağlayabilir. Obsesif hastalar hastalıklı davranış ile normal davranışı kolaylıkla ayırdedebilirler. Bu nedenle tedavide bu kavramların kullanılması bir sakınca yaratmaz. Tedavinin sona erdirilmesi aşamasında başlangıçta belirlenmiş olan hedefler gözden geçirilir. Bu hedeflere ne ölçüde ulaşıldığı hastayla tartışılmalıdır. Tedavinin bitirilmesi daima bütün belirtilerin ortadan kalkmış olması anlamına gelmez. Özet olarak bilişsel ve davranışçı teknikler hastanın hastalığını anlamasına, kavramasına ve hastalıkla başetme becerilerini kazanmasına yöneliktir. Yani bir eğitim niteliği taşımaktadır.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Anksiyete Bozukluklarında Bilişsel-Davranışçı Tedaviler" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Kamil ERTEKİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Kamil ERTEKİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Kamil ERTEKİN Fotoğraf
Uzm.Psk.Kamil ERTEKİN
Denizli
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi36 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Kamil ERTEKİN'in Yazıları
► Bilişsel Davranışçı Terapi Psk.Arzu BEYRİBEY
► Bilişsel Davranışçı Terapi (Bdt) Psk.Benan ŞAHİNBAŞ
► Bilişsel Davranışçı Terapi Psk.Dnş.İnci AYDIN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Anksiyete Bozukluklarında Bilişsel-Davranışçı Tedaviler' başlığıyla benzeşen toplam 16 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Öfke Yönetimi Ekim 2014
► Psikolojik Stress Eylül 2014
► Dissosiyatif Bozukluklar Mayıs 2014
► Zeka Nedir? Nisan 2014
◊ Heyecan ve Uyarılma Ağustos 2014
◊ Kişilik Bozuklukları Mart 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:24
Top