2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu ile İlgili Türkiye'de Yapılmış Bazı Çalışmaların İncelenmesi
MAKALE #11630 © Yazan Uzm.Psk.Bilge AÇIKGÖZ | Yayın Ekim 2013 | 6,529 Okuyucu
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) son yıllarda ülkemizde sıkılıkla tartışılan psikoloji konularından biridir. DEHB, özellikle okul yaşamı başladıktan sonra fark edilmekte ve tanılama çoğunlukla bu dönemde gerçekleşmektedir. Bunun temel sebebi, çocukların okula başlaması ile okul sorunlarının baş göstermesi, yaşa uygun dikkat ve uyum becerilerindeki eksiklerin dikkat çekici düzeyde gözlemlenebilmesidir.
DEHB son yıllarda popüler kültür içinde yer almışsa da tarihçesi çok daha eskilere dayanmaktadır. Birinci dünya savaşından sonraki yıllarda bozukluk, beyin hasarı ile açıklanmaya çalışılmış, 1947 yılında aşırı hareketlilik, şaşkınlık, dürtüsellik ve bilişsel yetersizliği olan çocuklarda sonradan gösterilemeyen beyin hasarı olduğu belirtilmiş ve bu durum "minimal beyin zedelenmesi sendromu" olarak bildirilmiştir. Bazı klinisyenler hasar gösterilmedikçe beyin zedelenmesi denilemeyeceğini savunmuşlardır. 1960'larda koordinasyonu zayıf, öğrenme güçlüğü olan ve duygusal dengesizlik gösteren, ancak belirlenmiş nörolojik bozukluğu olmayan bir grup çocuk için "minimal beyin hasarı" tanımı kullanılmıştır. Bozukluk, 1983'de temel olarak dikkat eksikliği ve 1992'de zayıf engelleyici süreç gibi kavramlarla belirtilmiştir (Weiss 1996, Akt. Öncü, Şenol 2002:112)
DEHB, dikkat becerilerinin gerektiği gibi gelişmemesi, dürtüsellik ve aşırı hareketlilik ile ortaya çıkan psikiyatrik bir bozukluktur. (Tuğ 2011) DEHB’in temel özelliği, dikkat süresinde kalıcı olarak yaşa göre zayıflık, engellenme eşiğinin düşük olması ve dürtüsellik, bununla birlikte davranışlarda ve zihinsel yapıda kalıcı huzursuzluk durumlarıdır. (Öncü, Şenol 2002)

“A. Aşağıdakilerden (1) ya da (2) vardır:
(1) Aşağıdaki dikkatsizlik semptomlarından altısı (ya da daha fazlası) enz az 6 ay süreyle, uyumsuzluk doğurucu ve gelişim düzeyine göre aykırı bir derecede sürmüştür:
Dikkatsizlik
(a) Çoğu zaman dikkatini ayrıntılara veremez ya da okul ödevlerinde, işlerinde ya da diğer etkinliklerinde dikkatsizce hatalar yapar.
(b) Çoğu zaman üzerine aldığı görevlerde ya da oynadığı etkinliklerde dikkati dağılır.
(c) Doğrudan kendisine konuşulduğunda çoğu zaman dinlemiyormuş gibi gözükür.
(d) Çoğu zaman yönergeleri izlemez ve okul ödevlerini, ufak tefek işleri ya da işyerindeki görevlerini tamamlayamaz. (Karşıt olma bozukluğuna ya da yönergeleri anlayamamaya bağlı değildir.)
(e) Çoğu zaman üzerine aldığı görevleri ve etkinlikleri düzenlemekte zorluk çeker.
(f) Çoğu zaman sürekli mental çabayı gerektiren görevlerden kaçınır, bunları sevmez ya da bunlarda yer almaya karşı isteksizdir.
(g) Çoğu zaman üzerine aldığı görevler ya da etkinlikler için gerekli olan şeyleri kaybeder (örn. Oyuncaklar, okul ödevleri, kalemler, kitaplar ya da araç-gereçler)
(h) Çoğu zaman dikkati dış uyaranlarla kolaylıkla dağılır.
(i) Günlük etkinliklerinde çoğu zaman unutkandır.
(2) Aşağıdaki hiperaktivite-impulsivite semptomlarından altısı (ya da daha fazlası) en az 6 ay süreyle uyumsuzluk doğurucu ve gelişim düzeyine göre aykırı bir derecede sürmüştür:
Hiperaktivite
(a) Çoğu zaman elleri, ayakları kıpır kıpırdır ve ya oturduğu yerde kıpırdanıp durur.
(b) Çoğu zaman sınıfta ya da oturması beklenen diğer durumlarda oturduğu yerden kalkar.
(c) Çoğu zaman uygunsuz olan durumlarda koşuşturup durur ya da sağa sola tırmanır. (ergenlerde ya da erişkinlerde öznel huzursuzluk duyguları ile sınırlı olabilir.)
(d) Çoğu zaman, sakin bir biçimde, boş zamanları geçirme etkinliklerine katılma ya da oyun oynama zorluğu vardır.
(e) Çoğu zaman hareket halindedir ya da sanki bir motor takılıymış gibi davranır.
(f) Çoğu zaman çok konuşur.
impülsivite
(g) Çoğu zaman sorulan soru tamamlanmadan önce cevabını yapıştırır.
(h) Çoğu zaman sırasını bekleme güçlüğü vardır.
(i) Çoğu zaman başkalarının sözünü keser ya da yaptıklarının arasına girer. (örn. Başkalarının konuşmalarına ya da oyunlarına burnunu sokar.)
B. İşlevsel bozulmaya yol açmış olan bazı hiperaktif-impulsif semptomlar ya da dikkatsizlik semptomları 7 yaşından önce de vardır.
C. İki ya da daha fazla ortamda semptomlardan kaynaklanan bir işlevsel bozulma vardır. (örn. Okulda -ya da işte- ve evde)
D. Toplumsal, okuldaki ya da mesleki işlevsellikte klinik açıdan belirgin bir bozulma olduğunun açık kanıtları bulunmalıdır.
E. Semptomlar sadece bir Yaygın Gelişimsel Bozukluk, Şizofreni ya da diğer bir Psikotik Bozukluğun gidişi sırasında ortaya çıkmamaktadır ve başka bir mental bozuklukla daha iyi açıklanamaz. (ör. Duygudurum Bozukluğu, Anksiyete Bozukluğu, Dissosiyatif Bozukluk ya da bir Kişilik Bozukluğu)
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu tipleri ve tanılama ölçütleri:
1-Dikkat eksikliği/Hiperaktivite Bozukluğu, Birleşik Tip (Her ikisinin bir arada görüldüğü tip): Son 6 ay Boyunca hem A1, hem A2 tanı ölçütü karşılanır.
2-Dikkat eksikliği/Hiperaktivite Bozukluğu, Dikkatsizliğin önde geldiği tip: Son 6 ay boyunca A1 tanı ölçütü karşılanır, ancak A2 Tanı ölçütü karşılanmaz.
3- Dikkat eksikliği/Hiperaktivite Bozukluğu, İmpulsivitenin Önde Geldiği Tip: Son 6 ay boyunca A2 tanı ölçütü karşılanır, ancak A1 tanı ölçütü karşılanmaz.” (DSM-IV-TR, 2005: 55)
DEHB sebepleri tam bilinmeyen heterojen bir bozukluktur. DEHB tanısı almış çocuk ve ergenlerde farklı sebepler öne sürülebilir, bazen de bir kişide birden fazla sebep etkili olmuş olabilir. (Öncü, Şenol 2002)
Sürmeli (2010)’nin belirttiği olası DEHB olası sebepleri şöyle sıralanabilir:

“-Beyindeki elektriksel veya kimyasal dengesizlik,
- Ailenin diğer bireylerinde görülmesi durumunda genetik etkenler,
- Çevredeki toksik maddeler,
- Kafa travmaları,
- Bazı alerjiler,
- Anne karnındayken, beynin gelişmesine karşılık gelen 3-6 ayda annenin geçirdiği bir enfeksiyonun çocuğun beynine zarar vermesi,
- Zor doğum sırasında beyine az oksijen gitmesi.” (Akt. Uskan 2011:23)
Yapılan araştırmalar çerçevesinde DEHB’e eşlik eden diğer psikiyatrik bozukluklardan en önemlileri; karşı gelme bozukluğu, davranım bozukluğu, anksiyete bozukluğu, majör depresyon şeklinde sıralanabilir. Türkiye’de yapılan çalışmalar anksiyete bozukluğunun görülme sıklığının en yüksek olduğunu göstermektedir. (Çubuk 2012) Aynı şekilde bipolar bozukluk riskinin de yüksek olduğunu, önemli oranda DEHB’ye öğrenme güçlüklerinin de eşlik ettiğini söyleyebiliriz. Tik bozukluklarının %50’sinde DEHB eşlik ettiği de bazı çalışmalarda görülmektedir. Bununla birlikte çocuklukta başlayıp erişkinlikte devam eden DEHB durumlarında hayat boyu madde kullanımı riskinin %50 ve sigaraya başlama riskinin de oldukça yüksek olduğu bilinmektedir. (Akt. Çubuk 2012)
DEHB tedavisinde güncel metodların başında ilaç kullanımı gelir. DEHB tedavisinde kullanılan ilaçlar, nöronlar arasındaki sinaptik boşluklarda dopamin veya norepinefrin salgılanmasına yardımcı olur ve ileti aktarılana kadar bu kimyasalların orda kalmasını sağlar.(Uskan 2011:26)
Ancak ilaç tedavisi, geçici çözümler için uygulanmakta, DEHB tanısı almış kişilerin süreli olarak dikkat sorunlarını ve aşırı aktivitelerini azaltıp, gerekli bilişsel-sosyal işlevlerini yerine getirmelerine olanak sağlarlar.
Buna ek olarak ilaç tedavisi ile birlikte uygulanabilecek bilişsel egzersiz çalışmaları ve oyun terapileri de tedavi sürecinde etkinlik gösterebilir.
Konuyla ilgili Türkiye’de son yıllarda bol miktarda akademik çalışma sürdürüldüğünden bahsedebiliriz. Özellikle gelişim psikolojisi, tıp bilimleri ve eğitim bilimleri alanlarında yapılan çalışmalar genellikle DEHB nedenleri, diğer somatik ve psikiyatrik bozukluklar ile ilişkileri, tedavi ve terapi yöntemleri üzerinde yürütülmektedir.
Bu çalışmalara örnek olarak öncelikle Marmara Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Anabilim dalından Dr. Soner Ozaner’in 2011 tarihli “Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısı alan çocuk ve ergenlerin sağlıkla bağlantılı hayat kalitesinin araştırılması” isimli uzmanlık tezinden bahsedebiliriz. (4)
Bu çalışmada Ozaner (2011), DSM-IV kriterlerine göre DEHB tanısı alan ve kliniğe başvuran ilköğretim çağı çocuklarının hayat kalitesi ve kendilik algısının karşılaştırılması ve bu sonuçların da DEHB tanısı almayan kontrol grubu ile karşılaştırılmasını hedeflemiştir. Çalışmaya Marmara Üniversitesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Polikliniğinde DEHB tanısı ile takip edilmekte olan 80 hasta alınmış ve 74 sağlıklı çocukla karşılaştırılmıştır. Katılımcıların sosyodemografik özellikleri bir formla edinilmiş, klinik değerlendirmeleri esas olarak Okul Çağı Çocukları İçin Duygulanım Bozuklukları ve Şizofreni Görüşme Çizelgesi-Şimdi ve Yaşam Boyu Versiyonu ile, Kendilik Algısı Piers Harris Çocuklarda Öz Kavram ölçeği ile ve Sağlıkla bağlantılı hayat kalitesi Çocuk Sağlık Anketi’nin 50 soruluk Ebeveyn Formu (Child Health Questionnaire Parent Form-50) ile değerlendirilmiştir.
Çalışma sonucunda DEHB’de kız olma fiziksel hayat kalitesinin, anne-baba ayrılığı ise psikososyal hayat kalitesinin düşük algılanmasıyla ilişkili bulgular edinilmiştir. Ebeveynlerin DEHB’li çocuklarda normal kontrollere kıyasla hem fiziksel hem de psikososyal açıdan daha düşük Hayat kalitesi algıladığı görülmüştür. DEHB’li çocuklarda daha düşük benlik algısı olup, kontrol grubunda saptanan büyük yaşlarda kötüleşme bulgusu DEHB’li çocuklarda saptanmamıştır. Bu bulgu DEHB’nin küçük yaştan itibaren benlik algısını bozucu yönde etki gösterdiğine ve erken tedavinin önemine işaret olabilir. Olumsuz yaşam olayları kontrol grubundan farklı olarak DEHB’de HK algısıyla daha fazla ilişkilidir. Mutluluk-doyum ve davranışsal uyum alt ölçekleri HK’yi etkiliyor görünmektedir. DEHB’li aileler olumsuz yaşam olayı varlığında çocuklarının Hayat kalitesini kötü algılamaya kontrol grubuna kıyasla daha yatkın olabilir. (Ozaner 2011)
Türkiye’de yakın zamanda gerçekleştirilmiş bir başka çalışma Ayşe Kanay’ın 2006 yılında yazdığı “Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan 9-13 yaş grubu ilköğretim öğrencilerinin uyumsal davranışları, benlik kavramı ve akademik başarıları arasındaki ilişkiler” isimli yüksek lisans tezidir. (3)
Çalışmada DEHB tanısı almış olan ilköğretim çağındaki çocukların uyumsal davranışları, benlik algıları ve akademik başarıları arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada çocukların benlik kavramı Piers-Harris Çocuklarda Öz-Kavramı Ölçeği P.H (Piers-Harris Children's Self-Concept Scale) ile; uyumsal davranış ve sorun davranısları 4-18 Yas Çocuk ve Gençler İçin Davranıs Değerlendirme Ölçeği CBCL/4-18 (Child Behavior Checklist For Ages 4-18) ve Öğretmen Bilgi Formu TRF (Teacher’s Report Form) ile ölçülmüş, sosyo-demografik özellikler Kişisel Bilgi Formu ile saptanmış ve akademik basarı ölçütü olarak çocukların 2004-2005 Eğitim–Öğretim yılı ikinci dönem sonu not ortalamaları alınmıştır. (Kanay 2006)
Çalışmanın sonucunda 9-13 yaş aralığında DEHB tanısı almış ve almamış çocuklar arasında, benlik kavramı, uyumsal davranışları ve akademik başarıları arasında anlamlı farklılıklar olduğu ifade edilir.
Bu çalışmanın sonuçları da bize DEHB tanısı almış çocukların uyumsal davranışlar, benlik kavramı ve akademik başarı alanında tanı almayan çocuklara göre daha düşük seviyede olduklarını göstermektedir.
Benzer bir araştırma Maltepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Psikoloji Anabilim Dalı’ndan Fatoş Zeynep Çubuk tarafından 2012’de yazılan “Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tanısı almış ve almamış çocukların bilişsel işlem performanslarının karşılaştırılması” isimli yüksek lisans tezidir. (2)
Çalışmada 6-11 yaş aralığındaki DEHB tanısı almış ve almamış çocukların bilişsel performansları karşılaştırılmış ve arada anlamlı bir fark olup olmadığı anlaşılmaya çalışılmıştır. Deney ve kontrol grubu toplam 117 çocuk ile yapılan çalışmada, Bilişsel Değerlendirme Sistemi (Cognitive Assessment System-CAS) ve Yönetici İşlevlere Yönelik Davranış Değerlendirme Envanteri (YİYDDE) kullanılmıştır. (Çubuk 2012)
Araştırmadan elde edilen bulgular, DEHB tanısı alan çocukların bilişsel performanslarında ve yürütücü işlevlerde tanı almayan çocuklara göre daha düşük performans gösterdikleri belirtilmiştir. (Çubuk 2012)
Son olarak DEHB tanısı alan çocukların terapisi ile ilgili olarak, Ceyda Uskan tarafından 2011 yılında yazılan “Dikkat eksikliği bozukluğu olan 8-10 yaşındaki çocukların dikkat becerilerini geliştirmeye dayalı bir programın etkililiğinin sınanması” isimli yüksek lisans tezini inceleyebiliriz.
Bu çalışmada Uskan, DEHB tanı kriterlerini ve yaygın tedavi yöntemlerini kapsamlı olarak incelemiş ve Fillial terapi metodu ile iyileşmenin olup olmayacağını araştırmıştır. 30 deney, 30 kontrol grubundan oluşan 60 katılımcıya ön test ve son test olarak, Bourdon Dikkat Testi (BDT), WISC-R sayı dizisi, Aile ve Çocuk Yetiştirme Tutumu Ölçeği (PARI), Çocuk ve Ergenlerde Davranım Bozuklukları için DSM-4‟e Dayalı Tarama ve Değerlendirme Ölçeği ve Kişisel bilgi formu uygulanmıştır. Deney grubuna bağımsız değişken olarak beş haftalık bir program uygulanmış, bu programda haftada bir kez anneler ile toplantı düzenlenip çalışmanın içeriği hakkında bilgi verilerek, evde yapılacak oyun programı anlatılmıştır.
Araştırmanın sonunda kontrol grubunda ön test ve son test arasında farklılık bulunmazken, fillial terapi metodu ile beş haftalık program uygulayan ailelerin DEHB tanılı çocuklarında anlamlı düzeyde farklılaşma görülmüştür.
Bu çalışmanın bulguları dikkat eksikliği olan çocuklarda aile ile yapılan planlanmış oyun çalışmalarının pozitif yönde etki yaptığı yönündeki düşünceleri güçlendirmektedir.


KAYNAKÇA

1. Amerikan Psikiyatri Birliği, DSM-IV-TR tanı ölçütleri başvuru el kitabı, çev. Prof. Dr. Köroğlu, Ertuğrul, Hekimler yayın birliği, 2005
2. Çubuk, F. Zeynep, “Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tanısı almış ve almamış çocukların bilişsel işlem performanslarının karşılaştırılması” Maltepe Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, 2012
3. Kanay, Ayşe, “Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan 9-13 yaş grubu ilköğretim öğrencilerinin uyumsal davranışları, benlik kavramı ve akademik başarıları arasındaki ilişkiler” Dokuz Eylül Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, 2006
4. Ozaner, Soner , “Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tanısı alan çocuk ve ergenlerin sağlıkla bağlantılı hayat kalitesinin araştırılması”, Marmara Üniversitesi, Uzmanlık Tezi, 2011
5. Öncü, Bedriye; Şenol, Selahattin, “Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun etiyolojisi: bütüncül yaklaşım” Klinik Psikiyatri dergisi, 2002;5 111-119
6. Tuğ, Süreya, “Özel öğrenme bozukluğu, özel öğrenme bozukluğu dikkat eksikliği hiperaktivite tanısı almış çocuklarda depresyon ve kaygı düzeylerinin nörogelişimsel, eğitsel, kültürel ve sosyal özellikleri temelinde araştırılması” Maltepe Üniversitesi, Yüksek lisans tezi, 2011
7. Uskan, Ceyda“Dikkat eksikliği bozukluğu olan 8-10 yaşındaki çocukların dikkat becerilerini geliştirmeye dayalı bir programın etkililiğinin sınanması”, Maltepe Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, 2011
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu ile İlgili Türkiye'de Yapılmış Bazı Çalışmaların İncelenmesi" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Bilge AÇIKGÖZ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Bilge AÇIKGÖZ'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Bilge AÇIKGÖZ Fotoğraf
Uzm.Psk.Bilge AÇIKGÖZ
İstanbul
Uzman Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi5 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Bilge AÇIKGÖZ'ün Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu ile İlgili Türkiye'de Yapılmış Bazı Çalışmaların İncelenmesi' başlığıyla benzeşen toplam 18 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Neden Anlaşamıyoruz? Mayıs 2014
► Zihinsel Yetersizlik Nedir? Aralık 2008
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:21
Top