2007'den Bugüne 92,307 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,976 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Çocuklarda Yeme Sorunları
MAKALE #11759 © Yazan Uzm.Psk.Berna GÖRGÜLÜ ÇELİK | Yayın Kasım 2013 | 4,822 Okuyucu
ÇOCUKLARDA YEME PROBLEMLERİ

Çocukluk çağı yaşamın en hızlı gelişim çağıdır. Bu çağda beslenme, hayatın diğer evrelerinde olduğundan daha önemlidir. Yeme işlevi, fiziksel büyüme için gerekli maddelerin sağlanmasının yanında çocuğun duygusal ve sosyal gelişimiyle de yakından ilgilidir. Yeme ve yedirme ilişkisi, çocuğa yeni sosyal ilişkileri deneme, ikinci bir kişi ile karşılıklı bir ilişkiyi başlatıp sürdürme, doyum sağlama, keyif alma ve hoşnutsuzluğu gösterme olanaklarını yaratan ilk deneyimlerdir. Anne ile çocuk arasında başlayan ilişki çocuğun sosyal çevresinde de belirleyici olmaktadır. Anne, bebeğin verdiği mesajları doğru algıladığında uyumlu ve sağlıklı bir ilişkiden söz edilebilir.

Yeme yedirme ilişkisinde anne çocuğun özerkliğine ve yetilerine saygılı, uyumlu davranırken bir yandan da onun gelişim düzeyine uygun bir gıda ve beslenme tarzı seçebilmelidir. Anne ve bebek arasındaki bu ilişki oldukça önemli ve dikkate değer bir ilişkidir. Çünkü, bebek ilk ilişki kurmayı annesi ile bunu da beslenme aracılığıyla öğrenir. Öğrendiği iletişim veya ilişki modeli kişinin tüm hayatı boyunca belirleyici olabilir. Duyarlı bir anne tarafından ihtiyaçları algılanıp doğru bir şekilde karşılanan annesi ile güvenli bir bağlanma ilişkisi geliştirir. Bilindiği gibi bebeklikte güvenli bağlanma geliştiren kişilerin yetişkin ilişkileri de doyurucu, tatmin edici olur. Fakat bunun tdi durumlarda bebek güvenli bir bağlanma geliştiremez, kaygılı ve endişeli olur. Güvensiz bir bağlanma yetişkin sosyal ilişkilerinde de kişiyi problemli ilişkilere götürecektir. Yeme bozukluklarında pekçok araştırma anne çocuk ilişkisine vurgu yapmıştır. Aynı zamanda annenin yeme tutumu, beslenme alışkanlığı, çocuktaki herhangi bir tıbbi problem de yeme bozuklukları oluştumunda rol oynayabilir. Erken çocuklukta yeme problemi yaşayan çocukların ileridde dde bu tip problemler yaşama olasılığı yaşamayanlara göre daha fazla bulunmuştur.

Yeme Bozuklukları

1)PiKA

Pika, çocukların besin özelliği taşımayan ve yenilebilir olmayan maddelerin ısrarlı olarak yeme davranışı göstermesidir. Bir çocuğa pika tanısı konulabilmesi için, gelişim düzeyine uygun olmayan bir biçimd en az bir ay süreyle yenilebilir olmayan maddeleri sürekli yemesi, bu davranışın kültürel özelliklerdn etkilenmemesi gerekir. Bu maddeler, dışkı, toprak, taş, cam gibi maddeler olabilir. Görülme yaşı 12-24 aydır, ancak daha büyük yaşlarda da görülebilir. Zihinsel gelişme geriliği olan çocuk ve yetişkinler arasında pika görülme sıklığı %3 ile %14.4 arasındadır. Kurum bakımında olan çocuklar arasında ise %9-25 arasında görülmektedir. Özellikle otizm ve zihinsel gelişme geriliği gibi gelişimsel sorunları olan çocuklarda daha yaygın görünmektedir.
Pika hastalığının birçok sebebi vardır. Araştırmalar sebeplerinin beslenme, nöropsikiyatrik, kültürel, psikolojik, duyusal ve fizyolojik olabileceğini göstermektedir. Ayrıca bozuk aile ilişkileri ve stresli yaşam bazı kişilerde pikanın ortaya çıkışında neden olarak görülebilmektedir.

2)Ruminasyon Bozukluğu

Ruminasyon bozukluğu, besin yutulduktan ve bir ölçüde sindirildikten sonratiksinme ya da bulantı gibi bir neden olmaksızın ağza geri getirilmesidir. Bu durum tıbbi bir problem ya da kusma olmaksızın ortaya çıkar. Tanı konulabilmesi için en az bir ay süre ile sürekli devametmesi kriteri aranmaktadır. Diğer bir ayırıcı tanı ise bu davranışın başka bir bozuklukla ortaya çıkmaması ve sıklıkla çocuk yalnızken olmasıdır. Lokmanın ağza getirilmesinin ardından çocukta boş bakışlar, hareketsizlik yanı sıra bir rahatlama ve haz alma gözlenir. Başlaması sıklıkla 3-12 aylararasına rastlar. Bebeklik döneminde alınan süt ya da mama sindirilmiş olsun ya da olmasın kendiliğinden ya da parmakla uyarılma sonucu ağza geri getirilir, sonrasında tekrar çiğnenip yutulur. Ruminasyon bozukluğu tanısı konulmadan önce merkezi sinir sistemi ve mide bağırsak sisteminde herhangi bir problemin olmaması gerekir.
Diğer yeme sorunlarına göre daha az rastlanır. Sebebi hakkında kesin bir bilgi yoktur. Vakaların bir kısmında kendiliğinden düzelme görülürken bir kısmında ise beslenme problemleri, gelişim geriliği gibi sonuçlar gözlenebilir. Nedenlerine yönelik çalışmalar ikiye ayrılır. Birinci tip ruminasyon bozukluğunda daha çok psikolojik kökenlerden bahsedilir. Özellikle anne çocuk ilişkisindeki problemler, çocuğun ilgisiz kalması gibi nedenler çocuğun doyum almayı içsel kaynaklarında aramasına yöneltir. Bebek doyum alamadığı yeme sürecinde besini tekrar ağzına getirerek yeniden başlatır ve böylece kendini yatıştırarak gerginlikten kurtulmaya çalışır. Bu, doyum aramaya yönelik bir davranıştır. Ruminasyon bozukluğu olan çocuklarda kafa vurma ve kafa sallama davranışları olması bu açıklamayı güçlendirmektedir. Sürekli devam etmesi ise koşullanma ile olmaktadır. İkinci tip ruminasyon bozukluğu ise zihinsel gelişme gerilikleriyle birlikte gözlenir. Tedavide ilaç kullanımı, davranışçı tedaviler ve anne çocuk ilişkisini temel alan psikolojik tedaviler kullanılmaktadır.

3) Aşırı Beslenme

Aşırı beslenme, bebeği gerekenden çok ve isteği dışında zorls yedirme şeklindee gözlenir. Destek alımına başvurulması çok ender görülür. Aşırı beslenme sorunu genellikle annenin çocuğun her ağlamasını açlığa yorması ile gelişir. Anne çocuğu her seferinde besler ve zorla yedirir. Bazen de anneler sevgilerinin bir göstergesi olarak bebeği gereğinden fazla beslerler. Bu durum bebeğin açlık-tokluk ile rahatsızlık- rahatlama arasındaki ilişkiyi kavramasını güçleştirir. Aşırı beslenme çocukların ishal olmasına, çocuklarda salya gözlenmesine ya da obez riski taşırlar.

4) Bebek Anoreksiya Nevrozası

Bebek anoreksiya nevrozasında yiyecek reddi ve aşırı seçicilik görülür. Genellikle 6 ay ile 2 yaş arasında ortaya çıkar. Bebeğin istek ve ihtiyaçlarına anneneinuygunsuz yanıtlar vermesinin ve anne bebek arasındaki ilişkinin uyumsuzluğunun bu bozukluğu güçlendirdiği söylenir. Tanı koymak için; en az bir aydır yeterli ölçüde besin almayı istememe, yeme reddinin 3 yaşından önce başlamış olması, acıktığını belirtmeme, yiyeceğe ilgisiz olma ancak bakım veren kişi ile güçlü bir etkileşim içinde olma, belirgin büyüme geriliği gözlenmesi, yeme reddinin örseleyici bir olayla ilişkili bulunmaması, başka bir tıbbi sorunla ilişkili olmaması belirtileri gereklidir.

5) Seçici Gıda Reddi

Bebeğin belirgin bir şekilde ve sürekli olarak bazı besinleri almayı reddettiği bubeslenme bozukluğuna sık rastlanır. Bu bozuklukta çocuk ısrarlı olarak belirli tatları, dokuları ve kokuları olan belirli yiyecekleri yemek istemez. Sevdiği yiyecekleri sorunsuz yer. Bu bozukluk, besin eksikliğine ve ağız çene hareket gelişiminde gecikmeye neden olur. Davranışçı yöntemler bu bozukluğun tedavisinde başarılıdır.

6) Obezite

Obezite kişinin ağırlığının boyuna göre beklenen kilodan %20 daha fazla olması şeklinde tanımlanır. Bu oranın % 60 tan fazla olması da ağır risk etkeni olarak değerlendirilir. Okul çağındaki çocuklarda görülme sıklığı %5 tir. Genellikle genetik geçişten söz edilse de obezitenin aşırı kalori alımına bağlı olduğu bilinmektedir. Psikolojik etmenlerle de yakından ilgisi vardır. Yemek yeme davranışının çocuk için yatıştırıcı, rahatlatıcı bir işlevi olur ve çocuk rahatlamaya ihtiyaç duydukça yemek yer. Gergin anne çocuk ilişkilerinde çocuk sürekli kaygı ile yüklenir ve sürekli yemek yeme ihtiyacı hisseder. Tedavide tıbbi yaklaşımlar, diyet ve anne- çocuk arasındaki etkileşimi güçlendirici psikolojik tedavi beraber tavsiye edilir.

7) Bebeklerde ve Çocuklarda Beslenme Bozukluğu

Belirgin olarak kilo almama, en az bir aydır kilo kaybı görülmesi ve yetrsiz beslenmeyle belirlenen bir bozukluktur. Bebekler ve çocuklar genellikle huzursuz, ilgisiz, içe kapanık, ve zorlayıcıdır. Bebeklikte başlarsa ileriki dönemde gelişim geriliği gözlenebilir, 2-3 yaşlarda başlayan grupta ise bu risk daha azdır. Her 3 çocuktan birinde olacak kadar yaygındır. Sebebi genellikle annenin yeme konusunda aşırı hassas ve bazen gerçekdışı tavır ve düşünceleri olarak gösterilir. Annenin bebeğe ne yedireceğinin nasıl yedireceğinden dahaçok önem verdiği durumlarda bu tip bozukluğa daha çok rastlanır. Anne çocuğa besin vermeye o kadar odaklıdır ki, çocuk ile arasındaki etkileşimde duygusal yoğunluk eksik kalmaktadır.

Yeme Sorunlarında Etkileşim ve İlişki Çok Önemlidir

Anne çocuk ilişkisini inceleyen çalışmalara bakıldığında en sık bulunan bozukluklardan biri yeme bozukluğu olması dikkat çekicidir. Anne çocuk arasında güvensiz bir bağlanma olduğu durumlarda yeme sorunlarının daha da arttığı gözlenmiştir. Çocuklar her şeyde yaptığı gibi yeme davranışında da anne babalarını model alırlar.

Yapılan bir araştırmaya göre yeme sorunları olan çocuklarda ve annelerinde yakınlık ve dokunma işlevlerinin bozulduğu ve annnelerin büyümeyi destekleyen dokunma ve temas işlevini daha az sağladıkları, çocukların da dokunmaya karşı olumsuz tutum ve ret geliştirdikleri gözlenmiştir. Bu tip çocukların daha az sözel uyarı, daha az tepki aldıkları, annelerin çocuklarıyla daha az oyun oynadıkları görülmüştür. Bu tip çocuklar daha az birliktelik istemektedirler.

Çocuklar bakım veren kişiler tarafından belirli bir gıdayı yemeye zorlandığında asıl o gıdaları yememeye ilişkin bir tutum sergilediği görülmüştür. Anneler çocuklarının işaretlerini anlayamadıklarında ya da kendi kaygılarını çocuğun özerklik ihtiyacından daha da ön planda tuttuklarında , annelerle çocukları arasında yemek zamanlarında bir çatışma yaşanmaktadır. Eğer anne çocuğun yiyeceği ele almasını ya da ulaşmasını önler ve ellerini, üstünü başını ya da çevresini kirletmesine izin vermezse, onun beslenme özerkliğini kısıtlamış olur. Bu da, yemek zamanlarının anlaşmazlık içinde geçmesine, çocuğun yemeğe ve yemeye karşı olumsuz bir tutum geliştirmesine neden olmaktadır.

Müdahele

Beslenme sadece gıda alımı olarak yorumlanmamalı çocuğun duygusal ihtiyaçları ile de ilişkili olduğu bilinmelidir. Anne ile bebek arasındaki herhangi bir uyumsuzluk genellikle beslenme problemelri şeklinde ortaya çıkabilir. Çocuğun eşlik eden bir tıbbi problemi yoksa beslenme problemlerinin çözümü için anne bebek iletişimi güçlendirecek psikolojik müdaheleler, ayrıca çocuğa uygulanabilecek davranışçı yöntemler etkili olmaktadır.

Psk. Berna Görgülü Çelik
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Çocuklarda Yeme Sorunları" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Berna GÖRGÜLÜ ÇELİK'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Berna GÖRGÜLÜ ÇELİK'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Berna GÖRGÜLÜ ÇELİK Fotoğraf
Uzm.Psk.Berna GÖRGÜLÜ ÇELİK
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Klinik Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi132 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Berna GÖRGÜLÜ ÇELİK'in Makaleleri
► Çocuklarda Yemek Yeme Sorunları Psk.Kemale GÜNHAN
► Yeme Sorunları Psk.Şule ÜZÜMCÜ
► Çocukta Yemek Yeme Sorunları Dr.Psk.Dnş.Ayfer SUMMERMATTER
► Çocuklarda Beslenme Sorunları Psk.Didem Turgut ÇÖNKÜ
► Çocuklarda Özgüven Sorunları Psk.Bahattin GÖKTAN
► Çocuklarda Tırnak Yeme Psk.Dnş.Gizem AKTÜRK
► Çocuklarda Yeme Problemi Psk.Aysu YENİEL SİLLE
► Çocuklarda Tırnak Yeme Psk.Dnş.Begüm KODALAK BİLİK
► Çocuklarda Tırnak Yeme Psk.Sadık SUN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,976 uzman makalesi arasında 'Çocuklarda Yeme Sorunları' başlığıyla benzeşen toplam 26 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kontrol Etme Hastalığı Eylül 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


03:19
Top