2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Azınlık ve Çoğunluk
MAKALE #11832 © Yazan Uzm.Psk.Esra BAYRAKTAR SÜNGÜ | Yayın Aralık 2013 | 13,317 Okuyucu
AZINLIK ETKİSİ
SOSYAL ETKİ ÇALIŞMALARI VE AZINLIK ETKİSİNİN KEŞFİ

Sosyal psikoloji “bireylerin düşünce,duygu ve davranışlarının başkalarının gerçek,hayali,örüntülü varlığı karşısında nasıl etkilendiğini anlama ve açıklamaya çalışmıştır.” Bu bağlamda sosyal etkiyi araştıran bir çok çalışma vardır. Asch’ın çizgiler deneyi(1951), Milgram’ın itaat deneyi(1960) ,Sherif’in deneyleri ve diğer bir çok araştırmada çoğunluğun görüşünün grup üzerinde etkili olduğunu,azınlık grup ya da kişilerin uyma davranışı gösterdiğini vurgular.

HER ZAMAN ÇOĞUNLUK MU AZINLIĞI ETKİLER?
Sosyal etki araştırmalarında genelde benimsenen uyma perspektifine karşı Moscovici bir karşıt tepki geliştirmiş ve azınlık ekisinden bahsetmiştir. Sosyal değişimin her zaman uymayla gerçekleşmeyeceğini vurgulamıştır. Moscovici geleneksel uyma araştırmalarının tersine ,gruplar içerisinde anlaşmazlık ve çatışma yaşandığına inanıyordu. Ona göre insanların bu tür bir sosyal çatışmaya nasıl tepki verdiğini tanımlayan üç sosyal etki modalitesi vardır:
• Uyma: Çoğunluğun ikna etmesiyle ya da çoğunluğun kendi görüşünü azınlığa benimsetmesiyle sağlanan çoğunluk etkisi
• Norm oluşturma: Karşılıklı uzlaşmayla birbirine yaklaşmak
• Yenilik: Azınlık grubu kendi görüşlerini çoğunluğa benimsetmek için çatışma yaratır.
Asch’in çizgiler deneyini eleştirerek azınlık etkileri konulu çalışmalara başlayan Moscovici2 ye daha sonra Mugny, Perez, Crano gibi araştırmacılar eklendi.
AZINLIKLAR
Sosyal etkiler denildiğinde ele alınması gereken en önemli konulardan biri de azınlıkların çoğunluğu nasıl etkilediğidir. Moscovici(1976) bireylerin sadece uyma ve itaat göstermediklerini , uymama ve itaat etmeme gibi davranışlar da gösterdiklerini belirtir. Ona göre sosyal etki sadece çoğunluktan azınlığa doğru değil,azınlıktan çoğunluğa doğru da olabilmektedir.
AZINLIK TANIMLARI
Moscovici ‘ye göre ,sosyal azınlıklar belirli değerler çerçevesinde çoğunluktan farklı bir pozisyonu tutan alt gruplar veya kişilerdir.amaçları sadece çoğunluğa uymayı reddetmek değil , kendi inançlarında kararlılık ve bağlılık , o anda toplumca kabul edilen düşünce ve inançlara bir alternatif ,toplumun temel sorunlarına farklı bir çözüm önermek şeklinde ortaya çıkar.
Doms(1984)azınlığı genellikle kabul edilenden sapan bireyler olarak tanımlarken bazı sosyologlar daha farklı azınlıklardan bahseder:
• Gözle görünen azınlık: Misafir olduğu ülkede ayrımcı davranışa maruz kalanlar. Ör; Almanya’daki Türk işçiler
• Baskın azınlıklar: kültürel yönden farklı bir ülkede yönetimi elde bulunduranlar.Ör;Afrika’daki Fransız ve İngilizler.
Mugny(1982); çoğunluk ve azınlık kavramları sosyal sisteme hakim olan ve olmayan gruplardır. Azınlıkların davranışları yönetimi altında bulundukları çoğunluktan farklıdır.
FARKLI AZINLIK GRUPLARI
İç grup veya tek yönlü azınlık: Belli bir gruba üye olup, bu gruptan farklı görüş ve fikirlere sahip olan kişiler. Ör; Beyaz Amerikalıların içinden bazılarının Siyah Amerikalıların haklarını savunması.
Dış grup veya çift yönlü azılık: Çoğunluktan farklı görüşlere sahip olan ve açıkça başka gruba üye olan kişilerdir. Ör; Siyah Amerikalıların Beyaz Amerikalılar içinde kendi haklarını savunmaları.
Azınlık çalışmalarında dış grup azınlık kavramı grup üyeliğini değiştirmek istemeyen,çoğunluğa uymayı tercih etmeyen ve kendi grup haklarını açıkça savunan kişilerden oluşmaktadır.Ör; etnik gruplar,Avrupa’daki yabancı işçiler, feministler,eşcinseller,çevreciler vb.

DIŞ GRUP AZINLIĞI HAREKETLİ HALE GETİREN NEDİR?

Azınlık grupların kolektif eylemleri seçme nedenleri sosyal psikolojideki iki nemli kuramla açıklanır: Sosyal kimlik kuramı ve Göreli yoksunluk kuramı .

1.)SOSYAL KİMLİK KURAMI(SKK):belli bir gruba üyelikten kaynaklanan benlik üzerinde durur ve bu açıdan bakarak çeşitli formlardaki grup davranışlarını açıklamak için sosyal psikolojinin üç önemli kavramını birleştirir: Sosyal sınıflandırma, sosyal kıyaslama, sosyal özdeşleşme.
a.)Sosyal sınıflandırma:Öncelikle bilişsel bir işlem olan sosyal sınıflandırmada odaklaşır. Nasıl ki eşyalar veya maddeler belli sınıflara yerleştiriliyorsa, kişiler de sosyal yaşamda çeşitli kategorilere yerleştirilir. SKK’ya göre kişiler bu bilişsel sınıflandırmayı sosyal çevrelerini düzene koymak için yaparlar. Bu kişilerin toplum içinde nerede yer aldıklarını ve kim olduklarını anlamalarını sağlar. Bu kendini ve diğerlerini sınıflandırma işlemi kalıp yargıların oluşmasına neden olur. Bir kategoriye dahil olma sadece o kategorilerle özdeşleşmeyi sağlamaz ,ayrıca kategoriye ait olduğu düşünülen davranışın yapılma sıklığını da arttırır.
 Bu şekilde sosyal sınıflandırma olayı bireylerin grupları ve grup hareketlerini oluşturmalarına neden olur.
b.)Sosyal kıyaslama: bireyler sosyal kıyaslama işlemini kendileriyle diğerleri arasındaki farklılıkları bulmak için kullanmaya güdülüdürler. Diğer gruplarla kıyaslayarak kendi gruplarının değerini belirlemeye çalışırlar. Bunu yaparken kendi gruplarının olumlu özelliklerini en yüksek derecede tutmaya eğilimlidirler.
 Bu seçici farklılaştırma, bireylerin kendilerine olan saygılarının ve kendilerine verdikleri değerin artmasına ve bu sayede pozitif bir sosyal kimlik kazanmalarına yardımcı olur
c.) Sosyal özdeşleşme: Bireylerin bir sosyal kimliğe ne derece bağlı oldukları manasına gelen özdeşleşme, olayı bireylerin davranışlarını belirler ve bireyler kendilerini bir grubun parçası olarak algılar. Kendi azınlık gruplarıyla kuvvetlice özdeşleşen grup üyeleri gruplarına sadık ve işbirliği içindedirler.
 SKK farklı güç ve pozisyondaki kategorilerin birbirleriyle olan ilişkileri üzerinde durur ve azınlık grupların durumları hakkında önemli bilgi sağlar. Bu kurama göre düşük statü grubunda olan kişiler kendi itibarlarını yükseltmek ve pozitif sosyal kimlik kazanabilmek için ,kişisel veya grup stratejileri kullanırlar. İki tür strateji vardır:

I. Sosyal hareketlilik: Daha pozitif bir sosyal kimlik hazırlamak için azınlık grup üyelerini hakim gruba(çoğunluk) üye olarak girmeye yöneltir. Bu,gruplar arası geçirgenliğe ve kişinin kendi grubuna ne kadar bağlı olduğuna göre değişir. Eğer geçirgenlik çok ve bağlılık azsa bu strateji çok rahat uygulanabilir. Bu strateji azınlık grubunun düşük statüsünü ve azınlık çoğunluk arası ilişkiyi etkilemez, sadece kişisel bir kazanç sağlar.
II. Sosyal değişme: Pozitif kimlik kazanmak ve öz saygıyı yükseltmek için kullanılan diğer stratejidir. Bu sosyal yaratıcılık ve sosyal yarışma kavramlarını içerir.
Sosyal yaratıcılıkta kendi grubuyla diğer grup kıyaslanırken bazı kıyaslama elementlerinin değiştirilmesi veya yeniden tanımlanması grekir. Bunun için üç değişik sosyal yaratıcılık stratejisini kullanırlar:
 İlk olarak, kendi grupları ile diğer grupları karşılaştırırken bazı yeni boyutlar kullanabilirler. Ör; “çalışkanlık” boyutuna karşın “misafirperverlik” boyutunu kullanabilirler.bir grup üyeleri çalışkanlıklarıyla övünürken diğer grup üyeleri misafirperver oluşlarını öne çıkarabilirler.
 Kendi gruplarıyla ilgili negatif karşılaştırmayı pozitif hale getirirler. Buna en iyi örnek Amerika zencileridir. Zenciler, derilerinin renkleriyle ilgili öğrendikleri olumsuz tutumlarını ”siyah güzeldir” diye değiştirmişlerdir.
 Pozitif bir farklılık bulabilmek için düşük statülü gruplarla kıyaslama yaparlar.
Sosyal yarışma stratejisinde ise azınlık,gruplar arası adaletsizliği fark ettiğinde çoğunluk grupla rekabete girer. Bu sayede sosyal değişme mümkün olur.
Tayfel ve Turner(1979); gruplar arası geçirgenliğin olmadığı ve ayrımcılığın olduğu durumlarda alternatif yolların farkında olunması grup üyelerini kolektif eyleme yöneltir.
Williams ve Giles(1978) SKK’yı kullanarak kadın hareketlerini incelemiş.yıllarca kadınlar düşük konumları kendileri için meşru görmüş ve kendilerini sadece diğer kadınlarla karşılaştırarak pozitif kimliğe sahip olmayı başardıkları sonucuna varmışlardır. Daha sonraları,kendi gruplarıyla güçlü bir şekilde özdeşleşen kadınların bazıları,kendi gruplarıyla erkek grupların karşılaştırılmasının mümkün olacağını algılamışlar ve yaptıkları sosyal karşılaştırma sonucunda kadınlar ile erkekler arasındaki büyük farklılığı ve haksızlığı görmüşlerdir. Bütün bunlar hoşnutsuzluk duyguları ile sonuçlanmıştır. Erkeklerle kadınlar arasındaki bu farklılığın makul olamadığını ve değişmeye elverişli olduğunu algılamışlardır.bu nedenle erkekler ile kendi grupları arasındaki sosyal ilişkilerin yeniden düzenlenmesi amacıyla kitlesel eylemlere girişmişlerdir.
 SKK kolektif hareketin bilişsel kısmıyla ilgilenirken, duygusal kısımlarının önemli ara elemanları üzerinde fazla durmamaktadır. Özellikle bu ayrımcılığın algılanması sonucu oluşan memnuniyetsizlik,gücenme, anksiyete ve öfke durumlarına fazla değinmemiştir. Bu duygular üzerinde Göreli yoksunluk kuramı odaklanmıştır.

2.GÖRELİ YOKSUNLUK KURAMI
Davis’e(1959) göre ,kendileri ve başkaları arasındaki sosyal kıyaslamalara dayanarak ,kendilerine yapılan muameleler hakkında olumsuz inanca ve hislere sahip olan bireyler göreli yoksunluk yaşarlar. Kıyaslama sonucunda algılanan farklılıklar nedeniyle hayal kırıklığı,hoşnutsuzluk,kızgınlık hissi yaşanır. İki tür göreli yoksunluk vardır:
I. Kişisel göreli yoksunluk:bir şeye sahip olam isteği ve buna sahip olamama durumunda yaşanır.
II. Grup göreli yoksunluğu: avantajsız grup üyeleri kıyaslama yapar , bir ayrıcalık algılar ve bunu kendinin de yapabileceğine inanır. Bunu yapamadığında da yoksunluk hisseder ve öfkelenir.Hatta bunu elde edememeden diğer grubu sorumlu tutar ve haksızlığa uğradığını düşünerek öfkesi artar.sonuç olarak grup hareketlerinde bulunabilirler.
 Tüm bunlara göre grup göreli yoksunluğunu hisseden kişilerin büyük olasılıkla kolektif eyleme katılacakları söylenebilir.
SKK VE GYK ARASINDAKİ BAĞLANTI
 Her ikisi de kolektif eylemi açıklar
 Gruplar arası sosyal kıyaslamanın önemine değinmekte ve bunun sonucu olumsuzluklarla başa çıkma stratejilerinden bahsederler.

AZINLIK ETKİLERİNDE ROL OYNAYAN ÜÇ ANA UNSUR

Genel olarak azınlık konusundaki yayınlara baktığımızda üç ana unsur üzerimde durulduğunu görmekteyiz. Bunlar:
i. Hedef konumundaki çoğunluğun özellikleri
ii. Sosyal yapının özellikleri
iii. Azınlığın özellikleri
Hedef konumundaki çoğunluğun özellikleri: Çoğunluğun bir takım özellikleri azınlığın ne derecede etkili ve başarılı olacağını belirlemektedir ve bu yüzden azınlık etkisi söz konusu edildiğinde çoğunluğun yapısı ve özellikleri de göz önünde bulundurulmalıdır.
Maddeler halinde sıralayacak olursak çoğunluğun aşağıdaki özelliklerinin azınlık grubunun etkisini azalttığı öne sürülmektedir.
o Çoğunluğun görüşlerinin azınlığınkinden çok farklı olması ve çoğunluğun azınlık hakkında olumsuz bir imaja sahip olması: Bu durum çoğunluğun azınlıkla özdeşim kurmasını ve sosyal değişme yaratma olasılığını düşürür. Nuray sakallı tarafından 1998 yılında Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’deki feminist olarak adlandırılan gruplar toplumda negatif algılanmışlardır ve olumsuz bir imaja sahiptir. Türk kadınları da toplum tarafından yadırganmamak için bu gruplarla özdeşim kurmaz ve bu gruplara katılmazlar.
o Azınlığın davranışlarının, kendilerinin içsel ve psikolojik karakterlerine atfedilmesi
o Çoğunluğun büyük bir bedel ödeyeceği algısı ile azınlık sınıfı ile özdeşleşmeye gönüllü olmaması
o Çoğunluk üyelerinin kendi grubu ile yüksek düzeyde özdeşleşmesi ve kendi grup normlarına aşırı bağlı olması: Yapılan bir araştırma sonucunda kendi grubu ile güçlü bir şekilde özdeşlen çoğunluk üyelerinin, kendi iç grubunu inanç ve fikirlerine çok bağlı oldukları ortaya konulmuştur(Kelly ve Kelly,1994). Bundan dolayıdır ki çoğunluk üyeleri azınlık eylemlerinin etkisine direnç gösterirler.
o Çoğunluk üyelerinin, azınlık hareketleri karşısında birbirlerine sosyal destek sağlamaları
o Çoğunluk sayısının azınlığa oranla çok yüksek olması
o Azınlığın değiştirmeye çalıştığı konunun çoğunluk yaşantısı için çok önemli olması
o Çoğunluk üyelerinin azınlık eylemlerinde yüksek çıkar algılaması: Clark ve Maass’ın 1998’de yaptıkları bir deney bu özelliğe destek sağlar niteliktedir. Bu deneyde denekler eşcinsel haklarının tartışıldığı bir grup içindedirler. Bir koşulda iki işbirlikçi kendilerinin eşcinsel olduğunu ve diğerlerinin eşcinsellere karşı saygılı olmaları gerektiğini savunmuşlardır. Diğer bir koşulda ise, yine bu iki işbirlikçi kendilerinin heteroseksüel olduklarını belirterek, eşcinsel haklarından bahsettiler. Bulgulara göre eşcinsel olduklarını belirten işbirlikçilerin bulunduğu konumda, azınlığın kişisel çıkarlarını gözettiği algısı oluştuğundan, denekler bu eşcinsellerle hemfikir olmamıştırlar.
Kısacası, azınlık çoğunluğu etkilemeye çalışırken çoğunluğun kendi özellikleri ve algısı da işin içine girmektedir.
Sosyal yapının özellikleri: azınlık etkilerini araştıran birçok kişinin sosyal yapının özellikleri noktasında üzerinde durduğu en önemli kavram “zeitgeist” (zamanın ruhu, toplumun yeniliğe hazır olması) kavramıdır. Zeitgeist sosyal çevrede yeni alternatif görüşe karşı nasıl bir tutum takınıldığıdır. Soysal ortam yeniliklerin uygun olduğunu gösteriyorsa, çoğunluk üyeleri daha kolaylıkla bunları kabul eder. Clark ve Maass 1988’de Amerika’da bir araştırma yapmışlar ve sonuç olarak Amerika’da zeitgeistin kürtaja ve eşcinsellerin haklarına karşı olumlu olduğunu yani toplum genelinde bu konulara ılımlı bir yaklaşımın olabileceğini öne sürmüşlerdir. Aradan geçen zaman da bize bu çalışma sonucunun doğruluğunu göstermiştir. Buna karşın sosyal ortam azınlık pozisyonuna destek vermiyorsa, azınlık etkisi hızla düşmektedir.
Sosyal yapıya yönelik bir başka yaklaşım ise Sosyal Yapı Kuramı’dır. Nuray Sakallı ve bir grup araştırmacının 1977’de öne sürdükleri bu kurama göre, zaten önyargılı ve düşmanca bir çevrede bireyler bu tür davranışlar gösterme konusunda kendilerini daha özgür hissetmektedirler ve önyargılı tutumlarını daha rahat sergileyebilmektedirler. Bu nedenle, düşmanca bir çevrede bulunan azınlıkların çoğunluğu etkileme olasılığının düşük olacağı sonucuna varılabilir.
Azınlığın özellikleri:
1. Azınlık davranışlarındaki tutarlılık: Tutarlılık, iyi tanımlanmış, aynı cevap tarzının tekrarlanması ve azınlık pozisyonunun mantıksal tutarlılığıdır. Moskovici’ye göre ise tutarlılık bir ifadenin ısrarlı tekrarı, çelişkili davranışlardan kaçınma, sonuna kadar mantıklı delillerin sunulması olarak tanımlamıştır.
Tüm üyeleri aynı mesajı veren tutarlı bir azınlık şu etkileri oluşturabilir:
 Çoğunluğun normunu bozar ve böylelikle belirsizlik ve kuşku oluşturur. Bu da çoğunluk içinde bir karmaşaya sebep olur.
 Dikkatleri kendi varlığına çeker.
 Alternatif bir görüşün var olduğu mesajını iletir.
 Kendi görüşüne sarsılmaz bir şekilde bağlı olduğunu gösterir.
 Çatışmaya ancak kendi görüşünün kabul edilmesiyle çözüm bulanabileceğini gözler önüne serer.
2. Azınlığın anlaşma şekli: Azınlığın tutarlılığı, çoğunluğun ideolojisi ile azınlığın ideolojisi arasında bir karmaşa oluşturur. Yani azınlığın tutarlılığı karmaşa çıkana kadar çok önemlidir. Bundan sonrasında ise tutarlılık yanında azınlık grup bu karmaşayı çözecek uygun bir anlaşma şekline de sahip olmalıdır. Azınlıklar bu uygun anlaşma biçimini bulamazlarsa, olumsuz atfetmelerden dolayı çoğunluk üstünde pek de etkili olamayacaklardır.
Azınlığın çoğunluk ile anlaşmasında dört temel unsur rol oynamaktadır:
a) Azınlığın kendini savunmasındaki esneklik ve katılık: Aşırı derecede katı olan azınlık dogmatizm, aşırı derecede esnek olan bir grup ise tutarsızlık suçlamalarından dolayı reddedilme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Mugny ve Perez katılık olgusunun güçlü bir sosyal kutuplaşmaya neden olduğunu ve azınlığın böylesi bir durumda kolaylıkla reddedileceğini ortaya koymuştur. Onlara göre esneklik tutarlılıktan taviz vermeden bazı özverilerde bulunmak olarak tanımlanmıştır ve böylesi bir esneklik azınlığın etkisini artırır. Yine onlara göre, esneklik kargaşayı azaltır ve azınlık - çoğunluk arasında ortak kimlikler olduğunun algılanmasına izin verir.
Her iki yaklaşımında işe yaradığı durumlar olduğu belirtilmiştir. Örneğin; azınlık ile çoğunluk fikirleri arasında çok büyük fark varsa, azınlık üyelerinin sayısı çok az ise, azınlığın psikolojik özellikleri çok belirgin olarak ele alınabiliyorsa esnek anlaşma şekli daha çok işe yarar görünür. Buna karşın katı anlaşma şekli de azınlık iç grup üyelerinden oluşuyorsa ve insanlar azınlığın pozisyonunu onların kişisel karakterlerine atfedemiyorlarsa daha çok işe yarar.
b) Azınlığın mesajının içeriği (insancıl ya da sosyopolitik mesaj ): Mugny ve Perez İsviçre’deki yabancı işçi problemlerini kullanarak 1991 yılında bir araştırma yapmışlar ve mesaj içeriğinin etkisini incelemişlerdir. Araştırmanın sonucunda sadece dış grup azınlıklarda, İsviçreli deneklerin sosyopolitik mesajlardan çok, insancıl mesajlarla daha fazla hemfikir olduğu görülmüştür.
c) Çoğunluğun sunularının başarılı bir şekilde çürütülmesi ve azınlığın kendi görüşünü desteklemesi: Güçlü mesaj verme çoğunluğu azınlığın doğruluğu üzerinde ikna etmede önemli bir etkendir.
d) Azınlığın fikirlerinin orijinal olması: Mucchi – Faina ve diğerleri (1991) azınlık tarafından öne sürülen yüksek kaliteli orijinal bir mesajın dikkati çekeceği ve olumlu olarak değerlendirildiği takdirde çoğunluğu etkileyebileceğini savunur.
Bunlardan başka azınlığın yatırım ve özerklik gibi davranış tarzlarını benimsemiş olmaları da etkilerinin derecesini belirleyebilecek özelliklerdir. Yatırım, azınlıkların kendi davalarına kişisel ya da maddi katkılarda bulunması; özerklik ise, azınlıkların gizli kapaklı güdülerden çok belli ilkelere göre hareket ettikleri izlenimi vermeleri anlamına gelir. Bir azınlık grubu kendi davasına maddi – manevi yatırım yaptığında ve belli ilkeler doğrultusunda hareket ettiği izlenimi verdiğinde daha etkili olmaktadır.
3. Azınlık grubunun büyüklüğü: Etki kaynağının büyüklüğü azınlığın veya çoğunluğun etkili olmasında önemli unsurlardan biridir. Çoğunluğun büyüklüğü arttığında, hem kendi hem de azınlık üzerindeki sosyal baskı da artacaktır ve böylece azınlığın etkili olma şansı da azalacaktır. Ayrıca çoğunluğun sayısı sabit tutulup azınlığın üye sayısı artırıldığında da azınlığın etkisinin arttığı görülmüştür. Lortre – Lussier, Lemieuz ve Godbout 1989 yılında yaptıkları bir çalışmada bu düşünceyi destekler nitelikte sonuçlar elde etmişlerdir. Bu çalışmada azınlık olarak her yıl Kuzey Amerika ve Avrupa’da gösteriler düzenleyen bir feminist grup ele alınmıştır. Araştırmacılar deneklere bu yürüyüşe katılanların sayısıyla ilgili olan gazete yazılarını okutmuşlardır. Katılan sayısı bu yazıların bazısında ‘45’ bazılarında ‘200’ bazılarında ise ‘2000’ olarak verilmiştir. Sonuçta ise sayısal çokluğun yürüyüşün yararları ve gelecekte olabilecek bir yürüyüşe katılma gönüllülüğüne önemli derecede etkisi olduğu bulunmuştur. Bu bulgulara göre azınlık grubun sayısal güçlülüğünün bireyleri bu grubun fikirlerini dinlemeye ve izlemeye değer olarak algılamaya ittiğini belirttiler.
4. Grubun bir lidere sahip olması: Lortre – Lussier ve diğerleri (1989) bir grupta lider bulunmasının azınlık için önemli olduğunu ileri sürmüşlerdir. Özellikle de azınlık hareketlerinin ilk aşamasında ve azınlık grubun üye sayısı çok az olduğu dönemlerde lider çok değerli olmaktadır. Lider azınlık üyelerinin organize edilmesi, onların harekete geçmesinde önemli işleve sahiptirler ve grup üyelerinin belirlenen amaca ulaşmalarında güdüleyici bir unsurdur. Sonuç olarak saygın bir lider azınlığın etkili olma olasılığını artırır.

AZINLIK ETKİLERİNDE İÇ GRUP – DIŞ GRUP KONULARI
Konu azınlık etkileri olduğunda birçok araştırmacının üzerinde durduğu bir diğer konu da iç grup – dış grup azınlıkların çoğunluk üzerinde farklı etki oluşturup oluşturmadığıdır. İç grup – dış grup etkilerini farklılaştıran belli bazı faktörler vardır:
Mesajın içeriği: Mugny ve Perez (1991) İsviçre’de yaptıkları bir çalışmada mesaj içeriğinin iç – dış grup arasında nasıl farklılaştığını araştırmışlardır. İsviçre’deki yabancı işçi problemlerini ele almışlardır. Bu çalışmada iç grup, yabancı haklarını savunan İsviçrelilerden; dış grup ise, kendi haklarını savunan yabancı işçilerden oluşturulmuştur. Mesajların içeriği insancıl ve sosyopolitik olarak değişmektedir. Daha sonra deneklere bazıları iç grup, bazıları dış grup üyelerince yazıldığı söylenen yazıları okumaları söylenmiştir. Bulgular dış grup üyelerinin kullandığı insancıl içerikli mesajların sosyopolitik içerikli mesajlardan daha fazla etkili olduklarının göstermiştir.
Diğer bir unsur azınlık fikirlerinin bireyler grup içindeyken mi yoksa tek başlarınayken mi sunulduğudur. Martin (1988) grup içinde bulunan bireylerin iç gruplar tarafından daha kolay etkilendiğini bulmuştur. Ayrıca bireyler tek başlarınayken de dış grup üyelerince daha kolay etkili olabilmektedirler.
Ayrıca bir başka unsur ise, anlatımda direkt ifadelerin ya da dolaylı ifadelerin kullanımı ile ilgilidir. Hewstone, Henderson ve Aesbisher (1984) direkt ifadeler kullanıldığında iç grup ve dış grupların eşit bir şekilde etkili olduklarını, ancak dolaylı ifadeler kullanıldığında dış grubun daha etkili olduğunu bulmuşlardır.
Crano ve arkadaşlarına göre denekler öznel kararlar verdiklerinde iç grup daha etkilidir, fakat objektif kararlarda (bir nesnenin uzunluğu, rengi vb.) dış gruplar daha etkilidirler.
Bir diğer etken ise zeitgeisttir. Zaman azınlık pozisyonunu destekleyici ise, dış grupların etkinliği artmaktadır; eğer desteklemiyorsa azınlık etkisi de hızla düşmektedir.

Sonuç olarak iç grupların dış gruplara oranla etkili olmalarının daha kolay olduğu görülmüştür. Bunun nedenleri ise birçok araştırmacıya göre;
o iç grup azınlıkların çoğunluk grupla ortak kimlik sahibi olmaları,
o iç grupların kendi grup üyelerine fazla baskı yapıyor olarak algılanmamaları,
o iç grupların dış gruplara oranla daha az kişisel ya da grup çıkarlarının bulunduğunun algılanmasıdır.





YÜKLEME VE AZINLIK ETKİSİ
Azınlık etkisinin birçok yönü yükleme sürecinin devrede olduğunu ortaya koyar (Hewstone,1989). Etkili azınlıklar tutarlı, söz birliği içerisinde olan, çoğunluktan farklı, öz çıkar ya da dış baskılara göre hareket etmeyen, esnek üsluba sahip gruplardır. Tüm bu özelliklerin oluşturduğu kombinasyon azınlığın kendi konumunu özgürce seçtiği yönünde bir algı oluşturur. Bu da bireyleri, azınlık grubunun yapısal bir meziyeti olduğu gibi bir düşünceye sevk eder. Sonuçta bu durum, insanları azınlığı ciddiye almaya ve en azından onun görüşü üzerinde kafa yormaya teşvik eder. Böylesi bir bilişsel çaba ise sonraki tutum değişimleri için önemli bir ön koşuldur.

SOSYAL DESTEK VE AZINLIK ARASINDAKİ İLİŞKİ
Sosyal destek, bir grup içinde deneklerin kişisel düşünce ve algıları ile hemfikir olabileceği şekilde cevap veren bir kişinin bulunması olarak tanımlanır.
Alen 1975’te bununla ilgili bir çalışma yapmış ve çalışmasında şu sorunun üstünde durmuştur: ‘Çoğunluğun fikir birliğinin zayıflatılması, deneye katılanların çoğunluk baskısından kaçmasına ne derece katkıda bulunur?’ Sonuç olarak bu çalışma göstermiştir ki, kendi grup üyelerinin bazılarından destek gören bazı çoğunluk üyeleri kendi gruplarına uymazlar.
Doms ve arkadaşları da çoğunluğa sağlanan sosyal desteğin miktarının azınlığın etkinliğine etkisi olup olmadığını araştırmıştır. Bulgulara göre, diğer çoğunluk üyelerinden sosyal destek alan çoğunluk üyeleri azınlık etkisine karşı daha dirençli olabiliyorlar.
Ayrıca Doms’un sosyal destek açıklaması, bir çoğunluk üyesinden destek alan bir azınlığın daha çok dikkat çekeceğini belirtir. Nuray Sakallı tarafından 1996’da bu açıklamaya destek olarak, dış gruplar için sosyal destek iç gruplardan gelirse, dış gruplar daha etkili olabilir önerisi getirilmiştir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Azınlık ve Çoğunluk" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Uzm.Psk.Esra BAYRAKTAR SÜNGÜ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Uzm.Psk.Esra BAYRAKTAR SÜNGÜ'nün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     3 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Esra BAYRAKTAR SÜNGÜ Fotoğraf
Uzm.Psk.Esra BAYRAKTAR SÜNGÜ
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Uzman Psikolog
Uzman Klinik Psikolog,yetişkin,çift,ergen Ve Cinsel Terapist-Hipnoterapist
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi119 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Uzm.Psk.Esra BAYRAKTAR SÜNGÜ'nün Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Azınlık ve Çoğunluk' başlığıyla eşleşen başka makale bulunamadı.
► Önyargı ve Ayrımcılık Ağustos 2013
► Stres Ağustos 2013
► Vajinismus Temmuz 2013
► Kimlik ve Benlik Temmuz 2013
► Dil ve Dil Oluşumu Mayıs 2013
► Anne Baba Tutumları Nisan 2013
► Panik Atak Şubat 2013
► Saldırganlık Ocak 2013
► Genç Erkek Olgun Kadın İlişkisi ÇOK OKUNUYOR Mayıs 2010
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


06:35
Top