2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,221 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Yalnız ve Tek Başına Bir Nesil: Bu Çağın Farklı Gençleri…..
MAKALE #11834 © Yazan Psk.Cengiz TÜRKMEN | Yayın Aralık 2013 | 4,806 Okuyucu
YALNIZ VE TEK BAŞINA BİR NESİL: BU ÇAĞIN FARKLI GENÇLERİ…..
Dünya hızla değişmektedir. 20. Yüzyıldan 21. Yüzyıla geçerken en hızlı değişen, “yerleşik değer yargılarıdır”. Artık “doğal” olan yerini “yapay”a bırakmaktadır. “Gerçek” yerini “sanal”a bırakmakta, “asıl”da yerini “imge”ye bırakarak gözden yitmektedir. Biyoteknoloji, genlerle oynayarak yapayı, telekomünikasyon “sanal dünyayı”, medyatik kültür de “imge-imaj”ı yaratmıştır. Bütün değer yargıları hızla değişmekte, insanlar bu hızlı değişime ayak uydurmakta çok zorlanmaktadır. Bu değişimden en çok etkilenen de gençlerdir. Çünkü neyin nereye nasıl gittiğini anlamakta güçlük çekmektedirler. O nedenle de, geçmişin bildikleri değerlerine daha çok sarılmakta, bu değerlerdeki “değişmezliği” benimsemektedirler. Gençlerin din değerlerine, milliyetçilik değerlerine, geleneksel değerlere daha çok önem vermeleri, bu hızlı değişimin yarattığı kimlik bunalımından kurtulma özlemlerindendir.
Gençler onlara göre, bir toplumun deyim yerindeyse “yumuşak karnı”nı oluşturmaktadır. Çünkü gençlik, modern psikolojik/pedagojik yaklaşımlara göre henüz kimlik arayışı içinde olan, duygu ve düşünceleri “gel-git”li, çabuk etki altına alınabilen, zaafları olan ve bu zaafların istismar edilmeye açık olduğu bir dönemi ifade etmektedir.
Burada yıllar önce yazılmış bir yazıdan küçük bir alıntı yaparak, geçmişteki çocukluk ve gençlik üzerine söylenmiş duyguları anlatan bir yazıyı paylaşmak istiyorum. Yazının aldığım bölümü ‘eskiler varmış’ adını taşıyan çok etkileyici bir metin.
‘Eskiler varmış... bir türlü eskimeyen... hep eski denipte yerine bir türlü konacak yeni bir şeyler bulunamayan. Evler varmış mesela, fakir ama hayata birlikte gülümseyebilen. sonra o evlerin kapı önleri varmış. akşam üstleri evlerin babaları gelmeden önce çene çalınan. O evlerin pencerelerinden gelen radyo sesleri varmış. Eskiden her evin radyosu varmış. O güzel radyoların radyo tiyatroları varmış. Ninelerimizin, annelerimizin her gün beklediği. Radyo tiyatrolarının anlatanları, bu bölümde oynayan sanatçıları varmış. Bir tek aklımızda efektör Korkmaz Çakar kalmış. O da şimdilerde cıvık bir espriye malzeme.
Mahallelerde televizyon teyzeler varmış. Bir de utana sıkıla gittiğimiz evleri. popumuz donsa da gururumuzdan yastık istemediğimiz. Ve her gecenin sonunda biraz mağrur, biraz kıskanç, çokça ezik bizi bekleyen televizyonsuz evlerimiz. Ki şimdilerde birçoğumuzun evinin başköşesi, aptallığımızdan değil de o günlere inat hediye değil midir ona. Bir de mahalle arası sinemaları varmış. Çekirdek çıtlatılan. Kız kesileninden ama gazozu hiç soğuk olmayanındanmış. O sinemalarda Ayhan Işıklar, Yılmaz Güneyler varmış. Bir de Avareler. Bir de çocuk aklımızla nedenini anlamamakta iyi adam öldüğünde yükselen hıçkırık sesleri... Sonra "abla”larımız varmış. Ablalarımızın yırtmayalım, boyamayalım diye bizden köşe bucak sakladıkları dergileri varmış. Merakımızdan çatladığımız. Bir kerecik bakmak için ağladığımız. Ama gene de ulaşamadığımız. Dergi dediğime bakmayın onlar mecmuaymış o zamanlar...
Her mahallenin bitirimlerinin, gençlerinin yanık olduğu bir abla varmış. Çok güzelmiş. Güzelde ne kelime fıstık gibiymiş. Kendisi için ölüp bitilse de o kimseleri beğenmezmiş. Onun hayallerinde o mecmualardaki gibi bir erkek varmış. En çok mahallenin küçük çocukları severmiş o fıstık ablaları. Her götürdüğü mektuptan sonra aslında gazoz istemezmişte abiler ısrar edermiş.
Her mahallenin illaki topunu komsu bahçeye kaçıran çocukları varmış. Topun kaçtığı duvarlı bahçe. Ve o bahçenin kötü bir sahibi varmış. Topumuzla beraber aklımızın da kaldığı. Bir de mahalle arkadaşlarımız varmış. Okuldan gelir gelmez çantalarımızı eve fırlattığımız gibi oynamak için beklediğimiz. Mahalle arası maçlarımız bitince annemizin verdiği reçelli ekmeğimizi paylaştığımız.
Oyun oynamasak ta bir duvar üstüne tüneyip konuşmaktan hiç bıkmadığımız. Hep kan kardeşimiz olsun istermişiz ama cesaret edipte kesemezmişiz bir yerlerimizi. Belki de korkarmışız da söyleyemezmişiz. Olsunmuş ama kardeş olmak için kan akıtmaya gerekte yokmuş.
Eskilerimiz varmış... eskidenlerimiz varmış... Sonra çocukluğumuzun şahitleri, ninelerimiz dedelerimiz varmış... onların eskileri bizim için çok daha eskiymiş ama nedense anlatılırken hiç sıkılmazmışız.
Eskiden çocukluklarımız varmış. Çocukluğumuzun kokuları, tatları, sesleri varmış. Bazen hatırladığımızda iç geçirdiğimiz. Özlediğimizi bilip de, kimselere söyleyemediğimiz. Bazen de büyümeyi marifet saydığımız için görmezden geldiğimiz. Eskilerimiz varmış. Geçmişimizin tavan arasına kaldırsak ta başımız sıkıştığında ilk aklımıza onlar gelirmiş.
Eskilerimiz varmış. Eskidenlerimiz varmış... Kim bilir kaç kez bir yerden bir yere giderken, bir yerlerimizi, bir şeylerimizi bıraktığımız, sonra dönüp alacağım dediğimiz emanet hayatlarımız varmış.’
Şimdi gelin bugünün gençliğinin yalnızlaşmış, engellenmiş ve umutsuzluk-amaçsızlık içindeki hallerine.
Kalabalıklar içinde yalnızlar. Cep telefonları son model, bilgisayarları ve yanında notebookları, IPAD’leri var. Ama iletişim kuracakları sanal arkadaşları dışında sosyalleşebilecekleri gerçek arkadaşlıkları yok.Kendine zaman ayıran anneleri babaları artık onları AVM denilen yerlere gönderiyor ama gezmeyi ve eğlenmeyi bilmedikleri için yetişkinlere farklı gelen olumsuz olarak adlandırdıkları davranışlara sahipler.
Yaşam alanları dev apartmanlar, plazalar, gökdelenler ama koşabilecekleri, piknik yapacakları yeşil alanları artık giderek azalmış. Doğayı ancak hafta sonu yürüyüşleri ve kulüplerin organize ettiği etkinliklere katılarak tanıyan bir nesil geldi.
Sınavlarla dolu bir eğitim hayatından geldikleri için seçeneksiz doğru davranmayı bilemeyen, kurslarla dolu bir geçmişe sahip olan ve bunu gelecekte çocuklarına nasıl anlatacaklar diye çok merak ettiğim bir şanslı-şanssız bir nesil onlar.
Şimdi, bütün bu etkenlerin birlikte bulunduğu koşullar içindeki genç insanları düşünelim. Değişime ayak uydurmakta zorlanan, değişimin kendisine bir çıkış yolu göstermediği, eşitsizlik ve içinde yaşadığı koşullar nedeniyle engellendiğini, yoksun bırakıldığını düşünen-gören bir genç, “şiddete, olumsuz davranışlara neden başvurmasın? aşırı kırılgan bir yapıya sahip olarak stres ve anksiyete dolu bir psikolojiye nasıl sahip olmasın?
Gençlik çağı evden kopma ve topluma açılma çağıdır. Ergenliğe giren gence evi dar gelmeye başlar. Çünkü soluk alabildiği, özgür davranabildiği tek yer evin dışıdır. Genç yaşam hakkında kendi düşünce ve duyuş biçimlerini anlayabilmek için, ailesinden uzaklaşmaktadır. Başkalarının düşüncelerini de içine alan yeni alanlara karşı ilgi duymaktadır. Evle bağları gevşeyen genç kendini boşlukta bulur. Kendi gibi bağımsızlık arayan, aynı kaygıları paylaşan, benzer bocalamayı yaşayan yaşıtlarına katılır. Evinde anlaşılamadığını, değer verilmediğini, çocuk gözüyle bakıldığını sanan genç için arkadaş grubu bir kurtuluş, bir sığınaktır. Ailesinin dışında sevgi, anlayış ve kabul göreceği, aidiyeti yaşayabileceği bir yerde olmak ister.

Simyacı kitabındaki bir öykünün sonunda anlatıldığı gibi ‘Hayat senin bakışınla anlam kazanır ya sadece bir noktayı görürsün hayatın akıp gider sen farkına varmazsın. Yada görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasında hayatı yaşarsın, akıp giden zamanın anlam kazanır... Hayatının anlamı senin bakışlarında gizlidir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Yalnız ve Tek Başına Bir Nesil: Bu Çağın Farklı Gençleri….." başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Cengiz TÜRKMEN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Cengiz TÜRKMEN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Cengiz TÜRKMEN'in Makaleleri
► Yeni Nesil Çocuklar Psk.Doğan KUŞ
► Yeni Nesil Babalar Psk.Aylin GÜNDOĞDU
► Yeni Nesil Okulları Şenay YILMAZ
► Teknoloji:Yeni Nesil Bakıcılar Psk.Ebru ZORLUTUNA
► Yeni Nesil Kadınlar Ne İstiyor? Psk.Cengiz TÜRKMEN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Yalnız ve Tek Başına Bir Nesil: Bu Çağın Farklı Gençleri…..' başlığıyla benzeşen toplam 27 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Sağlıklı Boşanma Mayıs 2014
► Boşanma Salgını Kasım 2013
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


18:19
Top