2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Aldattım,aldatıldım Ben Yine Aldandım
MAKALE #12211 © Yazan Psk.İlkten ÇETİN | Yayın Şubat 2014 | 5,440 Okuyucu
ALDATTIM, ALDATILDIM BEN YİNE ALDANDIM…
İnsan dünyaya gelirken biyolojik ve ruhsal olarak belirli bir potansiyele sahiptir. Büyüme ve gelişme sürecinde sosyalleşir, toplumsal olarak bir yer edinir. Bu nedenle insan için biyo-psiko-sosyal bir varlıktır demek yanlış olmaz. Öz değer, özgüven ve özsaygı unsurlarını da bünyesinde taşır insan. Bu değerlerin bütünü insanın ruh sağlığını ve sosyal yaşamını belirler. Kişinin değer verdikleri farklılık gösterebilir ve özneldir, yani kişiye göre değişir ve sadece kendisine has görünür. Değer verdikleri genellikle arzuladığı, ulaşamadığı şeyler olabilir bazen de çevrenin kendisindeki yapısal, maddi, manevi gücüne verdiği geri bildirimler ile şekillenir. Kişinin kendine güveni geçmişini algılamasına, geçmişini yapılandırışına ve kendisini tanımasına bağlıdır ve karşılaştığı sorunları baş etme yeteneğidir. Kişinin öz saygısı ise kendisi, toplumu ve diğerleri ile ilişkisini fark etmesi ve şekillendirmesiyle gelişir. Evlilik iki insan arasında tüm bu unsurların bir araya gelmesiyle oluşan resmi birlikteliktir. Büyük umutlar ve emeklerle kurulan bir yuva. Mutlu başlayan bir evlilik. Ardından gelen çocuklar. Sıcacık bir ortam. Hemen hemen tüm evlilikler bu sıralama ile kurulur ve ilerleyen dönemlerde farklı davranış ve tutumlara sahne olur. Evliliklerin başlangıcında çiftlerin birbirlerine karşı nazik, kibar ve saygı dolu hareket ettiklerini hepimiz biliriz. Balayı dediğimiz o günlerde kur yapmalar, yakınlaşmalar, birbirlerini tanımalar, büyük bir heyecan içinde birbirini takip eder. "İyi ki evlendik, çok mutluyuz" cümlesi ağızlarından pek düşmez. Öyle bir atmosferde tabii olarak kişilerin, sonsuza dek mutlu olacağınızı düşünebilirsiniz. Akşamları dışarıya yemeğe çıkmalar, sinemalarda haftanın filmlerini seyretmeler, yollarda sarmaş dolaş yürümeler. İnsanı muhteşem bir atmosfer içine sürüklüyor. Hitap tarzı olarak da canım, aşkım, sevgilim, bitanem gibi sözcüklerden hangisini daha çok seviyorsa, eşinizi şımartana kadar bu kelimeleri, her cümlenizin başına taç yaparak, süslersiniz. Sabahları uyandığınızda yatağınıza kadar kahvaltı tabağıyla gelen ve sizi uyandırmadan, masum ve melek misali uykunuzu seyreden bir sevgili. En çok üzüldüğünüz anlar ise iş saatlerinde birbirinizden ayrı kalmanız. Akşam olana kadar tırnaklarınızı yersiniz. Ne güzel şey bu evlilik. Cennetlerden farksız değil mi? Fakat her evlilik bir süre sonra normale döner. Kişiler birbirlerine alışmışlardır artık. Kahvaltı yatak odasında değil, mutfakta yapılır. Gözler birbirine daha az bakar. Bunun yerine televizyona bakmak daha eğlenceli olmuştur. Zaten sinema denilen şeyin aynısı televizyonda da olduğuna göre, dışarı ile bağlantınızda azalmıştır. Canım, aşkım kelimelerinin arasıra kişi zamirleri ile yer değiştiğine de şahit olursunuz. Bir süre sonra ev içindeki kılık kıyafetler bile dikkatten ve özenden uzaktır. Erkek dışarı çıkacağı zaman traş olmaya başlamıştır. Kadında çarşıya gideceği zaman süslenip, giyinmeye başlamıştır. Bundan sonra çocuk dünyaya gelir ve karı-koca tabiri yerini daha çok anne-babaya bırakır. Çocuklar büyüdükçe evde en çok kullanılan sözcük anne-baba olacaktır. Buraya kadar anlatılanların hepsi aslında her evlilikte yaşanan normal süreçtir. Burası aslında bir yol ayrımının başlangıcıdır. Kişilerin karekter yapısı bu sürecin yönünü, bu yönün şiddetini ve şiddetten doğan sonuçları ortaya koyan en önemli kriterdir. Örneğin; agresif bir kişiliğe sahip bir kadınsanız, eşiniz bu agresif tavır ve davranışlarınızdan sıkılırsa, sizden çabucak soğur. Farkında olmadan bu hareketinizle ona bu süreçte bir yön vermiş olursunuz. Bu yön erkeği evden uzaklaştıran, dışarıya istikamet çizen bir yöndür. Dışarıda ne olur peki? İlk olarak erkek dışarıda agresif ortamdan kurtulduğu için huzur bulur. Yani kadının erkeğe çizdiği yön erkeğin hoşuna gider. Ve erkek vaktinin büyük bölümünü dışarıda geçirmeye başlar. Bu durumda sizin agresiflik oranınızda bir şiddetlenme söz konusu olacaktır. Sevdiğimiz birinin ölümü, sahip olduğumuz mülkümüzün kaybedilmesi ya da yaşlanmayla birlikte gençliğimizin mazide kalması… Bütün bu yaşantılar kaybedilenin geri gelmediği evrensel kayıp yaşantılarıdır. Peki ya güven kaybı? İhanete uğramış bir kişinin eşine duyduğu güvenin, ilişkisindeki bağa yönelik inancının ve hatta geleceğe yönelik hayallerinin kökünden sarsıldığı bu yaşantı diğer kayıp yaşantılarından farklı mıdır? Diğer kayıplar gibi bu kayıpta da kaybedilen geri gelmez mi? Aldatmanın yaşandığı bir ilişki tekrar düzelmez mi? Aldatma bir ilişkiye belki de en çok zarar veren yaşantılardan biridir. Yapılan çalışmalar, evli çiftlerin ilişkilerinin bitmesinin başlıca nedeninin aldatma olduğunu gösteriyor. Aldatmanın yaşandığı bir ilişkide çiftin ayrılmasının mı yoksa aldatmaya rağmen ilişkilerini sürdürmeye çalışmasının mı uygun olacağına yönelik tartışmalar genellikle kişisel görüşlerden ileriye gidemiyor. Romantik bir ilişkiye başladığımızda eşimizle yazılı olmayan bir sadakat anlaşması yapmış oluruz. Bu anlaşma, temel bağımızın ilişki yaşadığımız kişiyle birbirimize yönelik olacağına dair bir anlaşmadır. Aldatma ise, ilişki içinde bulunduğumuz kişiyle yapmış olduğumuz bu sadakat anlaşmasının bozulmasıdır. Aldatma fiziksel yakınlık veya duygusal yakınlık ilişkisi içinde meydana gelebilir. Fiziksel aldatmada eşlerden biri var olan ilişkisinin dışında başka bir kişiyle fiziksel bir yakınlık yaşarken, duygusal aldatmada eşlerden biri var olan ilişkisinin dışında başka bir insanla duygusal yakınlık kurar. Duygusal aldatma durumunda kişi, sevgisini, ilgisini, zamanını ve dikkatini, yani duygusal kaynaklarını, bir başkasına yöneltmiş durumdadır. Birçok kişi eşinin bedenini bir başkasına vermiş olmasını affedebilirken; kalbini bir başkasına vermiş olmasını affetmekte zorlanır. İlişkiye en fazla zarar veren aldatma ise fiziksel aldatmanın yoğun duygusal bağlılık ile birlikte yaşandığı uzun süreli ilişkileri içeren aldatmalardır. Erkekler eşlerinin fiziksel aldatma durumlarını daha zor kabul ederken, birçok kadınsa eşlerinin duygusal bağ içermeyen öylesine bir ilişki yaşamış olma ihtimalini daha yüksek bir olasılıkla affedebiliyor. Aynı zamanda, kadınlar aldatma durumu sonrasında ilişkileriyle ilgili olarak alacakları kararın eşleri, çocukları ve aileleri üzerindeki etkilerini daha çok düşünme eğiliminde oldukları için eşlerini affedebilme ihtimalleri daha yüksek olabiliyor. Aldatma bireyin kendi kararı ile gerçekleşmiş olsa da aslında problemin kendisi değil, ilişkide yaşanan zorluğun bir belirtisidir. Yani aldatma, ilişkide bir şeylerin yolunda gitmediğine yönelik bir işarettir. Genelde, kişi gereksinimlerini ilişkisi içinde karşılayabildiği takdirde dışarıya yönelmeye ihtiyaç duymaz. Fakat aldatma durumunda, kişi ilişkisindeki sorunları eşiyle çözmek ve karşılanmayan ihtiyaçlarını eşiyle karşılamak yerine dışarıya yönelmeyi seçer. Aldatma, ilişkiye dair bir sorunun göstergesi olduğuna göre, iki eş de istediği ve çaba sarf ettiği takdirde, aldatmaya yol açan eski sistemden daha iyi yeni bir sistemin kurulması mümkün olabilir. Yani her iki taraf da ilişkiyi onarmak istedikten sonra, kişiyi aldatma davranışına yönelten sorunlar çözülürse ve her iki eşin de ilişkileri içinde kendi özlemlerini giderebilmesine olanak sağlanırsa, ilişkinin kurtarılması mümkündür. Hatta her iki tarafın da ihtiyaçlarını karşılayabildiği ve tatmin olabildiği bu yeni ilişki, eskisinden daha sağlam ve daha büyük bir yakınlığın kurulabildiği bir ilişki olabilir. Aldatmanın ortaya çıkmasının hemen ardından yaşanan yoğun duygular, kişiyi direk ayrılığa götürebilir. Yaşanılan acı, aldatılan eşin hemen oradan uzaklaşmasına yol açabilmektedir. Kişinin canının bu kadar yandığı bir durumda karşısındaki kişinin sevgisini hissedebilmesi ve onunla tekrar güvenli bir bağ kurmayı düşünmesi kolay olmaz. Bu noktada eşlerin çift terapistlerinden yardım alması, terapi seansının güvenli ortamında bu acı veren deneyimi irdelemelerini mümkün kılar ve çiftlere fayda sağlar. Seanslar sonrasında ilişkiye devam etme kararı da alınsa ayrılma kararı da alınsa, bu kararın çiftlerin içlerine sinerek ve düşünülerek alınması, sonraki dönemde ortaya çıkabilecek soru işaretlerini ve pişmanlıkları ortadan kaldırmaya yardımcı olmaktadır. Çift terapisinde, aldatmanın her iki çift üzerindeki etkileri ve aldatmaya yol açmış olabilecek tamamlanmamış ihtiyaç ve özlemler ele alınır. Bu süreç, çiftlerin kendilerini ve eşlerini daha yakından tanımaya ve anlamaya başladıkları bir süreçtir. Çiftler ilişkilerini devam ettirme kararı alırlarsa da hem kişilerin kendileriyle olan ilişkileri hem de birbirleriyle kuracakları yeni ilişki üzerinde çalışılır. Sonuç olarak, aldatma yaşantısı sonrasında ilişkiye dair sağlıklı bir karar alınabilmesi için bu konunun sağlıklı bir şekilde konuşulması gerekmektedir. Acı vermesine rağmen bu konunun üzerinde durulması ve etkili bir iletişim kurarak sorunların dile getirilmesi, ilişkinin onarılabilmesi için mutlaka gereklidir. Konunun görmezden gelinmesi ya da yok sayılması, kişide ve ilişkide bu yaşantının yarattığı yaraları iyileştirmeyeceği gibi ileri dönemlerde yine aynı yaşantının deneyimlenmesinede yol açabilir. Terapi ortamı, bu konunun sağlıklı bir şekilde ele alınabilmesi ve var olan sorunların çözülebilmesi için eşlere güvenli bir ortam sağlar. Bu sebeple, aldatma sonrasında ayrılma ya da ilişkiye devam etme kararının sağlıklı olması için profesyonel yardım, en doğru seçenektir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Aldattım,aldatıldım Ben Yine Aldandım" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İlkten ÇETİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İlkten ÇETİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     3 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İlkten ÇETİN Fotoğraf
Psk.İlkten ÇETİN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi259 kez tavsiye edildiİş Adresi KayıtlıTavsiyeEdiyorum.com'u sıkça ziyaret ediyor.
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İlkten ÇETİN'in Makaleleri
► Ben Seni Hep Aldattım Psk.Bahar TURUNÇ
► Eyvah Yine mi Sınav! Psk.Gonca RASLAYAN
► Eyvah Paniğim Yine Atakta! Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ
► "Eyvah Yine Sınav!" Sınav Kaygısı Psk.Dnş.Seval Ulviye AKYOL
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'Aldattım,aldatıldım Ben Yine Aldandım' başlığıyla benzeşen toplam 9 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kendine Sevgili Misin? Şubat 2022
► Bilişsel Çarpıtmalar (Düşünce Hataları) ÇOK OKUNUYOR Temmuz 2012
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


18:41
Top