2007'den Bugüne 92,310 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Stres, Yapısı ve Belirtileri Üzerine
MAKALE #12216 © Yazan Psk.Akın ÖZGÜN | Yayın Şubat 2014 | 4,073 Okuyucu
Stres sözcüğünün Latince’de ‘çekip germek’ anlamına gelen ve stresin beden üzerinde yaptığı başlıca etkileri tam olarak tanımlayan stringere sözcüğünden geldiği sanılmaktadır.
Tarihsel gelişimine baktığımızda, 17.yy’da felaket, bela, musibet, dert, keder, elem gibi anlamlarda kullanılmış. 18 ve 19.yy’da kavrama yüklenen anlamlar değişmiş. Güç, baskı, zor gibi anlamlarda objelere, kişilere, organa ve ruhsal yapıya yönelik kullanılmıştır.
Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre: Ameliyat şoku, aşırı yorgunluk, üzüntü, travma, soğuk, heyecan vb. etkenlerin organizmada, iç organlarda ve metabolizmada oluşturduğu bozuklukların tümü şeklinde tanımlanmaktadır.
Stres iki ayrı anlamda kullanılır:
1. Organizmanın durumu. Yani insanın tehlike içinde olduğu şartlar ve etkenler karşısında denge mekanizmalarının bozulduğu zamanki durumu.
2. Organizmanın dengesini bozabilecek etmenlerin tümü. Bunlar;
Fiziksel (Travma, sıcak, soğuk v.s)
Psikolojik (Duygusal gerilimler, iç ve dış çatışma, eş sorunları v.s.)
Sosyal (Çevre faktörleri, kültürel değişim v.s.)

Stres genellikle olumsuz ve zararlı anlamda ele alınıp konuşulmaktadır. Halbuki bu zorlamaların insanlığı ve insanı, yenileri aramak, çalışmak, yaratmak konusunda harekete geçirdiği bilinmektedir. O yaşamımıza renk katan etkili bir güdüleyici olabilmektedir. Ne olimpiyatlara katılan atletler normal olarak antrenmanlarda rekor kırarlar, ne de aktörler sahne provalarında en yüksek başarıyı gösterirler. Onlar da hepimizin yaptığı gibi en yüksek performanslarına meraklı seyircilerin önüne çıkmanın verdiği stres sayesinde kavuşurlar. Çeşitli kültürlerde zorlanmaların insan hayatına getirdiklerini anlatan özdeyişler vardır.
Çince’de stres kelimesi tehlike ve fırsat kelimelerinin sembollerinin karışımıdır. Stres bu iki kavramı paylaşmaktadır. Yani bir ‘kriz’de hem aşılması gereken zorluklar, hem de bu gerginlikler ve güçlükler aşıldığında elde edilecek yeni kazançlar vardır.

STRESİN YAPISI VE BELİRTİLERİ
Stres genel olarak 3 aşamadan oluşur.
A) Alarm reaksiyonu
B) Direnç Dönemi
C) Tükenme Dönemi

ALARM DÖNEMİ
Stres, organizmanın bedensel ve ruhsal sınırlarının tehdit edilmesiyle ortaya çıkan bir durumdur. Tehdit ve zorlanmalar karşısında canlı kendini korumaya yönelik bir tepki zincirini harekete geçirme özelliğine sahiptir. Bu özellik tehlike ile karşılaşınca ‘savaş veya kaç’ diye adlandırılan cevabın ortaya çıkmasıdır. Bir tehlike ile yüz yüze gelen canlı, başa çıkamayacağına inandığı bu tehlikeden uzaklaşmaya çalışır, başa çıkacağına inandığı tehlike ile savaşır ve böylelikle yeni duruma bir uyum sağlar.
Organizmanın tehdit karşısında olduğu stres durumunda insanlarda hem bedensel, hem psikolojik düzeyde bir dizi olay meydana gelir. Bedensel düzeydeki değişikliklerin bütün insanlarda aynı basamaklardan geçmesine karşılık psikolojik düzeyde olaylar kişilik ve çevre gibi bireysel şartlara bağlı birçok değişiklik gösterir.
İlk olarak sinir sistemimize bir göz atarak başlayabiliriz. Beyin, omurilik, sinir kökleri ve sinir hücreleri olmak üzere 4 kısımdan oluşan sinir sistemi vücudumuzu idare etmektedir. Vücudumuzun bazı kısımlarının idaresinde biz de söz sahibi olabiliriz örneğin kaslarımızı kolayca kontrol edebiliriz. Eğer bir şeyi kaldırmak istersek ‘kaldır’ mesajı beynimizden yola çıkıp omurilikten geçerek sinir köklerine, oradan da sinir hücreleri vasıtasıyla el ve kol kaslarına ulaşarak kasların kasılmasına ve objenin kaldırılmasına yol açar.
Sinir sisteminin kontrol edebildiğimiz kısmına ‘istemli sinir sistemi’ kontrolümüz dışındaki kısmına ise ‘istemsiz sinir sistemi’ diyoruz. Bu sistem yapması gereken işi biz istemeden, düşünmeden yapmakta, yani kendi kendine çalışmaktadır. Örneğin iç organlarımız bu sistemin kontrolü altındadır. İstemsiz sinir sistemi oldukça da yararlıdır. Çünkü eğer kalbimizin düzenli bir şekilde atmasını biz sağlasaydık diğer işlerimizi yapmaya pek zamanımız kalmazdı. İstemsiz sinir sistemi iki kısımdan oluşur. Birincisi sempatik sinir sistemi yani enerjiyi tüketen sistem, ikincisi de parasempatik sistem yani enerjiyi üreten sistem.
Sempatik sinir sistemi örneğin bir yere yetişmeye çalışıyorsak hemen çalışmaya başlar. Bu iş için gerekli enerjiyi kullanabilmek için vücudun hızını arttırır. Adrenalin hormonu kana karışır, kan dolaşımı hızlanır, kan basıncı artar, kalp atışları hızlanır, kan vücuda daha iyi dağılır. Oksijen ihtiyacı artar ve daha sık nefes almaya başlarız. Kaslar ortaya çıkan enerjiyi kullanmak üzere gerilir.

Şimdi bir milyon yıl önceye döndüğünüzü hayal edin. Bir mağarada ateşin kenarında oturmaktasınız. Kendi fiziksel gayretiniz sonucu elde ettiğiniz yiyeceğinizi zevkle yerken, yakınınıza bir hayvanın yaklaştığını fark ettiniz. Başınızı çevirince vahşi bakışlı, sivri dişli bir kaplanın size doğru gelmekte olduğunu gördünüz. Derhal bedeninizde bir seri önemli değişiklikler oluşur. Sizi tehlikeden korumak için ‘dövüş veya kaç’ tepkisi harekete geçer. Doğuştan varolan bu otomatik tepki bedenimizde oluşan aşağıdaki değişikliklerle tanımlanmaktadır.
1. Kaplanın varlığını beyin algılar algılamaz, bedenimize adrenalin salgılanır; bu da birçok fiziksel değişiklikler ortaya çıkartır.
2. Göz bebekleri göze daha çok ışık girip daha iyi görebilmek üzere büyür. Tehlike anlarında daha iyi görmeye gereksinim duyarız.
3. Midemize ağız salgıları gitmemesi için ağzımız kurur.
4. Bunun sonucu olarak sindirim sistemimizin çalışması durur ve sindirim sistemindeki kan doğrudan kaslarımıza ve beynimize gider. Bu bize stres anlarında niçin midemizde kelebekler uçuşuyor gibi hissettiğimizi açıklar.
5. Harekete geçmemize hazırlıklı olarak boyun ve omuz kaslarımız gerilir. Gevşek kaslara göre, gerilmiş kaslarla atak yapmak daha kolaydır.
6. Kaslarımıza daha çok oksijen gitmesini sağlamak için nefes alışlarımız sıklaşır.
7. Kalbimizin atışı hızlanır ve kan basıncımız artar; böylece bedenimizin çeşitli bölümlerine daha çok yakıt ve oksijen gider.
8. Vücudumuzu normal ısıya döndürmek için daha çok terleriz. Vücudumuz ne kadar çok enerji yakarsa o kadar terleriz.
9. Karaciğerimiz kaslara ani enerji akımı sağlamak için glikoz salgılar.
10. Kanı koyulaştırmak için dalağımız, depo etmiş olduğu kan hücrelerini serbest bırakır ve kan dolaşımına kimyasal maddeler salgılar. Bu işlem kanımızın normal zamankinden daha çabuk pıhtılaşmasını sağlar öyle ki bir yerimiz yaralanınca kanama daha çabuk durur. Ayrıca vücudumuzun mikrop kapmaya karşı dayanıklılığı artar.

Günümüzde de vücudumuz tehlikeye karşı bu otomatik tepkileri göstermektedir. Her gün karşılaştığımız birçok durumda beynimizdeki hipotolamus diğer bir deyişle ‘stres merkezi’ harekete geçmekte, yukarıda sayılan değişikleri oluşturmaktadır. Trafik sıkışıklığında veya kızgın bir patron karşısında, atalarımızın vahşi bir hayvan karşısında göstermiş olduğu tepkilerin aynısını göstermekteyiz. Strese karşı oluşan tepkiler tehlike karşısında dövüşmek veya kaçmak için bedenimizin hazırlanmasını sağlamak için oluşmaktadır. Bu ikili karardan ister dövüşme isterse kaçma kararını verelim hiç fark etmez, iki durumda da bedenin uyanıklığa ve fazladan enerjiye ihtiyacı olacaktır.

DİRENÇ/UYUM SAĞLAMA DÖNEMİ
Stresli bir olayın hemen arkasından beden normal dengesine dönmeye çalışır. Normale dönmeye, yani sakin ve normal işlev görme durumuna homeostaz denir. Bu evrede beden stresli durumun sona erdiğine inanırsa, alarm evresindeki süreci geri döndürmek için çalışır. Tehlike ortadan kalkmışsa, beden kan basıncını, kalp atışını, soluk alıp verme hızını ve beden sıcaklığını düşürerek sakin durumuna döner. Ama beden tehlikenin hala devam ettiğine inanırsa yani hala çok endişeliyseniz ya da korkuyorsanız o zaman beden geçici acil durum tepkilerinin yerine daha sabit tepkiler koyar. Kas gerginliği bu tür yerine koyma cevabına iyi bir örnektir. Ama bu iyi bir şey değildir, çünkü bedendeki enerjinin ve potasyum ve B vitamini gibi besin maddelerinin çoğu tükenir. Söz konusu besin maddelerine hem sağlıklı olmak hem de stresi savuşturmak için gereksinim duyarsınız.
Tüm bunlar nasıl oluyor bir bakalım. Diyelim ki evde yalnızsınız ve tuhaf bir gıcırtı duyuyorsunuz. Ses sizi korkutuyor. Her zaman sizin için çalışan bedeniniz harekete geçiyor. Bir yüzleşme ya da kaçmaya gereksinim duyma olasılığına karşı duyularınız ve görüşünüz keskinleşiyor. Yine diyelim ki, gıcırtı, sonraki birkaç saat boyunca bir iki dakikada bir yineleniyor. Öyle korkuyorsunuz ki evdeki bütün ışıkları yakmaya karar veriyorsunuz. Hatta o korkunç canavarın sizin yanınıza gelmesi olasılığına karşı odanıza gidiyor, şifonyeri kapının önüne çekiyor, elinizde lamba ses çıkarmadan oturuyorsunuz.
Ama odanızda otururken, dışarı bakıyorsunuz ve dışarıda sokak lambalarını bile sallayan kuvvetli bir rüzgar olduğunu farkediyorsunuz. Rahat bir soluk alıyorsunuz. Gıcırtının nedeninin rüzgar olduğu sonucuna varıyorsunuz ve böylece aklınızdaki kötü düşünceler yok oluyor. Hatta belki halinize gülüyorsunuz. Akşamın kalan kısmı boyunca gıcırtı devam ettiği halde siz artık korkmuyorsunuz. Güvende olduğunuz bilgisini alan beyniniz bir ‘sorun yok’ mesajı gönderiyor ve bedeniniz ‘homeostaz’ yani normal gevşemiş haline dönüyor.
Ama varsayalım o korkunç sesin nereden geldiğinden emin olamadınız. Bu durumda korkmaya devam ettiğiniz için bedeniniz uyarılma durumunda kalacak yani gergin bir şekilde tetikte bekleyecektir. İşte o zaman beden üçüncü evre olan tükenme evresine geçecektir.

TÜKENME DÖNEMİ
Bedeniniz uzun süre stres altında ve gergin kaldığında tükenir ve uzun süreli stres tehlikeli olabilir, çünkü bedeniniz vitamin ve mineral rezervlerinin hepsini kullanır. Uzun süre stres yaşamak demek, bu çok önemli besin maddelerinin bedeninizdeki miktarının azalması ve strese dayanma gücünüzün yavaş yavaş tükenmesi demektir. Uzun süre (uzmanlara göre bu zaman dilimi, üç hafta ile üç ay arasında olabilir) stres yaşadığınızda enerji kaynaklarınız biter ve bedeninizdeki organların zarar görmesi riskiyle karşı karşıya kalırsınız.
• Müzminleşmiş bir şekilde göz bebeğinin büyümüş olarak kalması, görme problemlerine sebep olabilir.
• Ağızdaki aşırı kuruluk yutkunma güçlüklerine sebep olabilir.
• Sindirim işleminin çok sık aksaması kabızlığa sebep olabilir ve ülser olma riskini artırır.
• Müzminleşmiş bir şekilde kasların gergin halde kalması beden ağrılarına ve sancılara sebep olabilir. Bu ağrıların belli başlıları boyun ağrıları ve omuz kasları ağrısıdır.
• Müzminleşmiş yutkunma ve sık nefes alıp verme astıma yol açabilir.
• Müzmin tansiyon yükselmesi, yüksek tansiyon hastalığına sebep olabilir.

Bedenle zihin ortak çalıştıklarından, bedeniniz yorulduğunda kendinizi duygusal olarak da yorgun hissedersiniz.

STRESİN BELİRTİLERİ
Stresin yönetimini ele almadıkça vücudunuz ardarda ‘savaş veya kaç’ tepkisi yaşar ve yavaş yavaş birtakım belirtiler görülmeye başlar. Bu belirtilerin niteliği kişiden kişiye değişir. Her insanın bir zayıf noktası, devamlı olarak strese maruz kaldığında açık veren, zayıf bir yönü vardır.

Fiziksel Stres Belirtileri
Kalp çarpıntısı, Kan basıncının artması, Kabızlık, Düzensiz uyku, Titreme, Sırt ağrıları, Kas gerilmesi, Ellerin ve ayakların buz kesilmesi, Kronik yorgunluk, İştahta değişiklik, Baş ağrıları, El ve ayak parmaklarında hissizlik, Cinsel isteğin azalması, Diş gıcırdatma, Ülser, Sık sık idrara çıkma, İshal ve kolit

Duygusal Stres Belirtileri
Kaygı veya endişe, Depresyon veya çabuk ağlama, Ruhsal durumun hızlı ve sürekli değişmesi, Asabilik, Gerginlik, Özgüven azalması veya güvensizlik hissi, Aşırı hassasiyet veya kolay kırılabilirlik, Öfke patlamaları, Saldırganlık veya düşmanlık, Duygusal olarak tükendiğini hissetme
Zihinsel Stres Belirtileri
Unutkanlık, Zihin karışıklığı, Konsantrasyonda güçlük çekilmesi, Karar vermede güçlük çekilmesi, Hafızada zayıflık, Aşırı miktarda hayal kurma, Tek bir fikir veya düşünceyle meşgul olma, Mizah anlayışı kaybı, Düşük verimlilik, İş kalitesinde düşüş, Hatalarda artış, Muhakemede zayıflama

Sosyal Belirtiler
İnsanlara karşı güvensizlik, Başkalarını suçlamak, Randevulara gitmemek veya çok kısa zaman kala iptal etmek, İnsanlarda hata bulmaya çalışmak veya sözle rencide etmek, Haddinden fazla savunmacı tutum, Birçok kişiye birden küs olmak, konuşmamak
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Stres, Yapısı ve Belirtileri Üzerine" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Akın ÖZGÜN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Akın ÖZGÜN'ün izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Akın ÖZGÜN'ün Makaleleri
► Stres Belirtileri ve Nedenleri Psk.Aslıhan DEĞERLİ AYTOĞAN
► Şizoid Kişilik Yapısı Psk.Tuncay ÇALIKOĞLU
► Paranoid Kişilik Yapısı Dr.Psk.Fatih SÖNMEZ
► Beynin Yapısı ve İşleyişi Psk.Murat BİLİM
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Stres, Yapısı ve Belirtileri Üzerine' başlığıyla benzeşen toplam 40 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Aşk Üzerine... Ocak 2016
► Disleksi Üzerine… Mart 2014
► Tükenmişlik Üzerine Mart 2014
► Vajinismus Üzerine… Mart 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


14:29
Top