2007'den Bugüne 92,262 Tavsiye, 28,210 Uzman ve 19,973 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



İlişkilerde Sınır Koymak
MAKALE #12253 © Yazan Psk.Aslı TAŞ KAYABAŞ | Yayın Şubat 2014 | 27,922 Okuyucu
Hayatınız kontrolünüz dışında mı?
İnsanlar sizden yararlanıyor mu?
“Hayır” demekte zorlanıyor musunuz?
Gerçekleşmeyen istekleriniz nedeniyle hayal kırıklığına mı uğruyorsunuz?

Sağlıklı ve dengeli bir hayat için kesin sınırlar çizmek gereklidir. Sınırlar, sorumluluk alanımızı belirleyen kişisel çizgilerdir. Diğer bir deyişle, sınırlar kim olduğumuzu ve kim olacağımızı tanımlar.

Tıpkı ev sahiplerinin arazilerinin çevresine fiziksel mülkiyet çizgileri çizmeleri, çitler döşemeleri gibi, bizim de yaşamımızda neyin bizim sorumluluğumuzda olduğunu ve neyin olmadığını ayırt etmemize yardımcı olacak zihinsel, fiziksel, duygusal ve ruhsal sınırlar belirlememiz gerekir. Uygun zamanlarda, uygun kişilerle, uygun sınırlar belirleyememek kişinin yaşamı için son derece zorlayıcı ve üzücü olabilir.

Yaşamını en doğru şekilde devam ettirmeye çalışan bireyler olarak hepimiz zaman zaman soyutlanma, dışlanma, çaresizlik, kararsızlık, suçluluk ve her şeyden önemlisi yaşamımızın kendi denetimimizde olmadığı duygusunu yaşarız. En iyiye ulaşmak için çabalamak bazen sonuç getirmez.

Korktuğumuz için nazik davranmak işe yaramaz. İnsanları memnun etmek için çabaladıkça bu çabaların yakınlık olarak dönmesini bekleriz ama genelde böyle olmaz. Gerek duyulan duygusal yakınlık bir türlü gelmez.

Başkalarının sorumluluğunu üstlendikçe, onların hata yapmasını engellemek ya da başlarına gelecek kötü şeyler için onları uyarmaya, korumaya çalıştıkça her şey daha da kötüye gider…

Tanıdık geliyor mu? Bu, günümüzde insanların karşılaşmakta olduğu en ciddi sorunlardan biri olan “Sınırlar” sorunudur. İnsanların birçoğu, ne zaman sınırlar koymak gerektiği konusunda çekincelere sahiptir.

Kafalarında sınır koymakla ilgili sorular dolaşır:

- Sınırlar koyarsam halen insanlar beni sevmeye devam eder mi?
- Sınırım ne olmalıdır?
- Ya birisi benim sınırlarım yüzünden kızarsa ya da incinirse?
- Zamanımı, enerjimi, paramı ya da sevgimi isteyen birine yanıtım ne olmalı? Hayır diyebilir miyim?
- Sınır koymayı düşündüğümde neden kendimi korkmuş veya suçlu hissediyorum?
- Sınır koyarsam bencil bir insan olmaz mıyım?

Günümüzde, depresyon, kaygı bozuklukları, bağımlılıklar, yeme bozuklukları, evlilik ve ilişki sorunları gibi birçok problemin arkasında sınır koyamama konusundaki sorunlar yatmaktadır.

Sınırlar, iyiyle kötüyü ayıran bir kapı gibidir. Belirlenmiş sınırları olan insanlar iyiyi içeriye almakta, kötüyü ise dışarıya çıkarmakta güçlük çekmezler.

Sınırları yanlış anlamak kolaydır. Bazen kişi kendi sınırlarına ne kadar sadık kalmak isterse istesin, karşısında onun sınırlarına saygı duymayan biri varsa bunu yapmak zor olacaktır. Sınırlar konusunda sorun yaşayanlar sanki “hayır” diyemeyen, herkesi hayatına fazla müdahil eden kişiler gibi düşünülür ama bunlarla sınırlı değildir.

Yumuşak Başlılar: Kötüye “Evet” Diyenler,
Uzak Duranlar: İyiye “Hayır” Diyenler,
Denetleyenler: Diğerlerinin Sınırlarına Saygı Göstermeyenler, ve
Tepkisizlik: Diğerlerinin Gereksinimlerini Duymamak en sık yaşanan sınır problemleri arasındadır.

Yumuşak başlılar, diğerlerince denetlendikleri ve suçluluk duydukları için “hayır” diyemezler; sınırlarını belirleyemezler.

Tepkisizler, kendileri için iyi olan ve istedikleri şeyleri söyleyemezler, sevgi konusunda sorumluluk almazlar.

Denetleyiciler, saldırganca veya manipulasyonla diğerlerinin sınırlarını ihlal ederler. “Hayır” kelimesini kabul etmezler.

Uzak Duranlar ise diğerlerinden ilgi görmeye karşı uzak dururlar. Yakınlık kurmazlar, insanları kendilerine yaklaştırmazlar.

Yumuşak Başlılar: Hayır Diyememe

Kendisi için kötü olacak ya da istemediği bir şeye “evet” demek yumuşak başlılık adı verilen sınır problemidir. Yumuşak başlılar belirsiz sınırlara sahiptir. Diğer insanların talepleri altında erirler. Onlardan bir talepte bulunanlara tek başlarına karşı duramazlar. Yumuşak başlılar, örneğin, sırf arkadaşlarıyla iyi geçinmek için onlarla aynı restoranları, filmleri beğenmekteymiş gibi davranırlar. Diğerleriyle farklı olan yönlerini en aza indirgeyerek “kayığı sallamamaya” çalışırlar.

Kişisel sınırları belirlemek ve korumanın öneminden bahsetmiş, sınır koymada yaşanan problemlere değinmiştik. Bu problemlerden biri olan, kötüye “evet” demek, hayır diyememe problemine yakından bakacağız.

Kötüye hayır diyememek, her alanda kendini gösterir. Bu bizim yaşamlarımızdaki kötülükleri reddetmemize engel olmakla kalmaz, genelde bizi kötüyü teşhis etmekten de alıkoyar. Yumuşak başlı birçok kişi, tehlikeli veya suistimalci bir ilişki içinde olduklarını çok geç fark ederler. Ruhsal ve duygusal radarları bozulmuştur.

Bu çeşit sınır sorunu, kişilerin hayır kaslarını felç eder. Hayır diyerek kendilerini korumaları gerektiğinde bu sözcük boğazlarına takılır. Bunun birkaç sebebi vardır:

- Diğer kişinin duygularını incitme korkusu
- Terk edilme ve ayrılma korkusu
- Bir başkasına tamamen bağımlı olma isteği
- Bir başkasının öfkesinden korkma
- Cezalandırılma korkusu
- Mahçup duruma düşürülme korkusu
- Kötü veya bencil bulunma korkusu
- Manevi yaşamının sağlıklı olmaması korkusu
- Kişinin fazla katı, eleştirel vicdanı

Bu son korku, gerçekte suçluluk olarak hissedilir. Fazla katı, eleştirel vicdanı olanlar, gerçekte suçlu olmadıkları konularda kendilerini suçlu görürler. İçlerindeki eleştirel ebeveynle yüzleşmekten korkarak sınırlarını sıkılaştırırlar.

Kendi İstek ve İhtiyaçlarını Söyleyemeyenler
Kişilerarası ilişkilerde en sık karşılaşılan problemlerden biri, sınır koyabilme ve başkalarının sınırına saygı göstermedir. Bu konuda yaşanan problemlerden dolayı birçok arkadaşlık, evlilik, ilişki, dostluk, iş birlikteliği sonlanmakta ya da taraflar mutsuz olmaktadır.

Burada, “Kendi istek ve ihtiyaçlarını dile getirememe” problemini ele alacağız.

Diğerlerinden yardım isteyememe, kendi istek ve ihtiyaçlarını belirleyememe ya da dile getirememe, talep edememe, diğerlerini içeriye buyur edememe şeklinde ortaya çıkan bu sınır problemine uzak durma adı verilir.

Uzak durmak neden bir sınır sorunudur? Sınırların nefes alabilir olması gerekir; tıpkı hareketli perdeler gibi iyiyi içeriye alabilecek, kötüyü dışarı çıkarabilecek esneklikte olan sınırlar, kişiyi rahatlatır. Sınırlar yerine duvarlara sahip olan bireylerde bu kapılar yerine duvarlar bulunur. Duvarlara sahip bireyler ne iyiyi ne de kötüyü içeri alabilirler. Kimse onlara dokunamaz. Bireyler, kötü niyetli saldırılara karşı kendini korumak için duvardan sınırlar örer kendine; sonra yine bu duvarlar nedeniyle iyiyi de içeri almakta da zorlanır.

Kendiyle ilgili ne kadar çok bilgi paylaşırsa o kadar kırılacağını düşünen bir kişiyi örnek alalım. Bu kişi arkadaşlık ve iş ilişkilerinde kendini hep diğerleriyle mesafede tutar; duygularını ve düşüncelerini tam olarak göstermezse kimsenin onu incitemeyeceğine, eğer kendiyle ilgili fazla bilgi paylaşmazsa, o bilgilerin de ileride aleyhine kullanamayacağına inanmaktadır. Bu nedenle hep insanlardan biraz uzak durur. Aslında yaptığı şey, kendine sınırlar yerine duvarlar örmektir. Bu kişi işyerinde bir projede zorlanıp desteğe ihtiyacı olduğunda da aynı duvarlar nedeniyle destek isteyemez… Yöneticisi “bu işi yetiştirebilecek misin, istersen süreyi biraz uzatayım” gibi bir teklif yapsa, her ne kadar süre uzatılmasının onu rahatlatacağını bilse bile “evet” diyemez. Maaşına zam isteyemez, neden hep ben mesaiye kalıyorum diyemez.

Uzak duran kişilerin bu iletken olmayan sınırları, onları kendi istek ve ihtiyaçlarına karşı da duyarsız hale getirir. Sorunlarını ve taleplerini dile getirmek kötü, ayıp ya da utanılacak bir şeymiş gibi düşünürler. Dahası, sorun, talep ya da isteklerini dile getirmenin güçsüzlük göstergesi olduğunu düşünerek her şeyi kendileri çözmeye çabalarlar.

Uzak duranlar, çoğu zaman çevrelerindeki insanların istek ve ihtiyaçlarıyla çok ilgilidirler. Kimin bir yerde ihtiyacı varsa hemen koşarlar.. Ama kendilerinin bir şeye ihtiyacı olduğunda, kimseden yardım istemezler. Çok zor durumda olsalar dahi bunu söylemezler. Bir süre sonra da ilişkilerde hep tek taraflı yatırım yapmaktan dolayı tükenmişlik hissi yaşamaya başlarlar. “Bu ilişki için hep ben çabaladım” “ben sen ne istesen yapıyorum, ama sen hiç benim isteklerimi önemsemiyorsun” “Neden bu kadar yalnızım” gibi yakınmalar başkalarına dile getirmeseler bile kendi içlerinde kendilerine çokça tekrarlanan cümlelerdir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"İlişkilerde Sınır Koymak" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Aslı TAŞ KAYABAŞ'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Aslı TAŞ KAYABAŞ'ın izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     20 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Aslı TAŞ KAYABAŞ'ın Yazıları
► Çocuklara Sınır Koymak Psk.Şahika AKKUŞ SERT
► Çocuk ve Sınır Psk.Selin YILMAZ
► Sınır Kişilik Bozukluğu Psk.Dnş.Seba Nur SARAL
► Çocuklara Sınır Koyma Psk.Ahmet SERT
► Çocuğunuza Sınır Koyun... Psk.Ebru ZORLUTUNA
► Çocuğa Sınır Koyma Psk.Dnş.Evrim Alkış DEMİREL
► Çocuğa Sınır Koyma Psk.Nilüfer ÖZKAN
► Çocuğunuza Sınır Koyma Psk.Başak TANRIVERDİ
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,973 uzman makalesi arasında 'İlişkilerde Sınır Koymak' başlığıyla benzeşen toplam 15 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
◊ Oyun Şubat 2014
◊ Bir Mola Ver!.. Şubat 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


17:05
Top