2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Propriyosepsiyon
MAKALE #12345 © Yazan Fzt.Selin CİNNİOĞLU | Yayın Mart 2014 | 37,213 Okuyucu
Propriyosepsiyon nedir?

Proprioseptif Sistem: Propriyosepsiyon terimi ilk olarak1900’lerin başlarında Sherrington tarafından tanımlanmıstır.Propriyoseptif duyular, vücudun pozisyon duyuları, ayak tabanlarından gelen basınç duyuları ve hatta genelde bir somatik duyudan ziyade özel bir duyu olarak kabul edilen denge duyusu gibi vücudun fiziksel durumu hakkında bilgi veren duyulardır.

Vücudumuz hareketleri sırasında pozisyonunu korumak, dengesini sağlamak ve uyumlu-sıralı bir biçimde hareket etmek zorundadır. Bu beyin tarafından organize edilen bir durumdur. Vücudun denge ve pozisyonunun ana denge sistemi olan pozisyon algılayıcıları ile sağlanan otomatik kısmına propriyosepsiyon denir.

Propriyosepsiyonun iki çeşidi vardır. Bilinçli propriyosepsiyon, sporda günlük yaşam aktivitelerindeki eklem fonksiyonlarını düzenler (yürüyüş, koşma, sıçrama vb). Amaca yönelik davranışların (örneğin bir nesneyi almak için elin nesneye doğru uzanması) düzenli ve kusursuz yapılmasını sağlar. Bilinçaltı propriyosepsiyon, ise kas fonksiyonlarını ve refleksleri düzenler. Bunundışında propriyosepsiyon statik ve dinamik olarak ikiye ayrılabilir.Statik propriyosepsiyon pozisyonun algılanması olarak açıklanabilir. Eklemin bulunduğu pozisyonun birey tarafından algılanması statik propriyosepsiyona örnek olarak gösterilebilir. Dinamik propriyosepsiyon ise hareketin algılanması olarak açıklanabilir. Eklem hareketinin birey tarafından algılanması dinamik propriyosepsiyona örnek olarak gösterilebilir.


Prorioception Merkezleri:
MEDULLA SPİNALİS: Lamina 2,4,7,8,9 proprioception duyularıyla ilgilidir.

BULBUS: Nucleusgracilis,nucleuscuneatus, nucleusolivarisinf.,nuc. Vestibularisler, 9,10,11,12. Kranial sinirlerin nukleusları

PONS: Lemniscusmedialis, nucleusolivarisinferior, mediallongitudinal fasicul,5,6,7,8. Kranial sinirlerin nukleusları

MESENCEPHALON: Collicussuperior ve inferior, nucleusruber, substantianigra, formatioreticularis

Proprioceptionla İlgili Yollar:
Çıkan Yollar:

Fasciculusgracilis ve fasciculuscuneatus: Şuurlu proprioception ve ayırt edici dokunma , basınç duyuları ile ilgilidir.Bu yolların 1. Nöronu ganglionspinalede bulunur, brodmanın 3,1,2 nolu sahalarında sinaps yaparak sonlanır.
Tractusspinocerebellarisposterior: Şuuraltı proprioceptionla ilgilidir, cortexe ulaşmaz, serebellumdasonlanır.Daha çok gövde , alt ekstremite ilgilidir.
Tractusspinocerebellarisanterior: Şuuraltı proprioceptionlailgilidir.Altekstremiteyiilgilendirir.Cerebellumda sonlanır.
Tractuscuneocerebellaris:Üstekstremiteden gelen şuuraltı proprioception ile ilgilidir.Cerebellumda sonlanır.
Tractusspinoreticularis:Reticular sistemin bir parçasıdır.Reticularnükleuslarda sonlanır.
Tractusspinoolivaris:Bu yol deriden aldığı yüzeyel duyuları ve kas, tendon, eklem kapsülünden aldığı proprioceptif duyuları cerebelluma taşır.
İnen Yollar:
Tractuscorticospinalis:Cerebralcortextenmedullaspinalise istemli hareketler ile ilgili uyarı taşırlar.
Tractusreticulospinalis:İstemli motor hareketlerin, postür ile ilgili refleks hareketlerin, solunum ve dolaşımın düzenlenmesinde sorumludur.

Merkezi Sinir Sisteminin Propriyoseptör Bölgeleri

Serebral Korteks

Sensoriyel yollar serebrumun korteksine ulaşırlar. Burası beynin ve bilinçli hareket bölgesinin en yüksek seviyesidir (istemli hareketin kontrol merkezi). Kortekste, doğru hareketin otomatik yanıta dönüşmeden önce öğrenilmesi ve bilinçli bir şekilde kontrol edilmesi gerçekleşmektedir .

Beyin Sapı

Beyin sapı primer propriyoseptif korelasyon merkezidir.Propriyoseptörler bilgiyi, omurilikteki internöronlar vasıtasıyla çıkan yollara bağlanıp beyin sapına ileterek hedeflenen pozisyon ve postürün elde edilmesini sağlarlar. Beyin sapı aynı zamanda, gözün vizuel afferent merkezleri ve kulağın vestibuler afferent merkezleri gibi diğer bölgelerden de bilgiler alarak dengenin elde edilmesine katkıda bulunur. Daha sonra beyin sapı, yaklaşık bir yanıt oluşturabilmek için eksitatuvar veya inhibitor efferent uyarılar yollar.

Omurilik
Eğer bir uyarı, dorsal kökten girip omurilikte ara bir reseptörle sinaps yaparak veya sinaps yapmadan direk bir şekilde efferent sinire, oradan da hızlıca ön kök ve kasa ilerliyorsa spinalrefleks olarak adlandırılmaktadır. Propriyoseptif refleksler sıklıkla bir alanın korunması için, kası sabitleyerek veya hareketin hızlıca geri alınmasını sağlayarak faydalı olmaktadırlar.

Propriyosepsiyon ve Sinir-Kas Kontrol

Propriyosepsiyon eklem hareket hissini veya kinestezisini ve eklem pozisyon uyusunu kapsayan özel değişik iletişim duyusudur. Eklem pozisyon duyusu, belli hareket ve eflekslerin izin verdiği farklı duyu reseptörlerinden merkezi sinir sistemi için gönderilen afferent girdilerden kaynaklanır.Eğer afferent girdi kesinse efferent cevap hareket düzenini kontrol edecektir.

Propriyosepsiyon organizmanın içinde üretilen uyaranlara tepki olarak tanımlanır. Propriyosepsiyon, golgi tendon organlarında ve kas iğciklerinde, ligamentlerde (bağ doku), derideki reseptörlerin yanı sıra kasların içinde bulunur.Propriyoseptörlerin fonksiyonları kaslardan, tendonlardan, pigmentlerden ve eklemlerden alınan duyusal uyarıları merkezi sinir sitemine bildirmektir.

Bir insanı yere devirmek bir cansız mankeni yere devirmek kadar kolay değildir. Çünkü postürü korumak, pasif bir sabitlik değil,propriyoseptif geri bildirim bilgilerini de kapsayan aktif bir süreçtir. Bir nesnenin ağırlık merkezinden geçen dikey eksen, nesnenin yere dokunan destek noktaları arasında kalıyorsa o nesne devrilmez. Ayak tabanındaki basınç reseptörlerinden gelen bilgiler, o anda ağırlık merkezimizi hangi yana doğru kaydırmamız gerektiğini ve hangi tarafa ekstansiyon yapmamız gerektiğini bildirir. Normal motor kontrolün sağlanabilmesi için esas olarak iki duyu yolunun çalışması gerekmektedir. Motor kontrolün sağlanmasında en önemli duyular, görme duyusu ve iç kulakta bulunan ve bas hareketleri ile uyarılan yapılarda ise denge duyusudur. Denge mekanizmasında en önemli yer tutan vücut duyusu ise propriyosepsiyondur. Bu sistemin duyu organları tendonlarda, kaslarda ve tendonların yapıştığı kemiklerde bulunmaktadır. Yine eklemlerde bulunan hareket, dokunma, ağrı ve ısı ile uyarılan reseptörler bu sistem içine girer. Bu nedenle propriyoseptif sistem, sporda, günlük yaşam aktivitelerinde ve bazı mesleki becerilerde eklemin uygun fonksiyonu için gereklidir.

Propriyosepsiyon ve Refleksler

Merkezi sinir sistemi, reseptörler aracılığı ile vücudun iç ve dış koşullarında meydana gelen değisiklikler hakkında sürekli bir bilgi akışına tutulur. Reseptörler (alıcı sinir), iç ve dış ortamda oluşan farklı tipteki enerji değişikliklerini sinir uyarısı enerjisine dönüstüren duyuorganlarıdır. Bu sinir uyarıları duyu sinirleri tarafından Merkezi sinir sistemi’ne iletilir. Kas-iskelet sisteminin hareketleri yönünden önemli olan reseptörler vücut pozisyonunun algılanmasından sorumlu olan reseptörler ve kas kemoreseptörleridir. Merkezi sinir sistemi’ne vücut pozisyonu hakkında bilgi veren reseptörlere propriyoseptör veya kinestetik reseptör adı verilir. Propriyosepsiyon, golgi tendon organlarında, kas iğciklerinde, ligamentlerde, derideki reseptörlerin yanı sıra eklemlerin etrafında görülür.

Propriyoseptörler, kas tonusu, vücut dengesi ve postür bilgilerine karsı özellesmis mekanoreseptörlerdir. Kas ve eklem reseptörleri, daha kolay aktive olabildikleri için eklem propriyosepsiyonunun temel taşlarıdır. Kas iğciği, Golgi tendon organı,Pacini cisimciği, Golgi eklem reseptörü, Ruffini uç organı, serbest sinir uçları gibi duyu reseptörleri de propriyosepsiyona katkıda bulunurlar.

Kas ciği: Kas iğciği kasın uzunluğu hakkındaki bilgileri algılar. Kontrolün sağlanmasında, eklem ve deriye ait reseptörlerden alınan veriler destek yüzeyinin niteliği hakkında bilgi sağlamaktadır. Ayrıca ekstremitelerin pozisyonlarının birbirleriyle olan ilişkisi hakkında sinir sistemine veri sağlar. Kas iğciği ve reseptörü iki yoldan uyarılmaktadır. Kasın tümüyle uzaması iğciğin orta bölümünü gererek reseptörü uyarır, kasın boyu tümüyle değişmese bile liflerin uç bölümlerinin kasılması da liflerin orta kısmını gerer ve sonuçta reseptörü uyarır. Kas iğciklerinin fonksiyonunun en basit göstergesi, kas gerilme refleksidir. Afferent sinir (neural) lifleri kas iğciklerinden merkezi sinir sistemine bilgi taşır daha sonra kollara ayrılır ve farklı geçiş yollarından bir tanesini seçer. Seçilen bu geçiş yolu, efferent motor nöronlarını direk uyararak refleksi tamamlar ve kasların gerilmesine, kasın gerilmeye başlamasıyla kas kasılmasına neden olur.

Golgi Tendon Organı: Golgi tendon organı, tendon ve kas liflerinin bağlantı noktalarında yerleşmiş kapsülle çevrelenmiş propriyoseptörlerdir. Kas iğciği gibi golgi tendon organı da kas gerimine karşı duyarlıdır. Ancak kas iğciği ile karşılastırıldığında golgi tendonorganının duyarlılık düzeyi daha düşüktür. Bu nedenle aktif hale gelmesi için daha kuvvetli bir gerime ihtiyaç vardır. Golgi tendon organı, bir kas veya tendon gerildiğinde ve kasıldığında çalışır. Golgi tendon organının temel amacı bir kas aşırı kasılmaya başladığındagevşeterek zarar görmesini engellemektir. Kas veya tendondaki gerginlik duyusu değiştiğinde golgi tendon organları afferent yollarla merkezi sinir sistemine bilgi taşır. Merkezi sinir sistemi polisinaptik refleks olarak adlandırılan efferent cevaplar gönderir. Bu refleksler; kasda hasar oluşmadan önce kası gevşetmek için kas kasılmasına neden olan motor nöronları engeller.

Eklem Reseptörleri: Eklem reseptörleri kiris bağlarda, kemiklerde, kaslarda ve eklem kapsüllerinde bulunur. Eklem açısı ile ilgili eklem ivmelenmesi ve basınca karsı olusan sekil bozuklukları hakkında MSS’ne bilgi aktarırlar.Eklem mekanoreseptörleri bir ligamentteki gerginliğin arttığını hisseder ve spinal korda afferent mesajlar gönderir. Daha sonra spinalkord, eklemi çevreleyen kaslara hareketin yönünü değiştirmek veya yavaşlatmak için efferent sinyal gönderir. Eklem mekanoreseptörleri aynı zamanda eklem pozisyonu hakkında spinal kord’a bilgi göndermekten sorumludur.Görsel, isitsel ve dengenin düzenlemesine yardım edenpropriyoseptif hareket sistemleri için bilgi sağlar.Dört tip eklem mekanoreseptörü vardır.
1- Ruffini reseptörü
2- Pacini korpüskülleri
3- Golgi tendon organı
4- Serbest sinir sonlanmaları

Bunların içinde Pacini korpüskülleri ve Golgi tendon organı dinamik durumu, Ruffini cisimcikleri statik durumu, serbest sinir sonlanması ise ağrı ve deformasyonu algılar.
İlk olarak, eklem kapsülü ve eklemi çaprazlayan ligamentlerin içine yerleşmiş olan çeşitli afferent reseptörler, lif tipine göre Grup I,II,III,IV olmak üzere gruplara ayrılırlar. Ruffini reseptörlerinin fonksiyonu,eklem hareketinin yönünü ve hızını tespit etmektir. Hem dinlenik hemde aktif durumda merkezi sinir sistemine sürekli bilgi sağlar. Pacini korpusküllerinin, eklem hızlandığında veya yavaşladığında oluşan yüksek hız değişimleri sırasında hızlıca adapte olmaları nedeniyle basınca duyarlı oldukları düşünülebilir. Golgi tendon organı hareketin yönünü ve eklem pozisyonunu tespit edebilen reseptörlerdir. Serbest sinir sonlanmaları ise,normalde aktif değillerdir fakat eklemlerdeki mekaniksel deformasyon veya inflamasyon cevabına bağlı olarak kimyasal uyarıyla aktif hale gelirler.

Propriyosepsiyonun Komponentleri

Denge

Vücut kütlesinin yere düşmesini önleyen dinamiği anlatan genel bir terim olan denge, değişen durumlarda kişinin ağırlık merkezinin dayanma yüzeyi içinde tutulması, bu durumun devam ettirilmesi ve korunmasıdır.
Koordinayon

Kas-iskelet sisteminin hareketleri arasındaki düzgünlük, kontrollülük ve birbirine uygunluk nitelikleri ’’koordinasyon ’’olarak tanımlanır. Koordinasyonun kontrolünü ekstrapramidal yollar, serebellum arka kordon ileti sistemi, vestibülernukleuslar üstlenir. Koordinasyon, yaklaşık genişlik ve zamanlama ile kasların beraberce hareket etmesi neticesinde üretilen düzgün ve kompleks hareket paterni sürecidir. Koordinasyonun geliştirilmesinde aktivitenin tekrarı ve performansın sürekliliği esastır.

Çeviklik

Çeviklik, hızlı hareket sırasında vücudun veya bir segmentin yönünü kontrol edebilme yeteneğidir. Yönün hızlı değişimi, ani durma ve başlamayı içermektedir.

Propriyosepsiyonu Etkileyen Faktörler

Dinamik ve statik propriyosepsiyon üzerindeki genel etkilerle postüral kontrol ve dengeyi korumadaki etkiler aynıdır. Somatosensör, görsel ve vestibüler sistemler dengeyi etkileyen en büyük faktörlerdir. Görsel etkiler görsel sistemin sağladığı girdilere bağlıdır.
Bu sistem, boşlukta ekstremitelerin ve insan gövdesinin hareketini, bulunduğu yeri görsel imgelerle sağlar. Eğer somatosensör sistem bozulursa görsel sistemin etkisi propriyosepsiyonun en büyük belirleyicisi olabilir. İç kulakta yer alan koklehadan elde edilen girdiler sınırlıdır fakat basın hareket ve pozisyonunu tam olarak belirleyici özelliğe sahiptir.

Vestibüler reseptörler sakatlıklardan etkilendiği kadar görsel sistemden de etkilenir. Bu etkiler nedeniyle sporcularda meydana gelen sakatlanma veya enfeksiyonlardan ötürü bozulan vestibüler sistemi kontrol altına almak ve ya meydana gelen rahatsızlığı ortadan kaldırmak önemlidir. Statik ve dinamik propriyosepsiyon üzerindeki etkiler somatosensör, görsel ve vesibüler sistemlerle sınırlı değildir. Eklemlerdeki instabilite, sakatlanma, cinsiyet ve fiziksel özellikler propriyosepsiyonun azalmasına neden olabilir. Yaşlanma ve yaralanma propriyosepsiyon hissinin azalması ile ilişkilidir.
Skinner ve ark. (1984) yaptıkları çalışmalarda, düşme oranındaki artış ve eklem dejenerasyonu (bozulma) sonucunda hareket hissinde azalmanın olduğu durumlarda propriyosepsiyonda da kayıplar olduğunu göstermişlerdir. Ayrıca düzenli fiziksel aktivitenin, kullanılmama atrofisinin nöromusküler sisteme olan etkisini azaltarak, yasa bağlı olarak meydana gelen propriyosepsiyon duyularındaki kayıpları azalttığını bildirmişlerdir. Bununla birlikte, alt ekstremitelerde tekrarlanan mikrotravma veya tek travmatik olaya bağlı gelişen hasarlar, eklemde nöromüsküler cevapların bozulmasına sebep olurlar. Eklemde ağrı ve inflamasyon olması afferent mekanoreseptörlerin azalması sonucu nöromusküler aktivitede engelleyici etki yaratmaktadır. Garn ve Newton (1988), yaptıkları çalışmada, kronik ayak bileği instabilitesi olan kişilerde propriyosepsiyondaki azalmayı göstermişlerdir.

Lentel ve ark. (1995) yaptıkları çalışmada, kronik ayak bileği instabilitesi olan kişileri test etmişler ve sağlam ayak bilekleri ile karşılaştırdıklarında pasif hareket hissinde azalma tespit etmişlerdir.

Kas yorgunluğu sinir-kas sisteminin kuvvet üretmem kapasitesini azaltmaktadır. Bu aslında diz eklemindeki gevşeklik, belirsizlik (laksite) artısına bağlı olarak meydana gelmektedir. Yorgunluk protokolü uyguladıkları dizde, protokol öncesi ve sonrası pozisyon hissini değerlendirmişler ve yorgunluk öncesi ve sonrası ölçümlerde eklem pozisyon hissinde belirgin azalmayı gösteren fark bulmuşlardır.Yapılan bir çalışmada lokal ve genel yorgunluğun propriyosepsiyon üzerine etkilerini araştırmışlardır.Propriyosepsiyon önceden belirlenen hedef açıdan sapma ile değerlendirilmiştir. Lokal yorgunluk sonrası ortalama açı hatasında belirgin değişiklik bulunamamıştır. Tam tersine genel yorgunluk sonrası açı hatasında belirgin olarak artış bulunmuştur. Kadın ve erkekten oluşan sağlıklı kişilerde, deneklerin Max VO2’lerine uygun olarak 3 değişik bisiklet protokolü (rampa, sabit, interval) uygulamışlardır.Propriyosepsiyon değerlendirmesi ayakta, diz üzerine yük binerken elektrogonyometre ile ölçülmüştür. Her üç protokol uygulanan erkeklerde ortalama açı hatası artmış, yani propriyosepsiyon olumsuz etkilenmiştir. Bayanlarda ise sabit ve interval program sonrası erkeklerdeki gibi sonuçlar elde edilmiş ancak rampa programı sonrası belirgin değişiklik bulunmamıştır.
Yaşlanmanın ve İnstabilitenin Alt Ekstremite Propriyosepsiyonu Üzerine Etkisi Yaşlanma ve yaralanma propriyosepsiyon hissinin azalması ile ilişkilidir . Kaplan ve ark. ve Skinner ve ark. yaptıkları çalışmalarda, düşme insidansındaki artış ve eklem dejenerasyonu sonucunda hareket hissinde azalmanın olduğu durumlarda propriyosepsiyonda da kayıplar olduğunu göstermişlerdir. Buna ilave olarak, düzenli fiziksel aktivitenin, kullanılmama atrofisinin nöromusküler sisteme olan etkisini azaltarak, yaşa bağlı olarak meydana gelen propriyosepsiyon duyularındaki kayıpları azalttığını bildirmişlerdir. Bununla birlikte, alt ekstremitelerde tekrarlanan mikrotravma veya tek travmatik olaya bağlı gelişen defisitler, eklemde nöromüsküler cevapların bozulmasına sebep olan dejeneratif değişiklikler meydana getirir. Eklemde ağrı ve inflamasyon olması afferent mekanoreseptörlerin azalması sonucu nöromusküler aktivitede inhibitör etki yaratmaktadır.
Yaralanmanın Propriyosepsiyon Üzerine Etkileri

Dengenin korunması, çeşitli sistemlerden gelen bilginin bir araya getirilmesini gerektirir. Bu sistemler görme, vestibuler ve propriyosepsiyondur. Bununla beraber, eğer propriyosepsiyon değişir ya da azalırsa, denge kabiliyeti de değişecektir.
Dejeneratifartrit; dizde ağrı, inflamasyon ve kas inhibisyonuna yol açar. Bunun sunucunda, yürüme ve ağırlık bindirme aktivitelerindeki fonksiyonel performans azalır. Ağrı ve kas aktivitesindeki azalma ile birlikte yetersiz ligamentöz gerilime yol açan eklem aralığındaki daralma, propriyosepsiyon ve nöromüsküler kontrol için gerekli afferent sinyallerde kesilmeye yol açar.

Ön çapraz bağ rüptürünün, ayakta dengede durma üzerine etkileri hakkında çok sayıda çalışma yapılmıştır. Genellikle yaralanmış ekstremite ile yaralanmamış ekstremite denge karakteristikleri bakımından birbiri ile karşılaştırılmıştır. Literatürdeki çalışmalar birbirini destekler şekilde, ön çapraz bağ rüptürü sonrası propriyosepsiyondaki azalmayı ve kas paternlerindeki değişikliği göstermektedirler. Nöral duysal girdideki ve stabilitedeki azalma, birçok kişide normal günlük yaşam aktivitelerinde fonksiyonel yetersizliğe sebep olmaktadır.

Dizin çevresinde bulunan mekanoreseptörlerin, pozisyon değişikliği, hareket ve ekleme yük binmesi hakkında santral sinir sistemine bilgi sunduğu ve bunun da dizin çevresindeki kasları uyardığı bilinmektedir. Bu bilgi süresinin kısa olması diz çevresindeki ligaman ve diğer yumuşak dokulara daha az stres bindirir.

Yorgunluğun Alt Ekstremite Propriyosepsiyonu Üzerine Etkileri

Kas yorgunluğu nöromüsküler sistemin kuvvet üretme kapasitesini azaltmaktadır. Bu aslında diz eklemindeki laksite artısına bağlı olarak meydana gelmektedir.
Skinner ve ark. yorgunluk protokolü uyguladıkları dizde, protokol öncesi ve sonrası pozisyon hissini değerlendirmişler ve yorgunluk öncesi ve sonrası ölçümlerde eklem pozisyon hissinde belirgin azalmayı gösteren fark bulmuşlardır. Myers ve ark. yaptıkları çalışmada, izokinetik dinamometre ile internal ve eksternal rotasyon egzersizi uygulanarak omuzda yorgunluk meydana getirilmiş, egzersiz öncesi ve sonrası aktif pozisyon hissine bakılarak karşılaştırılmış, yorgunluk öncesi ve sonrası değerler arasında belirgin fark bulunmuştur.

Ageberg ve ark. operasyon geçirmemiş kronik ön çapraz bağ yaralanması olan hastalarda kısa dinlenmeli submaksimal bisiklet egzersizi ile yorgunluk oluşturmuşlardır. Egzersiz öncesi ve sonrasını stabilite testi ile değerlendirmişler ve sonuç olarak hasta grubu ile kontrol grubu arasında egzersiz etkisi bakımından fark bulamamışlardır.
Miura ve ark. yaptıkları bir çalışmada lokal ve genel yorgunluğun propriyosepsiyon üzerine etkilerini araştırmışlardır. Lokal yorgunluk izokinetik dinamometre ile maksimum izokinetik diz fleksiyon ve ekstansiyon hareketi yaparak, genel yorgunluk ise 5 dakika koşu bandı üzerinde yapılan koşu ile oluşturulmuştur. Propriyosepsiyon önceden belirlenen hedef açıdan sapma ile değerlendirilmiştir. Lokal yorgunluk sonrası ortalama açı hatasında belirgin değişiklik bulunamamıştır. Tam tersine genel yorgunluk sonrası açı hatasında belirgin olarak artış bulunmuştur.

Propriyosepsiyon ve Hastalıklar

Eklemde yaralanma ve hasar oluşması, doğrudan veya dolaylı olarak mekanoreseptörlerden gelen afferent bilgilerde değişikliklere neden olur. Direkt travma ligament ve kapsül yırtılmasına neden olarak sinir liflerinin yırtılmasına neden olabilir. Eklem reseptörlerine gelen ve çıkan mesajların bozulması sonuçta deafferentasyona ve propriyosepsiyon kaybınaneden olur. Efüzyon veya hemartroz varlığında ise reseptörler sağlamdır ancak basınç uyarımı altında yanlış bilgilendirmeye neden olurlar.

Propriyosepsiyon bozukluğunda gelişen semptom ve bulgular

• Hastalar, bir bebek gibi tutulmaya ve sarılmaya ihtiyaç duyarlar
• Gözler kapalı yapılan aktivitelerden kaçınırlar
• Yatakta yatarken uzayda sallanıyor veya yüzüyormuş gibi zannederler
• Uyurken aşırı hareketlilik ve huzursuzluk yaşarlar
• Uykudan sonra kalkmada ve hareket etmede zorlanırlar
• Takım oyunlarından kaçınırlar
• Beceriksizlik, kendi ayakları üzerinde sendeleme ve eşyalara çarpmadan yakınırlar

Ayak bileği propriyosepsiyonu

Rekurren ayak bileği burkulması öyküsü olan hastalarda, propriyosepsiyon bozukluğu ilk defa Glencross ve Thornton tarafından ortaya konulmuştur. Daha sonraları, ayak bileğindekiyaralanmanın şiddetiyle eklem pozisyon hissi bozukluğu arasında ilişki olduğu gösterilmiştir. Bu tür yaralanmalarda propriyosepsiyon değerlendirimi, eklem pozisyon hissi muayenesive stabilometrik ölçüm olmak üzere genellikle iki yöntemle yapılmaktadır. Stabilometrede postüral salınımlar değerlendirilerek kantitatif denge ölçümü yapılabilmektedir.

Bel ağrısında propriyosepsiyon

Çeşitli nörofizyolojik çalışmalarda, bel ağrısı ve propriyosepsiyon arasında yakın bir ilişki olduğu ve belde mekanoreseptörlerin varlığı öne sürülmüştür. Nies ve Sinnott , bel
ağrısı olan hastalarda postüral salınımın daha fazla olduğunu ve provakasyon ile dengelerini sağlamakta daha çok zorlandıklarını göstermişlerdir. Araştırmalar, bel ağrısında propriyosepsiyonun değerlendirimi için en hassas olcum yönteminin eklem pozisyon duyusundan ziyade postüral salınım olduğunu ortaya koymuştur.

Osteoartrit ve propriyosepsiyon

Diz ağrısı olan yaşlı kişilerde sıklıkla ayakta durma dengesi de bozulmaktadır. Bu bozukluğun ağrının kendisine mi, yoksa altta yatan kas-iskelet sistemi patolojisine mi (örn. Osteoartrit)bağlı olduğu kesin olarak anlaşılmamakla birlikte, araştırmacılar daha çok ağrı haricindeki faktörler üzerinde durmaktadır. Bu nedenle diz patolojilerinde, ağrıyı azaltmaya yönelik tedavi stratejileri denge gelişimi için gerekli önceliğe sahip değildirler.
Osteoartritli hastalarda diz ağrısının kuadriseps fonksiyonu, propriyoseptif keskinlik, postüral stabilite üzerine olan etkisi incelenmiş, santral veya periferik (blok) olarak ağrıdaazalmanın maksimum istemli kontraksiyonu artırdığı ancak propriyosepsiyon veya postüral stabilitede herhangi bir artışa neden olmadığı gösterilmiştir.Diz osteoartritli hastalarda eklem hasarının, istemli kas aktivasyonunu aktivasyonunu azaltıp kuadriseps zayıflığına ve propriyoseptif keskinlikte azalmaya neden olduğu ileri sürülmektedir. Bir başka deyişle, kuadriseps kasının sensorimotor fonksiyonundaki bozukluk ve azalmış postüral stabilite, hastanın azalmış fonksiyonel performansına sekonderdir.

Yumuşak doku yaralanmaları ve propriyosepsiyon

Yumuşak doku yaralanmalarını takiben sıklıkla propriosepsiyon kaybı geliştiği öne sürülmektedir. Özellikle ön çapraz bağ hasarı sonrasında belirgin propriyosepsiyon kaybı oluştuğu ve bu bozukluğun rekonstruktif cerrahi onarım sonrasında da devam ettiği gösterilmiştir. Atravmatik instabilitesi olan hastalarda duyusal defekt geliştiği belirtilmiştir. Riemann B ve ark., tek taraflı, travmatik, tekrarlayıcı, anterior omuz instabilitesiolan hastalarda propriyoseptif defekt saptamışlardır.Uzun yıllardır cerrahlar, ligamentöz hasarla ilişkili duyusal kaybın cerrahi onarım ve yerine koyma ile ilgili sonuçları etkileyebileceğini ifade etmektedirler. Teorik olarak, operatif teknikler propriyosepsiyonu, hasarlı dokunun reinnervasyonu aracılığıyla direkt olarak veya kapsüloligamentöz yapıdaki gerginliği yaklaşık değerine düşürerek indirek olarak düzeltirler.


KAYNAKÇA

1) Arslan F. :Taekwonda Sporcularında 8 Haftalık Propriyosepsiyon Antrenman Programının Dinamik Postural Kontrol Üzerine Etkisi. Doktora Tezi . GaziÜniversitesiSağlık Bilimleri EnstitüsüBeden Eğitimi Ve Spor Anabilim Dalı,Ankara,2009
2) Taner D. “Fonksiyonel Nöroanatomi”
3) Yılmaz A.,Gök H. :’ Proprioception and Proprioceptive Exercises.’Ankara
4) Çikler H.:İzokinetik ve İzometrik Egzersiz Çalışmasının Kas Gücü ve Proprioceprion Üzerine Etkileri. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, 2007
5) Dıraçoğlu D.: Diz OsteoartritindeProprioseptif Duyu ve Fonksiyonel Durumun Kinestezi/Denge ve Güçlendirme Egzersizleriyle İlişkisi, Uzmanlık Tezi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul, 2001.
6) Gürkan S.H., Diz Osteoartritinde Denge ve Propriosepsiyonun Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi , Ankara, 2008
7) Carter N.D., Jenkınson T.R., Wılson D., Jones D. W. and Torode A. S. Joint Position Sense And Rehabilitation in The Acl Deficient Knee. Br J Sports Med. 1997; 31: 209-12.
8) Aydoğ T., Tetik O., Atay A.Ö., Demirel H., Leblebicioğlu G., Doral M.N. Propriosepsiyonunun Önemi ve Değerlendirilmesi. IX Ulusal Spor Hekimliği Kongresi Kitabı. Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2003
9) Konradsen L., Beynnon B.D.,Renström A. Validation Of Techniques To Measure Knee Proprioception, In: Lephart Sm, Fu Fh. Proprioception And Neuromuscular Control Đn Joint Stability. Human Kinetics Usa, 127-138, 2000
10) Liu A.T., Taunton J.E., Macıntyre D., Mcconkey P., Khan K.M. The Effects of Proprioceptive or Strenght Training on The Neuromuscular Function of The Acl Reconsructed Knee: A Randomized Clinical Trial. J Med. Sci Sports, 2003; 13 (2): 115–123.
11) Aydemir,A.H,Primer Diz Osteoartritinde Düşme Riskinin Değerlendirilmesi ve Propriosepsiyon Egzersizlerinin Düşme Riski Üzerine Etkisi Uzmanlık Tezi,Aydın:Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi,2008
12) )Korkmaz,M,Profesyonel Dansçılarda Proprioseptif Egzersizlerin Denge Üzerine Etkisi Yüksek Lisans Tezi,İstanbul:Marmara Üniversitesi S.B.E,2007
13) Gürkan,H.S,Diz Osreoartritinde Denge ve Propriosepsiyonun Değerlendirilmesi Yüksek Lisans Tezi,Ankara:Hacettepe Üniversitesi S.B.F,2008
14) ) Jennifer A. Stone, MS, ATC,Nina B. Partin, MS, ATC, Joseph S. Lueken, MS, ATC , Kent E. Timm, PhD, ATC, PT, FASCM, Edward J. Ryan, III, MS, ATC,Upper Extremity Proprioceptive Training

Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Propriyosepsiyon" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Fzt.Selin CİNNİOĞLU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Fzt.Selin CİNNİOĞLU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     14 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Fzt.Selin CİNNİOĞLU'nun Makaleleri
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Propriyosepsiyon' başlığıyla eşleşen başka makale bulunamadı.
► Serebrovasküler Olay (Svo-Cva-Svh) ÇOK OKUNUYOR Mart 2014
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


02:32
Top