2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Depresyon, Gülememek ve Mutsuzluk
MAKALE #12390 © Yazan Dr.Ali Algın KÖŞKDERE | Yayın Mart 2014 | 26,521 Okuyucu
Depresyonda kaybolan, depresif kişilerin zamanla yitirdikleri ögelerdir gülmek, şaka yapmak, neşelenebilmek ve eğlenebilmektir. Gülmek, şaka yapmak, birçok psikiyatrik hastalıkta insanın kaybolan bir özelliğidir. Ama gülememek, şaka yapamamak, hafife almamak depresyondaki ana sorunlardandır. Gülerek bize ve çevremize kötü gelebilecek, kötü hissettirebilecek durumları hafifletiriz. Aşağılanmış hissedebileceğimiz durumları gülerek aşağılar, üstesinden geliriz. Böylelikle özgüvenimizi korur, yaşadığımız durumun yarattığı öfkeyi boşaltır, tüm bunlara ek olarak kötü bir duruma gülerek durumu keyif alabileceğimiz bir hale getiririz. Gülerek ve şaka yaparak cinsellik ya da öfke yüklü dürtüler boşalma yolu bulurlar.
GÜLMEK
Gülmenin yaşamın ilk yıllarında sosyal yönü ağırlıktadır. Yaşamın ileriki dönemlerinde de gülmenin sosyal yönü devam eder ve insanlar bir aradayken daha çok gülerler. Anne ve bebek duygularını ifade ederek mesajlaşırlar. Bebek kelimeleri değil kelimelerin taşıdığı duyguyu algılar. Ağlayarak doğar, annesinin kucağında sakinleşir, susar, uyur. Büyüdükçe memnuniyetini, doyduğunu gülerek, memnuniyetsizliğini, sıkıntısı, açlığını ağlayarak gösterir. Bebek gülümseyerek, attığı kahkahalarla sevgi ve ilgi toplar. Bebek gören erişkinler refleks olarak gülerler ve gülerek bebeğe yaklaşırlar. Depresyonda insanların neşeleri, gülüşleri azaldıkça sosyal açıdan çevreleri fakirleşmeye başlar. İnsanlar ağlayan, yardım isteyen birisine genelde ilgiyle yaklaşırlar. Ama sürekli olarak ağlayan, sürekli yardım isteyen birisi bir süre sonra ilgiyi tüketir ve yalnızlaşır, çevresindekiler onunla görüşmekten kaçınmaya başlarlar. Olumlu duygular, sosyal yaşamın sürdürülebilmesi için şarttır.
ÇOCUKLUK VE GÜLMEK
Gülebilmek önemli bir yetidir. Çocuklar önce garip hareketlere, düşmelere, hatalara, yanlışlıklara gülerler. Çocukların içindeki neşe ve gülme arzusu kendiliğinden ortaya çıkar. Çocuklardaki neşeyi ve coşkuyu yok edebilmek için özel ve uzun süreli bir uğraş, gayret ve çaba gerekir. Erişkinlerin bunu yapabilme yetenekleri güçlüdür, özellikle de çocuksulaşamayan, çocukluklarını yaşamamış olan, çocukluklarında anlaşılmamış olan erişkinlerin.

Çocuk gözlemlerinde, çocukların tehlikeli durumlarda güldükleri görülmüştür. Kaygılanılacak durumlarda kıkırdamaya, gülmeye başlarlar. Kapının ardından çıkarak arkadaşını korkutan çocukla birlikte korkan çocuk da güler. Anlayamadıkları, saçma gelen durumlarda da gülerler, bu durumlarla dalga geçerler, oynarlar ve bunları sindirilebilecek hale getirirler. Annesinin varlığı ve yokluğu ile fazlaca meşgul olan bebek, annesi gözden kaybolduğunda yok olduğunu zannedip ağlayan bebek, “Ce!” oyununda bir anda ellerin arkasından çıkan yüzü görünce kahkahayı patlatır. Kişiye ağır gelen durumlarda yükselen gerilimin boşaldığı bir yoldur gülmek, dalga geçmek. Yeni öğrendikleri kelimeleri kullanırken, özellikle de ayıp bulunan kelimelerle oynarlar ve gülerler. Böylelikle güçsüzlüklerini ve zayıflıklarını psikolojik bir yol kullanarak aşar, kendilerini yeniden güçlü ve egemen hissederler. Bu süreçler yalnızca çocukluğa özgü değildir. Benzerleri erişkinlikte da yaşanır. Güçsüzlüklerine, zayıflıklarına katlanabilen, bunları hoş görebilen kişiler, yaşama daha kolay uyum sağlarlar, daha kolay öğrenirler, yaşamda daha esnek olurlar. Yaşamla, küçük düşmelerle, olayların, durumların ve kişilerin olumsuz yanları ile dalga geçemeyenler, bunları gülerek yumuşatamayanlar, aynısını kendine, kendi olumsuz yönlerine yapamayanlar için yaşam zordur. Örneğin ölümle ilgili şakalar yapabilen kanser hastalarının, hastalıkları hakkında daha olumlu bir bakış açısı geliştirdikleri, kendi ölümlülükleri ile aralarına mesafe katarak ölüm ve kaybı daha kolay ele aldıkları ve bunlarla daha kolay baş ettikleri gözlemlenmiştir.
ŞAKALAR
Şakalar, yasak olana gidebildiğimiz bir yol açar bize. Gülemeyen, şaka yapamayan kişi bu açıdan sınırlanmıştır.

Bir olayın ardından olaya bir yorum katılmasıdır gülmek. Zihinsel egzersize eğlence katarak düşünce gelişimini hızlandırır. Gülüp geçmek, ardından yeniden başlama şansını verir.

Şaka ve espri yapabilmek için hayal edebilmek, başkalarının yerine kendini koyabilmek, farklı, şaşırtıcı, yaratıcı bir yaklaşımla durumları ele alabilmek gerekir. Düşünülmeyeni düşünmek, kimin neye gülebileceğini hayal edebilmek gerekir. Tüm bunlar, zihinsel işlevlerin rahatça ve iyi bir biçimde kullanılması ile olabilir. Böylelikle sorun çözme yeteneği ve yaratıcılık gelişir. Depresif kişiler, yaşadıkları dikkat dağınıklığı, çökkünlük ve tahammülsüzlük ile bu tür zihinsel işlevleri yeterince kullanamazlar.
DEPRESİF VE MUTSUZ KİŞİLER
Depresif kişinin hem kendisi hem de çevresi saldırganlık ve yıkıcılıktan payını alır. Depresif kişi neşesini kaybettiğinde espri yapmakla yıkıcılığını azaltarak saldırganlık gösterebilme yeteneğini de kaybeder. Engelleyen, kızdıran, sinir eden kişilerle alay edebilmek, bu kişilerin yarattığı sıkıntı ve çökkünlüğü azaltabilir. İnsanın zihninde, bu kişileri küçük düşürebilmesi, aşağılayabilmesi ve bunlara gülebilmesi, ciddi bir boşalma sağlar. Böylelikle bu ilişkilerde biriken öfkenin ketleyici etkisi ortadan kaldırılır ve öfke, keyif veren bir zihinsel etkinliğe dönüşmüş olur, serbest çağrışım artar. Aynı zamanda zihinsel etkinlikler ve soyut düşünce, ilkel zihinsel süreçlerle ve haz alma ile buluşur.

MUTSUZLUKTAN KURTULMAK
Mutsuzluk ve diğer rahatsız edici duygular, birer uyarı olarak değerlendirilebilir. Duyguları anlamaya çalışmak farkındalıklar yaratır ve kişiyi ya çözüme ya da değişime götürür. Bazen doğrudan bir değişim getirmese de duyguları değerlendirme sayesinde bir boşalım yaşanır. Bu boşalımın ardından yeni dengeler kurulabilir. İnsan ruhsallığını en kötü etkileyecek ya da bugün için geçiştirmeyi sağlayabilecek ama daha sonraları yine gündemi etkileyecek durum inkar ve yadsımadır. Duyguları, mutsuzluğu ya da yaşantıları inkar etmek, yadsımak onları yok etmez. Ama bazen inkar etme gereksinimi olabilir. İnsanın ruhsal yapısının, bazen dayanılamayacak durumları askıya alma ve kendisini hazır hissettiğinde daha önce inkar ettiklerini değerlendirme ve gözden geçirme gibi bir özelliği vardır. Örneğin başarısızlıklarını kabul etmeyen bir babanın yarattığı derin izlerle yıllarca yaşamını düzenleyen bir kişi çocuğunun başarısızlıkları ile karşılaşınca bu durumun yarattığı etkileri yeniden yaşamaya ve yeniden değerlendirmeye başlayabilir. Böyle bir yeniden yaşam ve yeniden canlandırma yaşayan kişi bir fırsat elde etmiş gibidir. Bu fırsatı iyi değerlendirir ve kendi yaşadıklarını anlarsa mutsuzluğu artar, üzüntülerini ve öfkelerini yeniden yaşarsa önce kendi iç dünyasındaki olumsuz etkiler azalır. Sonra da çevresi ve bu örnekteki durumda çocuğu ile ilişkileri normalleşir. Çocuğu ile yaşadıklarını daha kolay dile getirmeye onunla daha rahat ilişki kurmaya başlar. Bunu yapmazsa benzer ilişki biçimi devam eder. Kendisi babası ile ilişkisinde ne kadar mutsuz olmuş, kızgınlıklar ve suçluluklar yaşamışsa bu ilişkinin benzerini çocuğu ile tekrar tekrar yaşamaya devam eder. Mutsuzluk kuşaklar arasında aktarılarak devam edebilir.
BENİ MUTSUZ EDEN O
Mutsuzluğun devamına neden olan durumlardan birisi mutsuzluğu ve beraberindeki olumsuz duyguları yansıtmaktır. Mutsuzluğunun kaynağını her zaman diğer olarak gören ve diğerini suçlayan kişinin diğeri üzerinden çözümler üretmesi çok zordur. Mutsuz evliliklerde bunu sıklıkla görürüz. Eşler kendi sorumlulukları, mutsuzluklarındaki kendi rolleri üzerinde hiç durmazken eşlerini suçlama ve mutsuzluğun ortadan kaldırılmasında onların üzerine düşen görevler konusunda uzun söylevler verebilirler. Bu kişiler kendi durumlarını ve mutsuzluklarındaki kendi rollerini kabul etmedikçe mutsuzluk sürer. Bu mutsuzluklarından nasıl çıkabileceklerini bir türlü bulamazlar. Bu bir tür bağımlılık biçimidir de.
SUÇLULUK
Suçluluk duygusu ve kişinin kendisini suçlaması, mutsuzluk doğuran ve mutsuzluğun devam etmesine neden olan bir diğer etkendir. Çok ilginç bir biçimde bir başarı ya da bir tatil bile suçluluk hissettirirse mutsuzluğa neden olabilir. Örneğin bir kişi isteklerinin gerçekleşmesini ebeveynlerinden uzaklaşma ve ayrılma olarak algılarsa her başarı, gelişim ve bireyselleşme ona kaygı ve mutsuzluk getirecektir. Başarı ve kazanımlar bazen mutsuzluk getirebilir.
PAYLAŞIM
Bir mutsuzluk, geçmişte benzerleri yaşanmışsa daha kötü etkileyecektir. Geçmişte benzerlerinin yaşanmadığı bir mutsuzluk ortaya çıktığında bile bunu derinlemesine araştırmak ve değerlendirmek mutsuzluğun paylaşılmasını, boşalmasını ve çözümlerin bulunmasını sağlar. Bu elbette bir diğer kişi ile yapılabilir. Bazen bunun sevilen ve değer verilen, güvenilir birisi ile yapılması yeterli olur. İnsanın yanında sıcak ve derin bir ayna bulabilmesi iyileştiricidir.
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Depresyon, Gülememek ve Mutsuzluk" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Dr.Ali Algın KÖŞKDERE'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Dr.Ali Algın KÖŞKDERE'nin izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     4 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Dr.Ali Algın KÖŞKDERE
Bursa
Doktor "Ruh sağlığı ve hastalıkları - Psikiyatri"
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi7 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Dr.Ali Algın KÖŞKDERE'nin Makaleleri
► Mutsuzluk Dr.Ali Algın KÖŞKDERE
► Depresyon Dr.Turgay KASAP
► Depresyon Etiyolojisi PDF Doç.Dr.Murat Eren ÖZEN
► Depresyon Bilgilendirme PDF Doç.Dr.Murat Eren ÖZEN
► Depresyon ve Tedavisi Dr.Hakan KARAŞ
► İşyerinde Depresyon Dr.Sevilay ZORLU
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Depresyon, Gülememek ve Mutsuzluk' başlığıyla benzeşen toplam 92 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kıskançlık ve Haset Mayıs 2015
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


13:31
Top