2007'den Bugüne 92,313 Tavsiye, 28,222 Uzman ve 19,980 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Hayat Bekle Der, Yürek Umut Eder...
MAKALE #12433 © Yazan Psk.İlkten ÇETİN | Yayın Nisan 2014 | 6,512 Okuyucu
HAYAT BEKLE DER, YÜREK UMUT EDER..
Bu sabah aklıma sürekli “Belirsizlik ve Belirsizliği beklemek” ile ilgili düşünceler geldi. Belki de son zamanlarda henüz sonuçlanmamış bir durum yaşıyor olmamdan kaynaklanıyordu. Bu da bir belirsizlikti aslında. Tekrar düşündüm ve birazda empatiyle yaklaşarak bu durumda neler yazılabilirdi acaba diye çabalayınca aşağıda ki cümleler dökülüverdi yüreğimden. Belirsizlik yaşayan ve bekleme sürecinde olan bir kimse neler düşünebilir, neler hissedebilirdi acaba? “En kötü karar, kararsızlıktan iyidir” derler ya, bayılırım bu cümleye. En çok belirsizlikler, beklemek ve acabalar acıtır insanın canını ve en çok onlar çalar belirsizce yaşanan kararsız zamanlarımızı çünkü.. Bana kalsa bu acelecilikle hiçbir zaman beklemezdim de.. Annem benim için "Akıllı düşünene kadar deli köprüyü geçer" derdi her zaman. Psikiyatri ve psikolojiyle olan ilgimde bu cümlenin önemini yadsıyamam. Belirsizliği beklemek zor olsa gerek yok aslında “olsa gerek” falan değil baya baya zor. Yüreğimden dökülüp kalemime damlayanlar şöyleydi; “Yorgun bir şekilde açıyorum gözlerimi, yeni güne. Çok ağır bir yük taşıyor gibi göz kapaklarım ve içimde mekan tutmuş puslu bir hüzün, görüyorum, nerden gelmiş bilmem? Belki de, geceden kalma kırıntılar… Sınavlarından geçmiş, enkazlarını geride bırakmış bir haldeyim oysa. Biraz da telaşsız... Belki de son yaşadıklarım, telaşını çekecek hiçbir şeye sahip olmadığıma ve de telaş yapmanın işi daha da kötüye götürdüğüne inandırdı beni. Ama dur! Beynimde ani sarsıntılar baş gösteriyor; Telaşsız olmak diye bir şey olabilir mi? Ya yaşam, telaşın bir sonucu değil midir? Her zamanki gibi, soruların, sarsıntıların ve anlamsızlığın girdabına tutuluyorum. İçimin dışında duramıyorum, çünkü değişip değişip duruyorum sürekli. Değişmemek imkansız zaten... Biliyorum… Susuyorum, susturuluyorum, kifayetsizleşiyorum, gömülüyorum, can çekişiyorum, değişiyorum... İşte böyle karışık bir ruh hali içinde, bir merhaba sallıyorum doğan güneşe, yeni güne, silinmeyen geçmişime, akan yarınlarıma, yitik düşlerime… Ve sonra, günün içine giriyorum ister istemez, tek başıma, yapayalnız, hayatla, insanlarla, olaylarla çakışıyoruz, çatışıyoruz, uzaklaşıyoruz… Bir de, gün içindeki kendi budalalıklarım ve en yakınımdaki dost, arkadaş, kardeş, sevgili dediklerimin beni anlatamaması ekleniyor buna. Bu trajedi, bu anlamsızlık, bu acı daha da katmerleşiyor. Artık hayat hepten trajikomik ve anlamsızlaşıyor gözümde. İyi ki varsın diyeceğim birini göremeyince de etrafımda, gözlerimden inen ıslak bir çaresizlik oluyor sadece, hayata karşı, kendime karşı... Büyük bir sancı. Tarifi imkansız bir boşluk hali… Anlayacağın, hayat böyle boşluk, bulanık ve belirsiz olarak akıyor içimde. Yaşayamadıklarım böyle düşüveriyor kalemime. Bundan başka ne yapılabilir ki, bu durumda?”
Belirsizliği beklemek, sonuçlar hakkında bütün ayrıntıları en ince detaylarına kadar sıralamak, büyükten küçüğe. Olursa ya da olmazsanın getirileri götürüleri, ihtimallerin güzellikleri yanı sıra olmazsanın iyi yönlerini de sıralamak sırasıyla. Amaç her iki sonuç için kendini hazırlama çabası mı? Kesinlikle hayır.. İnsanca bir telaş bütün evde, hareketsizliğe mecbur bir şekilde çekmece temizlikleri. Beyninde de paralel bir eylem. Uykuda bile dinlenmek yok son zamanlarda. Her an firar edebilir tüm akıllılıkların hazırlıkları tamamlandı. Beyaz girintilerde ki görünmeyen tozların hepsi silindi, bütün hesaplar tamam başkalarıyla ama hala kendinle olan hesabı tutturamamak. Yüreğinse her sonuca hemen ağlamaya hazır. Bütün antenleri açılmış beklemede, belirsizliği beklemede.. Hayat felsefesi “En kötü sonuç bile belirsizlikten iyidir?” olanlar için ne zordur bu anlar, sabırsızlanmamak elde değil, zaman anlamını yitirmiş sanki geçmez bir türlü. “Belirsizliği beklemek bile güzelmiş kimi zaman, çoğu zaman, geçmek bilmese de zaman”.. Lise yıllarında okuduğum bir şiirden aklıma geliveren sadece bu satırlar, tesadüf olmasa gerek. Aslında karamsar telaşların arasından aniden fırlayan bu satırlar umuda yolculuğun ilk adımları galiba. Satırlar öyle bir düzende ki sanki hiç dağınıklık görmemiş, üzerinden onca yıl geçmemiş, hiç kapılar kapanmamış, hiç rutubet olmamış bir o kadar net ve de netlik dolu. Beklemek bir sonucu arzu etmek değil midir, bazıları adını koyar sadece. Beklenen kimi zaman bir sevgili, kimi zaman bir başarı kimi zamana sağlıkla ilgili iyi haberler bazen de ölümdür.

Hayat bir yolculuk. Kimi için kısa ve beklenmedik, kimisi için uzun ve teferruatlı. Değişik durakları olan bir otobüs yolculuğu gibi. Her durakta otobüs değiştirmek gerekebiliyor. Her durakta biraz beklemek ve bir sonraki yolculuk için maddi ve manevi birikimler yapmak gerekebiliyor. Her otobüse binemiyorsun. Bazen son dakikada kaçırıyorsun, bir sonrakini bekliyorsun bazen de otobüs dolu geliyor kapılar açılmıyor. Bakıyorsun durak çok kalabalık, bazen bir önceki durağa yürüyorsun, belki yer bulabilirim diye. Öncesi ve sonrası derken hayat beklemeler ve bekleneni arzulamak ile geçiyor. Buna umut etmek diyoruz. Cümle içinde kullanalım. “Umut ediyorum ki bir sonraki otobüse bineceğim” diyoruz. Derken umuda yolculuk başlıyor. Bir yolculuğu bitirmeden bir sonrakini yarılıyorsun. Umuda yaklaşırken ufukta yeni ışıklarını yakmış bir başka otobüs beliriyor. Bu sistemin içinde sıranı beklemeyi, otobüs geldiğinde binebilmeyi umut etmeyi ve binemediğin otobüslerin ardından düşünmekle vakit harcamaman gerektiğini öğreniyorsun. Otobüs duraklarında olgunlaşıyorsun.

Bir umutla beklediğin bu otobüslerde kendine yer bulamadığın da oluyor. Örneğin şehir içindeki bir otobüste ayakta seyahat etmek durumunda kalabiliyorsun. Bir yer boşalır ümidiyle sürekli hazırda bekliyorsun. Anlayacağınız; otobüse binmek yeterli bir tatmin olamayabiliyor. Değişik duygularınıza hitap ediyor seyahatleriniz. Kimi gün bir yabancının yanındaki koltukta uykuya dalabiliyorsunuz. Kimi gün bir yaşlıya veya çocuklu bir aileye yer verdiğiniz olabiliyor. O seyahatiniz yerine getirilmiş bir görevin verdiği haz ile ayakta geçiyor; gocunmuyorsunuz aksine çevreden aldığınız pozitif bakışlarla mutlu oluyorsunuz. Enteresan değil mi? Bir önceki seferinizde ayakta seyahat etmek sizi nasıl yormuştu. Şimdi ise yerinizi ihtiyacı olan birine verme fikri sizi ayakta tutmaya yetiyor. Hayat beklemek, umut etmek, beklediğine kavuşmak ve yeri geldiğinde senin olanı başkaları ile paylaşmak olabiliyor. Senin bakış acına göre hayat, bazen yorucu; bazen keyifli; bazen de gurur verici yolculuklarda kendini hissettiriyor sana. Yaşadığının farkına varıyor ve benliğinin hayat denilen aşamadaki yerini anlıyorsun. Zaman geçiyor ve sen durdurmayı hayal ettiğin ama durduramadığın o zamanın içinde beklemenin tanımını ezberliyorsun. Hayatı öğreniyor; zamanın içinde olgunlaşıyorsunuz. Beklemenin mutasyona uğramış bir çeşidi sayılabilecek beklenti içine girmemeyi öğreniyorsun. Beklemeyi bilirken, sürekli bir beklenti içinde olmamayı aksi takdirde kendi planlarınız ve isteklerinizin tam anlamda bir başarıya ulaşamayacağı ihtimalini ve bu ihtimalin istatistiksel olarak ne kadar yüksek bir katsayıya karşı geldiğini anlıyor ve hayal kırıklığı denen bir başka hissi tadıyorsunuz. Tüm bu umut etmeler ve beklemeler içinde paylaşmanın ve paylaşırken de beklentilerinize yenik düşmemeyi öğreniyorsunuz. Beklemenin paylaşıma pozitif katkısını bire bir hissediyor; beklentilerin sizi depresif bir kısır döngüye ittiğini öğreniyorsunuz. Aynı kökten türeyen bu iki birbirine zıt kelimenin arasında olgunlaşıyorsunuz. Hayatta beklemeyi bileceksin. Arzularından planlar kuracaksın. Gerçekleştiremediklerin için yeni tarihler belirleyecek, unutmayacak ve silmeyeceksin. Arzu ettiklerini bir bir öncelik sıralarına göre hayata geçirmeye uğraşacaksın. Beklenti içine girmeden yapacaksın bu işlemler bütününü. Şüphesiz ki her arzu ettiğin sana bahşedilmeyecek. O dakikada “sosyal” kelimesini düşünecek ve hayatta yalnız olmadığını hatırlayacaksın. Her iste bir hayır vardır sözünü hayat defterinin ilk sayfasında bir yere özenle yerleştireceksin ki defterini her açtığında her iste bir hayır vardır cümlesini bir kez daha özümseyeceksin. Emin ol ki bu hayata pozitif bakmana ve arzuladıklarını gerçekleştirmene katkı sağlayacaktır. Başına gelen talihsiz ve sıra dışı olayları kendi hayatında sorgulamayı bırakacak ve sosyal durumun bir parçası olarak anlamaya çalışacaksın. Petrol bulunmadan önceki yıllardaki kurak ülkeleri düşüneceksin. O coğrafyada doğmamış olmayı dilemiş milyonlarca insan yaşamış ve olmuştur tarihte. Şimdilerde o bölgelerde yaşayanların zenginliklerini dileyen yine milyonlarca fakir insanın olduğunu biliyorsundur. Bir de o petrol için yıkılan rejimleri ve hayatını kaybedenleri düşünmek gerek. Tüm bunlar senin yaşam şartlarını kolaylaştıran etkenler. Benzin fiyatlarını düşüren, geleceğine katkıda bulunan etkenler belki. O coğrafyada yaşamaya çalışan birinin senin hayatına nasıl etki ettiğini düşünürken başta dediğim talihsiz olaylar başına geldiğinde bu olayların sosyalin bir diğer köşesinde kimlere fayda sağlayabileceğini düşünecek ve her iste bir hayır vardır demekten kendini alıkoyamayacaksın. Hayatın seninle başlayıp seninle bitmeyeceğini öğrenecek, anlayacak ve olgunlaşacaksın. Yaşama daha çok şans vereceksin. Yaşadıkça yaşlanacak ve anlayacaksın hayatın birden fazla anlamı olduğunu. Otobüs duraklarının çokluğunu ve senin bu duraklarda neden beklemen gerektiğini. Yaşlandıkça algıların hızlanacak ama sen yavaşlayacaksın. Hızın bir yanılsama olduğunu öğreneceksin. 5 dakika önce gideceğin yerde olmanın sana getirilerini ve senden götürülerini hayattan değişik kesintilerde tecrübe edeceksin. Farklılıkları kendinde yaşatmayı ve yeniye eskiden anlamlar katmayı kavrayacaksın. Olgunlaşacaksın. Beklenen son geldiğinde ne kadar olgunlaşmışsan o kadar hazırlıklı olacaksın. Seni olgun kılan her anı hatırlayacak, film şeridine kronolojik bir anlam katacaksın. Yüzünde yılların eskitemediği o iyimser tebessümle kendini sonsuzluğun kollarına bıraktığında hayatın neden beklemek üzerine kurulduğunu tüm ruhunda hissedecek ve sonsuzluğa hür kanatlar çırpacaksın. O gün gelene kadar da hayatta beklemeyi bilecek, ümit etmeyi öğrenecek ve olgunlaşarak hayata kendi duruşunu vereceksin. Sosyalin içinde okyanusta bir damla dahi olsan, o okyanusun dengelerini belirleyen bir parçası olduğunu bileceksin. Bu senin özgüvenin ve yaşama dair inancın olarak seni bir sonraki otobüs durağına taşıyacak. Kapı açıldığında kendinden emin, merdivenlerden çıkacak ve hayatın senin için öngördüğü yere oturup bir sonraki yolculuğunu umut edeceksin.
Sen, hayatın ta kendisi olacaksın!
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Hayat Bekle Der, Yürek Umut Eder..." başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.İlkten ÇETİN'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.İlkten ÇETİN'in izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     7 Beğeni    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
İlkten ÇETİN Fotoğraf
Psk.İlkten ÇETİN
İstanbul (Online hizmet de veriyor)
Psikolog
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi259 kez tavsiye edildiİş Adresi Kayıtlı
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.İlkten ÇETİN'in Makaleleri
► Yürek Acısı Psk.Füsun BUDAK
► İstemekten Fazlası, Umut… Psk.Dnş.Esmanur BOLAT
► Umut, Umutsuzluk ve Psikopatoloji Psk.Dnş.Özgür TÖNBÜL
► Umut: Geçmişin Sınırlarını Aşmak Doç.Dr.Psk.Dnş.Aylin DEMİRLİ YILDIZ
► Çocuklar da Saygıyı Hak Eder Psk.Dnş.Nuray BAŞTAN AYDIN
► Çocuk Cinsellikte Neyi Merak Eder ? Psk.Gülçin DÖNMEZ FİDAN
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,980 uzman makalesi arasında 'Hayat Bekle Der, Yürek Umut Eder...' başlığıyla benzeşen toplam 18 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
► Kendine Sevgili Misin? Şubat 2022
► Bilişsel Çarpıtmalar (Düşünce Hataları) ÇOK OKUNUYOR Temmuz 2012
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


19:56
Top