2007'den Bugüne 92,309 Tavsiye, 28,219 Uzman ve 19,977 Bilimsel Makale
Site İçi Arama
Yeni Tavsiye Ekleyin!



Üstün Özel Yetenekli Çocuğu Anlamak
MAKALE #12719 © Yazan Psk.Dnş.Oktay TOPALOĞLU | Yayın Haziran 2014 | 3,659 Okuyucu
“Üstün yetenekli ve üstün özel yetenekli” nitelemesi, birçok insana cazip gelen ve sahip olunması gereken bir etiketmiş gibi gelmektedir. Sanki bu etikete sahip olunca veya bu etiket çocuğumuza verilince hayatımızda yepyeni bir sayfa açılacakmış gibi gelir birçok insana. Bu etiketin alınması iyi midir yoksa kötü mü, bu etiketi verenler doğru yapıyor mu bu işi, yapılan tanılamada kullanılan araçlar güvenilir ve geçerli mi gibi tartışmalara girmeden yaşıtlarından farklı gelişim özellikleri gösteren çocuklarımızı anlamaya çalışmanın faydalı olacağını düşünüyorum.

Yaşıtlarından farklı gelişim özellikleri derken bu durumdaki çocukları ötekileştirdiğimin farkındayım ancak bu farklılıkları anlamadan da onları anlamanın mümkün olmadığını düşünüyorum. Evet, bu çocuklar sıradan değiller ve birçok özellikleri açısından akranlarından ayrılmaktalar. Peki, bu çocukların farklılıkları nelerdir? Aslına bakarsanız bu çocukların insani değerlere sıkıca bağlı olduklarını onları tanıdığınızda görürsünüz. Şimdi bu insani değerleri nasıl yaşadıklarını anlamaya çalışalım:

DÜRÜSTLÜK:

Bu çocuklarımız son derece dürüstlerdir. Toplumsal alanda sıkça kullandığımız “içi dışı bir” terimini karşılarlar. İçten pazarlık yapmazlar, duyguları ve düşüncelerini gizlemeyi düşünmezler. Sonucu ne olursa olsun o düşünce veya duygu ne ise ve neyin ifade edilmesi gerekiyorsa onu ifade ederler. Sonucunun olumsuzluk yaratacağını bilseler dahi, ne kendilerini korumak için ne de başkalarını korumak amacıyla yalan söyleme, ikiyüzlü davranış sergileme halleri yoktur. Bu, onların adalet anlayışları ile ilgilidir. İfade ettikleri bir duruma şüpheyle yaklaşılması bu çocukları çok rencide eder. Şüpheyle yaklaştığınızı görürlerse (ki çok kolay fark ederler) alınganlık gösterirler.

ALINGANLIK:

Bu çocuklar çok alıngan sayılmazlar ancak kolay alınırlar. Başka bir değişle her şeye alınmazlar ancak hassasiyet duydukları konularda kolayca alınabilirler ve alındıklarını hemen belli ederler. Bu çocuklara yalan söyledikleri, samimi olmadıkları, adil davranmadıkları, başarısız biri oldukları gibi tanımlar atfedilince kolayca alınabilirler. Çünkü bu çocuklara göre hiç kimsenin yalan söyleme, samimi olmama, adil davranmama veya başarısız olma gibi davranışları sergilememesi gerekmektedir. Bu çocukların literatüründe bu davranışlar yer almamaktadır. Bu nedenle kendilerine atfedilen bu tür davranışları sergilemek kabul edilemez.

ADALET DUYGUSU:

Bu çocukların adalet duyguları son derece gelişmiştir. Hani bir deyimimiz vardır; “ Sana yapılmasını istemediğini başkasına yapma!” işte bu çocuklar bu felsefeye inanırlar. Adaletin sadece kendi lehlerine olduğunda iyi bir şey olduğu düşüncesine şiddetle karşıdırlar. Bu çocuklara göre adaletin temelinde herkese eşit davranmak yatar. Bu çocuklar adaleti asla kendi lehlerine kullanmayı düşünmez ve hatta bunu yapmak akıllarına bile gelmez. Olumlu/olumsuz sonucu olan bir olayın sorumluluğu kendilerinde ise sonuna kadar bu sorumluluğu alırlar. Sorumluluğu çok kolay başkalarına atabilecekleri zamanlarda bile eğer sorumlu olduklarına inanıyorlar ise sorumluluğu tüm sonuçları ile yüklenebilirler. Ancak sorumluluk onlarda değil ise asla sorumluluğu kabul etmez sonuna kadar haklarını ararlar. Kesinlikle içlerinde başkalarına ait olan bir özelliği kıskanma veya haset yoktur. Başkasının olumlu özelliğini takdirle karşılamayı ve kendini değerlendirirken başkaları ile değil de kendi içindeki gelişmeyi kıyaslamayı etik olarak benimsemiş bir adalet anlayışları vardır. Adalet anlayışlarını kendine güven duygusu ile pekiştirirler. Kendine güven duygusu ile ortaya çıkan adalet anlayışı bu çocuklarda sarsılmaz bir vicdan ve ahlak duygusu gelişmesi ile sonuçlanır.

MOTİVASYONLARININ YÜKSEK OLMASI:

Bu çocukların ilgileri normal koşullar altında net bir şekilde ayrımlaşmıştır. Eğer onları yetiştirenler onlara kendini ifade etme fırsatı verirlerse hangi konuların ilgilerini çektiğini, hangi konuların ilgilerini çekmediğini net bir şekilde tanımlayabilirler. İlgilendikleri konularda çalışmaktan, araştırmaktan ve uğraşmaktan her zaman keyif alırlar ve durmadan dinlenmeden çalışabilirler. İlgilenmedikleri konularda ise hiç zaman harcamazlar. Eğer ilgilerini çekmeyen bir konuda bir çalışma yapmaları gerekiyorsa bu çalışmalarını olması gerektiği kadar ama en iyi şekilde yaparlar. Bu durumu daha net anlatmak gerekirse; ilgi duymadıkları bir ders olursa o dersin gereklerini yerine getirirler ve bunu en iyi şekilde yaparlar. Bu nedenle de ilgilerini çekmeyen derslerde bile başarılıdırlar. Ancak ilgi duydukları konularda daha fazlasını kendiliklerinden yaparlar. Örneğin; Kendi kendilerine kaldıklarında veya konuyla doğrudan bağlantısı olmayan kişilerle birlikte olduklarında ilgi duydukları konulara ilişkin düşünce üretir ve faaliyetlerde bulunurlar. Başka bir anlatımla ilgilendikleri dersin konusunu okul ve ödev dışında da araştırır, anlamaya çalışır ve bu konuda kafa yorarlar.

İLETİŞİM KURABİLME YETENEKLERİ:

Bu çocuklar iletişime çok önem verirler. Yanlarında bulunan insanlarla iletişim kurmayı isterler. Çünkü empati kurma becerileri çok gelişmiştir. Çok konuşurlar ve konularda ilerleyiş hızlarına, duygularını yaşama hızlarına yetişmek zordur. Bu nedenle birçok ortamda dışlanırlar. Sıradan insanlar belli bir hızda olayları algılayıp olayların yarattığı duyguları yaşarken; bu bireyler olayları daha hızlı algılar, daha geniş kapsamlı ve daha hızlı muhakeme eder ve buna bağlı olarak duygu durumları daha hızlı değişir. Bu hıza uyum sağlayamayan çoğu insan da anlayamadığı bu bireylerle iletişim kurmayı reddeder. Çünkü sıradan bir insan için bu hız çok yorucudur ve kimse bu yorgunluğa katlanmak istemez. Bu durum uzun vadede bir dışlanma ve yalnızlaşma getirir. Bu yalnızlık duygusu günden güne büyür. Ancak bu çocuklar büyüyen yalnızlığın farkında değildir. Önce insanların onları dışlamasını anlayamazlar, çünkü kendilerince yanlış bir şey yapmıyorlardır. Hem dürüstler, hem samimiler, hem iletişime açıklar, hem adil davranıyorlar hem de durumu iyi muhakeme ediyorlardır. Bütün bunları yapmalarına rağmen “Neden dışlanmaktayım?” sorusu kafalarını uzun süre kurcalamaktadır. Bu sorunun cevabını uzun süre bulamamakta ve bir süre sonra da cevabı aramaktan vazgeçmektedirler. Çünkü onlara göre yapılması gereken her şeyi yapmışlardır. Bu aşamaya gelmeden önce empati kurma yetenekleri ile başkalarının duygularını anlamalarına rağmen neden dışlandıklarını anlayamamaktadırlar. Burada bu çocukların dikkate almadığı şey insanların içindeki bencillik, kıskançlık, değersizlik duyguları gibi duyguların varlığıdır. Bu olumsuz duyguları yaşayan sıradan insanların bu bireyleri dışlamasının doğallığını görememektedirler. Çünkü insanların bu türden olumsuzluk yaratan duyguları yaşayabileceği akıllarına gelmemektedir. Burada yapılması gereken duyguların doğru ve samimi ifade edilmesi üzerine kurulu bir iletişim kanalını kullanmayı öğretmektir.


DUYGULARA KARŞI HASSASİYET VE EMPATİ KURABİLME YETENEĞİ:

Duyguların en saf halini yaşadıklarını ve ifade ettiklerini görürsünüz. Duyguları 7’den 77’ye kadar hep temiz kalır. Bu çocuklar bir insanın veya canlının yaşadığı olumsuzluğa 7 yaşında hangi tepkiyi verirlerse 77 yaşında da aynı tepkiyi verirler. Hangi yaşta olurlarsa olsunlar duygularını yaşamaktan çekinmezler ve duygularını içlerine atmazlar. Duyguları yaşamanın en doğal insan tepkisi olduğuna inanırlar. İnsanların sadece mantıkları ile hareket etmelerini anlamakta güçlük çekerler. Her yaşantıya bir duygu yüklerler. Duyguları yok sayan iletişim tarzlarına son derece hassas bir şekilde tepki gösterirler. “Bana ne?” gibi bir yaklaşımı asla sergilemezler çünkü bu adalet anlayışlarına aykırı bir durum oluşturacağından mutlaka müdahale edip durumu düzeltmeye kalkarlar. Bu davranışları adalet duyguları kadar, empati kurma yetenekleri ile de ilgilidir. Canlı, cansız her varlığın bir duygusu olduğuna çok küçük yaşlardan itibaren inanırlar. Cansız varlıklara yükledikleri anlamlar yaşları ilerledikçe daha az ifade edilir(çevreden gelen tepkilerden kaynaklı) ama kalıcılığı devam eder. Ağacın ağladığını, kedinin üzüldüğünü, karıncanın incindiğini düşünür ve bu duyguları dikkate alırlar. Yaşları ilerledikçe dünyadaki varlıklarla olan ilişkilerini bu bağlamda düzenleme zorunlulukları vardır. Eğer bu ilişkileri düzenlemeyi beceremezlerse daha mutsuz ve yalnız olurlar. Bu nedenle bu çocuklarla iletişim halinde olanların bu çocuklara diğer varlıklarla ilişkilerini düzenlemelerinde yardımcı olmaları gerekmektedir.

KARARLILIKLARI, BAŞARIYA YÜKLEDİKLERİ ANLAM:

Karar vermek hepimizin yaşamında karşılaştığı ve zorlandığı bir durumdur. Bu çocuklar da karar vermekte zorlanırlar. Karar vermek, öncelikle kararını vermediğiniz şeyden vazgeçmektir. Bu çocuklara erken yaşlarda karar verme stratejilerinin öğretilmesi önemlidir. Kararını verdikleri bir konuda karşılaştıkları bütün olumsuzluklara rağmen vazgeçmez, yorulup dinlenmeden o konu üstünde uğraşmaya devam edebilirler. Bir konu üstündeki kararlılıklarını görmek her zaman çok etkileyicidir. Karar verdikleri ve kararlı bir şekilde çalıştıkları bir konuda katettikleri küçük aşamalar sonucu elde ettikleri küçük başarılar, onları mutlu eder. Öyle ki yaptıkları çalışmanın en sonunda elde edecekleri büyük başarılar bile, onları bu küçük başarılardan daha az mutlu eder. Peki neden bir bütünü oluşturan küçük bir parçadan elde ettikleri hazzı bütünü elde ettiklerinde yaşamazlar? Çünkü; Elde ettikleri her küçük başarı büyük başarıya giden yolda onlara bir sonraki küçük başarıyı vaat etmektedir. Büyük sonucu elde ettiklerinde, yeni bir konu seçme ve yeni bir karar verme süreci onları yorar ve bundan kaçınırlar. Onun için aşamalandırılmış küçük başarılar bu çocuklar için çok daha önemlidir.

PLANLAMA YETENEKLERİ:

Plan yapmak, hepimizin yaşamını kolaylaştıran ve öğrenilen bir beceridir. Bu çocuklara plan yapmayı öğretmek hayati öneme sahiptir. Hayati öneme sahip çünkü anlama, düşünme ve yorumlayabilme hızları yüksek olduğundan çok kolay dikkatleri dağılabilir. Plan yapmak, bu çocuklara dikkatlerini ne yönde tutmaları gerektiğini ve amaçlarına götürebilecek yolu gösterir. Plan yapmadan bir konu ile uğraşmaları, çok boyutlu muhakeme yapabilme yetenekleri nedeni ile önlerine bir sorun yumağı koyar. Bu çocuklar önlerine çıkan sorun yumağından dolayı uğraşmaktan vazgeçmezler ancak, karşılaştıkları sorun yumağı onlara çok zaman harcatır. Zaman harcamayı gururlarına yediremezler ve ancak bu sebeple bir konu ile uğraşmaktan vazgeçebilirler. Plan yapmak, onların önüne somut bir yol koyacağı için çok boyutlu muhakeme yapsalar bile o yolun gittiği ana ekseni kaybetmezler. Bu nedenle plan yapmayı öğrenmek bu çocuklar için çok önemlidir. Plan yapmayı öğretmenin en etkili ve kolay yolu plan yapmadan bir çalışma yapmalarını sağlamak ve aynı çalışmayı planlayarak yapmalarını sağlamaktır. Bu yaşantı onlara hem plan yapmanın önemini gösterecek hem de aşama aşama planlama yapmalarını öğretecektir.

Bizler, bu çocuklarla iletişim halinde olanlar ne yapmalıyız:


Öncelikle ilgilerini ve yeteneklerini keşfedebilmeleri için birçok değişik konuda deneme/araştırma ve çalışma fırsatı verilmelidir. Böylece hangi konulara ilgi duyduğunu ve yetenekli olduğunu bizler ve kendileri görebilirler. Bu da geliştirilmesi gereken ilgi alanlarının hangileri olduğunu ve nasıl geliştirileceğini önümüze koyar.


Anneler ve babalar, bu çocukların kendine özgü düşünüp, fikir üretebilen, karar alabilen, kendince hissedip, dokunabilen, ilgileri ve yetenekleri olan ve saygı bekleyen akıllı bir birey olduğunu kabul etmelidir.


Son olarak unutulmamalıdır ki, onlar hayatımızdaki birçok teknolojiyi/makineyi kullanır, yönetir, üretir ama yaratıcı olabilmeleri bunlara anlam yüklemelerine bağlıdır.


Oktay TOPALOĞLU

Psikolojik Danışman&Aile Danışmanı
Yazan
Bu makaleden alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir:
"Üstün Özel Yetenekli Çocuğu Anlamak" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Psk.Dnş.Oktay TOPALOĞLU'e aittir ve makale, yazarı tarafından TavsiyeEdiyorum.com (http://www.tavsiyeediyorum.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.
Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak Psk.Dnş.Oktay TOPALOĞLU'nun izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.
     Beğenin    
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Linkin'de paylaş Pinterest'de paylaş Epostayla Paylaş
Yazan Uzman
Oktay TOPALOĞLU Fotoğraf
Psk.Dnş.Oktay TOPALOĞLU
Malatya
Psikolojik Danışman
TavsiyeEdiyorum.com Üyesi
Makale Kütüphanemizden
İlgili Makaleler Psk.Dnş.Oktay TOPALOĞLU'nun Makaleleri
► Üstün ve Özel Yetenekli Çocuklar Psk.Doğan Demirkan ÖZDEMİR
► Üstün ve Özel Yetenekli Çocuklar Psk.İbrahim ERTABAK
► Üstün Yetenekli Çocuklar Psk.Dnş.Nuray ÖZBEN AVŞAR
TavsiyeEdiyorum.com Bilimsel Makaleler Kütüphanemizdeki 19,977 uzman makalesi arasında 'Üstün Özel Yetenekli Çocuğu Anlamak' başlığıyla benzeşen toplam 17 makaleden bu yazıyla en ilgili görülenleri yukarıda listelenmiştir.
Sitemizde yer alan döküman ve yazılar uzman üyelerimiz tarafından hazırlanmış ve pek çoğu bilimsel düzeyde yapılmış çalışmalar olduğundan güvenilir mahiyette eserlerdir. Bununla birlikte TavsiyeEdiyorum.com sitesi ve çalışma sahipleri, yazıların içerdiği bilgilerin güvenilirliği veya güncelliği konusunda hukuki bir güvence vermezler. Sitemizde yayınlanan yazılar bilgi amaçlı kaleme alınmış ve profesyonellere yönelik olarak hazırlanmıştır. Site ziyaretçilerimizin o meslekle ilgili bir uzmanla görüşmeden, yazı içindeki bilgileri kendi başlarına kullanmamaları gerekmektedir. Yazıların telif hakkı tamamen yazarlarına aittir, eserler sahiplerinin muvaffakatı olmadan hiçbir suretle çoğaltılamaz, başka bir yerde kullanılamaz, kopyala yapıştır yöntemiyle başka mecralara aktarılamaz. Sitemizde yer alan herhangi bir yazı başkasına ait telif haklarını ihlal ediyor, intihal içeriyor veya yazarın mensubu bulunduğu mesleğin meslek için etik kurallarına aykırılıklar taşıyorsa, yazının kaldırılabilmesi için site yönetimimize bilgi verilmelidir.


05:40
Top